auzefÇevre SağlığıTıbbi dokümantasyon ve sekreterlik

Çevre Sağlığı Final Deneme Sınavı -8

Auzef Çevre Sağlığı Final Deneme Sınavı -8

#1. İnsan işitme duyusunun alt sınırı kaç Hertz (Hz) dir?

Cevap : D) 20

Açıklama : İnsan işitme duyusu, genellikle 20 Hz ile 20,000 Hz arasındaki frekansları algılayabilir. Bu değer, genç ve sağlıklı bir yetişkin için geçerlidir. 20 Hz, insan kulağının algılayabildiği en düşük frekanstır ve bu frekanstan daha düşük ses dalgaları genellikle işitilemez.

#2. İnsan kulağı maksimum kaç desibel gürültü düzeyini (dB) algılar?

Cevap : A) 140

Açıklama : İnsan kulağı, yaklaşık olarak 0 dB’den 140 dB’ye kadar ses seviyelerini algılayabilir. 140 dB ve üstü ses seviyeleri, ağrı eşiği olarak kabul edilir ve işitme hasarına neden olabilir.

#3. Aşağıdakilerden hangisi “gıda kaynaklı toksinler” arasında yer alır?

Cevap : A) Escherichia coli

Açıklama : Escherichia coli, özellikle E. coli O157:H7 suşu, gıda kaynaklı toksin üreten patojenler arasında yer alır. Bu bakteri, çiğ veya az pişmiş et ürünleri, kontamine süt ve su gibi kaynaklardan bulaşabilir. E. coli O157:H7, Shiga toksini üreterek hemorajik kolit ve hemolitik üremik sendrom gibi ciddi hastalıklara neden olabilir.

#4. Aşağıdakilerden hangisi çevresel sağlık risklerindeki sosyal tehlikeler arasında yer alır?

Cevap : B) Sigara

Çevresel sağlık risklerindeki sosyal tehlikeler arasında yer alan seçenek B) Sigara’dır. Sigara içmek, hem içen kişi için hem de pasif içicilik yoluyla çevresindekiler için ciddi sağlık riskleri oluşturur. Bu sosyal ve çevresel bir risk olarak kabul edilir, çünkü toplumun sağlığını etkileyen davranışsal bir faktördür.

#5. Aşağıdakilerden hangisi karayolu trafik gürültüsünü etkileyen faktörlerden biri değildir?

Cevap : E) Atmosferik koşullar

Açıklama : Karayolu trafik gürültüsü, esas olarak trafik hacmi, trafik kompozisyonu (araç türleri), hız ve yol özellikleri gibi faktörlerden etkilenir. Atmosferik koşullar, sesin yayılmasını etkiler ancak doğrudan trafik gürültüsünün seviyesini etkileyen bir faktör değildir.

#6. Özellikle astımlılar ve yaşlılar gibi popülasyonlar arasında yüksek mortalite ve morbidite riski ile ilişkili olan hava kirleticisi aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap : E) Partikül madde

Özellikle astımlılar ve yaşlılar gibi hassas popülasyonlar arasında yüksek mortalite ve morbidite riski ile ilişkili olan hava kirleticisi E) Partikül madde’dir. Partikül madde (PM), çeşitli boyutlardaki katı ve sıvı parçacıklardan oluşur ve hava kirliliği bağlamında ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu parçacıklar, solunum yollarına ve akciğerlere nüfuz edebilir, astım ve diğer solunum hastalıklarını kötüleştirebilir ve özellikle yaşlılar ve zaten sağlık sorunları olan bireylerde ciddi etkilere neden olabilir.

#7. Aşağıdaki hangi kirlilik türü “çevrede radyoaktif maddelerin varlığı” ile açıklanabilir?

Cevap : E) Radyoaktif kirliliği

“Çevrede radyoaktif maddelerin varlığı” ile açıklanabilen kirlilik türü E) Radyoaktif kirliliği’dir. Radyoaktif kirlilik, radyoaktif maddelerin çevreye salınması sonucu ortaya çıkar ve bu maddelerin hava, su veya toprakta birikmesiyle insan sağlığına ve çevreye ciddi zararlar verebilir.

#8. Özellikle “Baş ağrısına” neden olan hava kirleticisi aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap : B) CO

Hava kirliliği, baş ağrısı gibi birçok sağlık sorununa neden olabilir, ancak özellikle baş ağrısına neden olan kirleticiler arasında karbon monoksit (CO) öne çıkar. Bu nedenle doğru cevap B) CO’dur. Karbon monoksit, vücuda girdiğinde kan dolaşımını engelleyerek oksijen taşınmasını azaltır ve bu durum baş ağrısı gibi semptomlara yol açabilir.

#9. Solunum yolundaki konakçı savunmasını bozan hava kirleticisi aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap : D) NO₂

#10. Aşağıdakilerden hangisi insan kaynaklı kirlilik türlerinden biri değildir?

Cevap : A) Siklonlar

İnsan kaynaklı kirlilik türlerinden biri olmayan seçenek A) Siklonlar’dır. Siklonlar, doğal iklim olaylarıdır ve insan faaliyetleri tarafından doğrudan üretilmezler, bu yüzden insan kaynaklı bir kirlilik türü olarak kabul edilmezler. Diğer seçenekler ise çeşitli insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkan kirlilik türleridir.

#11. Aşağıdakilerden hangisi “gıda kaynaklı zehirlenmeler” arasında yer alır?

Cevap : E) Staphylococcus aureus

Açıklama : Staphylococcus aureus, gıda kaynaklı zehirlenmelere neden olan bakteriyel patojenlerden biridir. Bu bakteri, özellikle et, süt ürünleri, yumurta, krema dolgulu tatlılar gibi gıdalarda üreyerek toksin üretir. Bu toksinler çok hızlı bir şekilde zehirlenme belirtilerine neden olur ve bu da genellikle mide krampları, kusma ve ishal ile karakterizedir.

#12. Gürültü kirliliğinin doğrudan bir sonucu olan, daha uzun süre kan seviyelerinin yükselmesine neden olan sağlık sorunu aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap : A) Hipertansiyon

Açıklama : Gürültü kirliliği, stres yanıtını tetikleyerek kan basıncının yükselmesine ve sürekli yüksek seviyelerde kalmasına neden olur. Bu durum, hipertansiyonun (yüksek tansiyon) gelişmesine ve kronikleşmesine katkıda bulunabilir.

