Giriş
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, Osmanlı İmparatorluğu’ndan miras kalan azınlık topluluklarının statüsünde önemli değişikliklere yol açmıştır. Bu bağlamda, Rum Patrikhanesi, Türkiye’nin milli devlet politikaları doğrultusunda yeniden şekillenen ilişkilerin odağında yer almıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün 25 Aralık 1922 tarihli açıklamaları, Rum Patrikhanesi’nin Türkiye açısından nasıl bir tehdit olarak algılandığını ve bu kurumun Yunanistan’a taşınması gerektiği yönündeki kararlılığı ortaya koymaktadır. Bu makalede, Cumhuriyet döneminde Rum Patrikhanesi’nin statüsündeki değişimler, patrikhanenin devletle ilişkileri ve bu ilişkilerin Türkiye-Yunanistan arasındaki siyasi dinamiklerle olan bağlantısı detaylandırılacaktır.
1. Lozan Sonrası Patrikhanenin Hükümetle Temas Çabaları
Lozan Antlaşması’nın ardından Rum Patrikhanesi, siyasi ve idari yetkilerinden feragat ederek tamamen ruhani bir kurum haline gelmiştir. Patrikhanenin önceki dönemdeki etkisi ve Osmanlı’dan kalan imtiyazları ortadan kaldırılmış, sadece dini faaliyetleri sürdürmesine izin verilmiştir. Patrikhanenin hükümetle ilişkileri yeniden tesis etme çabaları, Lozan sonrası dönemin en önemli konularından biri olmuştur. Patrik Meletios Metaksakis’in Türkiye’den ayrılması, patrikhanede yeni bir düzenin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Ancak bu süreçte, patrik vekili olarak atanan Yovakim’in aşırı Yunan yanlısı tavırları, patrikhanenin genel tutumunda bir değişim olmadığını göstermiştir.
Patrikhanenin hükümetle ilişkilerini normalleştirme girişimleri, Türk basınında şüpheyle karşılanmış ve mütareke dönemindeki Rumların faaliyetleri sürekli hatırlatılmıştır. Ancak Patrik Vekili Yovakim, patrikhanenin sadece dini bir kurum olduğunu ve siyasi meselelerle ilgilenmediklerini ifade ederek, ilişkilerin düzeltilmesi yönünde adımlar atmaya çalışmıştır. Bu süreçte patrikhane, mütareke döneminde yaşanan olaylar için eski yönetimi suçlamış ve Türkiye’ye sadakatini vurgulamıştır.
2. Patrikhane İçindeki Çatışmalar ve İdari Değişimler
Patrikhane içinde Meletios yanlıları ve muhalifleri arasındaki çatışmalar, patrikhanenin idari yapısındaki sorunları ortaya koymuştur. Meletios’un patrikhaneden ayrılmasının ardından, patrikhanenin içindeki bölünmeler daha da derinleşmiştir. Bu süreçte, patrikhanenin Meletios yanlıları ve muhalifleri arasında açık tartışmalar ve kavgalar yaşanmıştır. Örneğin, Panagia Kafatiani Kilisesi’nde yaşanan olaylar, patrikhanedeki bölünmeyi gözler önüne sermiştir.
Patrikhanenin idari yapısındaki değişiklikler, hükümetin patrikhaneyi kontrol etme çabaları ile de ilişkilidir. Patrik seçimi sürecinde yaşanan tartışmalar ve Yunanistan’ın bu sürece müdahale etme girişimleri, Türkiye’nin patrikhaneye yönelik daha sert bir tutum takınmasına neden olmuştur. Hükümet, patrikhaneye dışarıdan müdahale edilmesine izin vermemiş ve patrik seçim sürecini yakından takip etmiştir.
3. Rum Patrikhanesi ve Türkiye Arasındaki İlişkilerde Temel Problemler
Lozan Antlaşması sonrası Türkiye, Rum Patrikhanesi’ne karşı sert bir tutum benimsemiştir. Patrikhane, Osmanlı dönemindeki tüm otoritesinden arındırılmış ve sadece dini bir kurum olarak tanımlanmıştır. Patrikhane, 1930’lu yıllara kadar resmî yazışmalarda “başpapazlık” olarak anılmış ve patrikten de “başpapaz” olarak bahsedilmiştir. Bu dönemde patrikhanenin sivil ve idari yetkileri ortadan kaldırılmıştır.
1930’larda Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkiler yumuşamaya başlamış ve bu süreç Rum Patrikhanesi’ni de olumlu etkilemiştir. Venizelos’un Türkiye ziyareti sırasında imzalanan anlaşmalar, Rum cemaatinin haklarını bir nebze de olsa iyileştirmiştir. Ancak, 1935 yılında çıkarılan Vakıflar Kanunu ile patrikhaneye ait vakıf mallarının idaresinde yapılan değişiklikler, patrikhanenin uzun süren itirazlarına neden olmuştur.
4. Patrikhanenin Dini ve İdari Statüsünün Dönüşümü
Patrikhane, Lozan Antlaşması ile tüm siyasi ve idari yetkilerinden feragat ederek tamamen ruhani bir yapıya bürünmüştür. Patrikhanenin dini bir kurum olarak statüsünü yeniden tanımlayan bu süreç, 20. yüzyıl boyunca devam etmiştir. 1971’de Heybeliada Ruhban Okulu’nun kapatılması, patrikhanenin dini alandaki eğitim faaliyetlerine büyük darbe vurmuştur. Bu durum, Türkiye ve Rum Patrikhanesi arasındaki ilişkileri daha da karmaşık bir hale getirmiştir.
Günümüzde, patrikhanenin ekümenik statüsü ve Ruhban Okulu’nun kapalı olması, Türkiye ve Rum Patrikhanesi arasındaki ilişkilerde hâlâ tartışmalı konular arasında yer almaktadır. Patrikhanenin, Türkiye içinde dini bir kurum olarak faaliyet göstermesi ve siyasi etkisinin sınırlandırılması, bu dönemde de devam etmektedir.
Sonuç
Cumhuriyet dönemi boyunca, Rum Patrikhanesi ile Türkiye arasındaki ilişkiler, patrikhanenin siyasi ve idari yetkilerinden feragat etmesiyle büyük bir dönüşüm geçirmiştir. Patrikhanenin dini bir kurum olarak faaliyet göstermesi kabul edilmiş, ancak Türkiye’nin milli çıkarları doğrultusunda patrikhanenin siyasi etkisi tamamen ortadan kaldırılmıştır. Patrikhanenin Yunanistan ile olan ilişkileri ve ekümenik statü iddiaları, Türkiye’nin patrikhaneye yönelik temkinli yaklaşımını sürdüren en önemli faktörlerden biri olmuştur
|