Koruyucu Ruh Sağlığı ve Dayanıklılık 2023-2024 Final Soruları
Koruyucu Ruh Sağlığı ve Dayanıklılık 2023-2024 Final Soruları
#1. I. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu II. Özgül öğrenme bozukluğu III. İletişim bozuklukları Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri özellikle okul çağında fark edilen ve çocuğun akademik başarısı ve okul uyumunu olumsuz etkileyen sorunlardandır?
Cevap : C) I ve II
Okul çağındaki çocuklarda fark edilen ve akademik başarıları ile okul uyumlarını olumsuz etkileyen sorunları değerlendirelim:
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (I): Bu bozukluk, dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik ile karakterize edilir. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan çocuklar, dikkatlerini sürdürmekte zorlanabilirler ve bu da okulda öğrenmelerini ve sınıf içi davranışlarını olumsuz etkiler.
Özgül Öğrenme Bozukluğu (II): Özgül öğrenme bozukluğu, okuma (disleksi), yazma veya matematik becerilerinde belirgin zorluklarla karakterizedir. Bu zorluklar, çocuğun akademik başarısını önemli ölçüde etkileyebilir ve okulda uyum sorunlarına yol açabilir.
İletişim Bozuklukları (III): İletişim bozuklukları, konuşma ve dil gelişimindeki sorunları ifade eder. Bu tür bozukluklar, özellikle okul öncesi dönemde fark edilse de, okul çağındaki çocukların sosyal etkileşimlerini ve akademik performanslarını etkileyebilir.
Bu bilgileri göz önünde bulundurduğumuzda, okul çağında fark edilen ve çocuğun akademik başarısı ve okul uyumunu olumsuz etkileyen sorunlar olarak C) I ve II – Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Özgül Öğrenme Bozukluğu seçenekleri doğru cevabı oluşturur. İletişim bozuklukları da etkileyici olabilir, ancak bu durumlar genellikle okul öncesi dönemde daha belirgin hale gelir ve doğrudan akademik başarıya etki etme derecesi DEHB ve özgül öğrenme bozuklukları kadar yüksek olmayabilir.
#2. Öz denetim becerilerinin kazanılması açısından hassas dönem olarak tanımlanan en erken gelişimsel dönem hangisidir?
Cevap : C) Okul öncesi
Öz denetim becerilerinin kazanılması açısından hassas bir dönem olarak tanımlanan en erken gelişimsel dönem, çocukların sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimlerinde önemli kilometre taşlarına ulaştıkları bir zamanı ifade eder. Bu dönemde, çocuklar öz denetim ve dürtü kontrolü gibi temel becerileri geliştirmeye başlarlar.
Bebeklik (D): Bu dönemde, çocuklar temel motor becerileri ve duyusal algıları geliştirir, ancak öz denetim becerileri henüz bu aşamada gelişmez.
Okul Öncesi (C): Okul öncesi dönem, çocukların öz denetim ve dürtü kontrolü beceriler
inin gelişmeye başladığı dönemdir. Bu dönemde çocuklar, beklemeyi, sıra almayı ve duygusal tepkilerini düzenlemeyi öğrenirler.
Okul Çağı (B) ve Ergenlik (E): Bu dönemlerde de öz denetim becerileri gelişmeye devam eder, ancak bu becerilerin temelleri genellikle daha erken yaşlarda atılır.
Erişkinlik (A): Bu dönemde bireylerin zaten gelişmiş öz denetim becerilerine sahip olmaları beklenir.
Bu bilgiler ışığında, öz denetim becerilerinin kazanılması açısından hassas dönem olarak tanımlanan en erken gelişimsel dönem C) Okul Öncesi olarak belirlenebilir.
#3. I. Bebeğin ihtiyaçlarının karşılanması II. Bebeğin güvenliğinin sağlanması III. Bebeğe yönelik sevgi ve şefkat beslenmesi IV. Bebeğin cinsiyeti Yukarıdakilerinden hangileri "güvenli bağlanmanın" sağlanmasında önemlidir?
Cevap : B) I, II ve III
“Güvenli bağlanma”, bebeklerin ve küçük çocukların birincil bakıcılarına karşı sağlıklı bir duygusal bağ geliştirmesi anlamına gelir. Bu süreç, bebeklerin ve çocukların psikolojik gelişimleri için hayati öneme sahiptir. Belirtilen seçenekleri güvenli bağlanma açısından değerlendirelim:
Bebeğin İhtiyaçlarının Karşılanması (I): Bebeğin temel fiziksel ihtiyaçlarının (beslenme, temizlik, uyku vb.) karşılanması, güvenli bağlanmanın temelini oluşturur. Bu ihtiyaçların karşılanması, bebeğe dünyanın güvenli bir yer olduğu mesajını verir.