#13. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, kaç dB'nin altındaki ses seviyeleri, maruziyet ne kadar uzun veya tutarlı olursa olsun, canlı organizmalara zarar vermez?

Cevap : D) 70

Açıklama : Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 70 dB ve altındaki ses seviyeleri, genel olarak insan sağlığı için güvenli kabul edilir ve bu seviyenin altındaki seslere uzun süreli maruziyet, tipik olarak zararlı etkilere yol açmaz.

#14. Pastörizasyonda ultra yüksek sıcaklık (UHT) kullanılıyorsa 135 ° C'de bekleme süresi nedir?

Cevap : D) 10 saniye

Açıklama : Ultra Yüksek Sıcaklık (UHT) pastörizasyon yönteminde, sıvı gıdalar kısa süreliğine 135 °C gibi yüksek bir sıcaklığa çıkarılır. Bu işlem genellikle 2-10 saniye arasında sürer, bu süre içinde gıdadaki patojen mikroorganizmaların büyük çoğunluğu etkisiz hale getirilir. UHT işlemi, süt ve süt ürünlerinin raf ömrünü uzatmak için sıklıkla kullanılır ve bu işlem 10 saniye süreyle 135 °C’de yapıldığında maksimum etkinlik sağlar.

#15. “Clostridium botulinum” organizması hangi gıda kaynaklı hastalığa neden olur?

Cevap : E) Botulizm

Açıklama : Clostridium botulinum, botulizm hastalığına neden olan ana bakteriyel patojendir. Bu bakteri, özellikle konserveler, balık, et ürünleri ve ev yapımı turşular gibi oksijensiz ortamlarda üreyebilir. Botulizm, sinir sistemine etki eden güçlü bir nörotoksin üretir ve bu da solunum yetmezliği, kas felci ve bazen ölümle sonuçlanabilir.

#16. Ortam havasındaki kurşunun ana kaynağı aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap : C) Benzin

Ortam havasındaki kurşunun ana kaynağı geçmişte C) Benzin’de kullanılan tetraetil kurşun idi. Ancak, birçok ülkede kurşunlu benzinin kullanımı yasaklandıktan sonra kurşun emisyonlarının önemli bir kısmı azaldı. Şu anda, hala havadaki kurşun emisyonlarının önemli kaynakları arasında fabrikalar gibi endüstriyel işlemler ve bazı bölgelerdeki madencilik faaliyetleri yer almaktadır. Ancak, tarihsel olarak benzin, kurşunun havaya salınmasında ana kaynaktı.

#17. Havadaki SO₂ ve Petrokimya kirliliğinin doğrudan sağlık etkisi aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap : D) Akut bronşit

Havadaki SO₂ (kükürt dioksit) ve petrokimya kirliliği, solunum sistemini direkt etkileyebilir ve çeşitli solunum yolu sorunlarına neden olabilir. Bu kirlilikler özellikle solunum yollarında irritasyona ve enfeksiyonlara yol açabilir. Akut bronşit, kükürt dioksit gibi kirleticilerin solunması sonucu akciğerlerdeki hava yollarının iltihaplanması ve enfeksiyon riskinin artması ile karakterize bir durumdur. Bu nedenle, doğru yanıt D) Akut bronşit’tir.

#18. Aşağıdaki hangi kirlilik türü “ısının çevreye salınması” ile açıklanabilir?

Cevap : C) Termik Kirlilik

“Isının çevreye salınması” ile açıklanabilen kirlilik türü C) Termik Kirlilik’tir. Termik kirlilik, su kaynaklarına sanayi tesisleri gibi kaynaklardan sıcak suyun veya ısı enerjisinin bırakılması sonucunda ortaya çıkar. Bu süreç ekosistemlerdeki sıcaklık dengesini bozarak sucul yaşamı olumsuz etkileyebilir.

#19. “Bacillus cereus” organizması hangi gıda kaynaklı hastalığa neden olur?

Cevap : A) B. cereus gıda zehirlenmesi

Açıklama : Bacillus cereus, adını taşıdığı B. cereus gıda zehirlenmesine neden olan bir bakteridir. Bu bakteri, genellikle pilav, makarna gibi nişastalı gıdalarda ürer ve iki farklı türde toksin üreterek zehirlenmeye neden olur. Bu toksinlerden biri kusmaya neden olurken, diğeri ishal ile sonuçlanır. B. cereus gıda zehirlenmesi, genellikle bu bakteri ile kontamine olmuş gıdaların tüketilmesi sonucu ortaya çıkar.

#20. Aşağıdakilerden hangisi doğal kirlilik türlerinden biridir?

Cevap : D) Kuraklık

Doğal kirlilik türlerinden biri D) Kuraklık’tır. Kuraklık, çevresel bir olay olarak, su kaynaklarının azalmasına ve dolayısıyla su kalitesinin düşmesine yol açabilir. Bu durum, su ekosistemlerinde ve kullanılabilir su miktarında doğal bir kirlilik veya dengesizlik yaratarak, hem insanlar hem de diğer canlılar için risk oluşturabilir.

TESTi BiTiR, PUANINI GÖR

SONUÇ

-

İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (Auzef)
Açık Öğretim Fakültesi
Bölüm : Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik
Ders : Çevre Sağlığı
Auzef Çevre Sağlığı Final Deneme Sınavı -8
1. Sınıf Bahar Dönemi

İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (Auzef)
Açık Öğretim Fakültesi
Bölüm : Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik
Ders : Çevre Sağlığı
Auzef Çevre Sağlığı Final Deneme Sınavı -8
1. Sınıf Bahar Dönemi

Share your score!
Tweet your score!
Share to other

HD Quiz powered by harmonic design

Auzef Çevre Sağlığı Final Deneme Sınavı -8

İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (Auzef)
Açık Öğretim Fakültesi
Bölüm : Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik
Ders : Çevre Sağlığı

Auzef Çevre Sağlığı Final Deneme Sınavı -8

1. Sınıf Bahar Dönemi

Auzef Çevre Sağlığı Final Deneme Sınavı -8

Çevre Sağlığı Ünite 8 : Gürültü Kirliliği

Giriş

Gürültü kirliliği, günümüzün en önemli çevresel sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Çevre Sağlığı perspektifinden bakıldığında, gürültü; insanların fiziksel ve psikolojik sağlığını olumsuz yönde etkileyen, düzensiz ve hoş olmayan sesler bütünü olarak tanımlanabilir. Gürültü kirliliği sadece insan sağlığını değil, aynı zamanda hayvanlar ve ekosistemler üzerinde de ciddi etkilere sahip olabilmektedir.

