Giriş
Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu için sadece bir askeri mücadele değil, aynı zamanda idari ve toplumsal yapıda derin dönüşümlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Bu süreçte, gayrimüslim nüfusun idaresinde önemli değişiklikler meydana gelmiş, devletin merkeziyetçi politikaları çerçevesinde yeni düzenlemeler yapılmıştır. Özellikle İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin iktidarı altında, gayrimüslim cemaatlerin idari yapıları ve hakları yeniden tanımlanmıştır.
Bu makalede, Birinci Dünya Savaşı döneminde Osmanlı Devleti’nin gayrimüslim nüfusun idaresinde gerçekleştirdiği değişimleri, hukuki ve idari düzenlemeleri, tehcir uygulamalarını ve bunların arka planındaki sebepleri detaylı bir şekilde ele alacağız. Ayrıca, Ermeni Patrikhanesi Nizamnamesi’nin yürürlükten kaldırılması ve yerine yeni bir nizamname yayımlanmasının gerekçeleri ve sonuçları üzerinde duracağız.
Özlü Söz
“… Hükûmet-i Osmâniyye’nin en geniş bir hürriyet ve vicdâniyye fikriyle gayr-i müslîmlere karşı daha devr-i fütûhâtda iken vermiş olduğu imtiyâzât ma’lûmdur. Bu imtiyâzâtın en mühimmini Rum patrikliğine verilmiş olanlar teşkîl eder ki bunun da esâsı sarf-ı umûr-ı mezhebiyyenin tamâmî-i icrâ’sı ve buna müteallik muâmelâtın rü’yeti husûslarından ibâretdir…”
Tanin gazetesinde yayımlanan bir yazıdan (Güllü, 2015: 486-489).
Kazanımlar
1- Birinci Dünya Savaşı döneminde gayrimüslimlerin idaresindeki değişimleri öğrenmek.
2- Savaş esnasında yaşanan tehcir hadiseleri hakkında bilgi sahibi olmak.
3- İttihat ve Terakki iktidarının gayrimüslimlerin idaresindeki temel beklentilerini kavramak.
4- Ermeni Milleti Nizamnamesi’nin kaldırılış gerekçelerini öğrenmek.
5- Yeni yayımlanan Ermenilerle ilgili nizamnamenin içeriğini ve hedeflerini kavramak.
Birlikte Düşünelim
1- Savaş sırasında ilk tehcir hadiseleri nerede yaşanmıştır?
2- Hükümetin gayrimüslimlerin idaresine dair ilk uygulamaları nelerdir?
3- Aile hukukunun tek sistem haline getirilmesinin amacı nedir?
4- Hukuk-ı Aile Kararnamesi neden sürekli hale getirilememiştir?
5- Ermenilerin büyük bir kitle halinde sevk ve iskâna tâbi tutulmalarının amacı nedir?
6- Ermeni Katoğikosluk ve Patrikliği Nizamnamesi’nin içeriği nedir?
7- Ermeniler için çıkarılan 1863 Nizamnamesi ile 1916 Nizamnamesi arasındaki temel farklar nelerdir?
Başlamadan Önce
1908 yılında Kanun-ı Esasi’nin yeniden yürürlüğe girmesiyle başlayan II. Meşrutiyet süreci, Osmanlı toplumu için büyük umutlar vadetmişti. Müslüman ve gayrimüslim toplumların bir arada, eşit haklar çerçevesinde yaşayacağı düşüncesi hâkimdi. Ancak kısa sürede bu beklentiler yerini hayal kırıklıklarına bıraktı. Gayrimüslim cemaatler, millî taleplerinden vazgeçme niyetinde değillerdi. İttihat ve Terakki Cemiyeti ise merkeziyetçi politikaları benimseyerek, devletin birliğini ve bütünlüğünü koruma amacıyla hareket ediyordu.
Balkan Savaşları sonrasında gayrimüslimlerle ilişkiler daha da gerginleşti. İttihat ve Terakki, Abdülhamid döneminde kabul edilen birçok politikayı devletin bekası için tehdit olarak görmeye başlamıştı. Bu ortamda patlak veren Birinci Dünya Savaşı, hükümet için gayrimüslimlerle ilgili birçok uygulamanın yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kıldı. Özellikle gayrimüslim cemaatlerin idari yapılarına dair düzenlemeler yapıldı ve bazı ayrıcalıklar kaldırıldı.