Bebeğin Güvenliğinin Sağlanması (II): Bebeğin fiziksel güvenliğinin sağlanması ve tehlikelerden korunması, güvenli bir bağlanma ortamı yaratmak için önemlidir.
Bebeğe Yönelik Sevgi ve Şefkat Beslenmesi (III): Bebeğe gösterilen sevgi ve şefkat, onun duygusal ihtiyaçlarını karşılar ve güvenli bağlanma için kritik önem taşır. Bebeğin sevildiğini ve değer verildiğini hissetmesi, sağlıklı duygusal ve sosyal gelişimi destekler.
Bebeğin Cinsiyeti (IV): Bebeğin cinsiyeti, güvenli bağlanmanın sağlanması açısından bir faktör değildir. Güvenli bağlanma, bebeğin cinsiyetinden bağımsız olarak sağlanmalıdır.
Bu bilgiler ış
ığında, “güvenli bağlanmanın” sağlanmasında önemli olan faktörler B) I, II ve III – Bebeğin İhtiyaçlarının Karşılanması, Bebeğin Güvenliğinin Sağlanması ve Bebeğe Yönelik Sevgi ve Şefkat Beslenmesi seçenekleridir. Bebeğin cinsiyeti (IV), güvenli bağlanmanın sağlanması açısından önemli bir faktör değildir. Güvenli bağlanma, bebeklerin temel ihtiyaçlarının karşılanması, güvende hissetmeleri ve duygusal olarak desteklenmeleriyle ilişkilidir.
#4. Ruhsal travmaların insan beyni, bedeni ve psikolojisi üzerindeki etkileri hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Cevap : E) Ruhsal travmalar yalnızca beyin ve ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler bırakır.
Ruhsal travmaların insan beyni, bedeni ve psikolojisi üzerindeki etkilerini değerlendirelim:
A) Ruhsal travmalar yaşamın ilerleyen dönemlerinde ruhsal bozuklukların ortaya çıkması ve/veya şiddetlenmesine yol açar: Bu doğru. Ruhsal travmalar, yaşamın ileri dönemlerinde ruhsal bozuklukların gelişmesine veya mevcut bozuklukların şiddetlenmesine neden olabilir.
B) Ruhsal travma yaşayan kişilerde birçok bedensel belirti söz konusu olabilir: Bu da doğru. Ruhsal travma, baş ağrısı, yorgunluk ve diğer fiziksel belirtiler gibi somatik semptomlara yol açabilir.
C) Ruhsal travmanın yaşandığı gelişimsel dönem, travmanın etkileri açısından önemlidir: Bu ifade de doğru. Travmanın yaşandığı gelişimsel dönem, travmanın etkilerinin şiddeti ve türü üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir.
D) Çocuk çağı travmalarının ruhsal etkileri genellikle daha fazladır: Bu da doğru. Erken yaşta yaşanan travmalar, gelişmekte olan beyin üzerinde daha derin ve uzun süreli etkilere yol açabilir.
E) Ruhsal travmalar yalnızca beyin ve ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler bırakır: Bu ifade yanlıştır. Ruhsal travmaların etkileri yalnızca zihinsel sağlıkla sınırlı değildir; aynı zamanda fiziksel sağlık üzerinde de olumsuz etkileri olabilir. Bedensel belirtiler ve genel sağlık durumu üzerinde de etkili olabilirler.
Bu nedenle, E) Ruhsal travmalar yalnızca beyin ve ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler bırakır ifadesi, ruhsal travmaların etkileri hakkında söylenemez.
#5. ..... programı, Dünya Sağlık Örgütünün kanıta dayalı koruyucu ruh sağlığı ve dayanıklılık programı olarak kabul ettiği neredeyse tek programdır. Etkinliği birçok çalışmayla gösterilmiştir. Birçok koruyucu ruh sağlığı programının aksine etkinliği yaş, cinsiyet, programın uygulanma süresi gibi farklı değişkenlere göre değişmemektedir. Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
Cevap : A) FRIENDS
#6. Akran zorbalığında zorba (zorbalık yapan) ve/veya kurban (zorbalığa maruz kalan) olmakla ilişkili risk faktörleri hakkında hangisi söylenemez?
Cevap : C) Davranış problemleri ve sosyal sorunlar sadece zorba olmak için bir risk faktörüdür.