Gürültü kirliliği, şehirleşme, sanayileşme ve nüfus artışı gibi faktörlerle doğru orantılı olarak artmaktadır. Trafik, endüstriyel faaliyetler, inşaat çalışmaları ve hatta ev içi kullanılan bazı elektronik aletler bile önemli gürültü kaynakları arasında yer almaktadır. Bu kirlilik türü, özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlar için kaçınılmaz bir sorun haline gelmiştir.

Bu makalede, gürültü kirliliğinin kaynakları, insan sağlığı üzerindeki etkileri, çevresel etkileri ve bu sorunla mücadele yöntemleri detaylı bir şekilde incelenecektir. Ayrıca, Türkiye’deki gürültü kirliliği durumu ve bu alandaki yasal düzenlemeler de ele alınacaktır

Gürültü Kirliliğinin Kaynakları

Gürültü kirliliği, çeşitli kaynaklardan meydana gelir ve bu kaynaklar yaşadığımız çevreye göre değişiklik gösterir. Genel olarak gürültü kirliliğinin ana kaynakları şu şekilde sıralanabilir:

1. Trafik Kaynaklı Gürültü

Karayolu Trafik Gürültüsü: Şehir içi ve şehirlerarası yollardan geçen otomobiller, kamyonlar, motosikletler ve halka açık taşıma araçlarından kaynaklanan gürültülerdir. Yoğun trafik saatlerinde bu gürültü seviyesi önemli ölçüde artış gösterir.

Demiryolu Trafik Gürültüsü: Trenlerin raylar üzerinde seyir halindeyken çıkardığı gürültülerdir. Yük trenleri, hızlı trenler ve banliyö trenleri bu kategoride değerlendirilir.

Havayolu Trafik Gürültüsü: Havaalanlarına yakın bölgelerde, uçakların kalkış ve iniş yapması sırasında ortaya çıkan gürültülerdir. Bu gürültü, motorların çalışma sesi ve aerodinamik gürültülerden kaynaklanır.

2. Endüstriyel Kaynaklı Gürültü

Fabrikalar ve Üretim Tesisleri: Makinelerin çalışması, üretim bandındaki faaliyetler ve mekanik işlemler sırasında çıkan gürültülerdir. Özellikle ağır sanayi tesisleri ve metal işleme fabrikaları yüksek düzeyde gürültüye neden olur.

İnşaat Alanları: İnşaat çalışmaları sırasında kullanılan ağır makinalar (kırıcılar, ekskavatörler, karıştırıcılar) ve yapısal işlemlerden (çekiçleme, kesme, delme) kaynaklanan gürültülerdir. Bu tür gürültüler genellikle geçici olmakla birlikte, yüksek seviyelerde olabilir.

3. Evsel Kaynaklı Gürültü

Ev Aletleri: Çamaşır makineleri, bulaşık makineleri, kurutma makineleri, vakum temizleyiciler gibi ev aletlerinin çalıştırılması sırasında çıkan gürültülerdir.

Eğlence Sistemleri: Televizyonlar, müzik sistemleri, oyun konsolları ve diğer multimedya cihazlarından kaynaklanan gürültülerdir. Özellikle yüksek ses seviyelerinde ve gece saatlerinde rahatsızlık verici olabilir.

Ev İçi Faaliyetler: Çocukların oyun oynaması, ev içinde yapılan tadilat çalışmaları, alet kullanımı gibi günlük yaşam aktiviteleri de gürültü kirliliğine katkıda bulunabilir.

4. Sosyal ve Toplumsal Etkinliklerden Kaynaklanan Gürültü

Spor Etkinlikleri: Stadyumlar ve spor komplekslerinde düzenlenen maçlar ve etkinlikler sırasında taraftarların çıkardığı sesler ve anons sistemlerinden kaynaklanan gürültülerdir.

Konserler ve Festivaller: Açık ve kapalı alan konserleri, festivaller ve diğer kültürel etkinlikler sırasında kullanılan yüksek güçlü ses sistemlerinden kaynaklanan gürültülerdir.

Restoranlar, Barlar ve Gece Kulüpleri: Müzik ve insan kalabalığının çıkardığı seslerden kaynaklanan gürültülerdir. Bu tür mekanlar özellikle gece geç saatlerde önemli bir gürültü kaynağıdır.

Bu kaynaklardan kaynaklanan gürültü, çeşitli yollarla azaltılabilir ve kontrol altına alınabilir. Gürültü kirliliği ile mücadelede ilk adım, gürültünün kaynağını ve karakteristiklerini iyi anlamaktır.

Gürültü Kirliliğinin İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri

Gürültü kirliliği, sadece rahatsızlık verici bir ses olmanın ötesinde, insan sağlığı üzerinde ciddi ve çeşitli etkilere sahip olabilir. Gürültü kirliliğinin neden olduğu sağlık sorunları, işitme kaybından psikolojik rahatsızlıklara kadar geniş bir yelpazede yer alır. Aşağıda, gürültü kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki temel etkileri sıralanmıştır:

1. İşitme KaybıGeçici İşitme Kaybı: Yüksek desibeldeki seslere kısa süreli maruziyet sonucu işitmede geçici bir azalma meydana gelebilir. Bu durum genellikle geçicidir ve maruziyet sonlandığında işitme normale döner.

Kalıcı İşitme Kaybı: Uzun süreli ve tekrar eden yüksek ses seviyelerine maruz kalmak, iç kulaktaki hücrelerin zarar görmesine ve kalıcı işitme kaybına yol açabilir. Bu durum, özellikle endüstriyel çalışanlar ve şehir içi yüksek trafikte yaşayanlar için risk oluşturur.