Savaş Sırasında Sevk ve İskân Uygulamaları
Balkan Savaşları ve Öncesi Gerginlikler
Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte başlayan umut dolu dönem, kısa sürede yerini Müslüman ve gayrimüslim toplumlar arasındaki gerginliklere bıraktı. Özellikle Balkan Savaşları sırasında yaşanan çatışmalar, bu gerginliğin en somut göstergelerinden biriydi. Gayrimüslim cemaatlerin, özellikle Rumların, dış güçlerle iş birliği yapma ihtimali, hükümeti endişelendirmekteydi.
Boykotlar ve Ekonomik Hedefler
Yunanistan’ın Girit’i ilhakı sonrası başlayan boykotlar, Rumlara ve diğer gayrimüslimlere karşı bir tepki hareketine dönüştü. Müslüman ahali, ekonomik alanda güçlenmek ve gayrimüslimlerin ekonomik üstünlüğünü kırmak amacıyla boykotları destekledi. Bu durum, toplumlar arasındaki ayrışmayı daha da derinleştirdi.
Rum Göçleri ve Nüfus Mübadeleleri
Balkan Savaşları sonrası yaşanan göç hareketleri, demografik yapıyı önemli ölçüde etkiledi. Rumların Yunanistan’a göç etmeye başlaması, hükümeti nüfus mübadelesi düşüncesine yöneltti. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla bu planlar uygulanamadı.
Birinci Dünya Savaşı ve Güvenlik Endişeleri
Savaş sırasında İtilaf Devletleri’nin Osmanlı topraklarına yönelik saldırıları, özellikle sahil bölgelerinde yaşayan Rumların güvenlik riski oluşturmasına neden oldu. Hükümet, bu bölgelerde yaşayan Rumların iç kesimlere nakledilmesine karar verdi. Bu uygulama, güvenlik önlemi olarak gerekçelendirilse de, Rum Patrikhanesi ve cemaat tarafından tepkiyle karşılandı.
Ermeni Sevk ve İskânı
Van İsyanı ve Ardından Gelişen Olaylar
1915 yılının Nisan ayında Van’da başlayan Ermeni isyanı, bölgedeki güvenlik durumunu ciddi şekilde tehdit etti. İsyanın büyümesi ve Rus ordusunun Van’ı işgali, hükümeti acil tedbirler almaya sevk etti.
Sevk ve İskân Kanunu
27 Mayıs 1915 tarihinde çıkarılan “Sevk ve İskân Kanunu”, isyan bölgelerindeki Ermeni nüfusun başka bölgelere naklini öngörüyordu. Kanun, doğrudan Ermenileri hedef almamakla birlikte, uygulamada en çok Ermenileri etkiledi.
Uygulamanın Amacı ve Sonuçları
Kanunun temel amacı, savaş bölgelerindeki güvenliği sağlamak ve düşmanla iş birliği ihtimalini ortadan kaldırmaktı. Ancak uygulama sırasında yaşanan aksaklıklar ve insan hakları ihlalleri, uluslararası alanda Osmanlı Devleti’nin eleştirilmesine neden oldu.
Hukuk-ı Aile Kararnamesi
Tek Hukuk Sistemi Oluşturma Çabaları
1917 yılında çıkarılan Hukuk-ı Aile Kararnamesi, Osmanlı toplumunda hukuki birliği sağlama amacı taşıyordu. Bu kararname ile aile hukuku alanında tek bir sistem oluşturulmak isteniyordu.
Gayrimüslim Cemaatlerin Tepkileri
Rum Patrikhanesi ve diğer gayrimüslim cemaatler, bu kararnamenin kendi dini ve toplumsal yaşamlarını kısıtladığını düşünerek tepki gösterdiler. Özellikle nikâh ve boşanma işlemlerinde kendi dini ritüellerinin göz ardı edildiğini iddia ettiler.
Kararnamenin Kaldırılması
Mütareke döneminde, artan baskılar ve eleştiriler sonucunda, 19 Haziran 1919 tarihinde kararnamenin uygulaması durduruldu. Böylece, gayrimüslim cemaatlerin aile hukuku alanındaki özerklikleri yeniden tanınmış oldu.