Akran zorbalığı ile ilişkili risk faktörlerini değerlendirirken, zorba ve kurban olmakla ilişkili çeşitli faktörleri göz önünde bulundurmak gerekir:
A) Farklı bir görünüme veya fiziksel özelliğe sahip olmak kurban olmak için risk faktörü olabilir: Evet, bu doğrudur. Fiziksel görünümdeki farklılıklar, çocukların ve ergenlerin zorbalığa maruz kalma olasılığını artırabilir.
B) İstismar veya ihmal öyküsü zorbalık için önemli bir risk faktörüdür: Bu da doğrudur. Hem zorba hem de kurbanlar arasında, istismar veya ihmal öyküsüne sahip olan bireylerin oranı daha yüksektir.
C) Davranış problemleri ve sosyal sorunlar sadece zorba olmak için bir risk faktörüdür: Bu ifade yanıltıcıdır. Davranış problemleri ve sosyal sorunlar hem zorba olmak hem de kurban olmak için risk faktörleri olabilir.
D) Aile içi şiddet zorbalık için önemli bir risk faktörüdür: Bu doğru. Aile içi şiddete maruz kalmak, çocukların zorba davranışları sergileme olasılığını artırabilir.
E) Aşırı koruyucu-kollayıcı ebeveynlik kurban olmak için bir risk faktörüdür: Bu da doğru. Aşırı koruyucu ebeveyn tutumları, çocuğun sosyal becerilerinin gelişimini sınırlayabilir ve onları zorbalığa maruz kalma riskine daha açık hale getirebilir.
Bu nedenle, C) Davranış problemleri ve sosyal sorunlar sadece zorba olmak için bir risk faktörüdür ifadesi, akran zorbalığında zorba ve/veya kurban olmakla ilişkili risk faktörleri hakkında söylenemez. Bu tür problemler, hem zorbalık yapma hem de zorbalığa uğrama riskini artırabilir.
#7. Aşağıdakilerden hangisi iyi bir koruyucu okul ruh sağlığı programının özellikleri arasında olması beklenmez?
Cevap : D) Risk veya koruyucu faktörlerden bağımsız olarak uygulanmalıdır.
İyi bir koruyucu okul ruh sağlığı programının özelliklerini değerlendirirken, programın etkili olmasını sağlayacak unsurlar üzerinde durulmalıdır. Bu özellikleri incelediğimizde:
A) Pratik uygulamalar ve karşılıklı etkileşimler içermelidir: Etkili bir ruh sağlığı programı, teorik bilgilerin yanı sıra pratik uygulamalar ve öğrencilerin aktif katılımını teşvik eden etkileşimlere de yer vermelidir.
B) Bütüncül olmalı; okul, aile, sokak gibi birçok ortamı içermelidir: Koruyucu programların bütüncül yaklaşımları, çocukların farklı ortamlardaki (okul, aile, toplum) ihtiyaçlarını ele almalıdır.
C) Coğrafi bölgenin kültür ve yaşam tarzına uygun olmalıdır: Programın, hedef kitlenin kültürel ve sosyoekonomik koşullarını dikkate alması önemlidir.
D) Risk veya koruyucu faktörlerden bağımsız olarak uygulanmalıdır: Bu, etkili bir koruyucu ruh sağlığı programı için uygun olmayan bir yaklaşımdır. Etkili programlar, risk ve koruyucu faktörleri tanımlamalı ve bu faktörlere göre uyarlanmalıdır.
E) Sorunların tekrar ortaya çıkma ihtimaline karşı destek seansları içermelidir: Etkili bir program, süreklilik sağlamalı ve katılımcıların ihtiyaçlarına göre destek sunmalıdır.
Bu değerlendirmeler ışığında, iyi bir koruyucu okul ruh sağlığı programının özellikleri arasında D) Risk veya koruyucu faktörlerden bağımsız olarak uygulanmalıdır seçeneği beklenmez. Bu yaklaşım, programın hedef kitlesinin spesifik ihtiyaçlarına ve risk faktörlerine uygun şekilde tasarlanmaması anlamına gelir ki bu da programın etkinliğini düşürebilir
#8. I. Uygulayıcıların programdaki yönergelere uygun hareket etmemesi II. Okul ortamı ile ilgili farklılıklar III. Öğrencilerin yaşadığı toplumun kültürel özellikleri IV. Risk veya koruyucu faktörlerin dikkate alınması Yukarıdakilerden hangileri etkili bir okul ruh sağlığı programının bazı durumlarda etkisiz olmasına yol açan faktörler arasında sayılabilir?