2. Uyku Bozuklukları

Gürültü, uyku kalitesini ciddi şekilde bozabilir. Özellikle gece saatlerinde devam eden trafik, havaalanı yakınlarındaki uçuş gürültüleri ve gece kulüpleri gibi sosyal aktivitelerden kaynaklanan sesler, uyku düzenini bozarak yorgunluk, uykusuzluk ve huzursuzluk gibi sorunlara neden olur.

Uyku bozuklukları, uzun vadede hafıza problemleri, depresyon ve hatta kalp hastalıkları riskinin artmasına yol açabilir.

3. Kardiyovasküler Hastalıklar

Yüksek düzeyde sürekli gürültüye maruz kalmak, stres hormonlarının artmasına ve sonucunda kalp hızının yükselmesine neden olabilir. Bu durum, hipertansiyon, kalp hastalıkları ve inme riskinde artışa yol açar.

Araştırmalar, uzun süreli gürültü maruziyetinin kalp damar sağlığı üzerinde olumsuz etkiler gösterdiğini ve özellikle gece uykusunu bozan gürültülerin kardiyovasküler sistem üzerinde daha belirgin zararlar yarattığını belirtmektedir.

4. Stres ve Anksiyete

Gürültü, özellikle yüksek şiddette ve kontrol edilemeyen durumlarda, bireylerde stres, anksiyete ve sinirlilik gibi psikolojik tepkilere neden olabilir.

Kronik gürültü maruziyeti, stresle bağlantılı hormonların (adrenalin, kortizol) seviyelerinde artışa neden olarak genel sağlık durumunu olumsuz etkileyebilir.

5. Performans Düşüklüğü ve İletişim Problemleri

Gürültü, özellikle eğitim ve iş yerlerinde dikkat dağınıklığına ve performans düşüklüğüne yol açabilir. Öğrencilerin ve çalışanların konsantrasyonunu bozar, öğrenme ve iş verimliliğini negatif yönde etkiler.

Yüksek ses seviyeleri, normal konuşma seslerinin üstüne çıktığında iletişimde zorluklara sebep olur, bu da sosyal etkileşim ve işbirliği üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir.

6. Çocuklarda Gelişimsel Sorunlar

Çocuklar, gürültü kirliliğinin olumsuz etkilerine karşı yetişkinlere göre daha hassastır. Yüksek gürültü seviyeleri, çocukların dil ve bilişsel gelişimini olumsuz etkileyebilir.

Okul öncesi ve okul çağındaki çocuklar üzerinde yapılan çalışmalar, gürültülü ortamlarda yaşayan çocukların, daha sessiz ortamlarda yaşayan akranlarına göre dil gelişiminde ve okuma becerilerinde gerilik gösterebildiklerini ortaya koymuştur.

Gürültü Kirliliğinin Çevresel Etkileri

Gürültü kirliliği sadece insan sağlığını değil, aynı zamanda çevreyi ve ekosistemleri de olumsuz etkileyen bir faktördür. Çeşitli hayvan türleri üzerindeki etkileri, habitatların bozulması ve biyolojik çeşitliliğin azalması gibi sonuçları vardır. Bu bölümde, gürültü kirliliğinin çevre üzerindeki başlıca etkilerini inceleyeceğiz.

1. Vahşi Yaşam Üzerindeki Etkiler

Hayvanların İletişimine Engeller: Birçok hayvan türü, eş bulma, avlanma, tehlike algılama ve grup içi iletişim için ses sinyallerini kullanır. Gürültü kirliliği, bu ses sinyallerinin maskelenmesine neden olarak hayvanların normal davranışlarını bozar ve yaşam döngülerini etkiler.

Göç ve Yer Değiştirme: Özellikle kuşlar olmak üzere, gürültülü ortamlar bazı hayvan türlerinin göç yollarını ve yaşam alanlarını değiştirmelerine neden olabilir. Bu durum, ekosistemlerin dengesini bozabilir ve bazı türlerin popülasyonlarında azalmaya yol açabilir.

2. Denizel Organizmalar Üzerindeki Etkiler

Deniz Memelilerinin Etkilenmesi: Su altındaki gürültü kirliliği, özellikle gemi motorları, sonarlar ve petrol arama çalışmalarından kaynaklanan yüksek frekanslı sesler, balinalar ve yunuslar gibi deniz memelilerinin iletişimini ve yön bulma yeteneklerini olumsuz etkiler.

Balıklar ve Diğer Deniz Canlıları: Balık türlerinin üreme, beslenme ve göç etme alışkanlıkları su altı gürültüsünden etkilenebilir. Ayrıca, larvaların gelişim süreci ve ekosistemdeki av-yırtıcı ilişkileri de bu gürültüden negatif yönde etkilenebilir.

3. Bitkiler Üzerindeki Etkiler

Bitki Büyümesi ve Gelişimi: Araştırmalar, yüksek düzeyde gürültü kirliliğinin bitkilerin büyüme hızını ve fotosentez aktivitelerini azaltabileceğini göstermektedir. Gürültü, bitki hücrelerindeki stres yanıtını tetikleyerek, genel sağlıklarını ve verimliliklerini düşürebilir.

Tozlaşma ve Ekolojik Dengeler: Gürültü kirliliği, tozlaşma faaliyetlerini yapan böcekler ve diğer hayvanların davranışlarını değiştirerek bitkilerin üreme süreçlerini olumsuz etkileyebilir. Bu durum, ekosistemlerdeki biyolojik çeşitliliği azaltabilir.

4. Ekosistemlerin Genel Sağlığı

Habitat Bozulması: Gürültü kirliliği, hayvanların yaşam alanlarının kalitesini düşürür ve bazı türler için yaşanabilir habitatların boyutunu azaltabilir. Bu durum, türler arası rekabeti artırır ve ekosistem içindeki gıda zincirlerini bozar.

Biyolojik Çeşitlilik: Gürültü kirliliği, hassas türlerin azalmasına ve dolayısıyla ekosistemlerdeki biyolojik çeşitliliğin azalmasına yol açabilir. Biyolojik çeşitlilik azaldıkça, ekosistemlerin hastalıklara ve çevresel değişimlere karşı direnci de düşer.