Ermeni Katoğikosluk ve Patrikliği Nizamnamesi
Nizamnamenin Hazırlanışı
“Sevk ve İskân Kanunu” sonrasında, hükümet Ermeni Patrikhanesi’nin idari yapısında da değişiklik yapma kararı aldı. 1916 yılında hazırlanan yeni nizamname ile patrikhanenin siyasi etkisini azaltmak ve dini görevlerine odaklanmasını sağlamak amaçlandı.
Eçmiyazin Katoğikosluğu ile Bağların Koparılması
Osmanlı hükümeti, Ermeni toplumunun dini liderliğinin Rusya sınırları içindeki Eçmiyazin Katoğikosluğu’ndan alınarak, Osmanlı topraklarındaki bir merkeze taşınmasını istedi. Böylece, Ermeni toplumunun dış etkilerden arındırılması hedeflendi.
Sahak Efendi’nin Görevlendirilmesi
Yeni nizamname kapsamında, Sis (Kozan) Katoğikosu Sahak Efendi, Ermeni Katoğikos-Patriği olarak atandı. Patrikliğin merkezi ise Kudüs olarak belirlendi. Bu seçimde, Kudüs’ün dini önemi ve bölgedeki Ermeni nüfusun yoğunluğu etkili oldu.
Nizamnamenin Hukuki ve Siyasi Gerekçeleri
Hükümet, patrikhanenin siyasi faaliyetlerinden duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, yeni nizamname ile patrikhanenin yetkilerini sınırlamayı amaçladı. Tanin gazetesinde yayımlanan bir yazıda, patrikhanenin devlet içinde devlet gibi hareket ettiği ve bu durumun kabul edilemez olduğu vurgulandı.
Patrikhane Meclislerinin Kaldırılması
Yeni nizamname ile Ermeni Patrikhanesi bünyesindeki meclisler lağvedildi. Patrikhanenin sadece dini konularla ilgilenmesi ve siyasi faaliyetlerden uzak durması istendi.
İttihat ve Terakki’nin Merkeziyetçi Politikaları
Tanzimat’tan İttihat ve Terakki’ye Devam Eden Süreç
İttihat ve Terakki Cemiyeti, Osmanlı Devleti’nin birliğini koruma amacıyla merkeziyetçi politikaları benimsedi. Gayrimüslim cemaatlere tanınan ayrıcalıkların devletin bütünlüğüne tehdit oluşturduğunu düşünerek, bu ayrıcalıkları sınırlamaya çalıştı.
Hukuk Birliği ve Yargı Sisteminde Reformlar
Cemiyet, yargı birliğini sağlamak amacıyla tüm mahkemelerin Adliye Nezareti’ne bağlanmasını istedi. Böylece, gayrimüslim cemaatlerin kendi dini mahkemeleri aracılığıyla yargı yetkisi kullanmasının önüne geçildi.
Dinî Liderlerin Yetkilerinin Sınırlandırılması
Dinî liderlerin, cemaatleri üzerindeki otoritelerinin sadece dini konularla sınırlı olması istendi. Özellikle Ermeni ve Rum patrikhanelerinin siyasi faaliyetlerine son verilmesi hedeflendi.
Sonuç
Birinci Dünya Savaşı dönemi, Osmanlı Devleti’nin gayrimüslim nüfusun idaresinde köklü değişikliklere gittiği bir dönem olmuştur. Savaşın getirdiği güvenlik endişeleri, devletin merkeziyetçi politikaları ve gayrimüslim cemaatlerin millî talepleri, bu değişikliklerin arkasındaki temel sebeplerdir. Hükümet, gayrimüslim cemaatlerin idari yapılarını yeniden düzenleyerek, devletin birliğini ve bütünlüğünü korumayı amaçlamıştır. Ancak bu süreçte alınan bazı kararlar, uluslararası alanda eleştirilere ve iç politikada gerginliklere yol açmıştır.
Kaynakça
– Güllü, R. E. (2015). 20. Yüzyıl Türkiye’sinde Gayrimüslimler ve Kurumları. İstanbul Üniversitesi Yayınları.
– Bozkurt, G. (1996). Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Durumu. Türk Tarih Kurumu Yayınları.
– Efiloğlu, İ. (2011). Balkan Savaşları ve Osmanlı Rumları. Tarih Araştırmaları Dergisi.
– Süslü, A. (1990). Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı. Türk Tarih Kurumu Yayınları.
– Tanin Gazetesi Arşivi (1916). |