Cevap : B) I, II ve III
#9. I. Depresyon II. Disosiyatif bozukluk III. Şizofreni IV. Anksiyete bozuklukları Yukarıdakilerden hangilerinin cinsel istismara uğrayan çocuklarda görülmesi en olasıdır?
Cevap : B) I, II ve IV
Cinsel istismara uğrayan çocuklarda ortaya çıkabilecek psikiyatrik bozuklukları değerlendirirken, bu tür travmatik deneyimlerin çocuklar üzerindeki etkileri geniş bir yelpazede incelenmelidir. Belirtilen psikiyatrik bozuklukları inceleyelim:
Depresyon (I): Cinsel istismarın yol açtığı travma, çocuklarda ve ergenlerde depresyonun ortaya çıkmasında önemli bir etken olabilir. İstismar sonrası gelişen depresyon, yaygın bir sonuçtur.
Disosiyatif Bozukluk (II): Cinsel istismar gibi şiddetli travmatik deneyimler, disosiyatif bozuklukların gelişimine zemin hazırlayabilir. Bu tür bozukluklar, travmatik anılarından uzaklaşmak ve başa çıkmak için bireyin bilinçli farkındalığını değiştirdiği durumlardır.
Şizofreni (III): Şizofreni, genellikle genetik ve çevresel faktörlerin birleşimiyle ilişkilendirilir. Cinsel istismarın doğrudan şizofreniye yol açtığına dair güçlü bir bağlantı bulunmamaktadır.
Anksiyete Bozuklukları (IV): Cinsel istismar, çocuklarda anksiyete bozukluklarının gelişmesine katkıda bulunabilir. Bu tür travmatik deneyimler, özellikle genelleştirilmiş anksiyete bozukluğu, panik bozukluk ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi durumların oluşum riskini artırabilir.
Bu bilgiler ışığında, cinsel istismara uğrayan çocuklarda en olası olarak görülebilecek psikiyatrik bozukluklar B) I, II ve IV – Depresyon, Disosiyatif Bozukluk ve Anksiyete Bozukluklarıdır.
#10. I. Değişen aile yapısı ve yalnızlaşma II. İş hayatındaki stres ve rekabet III. Değişen beslenme ve uyku alışkanlıkları IV. İnanç düzeyinde artış Yukarıdakilerden hangileri modern yaşam tarzıyla ilişkili psikososyal-ruhsal sorunların ortaya çıkmasında önemli faktörlerdendir?
Cevap : C) I, II ve III
Modern yaşam tarzıyla ilişkili psikososyal ve ruhsal sorunların ortaya çıkmasında etkili olan faktörleri değerlendirelim:
Değişen Aile Yapısı ve Yalnızlaşma (I): Modern toplumlarda aile yapısındaki değişimler ve sosyal bağların zayıflaması, yalnızlık hissi ve sosyal izolasyon gibi sorunlara yol açabilir. Bu durumlar, bireylerin ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir.
İş Hayatındaki Stres ve Rekabet (II): Yoğun çalışma temposu, iş stresi ve rekabet, modern yaşamın getirdiği önemli stres kaynakları arasındadır. Bu
faktörler, bireylerin ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir, anksiyete ve depresyon riskini artırabilir.
Değişen Beslenme ve Uyku Alışkanlıkları (III): Modern yaşam tarzı, genellikle düzensiz beslenme alışkanlıkları ve yetersiz uyku ile ilişkilendirilir. Bu alışkanlıkların değişimi, fiziksel sağlıkla birlikte ruh sağlığını da etkileyebilir.
İnanç Düzeyinde Artış (IV): Bu faktör, genel olarak modern yaşam tarzıyla ilişkili psikososyal-ruhsal sorunların ortaya çıkmasında bir faktör olarak görülmez. İnanç düzeyinin artışı veya azalışı bireysel farklılıklara ve kişisel inanç sistemlerine bağlıdır ve her zaman psikososyal sorunlarla doğrudan ilişkili değildir.
Bu nedenle, modern yaşam tarzıyla ilişkili psikososyal-ruhsal sorunların ortaya çıkmasında önemli faktörler C) I, II ve III – Değişen Aile Yapısı ve Yalnızlaşma, İş Hayatındaki Stres ve Rekabet, Değişen Beslenme ve Uyku Alışkanlıkları seçenekleri olarak belirlenir. İnanç düzeyindeki değişiklikler (IV), bu bağlamda birincil bir faktör olarak görülmez.