5. Uzun Vadeli Ekolojik Etkiler

Türlerin Yok Oluş Riski: Sürekli ve yoğun gürültü kirliliği, özellikle endemik ve nesli tükenmekte olan türler için ciddi tehditler oluşturabilir. Bu türlerin yaşam döngülerindeki bozulmalar, yok oluşlarına yol açabilir.

Ekosistem Hizmetlerinin Azalması: Ekosistemler, insanlara su temizleme, hava kalitesinin iyileştirilmesi, gıda sağlama gibi birçok hizmet sunar. Gürültü kirliliği bu hizmetlerin verimliliğini düşürerek, insanların doğal kaynaklardan aldığı faydayı azaltır.

Gürültü Kirliliği ile Mücadele Yöntemleri

Gürültü kirliliği ile mücadele, çeşitli yöntemler ve stratejiler kullanılarak gerçekleştirilebilir. Bu mücadelede hem bireysel önlemler hem de toplumsal ve yasal düzenlemeler önemli rol oynar. Aşağıda, gürültü kirliliği ile mücadelede kullanılan başlıca yöntemler ve çözüm önerileri sıralanmaktadır.

1. Yasal Düzenlemeler ve Standartlar

Gürültü Emission Standartları: Hükümetler, gürültü kirliliğini kontrol altına almak için çeşitli yasal sınırlamalar getirir. Bu sınırlamalar, özellikle sanayi tesisleri, trafik ve inşaat alanları için belirlenen maksimum ses seviyelerini içerir.

Zaman Kısıtlamaları: Gece saatlerinde gürültü yapan faaliyetlere yönelik sınırlamalar getirilerek, insanların gece uykusunun korunması sağlanır. Örneğin, bazı şehirlerde gece belirli saatler arasında yüksek sesle müzik çalınması veya inşaat çalışması yapılması yasaktır.

Gürültü Haritaları ve Planlama: Şehir planlamasında gürültü haritaları kullanılarak, gürültülü bölgeler ve sessiz alanlar belirlenir. Bu haritalar, yeni yapıların ve sosyal tesislerin yerleştirilmesinde önemli bir rol oynar.

2. Fiziksel Önlemler ve Ses Yalıtımı

Ses Bariyerleri: Karayolları, demiryolları ve endüstriyel tesisler gibi gürültü kaynaklarının etrafına ses bariyerleri inşa edilerek sesin yayılması engellenir. Bu bariyerler, ses dalgalarını yansıtan veya emen malzemelerden yapılmıştır.

Ses Yalıtımı: Binaların duvar, tavan ve zeminlerinde kullanılan ses yalıtım malzemeleri, iç mekânlardaki gürültü seviyesini önemli ölçüde azaltır. Ayrıca, pencerelerde çift cam ve özel yalıtım teknikleri kullanılabilir.

Yeşil Alanlar ve Ağaçlandırma: Şehirlerdeki parklar, bahçeler ve yeşil alanlar, doğal ses bariyerleri olarak işlev görür. Ağaçlar ve bitkiler, ses dalgalarını emerek gürültü kirliliğinin azalmasına yardımcı olur.

3. Teknolojik Çözümler ve İnovasyon

Elektrikli Araçlar: Geleneksel benzinli ve dizel motorlara göre çok daha sessiz olan elektrikli araçların kullanımının teşvik edilmesi, özellikle şehir içi trafik gürültüsünü azaltmada etkili olabilir.

Gelişmiş Trafik Yönetim Sistemleri: Akıllı trafik yönetim sistemleri ve uygulamalar, trafik akışını optimize ederek, trafik sıkışıklığını ve buna bağlı gürültüyü azaltabilir.

Sessiz Makine ve Ekipmanlar: Sanayi ve inşaat sektöründe kullanılan makine ve ekipmanların daha sessiz modellerle değiştirilmesi, gürültü kirliliğini azaltmada önemli bir adım olabilir.

4. Toplumsal Farkındalık ve Eğitim

Bilinçlendirme Kampanyaları: Toplumun gürültü kirliliği konusunda bilinçlendirilmesi, bireylerin gürültüyü azaltma konusunda daha duyarlı olmalarını sağlar. Medya, okullar ve kamu kuruluşları aracılığıyla yapılan eğitimler bu bilinci artırabilir.

Toplum Destekli Projeler: Mahalle ve apartman sakinlerinin bir araya gelerek gürültü kirliliği konusunda ortak çözümler üretmesi, yerel düzeyde etkili olabilir.

Gürültü Kirliliği ile Mücadelede Yerel İnisiyatifler: Yerel yönetimler tarafından düzenlenen gürültü kirliliği ile mücadele programları ve projeler, toplumun bu konudaki farkındalığını ve katılımını artırır.

5. Bireysel Önlemler

Sessiz Alanlar Oluşturma: Evlerde ve iş yerlerinde sessiz alanlar oluşturmak, gürültünün olumsuz etkilerinden korunmayı sağlar. Özellikle yatak odaları ve çalışma alanları bu tür düzenlemelerle desteklenebilir.

Kulak Koruyucu Kullanımı: Yüksek gürültüye maruz kalınan durumlarda kulak tıkaçları veya kulaklık kullanmak, işitme sağlığını korumada etkili bir yöntemdir.

Ses Düzeylerini Kontrol Etme: Müzik sistemleri, televizyon ve diğer elektronik cihazların ses seviyelerinin makul düzeylerde tutulması, gürültü kirliliğine katkıda bulunmamanın basit bir yoludur.

Türkiye’de Gürültü Kirliliği ile Mücadele

Türkiye’de gürültü kirliliği, özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlar için önemli bir çevresel sorun haline gelmiştir. Hükümet, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları, gürültü kirliliği ile mücadele etmek için çeşitli yasal düzenlemeler yapmış ve projeler geliştirmiştir. Bu bölümde, Türkiye’deki gürültü kirliliği ile mücadelede izlenen yollar ve alınan önlemler ele alınacaktır.

