4. Ünite: Meşrutiyet Döneminde Gayrimüslim Kurumları
Özlü Söz
“Türk unsuruna ilaveten Arap, Ermeni, Rum, Musevi, Sırp, Bulgar ve ülkede oturan Avrupalılar meydanlarda sarmaş dolaş kucaklaşıp, kardeşlik yeminleri ediyorlardı. Bunlar arasında hocalarla, Rum, Ermeni, Bulgar papazları arasında meydanlarda öpüşmeler olmuş ve Makedonya’daki çeteler hemen toptan şehirlere gelip artık faaliyetlerini durdurmaya karar verdiklerini bildirmişlerdi. Enver Bey (Paşa); ‘Bundan böyle Bulgar, Yunan, Eflak, Yahudi, Müslüman yoktur. Hepimiz kardeşiz, eşitiz ve Osmanlı olmaktan gururluyuz!’ diyordu.”
(Şimşek, 2008: 56)
Kazanımlar
1- Osmanlı anayasasının hazırlanış süreci hakkında bilgi sahibi olur.
2- II. Abdülhamit’in anayasayı askıya alması ve nizamnamelere yönelik tavrını bilir.
3- 1908 yılında anayasanın yeniden yürürlüğe girişi öncesi yaşananları öğrenir.
4- Anayasadan beklentiler hakkında bilgi sahibi olur.
5- 1908 sonrası anayasaya rağmen yaşanan sorunların nedenlerini kavrar.
6- Birinci Dünya Savaşı öncesi gayrimüslimlerin idaresiyle ilgili yaşanan sorunlara dair bilgi sahibi olur.
7- Müslüman – Gayrimüslim gerginliklerinin nedenlerini kavrar.
1. Osmanlı anayasası ilk olarak ne zaman yürürlüğe girmiştir?
Osmanlı anayasası, Kanun-i Esasi olarak bilinen anayasa, 23 Aralık 1876 tarihinde I. Meşrutiyet’in ilanı ile yürürlüğe girmiştir. Bu anayasa, Osmanlı Devleti’nin ilk anayasası olup, padişahın yetkilerini sınırlayan ve halkın temsil edildiği bir meclis sistemini öngören bir metindi. Ancak II. Abdülhamit, 1878’de Osmanlı-Rus Savaşı’nın başlamasıyla anayasayı askıya almış ve meclisi kapatmıştır. Anayasa, 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanıyla tekrar yürürlüğe girmiştir.
2. Bulgarların Rum Patrikhanesi’nden ayrılması siyasi olarak ne anlama gelmektedir?
Bulgarların Rum Patrikhanesi’nden ayrılması, Osmanlı Devleti’ndeki Rum Patrikhanesi’nin otoritesine karşı ciddi bir siyasi ve dini meydan okuma anlamına gelmektedir. Bulgarlar, Rum Patrikhanesi’nin idari ve dini baskısına karşı bağımsız bir kilise kurma talebinde bulunmuşlardır. Bu süreç, Bulgar kimliğinin güçlenmesi ve milliyetçilik hareketlerinin hızlanmasıyla sonuçlanmıştır. 1870’de Bulgar Eksarhlığı’nın kurulması, Bulgarların Osmanlı Devleti içerisindeki Rum etkisinden kurtulma ve kendi bağımsız kiliselerine sahip olma mücadelesinin bir sonucudur.
3. II. Abdülhamit’in anayasayı askıya alması sonrası gayrimüslim millet nizamnameleri nasıl uygulanmıştır?
II. Abdülhamit, 1878’de Kanun-i Esasi’yi askıya alarak meclisi kapattıktan sonra, gayrimüslim millet nizamnamelerinin uygulanması duraklatılmıştır. Özellikle Ermeni ve Rum milletlerine yönelik düzenlemeler bu dönemde askıya alınmış ve gayrimüslimlerin özerk idari yapıları üzerindeki baskılar artmıştır. II. Abdülhamit, gayrimüslimlerin kendi iç işleyişlerinde devletin kontrolünü artırmaya çalışmış, millet sistemindeki ayrıcalıkları sınırlandırma yoluna gitmiştir.
4. 1908 yılında anayasanın yeniden yürürlüğe girmesi sonrası gayrimüslim millet liderleriyle ilgili nasıl bir politika izlenmiştir?