#11. Yetişkin hayattaki psikiyatrik bozuklukların yarıdan fazlası ..... yaşından önce başlamaktadır. Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
Cevap : E) 18
Ruhsal sağlık üzerine yapılan araştırmalar ve epidemiyolojik veriler, psikiyatrik bozuklukların büyük bir kısmının genç yaşlarda başladığını göstermektedir. Bu bilgilere dayanarak, yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere en uygun yaş, genç yetişkinlik veya ergenlik dönemini ifade eden bir yaş olmalıdır. Bu seçenekler içinde:
12 (A) ve 8 (C) yaşları, bazı psikiyatrik bozuklukların başlangıcı için mümkün olsa da, yetişkin hayattaki psikiyatrik bozuklukların “yarıdan fazlasının” bu yaşlarda başladığını genelleştirmek doğru olmaz.
38 (B) ve 28 (D) yaşları ise, genellikle psikiyatrik bozuklukların başlangıcı için geç sayılır ve bu yaşlarda başlayan vakaların çoğunluğu oluşturduğunu söylemek doğru değildir.
18 (E) yaşı, genç yetişkinliği ifade eder ve birçok psikiyatrik bozukluğun başlangıcı için kritik bir dönem olarak kabul edilir.
Bu nedenle, en uygun seçenek E) 18’dir. Yetişkin hayattaki psikiyatrik bozuklukların yarıdan fazlasının 18 yaşından önce başladığı bilinen bir gerçektir. Bu, özellikle ergenlik ve genç yetişkinlik dönemlerindeki psikiyatrik bozuklukların önemini vurgular.
#12. Günümüzdeki yaygın anlayışa göre psikiyatrik bozuklukların ortaya çıkmasındaki iki önemli etkeni genetik/biyolojik yatkınlık ve ..... olarak özetlenebilir. Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin gelmesi en uygun olacaktır?
Cevap : A) olumsuz / travmatik çevresel koşullar
Günümüzdeki yaygın anlayışa göre, psikiyatrik bozuklukların ortaya çıkmasında iki önemli etken genellikle “genetik/biyolojik yatkınlık” ve “çevresel faktörler” olarak belirtilir. Bu çevresel faktörler, bireyin yaşamı boyunca karşılaştığı çeşitli deneyimleri ve koşulları içerebilir. Bu seçenekler içinde, psikiyatrik bozuklukların ortaya çıkmasındaki ikinci önemli etken olarak en uygun seçenek şunlardır:
A) Olumsuz / Travmatik Çevresel Koşullar: Bu seçenek, psikiyatrik bozuklukların gelişiminde etkili olan çevresel faktörleri geniş bir şekilde özetler. Travmatik yaşam olayları, stresli çevresel koşullar ve diğer olumsuz deneyimler, bireyin ruh sağlığı üzerinde önemli etkiler bırakabilir.
Diğer seçenekler – enfeksiyonlar (B), kötü arkadaş çevresi (C), eğitimsizlik (D) ve fakirlik (E) – bu genel kategoriye dahil olabilir, ancak bunlar psikiyatrik bozuklukların ortaya çıkmasındaki çevresel etkenleri doğrudan ve geniş kapsamlı olarak özetlemez. Bu nedenle, boşluğu doldurmak için en uygun seçenek A) Olumsuz / Travmatik Çevresel Koşullar’dır.
#13. ....., bir insanın ölçülebilir fiziksel parametrelerindeki artışı ifade eder. ....., ise, bir insanın doğum öncesinden başlayıp ölümüne kadar geçirdiği, yapı ve fonksiyonlarının ...... ya da farklılaşarak yetkinleşmesi yönündeki değişmeyi ifade eder. Yukarıdaki boşluklara sırasıyla aşağıdakilerden hangilerinin gelmesi uygun olacaktır?
Cevap : E) Büyüme / Gelişme / olgunlaşma
Bu cümle, insan gelişimi ile ilgili temel kavramları açıklamak için kullanılıyor. Boşluklara uygun şekilde doldurmak için, her kavramın anlamını iyi anlamak gerekir. Şimdi bu kavramları tek tek inceleyelim ve cümleye uygun olanları belirleyelim:
Büyüme: Bu terim genellikle bir insanın ölçülebilir fiziksel parametrelerindeki (boy, ağırlık vb.) artışı ifade eder. Yani bir insanın fiziksel olarak daha büyük ve ağır hale gelmesi sürecidir.
Gelişme: Bu, bir insanın yaşamı boyunca, yani doğum öncesinden başlayıp ölümüne kadar geçen süreçte, yapı ve fonksiyonlarının değişmesi ve olgunlaşması sürecidir. Bu terim genellikle fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal yeteneklerdeki ilerlemeyi kapsar.