1. Yasal Düzenlemeler

Çevre Kanunu: Türkiye’de gürültü kirliliğinin kontrol altına alınması için ana yasal çerçeveyi, 1983 yılında kabul edilen ve sonrasında birçok kez güncellenen Çevre Kanunu oluşturur. Bu kanun, gürültü kirliliğine neden olan faaliyetlere sınırlamalar getirir ve çevresel standartlar belirler.

Gürültü Kontrol Yönetmeliği: 2010 yılında yürürlüğe giren Gürültü Kontrol Yönetmeliği, gürültü kirliliğine karşı alınacak tedbirleri, gürültü sınırlarını ve uygulama esaslarını detaylandırır. Bu yönetmelik, çeşitli gürültü kaynakları için maksimum ses düzeylerini belirler ve gürültü haritalarının hazırlanmasını zorunlu kılar.

Trafik Kanunu: Trafik üzerinden gürültü kirliliğini kontrol etmek amacıyla, motorlu taşıtların gürültü seviyeleriyle ilgili düzenlemeler, Trafik Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde yer almaktadır. Bu düzenlemeler, araçların egzoz ve motor gürültüsüne sınırlamalar getirir.

2. Şehir Planlaması ve Altyapı Projeleri

Gürültü Haritaları: Türkiye’deki büyük şehirlerde, gürültü kirliliğinin izlenmesi ve yönetilmesi için gürültü haritaları oluşturulmuştur. Bu haritalar, gürültü seviyelerini gösterir ve gürültü azaltma planlarının hazırlanmasına temel teşkil eder.

Ses Bariyerleri: Özellikle otoyollar ve demiryolları boyunca ses bariyerleri inşa edilmiş, bu sayede trafik kaynaklı gürültünün çevreye yayılması önemli ölçüde azaltılmıştır.

Yeşil Alanların Artırılması: Şehir planlamasında, yeşil alanların ve parkların sayısını artırma yönünde adımlar atılmıştır. Bu alanlar, gürültü kirliliğini doğal yollarla azaltmada etkili olur.

3. Teknolojik Gelişmeler ve Uygulamalar

Elektrikli ve Hibrit Araçların Teşviki: Türkiye’de, gürültü kirliliğini azaltmanın yanı sıra hava kirliliğiyle mücadele kapsamında elektrikli ve hibrit araçların kullanımı teşvik edilmektedir. Bu araçlar, geleneksel araçlara göre çok daha sessizdir.

Akıllı Trafik Sistemleri: Büyükşehir belediyeleri tarafından geliştirilen akıllı trafik yönetim sistemleri, trafik akışını düzenleyerek gürültü ve hava kirliliğini azaltmayı hedefler.

Toplu Taşıma: Metro, tramvay gibi toplu taşıma araçlarının yaygınlaştırılması ve bu araçların modernize edilmesi, özellikle şehir içi gürültü kirliliğini azaltmada önemli bir rol oynar.

4. Toplumsal Bilinçlendirme ve Eğitim Faaliyetleri

Bilinçlendirme Kampanyaları: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta olmak üzere çeşitli kurumlar, gürültü kirliliği konusunda toplumu bilinçlendirmek için kampanyalar düzenler. Bu kampanyalar, gürültünün zararları ve azaltılması yolları hakkında bilgi verir.

Okullarda Eğitim Programları: Okullarda çevre bilinci ve gürültü kirliliği konusunda eğitimler verilerek, çocukların ve gençlerin bu konuda bilinçlenmeleri sağlanır.

Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü: Çeşitli çevre örgütleri ve sivil toplum kuruluşları, gürültü kirliliği konusunda projeler geliştirir ve toplumsal farkındalığı artırmaya yönelik çalışmalar yapar.

5. Bireysel Önlemler ve Çözümler

Sessiz Cihazların Kullanımı: Bireyler, evlerinde ve iş yerlerinde daha sessiz çalışan cihazları tercih ederek gürültü kirliliğine katkıda bulunmamayı seçebilirler.

Ses Yalıtımı: Evlerde ve iş yerlerinde ses yalıtımına önem vermek, dışarıdan gelen gürültünün azaltılmasına yardımcı olur.

Kulak Koruyucu Kullanımı: Özellikle gürültülü işlerde çalışan bireyler, işitme sağlığını korumak için kulak koruyucuları kullanabilir.

Sonuç

Gürültü kirliliği, modern dünyanın kaçınılmaz sorunlarından biri olup, hem insan sağlığını hem de çevreyi ciddi şekilde etkilemektedir. Bu kirliliğin yol açtığı sorunlar, işitme kaybından psikolojik streslere, uyku bozukluklarından çocukların gelişimine kadar geniş bir yelpazede yer alır. Aynı zamanda, vahşi yaşam üzerindeki etkileri ve ekosistemlerdeki dengeleri bozması, biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden olmaktadır. Türkiye’de ve dünyada gürültü kirliliği ile mücadele, çok yönlü stratejiler ve sürdürülebilir çözümler gerektirmektedir.

Mücadelede Öne Çıkan Yöntemler

Yasal ve Düzenleyici Çerçeveler: Gürültü kirliliğiyle mücadelede yasal düzenlemeler ve standartlar, bu soruna karşı sistematik bir yaklaşım sunar. Gürültü kontrol yönetmelikleri ve çevre kanunları, gürültü kirliliğinin azaltılması için temel bir çerçeve oluşturur.

Fiziksel ve Teknolojik Önlemler: Ses bariyerleri, ses yalıtımı ve yeşil alanların artırılması gibi fiziksel önlemlerle birlikte, elektrikli araçların teşviki ve akıllı trafik sistemleri gibi teknolojik çözümler, gürültü kirliliğinin azaltılmasında etkili olmaktadır.

Toplumsal Bilinç ve Eğitim: Toplumun gürültü kirliliği konusunda bilinçlendirilmesi ve eğitim faaliyetleri, bireylerin ve toplumun bu konudaki duyarlılığını artırır. Kamuoyu bilincinin yükseltilmesi, gürültü kirliliğiyle mücadelede önemli bir adımdır.

Bireysel Sorumluluk: Her birey, gürültü kirliliğini azaltmada bir rol oynayabilir. Sessiz cihazların kullanılması, ses düzeylerinin kontrol edilmesi ve kulak koruyucu kullanımı gibi bireysel önlemler, kişisel düzeyde alınabilecek etkili adımlardır.