1908’de anayasanın yeniden yürürlüğe girmesi ve II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte, gayrimüslim millet liderleri Osmanlı birliğini destekleyen bir politika benimsemişlerdir. Meşrutiyet’in getirdiği özgürlükler ve Osmanlıcılık düşüncesi gayrimüslim topluluklar arasında da yayılmıştır. Ancak bu süreçte, gayrimüslimlerin Osmanlı Devleti ile olan ilişkilerinde köklü sorunlar çözülmemiş, devletin özellikle Ermeni ve Rum patrikhanelerine karşı tedbirleri devam etmiştir. Gayrimüslim millet liderleri, anayasal düzeni ve Osmanlılık fikrini destekleseler de toplumsal ve siyasi eşitlik tam anlamıyla sağlanamamıştır.
5. Anayasaya rağmen gayrimüslim milletlerle ilişkilerin düzelmemesinin temel nedenleri nelerdir?
Anayasaya rağmen gayrimüslim milletlerle ilişkilerin düzelmemesinin temel nedenleri arasında, Osmanlı Devleti’ndeki etnik ve dini ayrışmaların derinliği bulunmaktadır. Osmanlı yönetimi, anayasal düzeni ve eşit vatandaşlık anlayışını benimsemeye çalışsa da, gayrimüslimlerin özerklik talepleri, millet sistemindeki ayrıcalıkları ve Osmanlı Devleti’nin merkeziyetçi politikaları arasında bir denge kurulamamıştır. Ayrıca Balkanlardaki milliyetçilik hareketleri, gayrimüslimlerin Osmanlı yönetimine karşı bağımsızlık taleplerini artırmıştır. Osmanlı Devleti’nin iç ve dış baskılar altında olması da bu ilişkilerin düzelmesini engellemiştir.
6. Kilise ve Mektepler Kanunu neden hazırlanmıştır?
Kilise ve Mektepler Kanunu, Osmanlı Devleti’ndeki Rum ve Bulgar cemaatleri arasındaki eğitim ve ibadet yerlerine yönelik sorunları çözmek amacıyla hazırlanmıştır. Kanun, özellikle 1908 Meşrutiyeti sonrası gayrimüslim toplumlar arasındaki gerginlikleri azaltmak amacıyla çıkarılmıştır. 1910’da çıkarılan bu kanunun 3. maddesi, kilise ve mekteplerin hangi cemaate ait olacağını belirliyordu. Buna göre, bir bölgede nüfusun üçte biri Rum veya Bulgar ise, kilise ve mektepler bu çoğunlukta olan cemaatin yönetimine devredilecekti. Bu kanun, Rum Patrikhanesi’nin otoritesini zayıflatırken, Bulgar Eksarhlığı’nın pozisyonunu güçlendirmiştir.
7. Süryani Milleti Nizamnamesi neden geç ilan edilmiş ve buna rağmen resmiyet kazanamamıştır?
Süryani Milleti Nizamnamesi, diğer gayrimüslim milletler gibi Tanzimat ve Islahat Fermanları sonrasında Süryanilerin de kendi özerk idari yapılarını oluşturma talepleri doğrultusunda hazırlanmıştır. Ancak bu nizamname, diğer millet nizamnamelerine göre geç hazırlanmıştır çünkü Süryani Patrikhanesi’nin Osmanlı yönetimi ile olan ilişkileri uzun süre Ermeni Patrikhanesi üzerinden yürütülmüştür. 1913’te hazırlanan Süryani Milleti Nizamnamesi, Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ve Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesi nedeniyle resmiyet kazanamamıştır.
8. Birinci Dünya Savaşı öncesi gayrimüslim toplumlar ve devlet arasında temel problemler nelerdir?
Birinci Dünya Savaşı öncesinde gayrimüslim toplumlar ile Osmanlı Devleti arasındaki temel problemler arasında, milliyetçilik hareketlerinin yükselmesi ve gayrimüslimlerin Osmanlı Devleti’ne olan bağlılıklarının zayıflaması yer almaktadır. Balkan Savaşları sırasında bazı gayrimüslim toplulukların Osmanlı’ya karşı düşman güçlerle işbirliği yapması, devletin gayrimüslimlere olan güvenini sarsmıştır. Ayrıca gayrimüslimlerin askerlik yapma zorunluluğu ve devletle olan dini-idari ilişkilerdeki sorunlar da bu problemleri daha da derinleştirmiştir. Gayrimüslim topluluklar, Osmanlı’dan daha fazla özerklik veya bağımsızlık taleplerinde bulunmuşlar, bu da devletle aralarındaki gerilimi artırmıştır |