Olgunlaşma: Bu, bir bireyin veya organizmanın gelişim sürecinde, yapı ve fonksiyonlarının yetkinleşmesi anlamına gelir. Yani, bir bireyin veya bir organın tam işlevsellik kazanması ve gelişiminin tamamlanması sürecidir.
Bu açıklamalar ışığında, cümleyi doğru şekilde tamamlamak için en uygun seçenek:
E) Büyüme / Gelişme / olgunlaşma
Cümle şu şekilde olur: “Büyüme, bir insanın ölçülebilir fiziksel parametrelerindeki artışı ifade eder. Gelişme, ise, bir insanın doğum öncesinden başlayıp ölümüne kadar geçirdiği, yapı ve fonksiyonlarının olgunlaşması ya da farklılaşarak yetkinleşmesi yönündeki değişmeyi ifade eder.”
#14. Çocuk ve ergenlerin psikososyal ve ruhsal sağlıklarını olumsuz etkileyen aşağıdaki faktörlerden hangisi 40 yıl öncesine kıyasla günümüze özgü bir risk faktörüdür?
Cevap : D) İnternet ve sosyal medya
Bu soru, çocuk ve ergenlerin psikososyal ve ruhsal sağlığını etkileyen faktörler arasından, son 40 yıl içinde öne çıkan bir risk faktörünü belirlemeyi amaçlamaktadır. Seçenekleri incelediğimizde:
A) Aile içi şiddet – Bu, tarihsel olarak uzun bir süredir var olan ve çocukların ruh sağlığını etkileyen bir faktördür.
B) Yoğun çalışan anne babalar – Bu durum da geçmişte de mevcuttu, ancak son yıllarda daha yaygın hale geldiği söylenebilir. Yine de bu, son 40 yıla özgü bir fenomen olarak kabul edilmez.
C) Akran zorbalığı – Bu da eski bir sorun olup, tarih boyunca var olmuştur.
D) İnternet ve sosyal medya – Bu, son 40 yıl içinde ortaya çıkan ve çocukların ruh sağlığını önemli ölçüde etkileyen yeni bir faktördür. İnternet ve sosyal medya kullanımının yaygınlaşması, bu döneme özgü bir gelişmedir.
E) Sınav stresi – Bu da eski ve süregelen bir sorundur, ancak son 40 yılda özel olarak ortaya çıkan bir fenomen değildir.
Bu bilgiler ışığında, çocuk ve ergenlerin psikososyal ve ruhsal sağlıklarını etkileyen ve son 40 yıl içinde öne çıkan risk faktörü D) İnternet ve sosyal medya olarak belirlenebilir
#15. Ergenlik dönemi, getirdiği tüm değişim ve gelişimlere paralel olarak ciddi bir takım psikiyatrik bozuklukların ilk olarak ortaya çıktığı dönemdir. Aşağıdaki psikiyatrik bozukluklardan hangisinin ilk olarak ergenlik döneminde ortaya çıkması beklenmez?
Cevap : B) Otizm spektrum bozukluğu
Ergenlik dönemi, birçok psikiyatrik bozukluğun ilk kez ortaya çıkabileceği veya şiddetlenebileceği bir zaman olarak bilinir. Bu bozuklukları değerlendirelim:
A) Yeme Bozukluğu: Ergenlik, yeme bozukluklarının, özellikle anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza gibi bozuklukların ortaya çıkabileceği bir dönemdir. Vücut imajı ve özdeğerlendirme ile ilgili endişeler bu dönemde yaygındır.
B) Otizm Spektrum Bozukluğu: Otizm spektrum bozuklukları genellikle çok daha erken yaşlarda, tipik olarak çocukluk döneminde ilk belirtilerini gösterir. Bu bozuklukların ergenlikte ilk defa ortaya çıkması beklenmez.
C) Alkol-Madde Kullanım Bozuklukları: Ergenlik dönemi, alkol ve madde kullanım bozukluklarının başlaması için riskli bir dönem olabilir. Bu dönemde risk alma davranışları ve grup baskısı artar.
D) Şizofreni: Şizofreni genellikle geç ergenlik veya erken yetişkinlikte başlar, ancak çocukluk döneminde başlayan vakalar da vardır.
E) Depresyon: Ergenlik, depresyon riskinin arttığı bir dönemdir ve birçok genç bu dönemde ilk kez depresyon belirtileri yaşayabilir.