Geleceğe Bakış

Gürültü kirliliği ile mücadelede, teknolojik gelişmeler ve toplumsal farkındalığın artması, gelecekte bu sorunun daha etkin bir şekilde yönetilmesini sağlayabilir. Elektrikli ve otonom araçların yaygınlaşması, şehir planlamasında sürdürülebilir yaklaşımların benimsenmesi ve daha sessiz makine teknolojilerinin geliştirilmesi, bu yönde atılacak adımlardır.

Son olarak, gürültü kirliliğiyle mücadele, sadece teknoloji ve yasalarla sınırlı kalmamalı, bireylerin ve toplumun bu konudaki tutum ve davranışlarına da yansımalıdır. Herkesin bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi, daha sessiz, huzurlu ve sağlıklı bir çevre yaratılmasına katkıda bulunacaktır.

Gürültü kirliliği konusunda atılacak adımlar, sadece bugünü değil, aynı zamanda gelecek nesillerin de yaşam kalitesini etkileyecektir. Bu nedenle, bu mücadelede herkesin elinden geleni yapması büyük önem taşımaktadır

@lolonolo_com

Auzef Çevre Sağlığı Final Deneme Sınavı -8

Çevre Sağlığı Ünite 8 : Gürültü Kirliliği

1- İnsan işitme duyusunun alt sınırı kaç Hertz (Hz) dir?

A) 5
B) 10
C) 15
D) 20
E) 3

Cevap : D) 20

Açıklama : İnsan işitme duyusu, genellikle 20 Hz ile 20,000 Hz arasındaki frekansları algılayabilir. Bu değer, genç ve sağlıklı bir yetişkin için geçerlidir. 20 Hz, insan kulağının algılayabildiği en düşük frekanstır ve bu frekanstan daha düşük ses dalgaları genellikle işitilemez.

2- İnsan işitme duyusunun üst sınırı kaç Hertz (Hz) dir?

A) 5000
B) 20000
C) 15000
D) 3000
E) 10000

Cevap : B) 20000

Açıklama : İnsan kulağı, genellikle maksimum 20,000 Hz frekansındaki ses dalgalarını algılayabilir. Bu değer, yaşla birlikte azalabilir; özellikle yaşlı bireylerde bu üst sınır düşebilir. 20,000 Hz, insanın algılayabileceği en yüksek frekanstır.

3- Aşağıdakilerden hangisi karayolu trafik gürültüsünü etkileyen faktörlerden biri değildir?

A) Trafik hacmi
B) Trafik kompozisyon
C) Hız
D) Yol özellikleri
E) Atmosferik koşullar

Cevap : E) Atmosferik koşullar

Açıklama : Karayolu trafik gürültüsü, esas olarak trafik hacmi, trafik kompozisyonu (araç türleri), hız ve yol özellikleri gibi faktörlerden etkilenir. Atmosferik koşullar, sesin yayılmasını etkiler ancak doğrudan trafik gürültüsünün seviyesini etkileyen bir faktör değildir.

4- Aşağıdakilerden hangisi uçaktan gelen hava gürültüsünü etkileyen faktörlerden biridir?

A) Trafik hacmi
B) Trafik kompozisyon
C) Atmosferik koşullar
D) Yol özellikleri
E) Hız

Cevap : C) Atmosferik koşullar

Açıklama : Uçak gürültüsü, atmosferik koşullardan doğrudan etkilenir. Rüzgar yönü ve hızı, sıcaklık ve nem gibi atmosferik değişkenler, ses dalgalarının yayılmasını ve dolayısıyla gürültünün algılanma düzeyini etkiler.

5- İnsan kulağı maksimum kaç desibel gürültü düzeyini (dB) algılar?

A) 140
B) 130
C) 120
D) 110
E) 100

Cevap : A) 140

Açıklama : İnsan kulağı, yaklaşık olarak 0 dB’den 140 dB’ye kadar ses seviyelerini algılayabilir. 140 dB ve üstü ses seviyeleri, ağrı eşiği olarak kabul edilir ve işitme hasarına neden olabilir.

6- Dünya Sağlık Örgütüne göre kaç dB’nin üzerinde sürekli gürültüye 8 saatten fazla maruz kalmak tehlikeli olmaktadır?

A) 60
B) 85
C) 75
D) 70
E) 65

Cevap : B) 85

Açıklama : Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve diğer sağlık kuruluşları, 85 dB’nin üzerindeki ses seviyelerinin, uzun süreli maruziyette işitme kaybına yol açabilecek tehlikeli seviyeler olduğunu belirtir. Sürekli olarak bu seviyenin üzerindeki gürültüye 8 saat veya daha fazla maruz kalmak, işitme sağlığı için risk oluşturur.

7- Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, kaç dB’nin altındaki ses seviyeleri, maruziyet ne kadar uzun veya tutarlı olursa olsun, canlı organizmalara zarar vermez?

A) 80
B) 85
C) 75
D) 70
E) 95

Cevap : D) 70

Açıklama : Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 70 dB ve altındaki ses seviyeleri, genel olarak insan sağlığı için güvenli kabul edilir ve bu seviyenin altındaki seslere uzun süreli maruziyet, tipik olarak zararlı etkilere yol açmaz.

8- Özellikle geceleri gürültü kirliliğinin neden olduğu yüksek tansiyon hangi sağlık sorununa neden olur?

A) İşitme kaybına
B) Uyku bozuklukları
C) Kardiyovasküler hastalıklar
D) Demans
E) Psikolojik işlev bozuklukları

Cevap : C) Kardiyovasküler hastalıklar

Açıklama : Uzun süreli ve özellikle gece saatlerinde yüksek düzeyde gürültüye maruz kalmak, yüksek tansiyona ve bu da kardiyovasküler hastalıkların gelişimine neden olabilir. Bu durum, kalp hastalığı, damar sertliği ve inme riskini artırır.