Bu bilgiler ışığında, ergenlik döneminde ilk olarak ortaya çıkması beklenmeyen psikiyatrik bozukluk B) Otizm Spektrum Bozukluğu’dur.
#16. Ergenlik döneminde önemli bir sorun olan bağımlılık; kısa veya uzun vadedeki olumsuz ve zararlı etkileri ve sonuçlarına rağmen bir maddeyi kullanmaya veya bir davranışı/alışkanlığı yapmaya devam etmek olarak tanımlanabilir. Bu tanıma göre aşağıdakilerden hangisi veya hangileri bağımlılık sorunu olarak tanımlanabilir? I. Zamanının çoğunu bilgisayarda oyun oynayarak geçirdiği için okul başarısı ve sosyal ilişkileri bozulan ama bir türlü bilgisayardan vazgeçemeyen ergen II. Arkadaşının ısrarı üzerine ilk defa sigara içmeyi deneyen ergen III. Sürekli ders çalıştığı için sosyal aktivitelere pek katılamayan ergen
Cevap : A) Yalnız I
Bağımlılık, bir maddeyi kullanma veya bir davranışı sürdürme eğilimi olarak tanımlanabilir, bu süreçte bireyin bu madde veya davranıştan vazgeçememesi ve bunun sonucunda hem kısa hem de uzun vadede olumsuz ve zararlı etkilerin yaşanması söz konusudur. Bu tanımı göz önünde bulundurarak seçenekleri değerlendirelim:
Zamanının çoğunu bilgisayarda oyun oynayarak geçiren ve okul başarısı ile sosyal ilişkileri bozulan ama bir türlü bilgisayardan vazgeçemeyen ergen (I): Bu durum, bağımlılık tanımına uyuyor. Oyun oynamak, ergenin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor ve sosyal ilişkileri, okul başarısı gibi önemli alanlarda zarar görmesine neden oluyor. Ayrıca, bu davranıştan vazgeçememesi bağımlılığın bir işareti olabilir.
Arkadaşının ısrarı üzerine ilk defa sigara içmeyi deneyen ergen (II): Bu durum tek başına bağımlılık olarak değerlendirilemez. Tek bir deneme, bağımlılık tanımı için yeterli değildir; süreklilik ve olumsuz etkilerin varlığı gerekir.
Sürekli ders çalıştığı için sosyal aktivitelere pek katılamayan ergen (III): Bu durum da bağımlılık olarak tanımlanmaz. Sürekli ders çalışmak, bağımlılık tanımındaki gibi bir madde kullanımı veya zararlı davranış alışkanlığı değildir, ve bu durum genellikle akademik başarı ile ilişkilendirilir.
Bu nedenle, tanıma uygun olan seçenek A) Yalnız I’dir. Bu durum, bağımlılığın temel özelliklerini – zararlı etkileri ve bırakamama dur
umunu – içermektedir. Diğer durumlar, tanımlanan bağımlılık kriterlerine uymaz.
#17. Kendisinden fiziksel ya da psikolojik olarak daha güçlü olanların zorbalık içeren söz ve eylemlerine uğrayan kişiye ..... denir. Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Cevap : D) kurban
#18. I. Beyinde amigdala bölgesinde aktivite artışı II. Beyinde hipokampus bölgesinde hacim azalması III. Beyinde sinaps oluşumunda artış IV. Vücudun stres tepkisinde artış Yukarıdakilerden hangileri ruhsal travmaların insan beyninde ve/veya bedeninde yol açtığı değişiklikler arasında yer almaktadır?
Cevap : D) I, II ve IV
Ruhsal travmaların insan beyninde ve vücudunda yol açtığı değişiklikler, geniş bir yelpazede incelenebilir. Belirtilen özellikleri inceleyelim:
Beyinde Amigdala Bölgesinde Aktivite Artışı (I): Amigdala, duygusal işleme ve özellikle korku ve endişe ile ilişkilidir. Travma sonrası, amigdalanın aşırı aktif hale geldiği ve bu durumun stres, anksiyete ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ile ilişkili olduğu bilinmektedir.
Beyinde Hipokampus Bölgesinde Hacim Azalması (II): Hipokampus, hafıza ve öğrenme ile ilgili bir beyin bölgesidir. Travmalar, özellikle tekrarlayan veya uzun süreli travmalar, hipokampusun hacminde azalmaya neden olabilir, bu da hafıza problemleri ve TSSB ile ilişkilendirilir.
Beyinde Sinaps Oluşumunda Artış (III): Travmanın beyinde sinaps oluşumunu artırdığına dair net bir bilimsel kanıt yoktur. Bu yüzden bu seçenek diğerleri kadar belirgin değildir.
Vücudun Stres Tepkisinde Artış (IV): Travma, vücudun stres tepkisini etkileyebilir ve bu, adrenalin ve kortizol gibi stres hormonlarının salınımında artışa yol açabilir. Bu durum, uzun vadede anksiyete ve depresyon gibi durumlarla ilişkili olabilir.
Bu bilgiler ışığında, ruhsal travmaların insan beyninde ve/veya bedeninde yol açtığı değişiklikler arasında D) I, II ve IV – Beyinde Amigdala Bölgesinde Aktivite Artışı, Beyinde Hipokampus Bölgesinde Hacim Azalması ve Vücudun Stres Tepkisinde Artış seçenekleri yer almaktadır.
#19. Günümüz modern yaşam tarzının ruh sağlığı üzerindeki olası etkileri ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Cevap : A) Modern yaşam tarzıyla ilişkili riskler çocuklarda erişkinlere kıyasla daha az etkilidir.
Günümüz modern yaşam tarzının ruh sağlığı üzerindeki olası etkilerini değerlendirirken, her bir seçeneği dikkatlice incelemek gerekir:
A) Modern yaşam tarzıyla ilişkili riskler çocuklarda erişkinlere kıyasla daha az etkilidir: Bu ifade yanıltıcıdır. Modern yaşam tarzı ve onun getirdiği stres, ekran süresi, sosyal medya kullanımı gibi faktörler çocuklar ve ergenler üzerinde ciddi etkilere sahip olabilir. Bu nedenle, modern yaşam tarzının çocuklarda erişkinlere kıyasla daha az etkili olduğunu söylemek doğru değildir.
B) Modern yaşam tarzıyla ilişkili imkan olarak görülen birçok durum aslında ruh sağlığı açısından önemli riskler taşıyor olabilir: Bu doğru. Örneğin, sürekli bağlantıda olma ve kolay erişilebilir bilgi gibi modern yaşamın avantajları, stres ve bilgi yüklenmesi gibi riskler taşıyabilir.
C) Modern yaşam tarzı ruh sağlığı açısından çok yönlü etkileri olan birçok risk faktörü içermektedir: Bu da doğru. Modern yaşam tarzı, hızlı tempo, yüksek stres düzeyleri ve sosyal izolasyon gibi çeşitli ruh sağlığı risk faktörlerini içerebilir.
D) Depresyon ve anksiyete bozuklukları başta olmak üzere birçok psikiyatrik bozukluğun sıklığı modern toplumlarda giderek artmaktadır: Bu da doğru bir ifade. Modern yaşam tarzının getirdiği stres ve zorluklar, bu tür bozuklukların sıklığının artmasına katkıda bulunabilir.
E) Ruh sağlığı açısından koruyucu olan bir takım faktörler modern yaşam tarzında azalmış veya kaybolmuş olabilir: Bu da doğru. Örneğin, topluluk içindeki bağların zayıflaması veya doğayla etkileşimin azalması gibi faktörler modern yaşamda azalabilir.
Bu nedenle, A) Modern yaşam tarzıyla ilişkili riskler çocuklarda erişkinlere kıyasla daha az etkilidir ifadesi, modern yaşam tarzının ruh sağlığı üzerindeki olası etkileri ile ilgili söylenemez
#20. I. Güç dengesizliği bulunan kişiler arasında olması II. Zamansal süreklilik özelliği taşıması III. Kasıtlı olarak karşı tarafa zarar vermek amacıyla yapılması IV. Sadece fiziksel saldırganlık olarak gerçekleşmesi Saldırgan bir davranışın zorbalık olarak tanımlanması için yukarıdaki özelliklerin hangilerini taşıması gerekir?
Cevap : E) I, II ve III
SONUÇ
Auzef Çocuk Gelişimi 3. Sınıf 2024 çıkmış sınav sorualrı
Koruyucu Ruh Sağlığı ve Dayanıklılık 2023-2024 Final Soruları
Auzef Çocuk Gelişimi 3. Sınıf 2024 çıkmış sınav sorualrı
Koruyucu Ruh Sağlığı ve Dayanıklılık 2023-2024 Final Soruları
HD Quiz powered by harmonic design
Auzef Çocuk Gelişimi 3. Sınıf 2024 Final Soruları
Koruyucu Ruh Sağlığı ve Dayanıklılık |
Koruyucu Ruh Sağlığı ve Dayanıklılık 2023-2024 Final Soruları