9- Gürültü kirliliğinin doğrudan bir sonucu olan, daha uzun süre kan seviyelerinin yükselmesine neden olan sağlık sorunu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hipertansiyon
B) Uyku bozuklukları
C) Kardiyovasküler hastalıklar
D) Demans
E) Psikolojik işlev bozuklukları

Cevap : A) Hipertansiyon

Açıklama : Gürültü kirliliği, stres yanıtını tetikleyerek kan basıncının yükselmesine ve sürekli yüksek seviyelerde kalmasına neden olur. Bu durum, hipertansiyonun (yüksek tansiyon) gelişmesine ve kronikleşmesine katkıda bulunabilir.

10- Aşağıdakilerden hangisi “insanın gürültüye tepkisini” etkileyen unsurlardan biri değildir?

A) Sesin büyüklüğü
B) Frekans spektrumu
C) Frekans karakteri
D) Sesin süresi
E) Demans

Cevap : E) Demans

Açıklama : İnsanın gürültüye tepkisi; sesin büyüklüğü, frekans spektrumu, frekans karakteri ve sesin süresi gibi akustik özellikler tarafından etkilenir. Demans ise, bu akustik özelliklerin dışında, bireyin bilişsel durumunu ifade eden ve gürültü tepkisiyle doğrudan ilişkili olmayan bir terimdir.

Gürültü Kirliliği

İnsan işitme duyusunun alt sınırı kaç Hertz (Hz) dir?

Cevap: D) 20

Açıklama: İnsan işitme duyusu, genellikle 20 Hz ile 20,000 Hz arasındaki frekansları algılayabilir. Bu değer, genç ve sağlıklı bir yetişkin için geçerlidir. 20 Hz, insan kulağının algılayabildiği en düşük frekanstır ve bu frekanstan daha düşük ses dalgaları genellikle işitilemez.

İnsan işitme duyusunun üst sınırı kaç Hertz (Hz) dir?

Cevap: B) 20000

Açıklama: İnsan kulağı, genellikle maksimum 20,000 Hz frekansındaki ses dalgalarını algılayabilir. Bu değer, yaşla birlikte azalabilir; özellikle yaşlı bireylerde bu üst sınır düşebilir. 20,000 Hz, insanın algılayabileceği en yüksek frekanstır.

Aşağıdakilerden hangisi karayolu trafik gürültüsünü etkileyen faktörlerden biri değildir?

Cevap: E) Atmosferik koşullar

Açıklama: Karayolu trafik gürültüsü, esas olarak trafik hacmi, trafik kompozisyonu (araç türleri), hız ve yol özellikleri gibi faktörlerden etkilenir. Atmosferik koşullar, sesin yayılmasını etkiler ancak doğrudan trafik gürültüsünün seviyesini etkileyen bir faktör değildir.

Aşağıdakilerden hangisi uçaktan gelen hava gürültüsünü etkileyen faktörlerden biridir?

Cevap: C) Atmosferik koşullar

Açıklama: Uçak gürültüsü, atmosferik koşullardan doğrudan etkilenir. Rüzgar yönü ve hızı, sıcaklık ve nem gibi atmosferik değişkenler, ses dalgalarının yayılmasını ve dolayısıyla gürültünün algılanma düzeyini etkiler.

İnsan kulağı maksimum kaç desibel gürültü düzeyini (dB) algılar?

Cevap: A) 140

Açıklama: İnsan kulağı, yaklaşık olarak 0 dB’den 140 dB’ye kadar ses seviyelerini algılayabilir. 140 dB ve üstü ses seviyeleri, ağrı eşiği olarak kabul edilir ve işitme hasarına neden olabilir.

Dünya Sağlık Örgütüne göre kaç dB’nin üzerinde sürekli gürültüye 8 saatten fazla maruz kalmak tehlikeli olmaktadır?

Cevap: B) 85

Açıklama: Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve diğer sağlık kuruluşları, 85 dB’nin üzerindeki ses seviyelerinin, uzun süreli maruziyette işitme kaybına yol açabilecek tehlikeli seviyeler olduğunu belirtir. Sürekli olarak bu seviyenin üzerindeki gürültüye 8 saat veya daha fazla maruz kalmak, işitme sağlığı için risk oluşturur.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, kaç dB’nin altındaki ses seviyeleri, maruziyet ne kadar uzun veya tutarlı olursa olsun, canlı organizmalara zarar vermez?

Cevap: D) 70

Açıklama: Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 70 dB ve altındaki ses seviyeleri, genel olarak insan sağlığı için güvenli kabul edilir ve bu seviyenin altındaki seslere uzun süreli maruziyet, tipik olarak zararlı etkilere yol açmaz.

Özellikle geceleri gürültü kirliliğinin neden olduğu yüksek tansiyon hangi sağlık sorununa neden olur?

Cevap: C) Kardiyovasküler hastalıklar

Açıklama: Uzun süreli ve özellikle gece saatlerinde yüksek düzeyde gürültüye maruz kalmak, yüksek tansiyona ve bu da kardiyovasküler hastalıkların gelişimine neden olabilir. Bu durum, kalp hastalığı, damar sertliği ve inme riskini artırır.

Gürültü kirliliğinin doğrudan bir sonucu olan, daha uzun süre kan seviyelerinin yükselmesine neden olan sağlık sorunu aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap: A) Hipertansiyon

Açıklama: Gürültü kirliliği, stres yanıtını tetikleyerek kan basıncının yükselmesine ve sürekli yüksek seviyelerde kalmasına neden olur. Bu durum, hipertansiyonun (yüksek tansiyon) gelişmesine ve kronikleşmesine katkıda bulunabilir.

Aşağıdakilerden hangisi “insanın gürültüye tepkisini” etkileyen unsurlardan biri değildir?

Cevap: E) Demans

Açıklama: İnsanın gürültüye tepkisi; sesin büyüklüğü, frekans spektrumu, frekans karakteri ve sesin süresi gibi akustik özellikler tarafından etkilenir. Demans ise, bu akustik özelliklerin dışında, bireyin bilişsel durumunu ifade eden ve gürültü tepkisiyle doğrudan ilişkili olmayan bir terimdir.

Auzef Çevre Sağlığı Final Deneme Sınavı -8

Auzef Çevre Sağlığı Final Deneme Sınavı -8

Tıbbi Dokumantasyon ve Sekreterlik

Auzef Çevre Sağlığı Final Deneme Sınavı -8

error: Kopyalamaya Karşı Korumalıdır!