Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi 2023-2024 Final Soruları
Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi 2023-2024 Final Soruları
#1. Aşağıdakilerden hangisi bir metnin tam olarak anlaşılması için okurların sıklıkla kullandıkları stratejilerden biri değildir?
Cevap : B) Okuma sürecinde dil bilgisini ve ses bilgisini inceleme
Bu soru, metin anlama sürecinde kullanılan okuma stratejileriyle ilgilidir ve hangi stratejinin bu süreç için tipik olmadığını belirlemeyi amaçlamaktadır. Metin anlama stratejileri genellikle metnin derinlemesine anlaşılmasını sağlayan tekniklerdir. Bu stratejiler arasında:
Çeşitli Amaçlar Doğrultusunda Metni Tarama:
Okuyucuların metni hızlı bir şekilde gözden geçirerek genel bir fikir edinmesi veya belirli bilgileri araması.
Okuma Sürecinde Dünya Bilgisini Kullanma:
Okuyucunun, metni anlamak için kendi deneyimleri ve önceden edindiği bilgileri kullanması.
Metnin İçeriğine, Sözcük ve Tümcelerin Anlamına İlişkin Tahminde Bulunma:
Metnin devamı hakkında tahminler yaparak okuma sürecine aktif bir şekilde katılım.
Metindeki Ana Düşünceyi ve Yardımcı Düşünceleri Belirleme:
Metnin temel mesajını ve destekleyici argümanları tanımlama.
Buna kıyasla, Okuma Sürecinde Dil Bilgisini ve Ses Bilgisini İnceleme (B seçeneği), genellikle metin anlama sürecinde kullanılan bir strateji değildir. Bu, daha çok dil öğrenimi sürecinde veya dilbilimsel analizlerde kullanılan bir yaklaşımdır. Metin anlama stratejileri, genelde metnin içeriğini ve anlamını daha iyi kavramak üzerine odaklanırken, dil bilgisi ve ses bilgisi incelemesi bu sürecin bir parçası olarak kabul edilmez. Dolayısıyla, sorudaki seçenekler arasında “Okuma Sürecinde Dil Bilgisini ve Ses Bilgisini İnceleme” (B seçeneği), bu stratejilerden biri değildir.
#2. Gelişmekte olan bir çocuk, yeni bir sözcüğün anlamını belirlemeye yardımcı olmak için birtakım sözcüksel ilkeleri kullanır. Aşağıdakilerden hangisi bu ilkelerden biri değildir?Gelişmekte olan bir çocuk, yeni bir sözcüğün anlamını belirlemeye yardımcı olmak için birtakım sözcüksel ilkeleri kullanır. Aşağıdakilerden hangisi bu ilkelerden biri değildir?
Cevap : E) Kategorik anlam
Bu soru, çocukların yeni sözcüklerin anlamını belirlemek için kullandıkları sözcüksel ilkelerle ilgilidir. Çocuklar, dil edinimi sürecinde çeşitli sözcüksel ilkeleri kullanarak yeni kelimeleri öğrenir ve anlamlandırır. Bu ilkelerden bazıları şunlardır:
Taksonomik Kısıtlama:
Bu ilke, çocukların yeni bir kelimeyi öğrenirken, bu kelimenin sadece bir nesne veya kategoriye ait olduğunu varsaymalarını ifade eder. Örneğin, bir çocuk “elma” kelimesini bir meyve için öğrendiğinde, bu kelimenin sadece o spesifik nesne için geçerli olduğunu düşünür.
Bilişsel Sistem Kısıtlama:
Bu ilke, çocukların yeni kelimeleri öğrenirken bu kelimelerin var olan bilişsel şemalarına uygun olması gerektiğini anlamalarını sağlar. Yani, çocuklar yeni bir kelimeyi öğrenirken, bu kelimenin kendileri için mantıklı ve anlamlı bir kategoriye uygun olmasını beklerler.
Karşılıklı Seçkinlik:
Bu ilke, çocukların yeni öğrendikleri kelimelerin birbirinden farklı şeyleri ifade ettiğini varsaymalarını ifade eder. Örneğin, bir çocuk “kedi” kelimesini öğrendiğinde, aynı hayvan için “köpek” kelimesini kullanmayacağını anlar.
Seçenekler arasında yer alan “Yeni Stratejiler” (C seçeneği) ve “Kategorik Anlam” (E seçeneği), dil ediniminde çocuklar tarafından kullanılan sözcüksel ilkeler arasında genellikle bahsedilmeyen kavramlardır. Bu bağlamda, “Kategorik Anlam” seçeneği, soruda verilen diğer seçeneklere kıyasla çocukların dil edinimi sürecindeki tipik sözcüksel ilkeler arasında yer almadığı için doğru yanıt olarak kabul edilebilir.
#3. Reklam gibi metin türleri aşağıdaki kategorilerden hangisine dâhildir?
Cevap : A) İkna edici metin
Reklamlar, özellikle okuyucuyu veya izleyiciyi belirli bir ürünü satın almaya, bir hizmeti kullanmaya veya bir fikri benimsemeye teşvik etmek amacıyla tasarlanır. Bu tür metinler, genellikle belirli bir mesajı iletmek ve okuyucu veya izleyicinin davranışlarını etkilemek için ikna edici dil ve teknikler kullanır. Reklamların temel amacı ikna etmektir.
Bu bağlamda, reklam gibi metin türlerinin hangi kategoriye dahil olduğunu belirleyen seçenek:
A) İkna edici metindir.
İkna edici metinler, okuyucuyu veya izleyiciyi bir fikri kabul etmeye, bir eylemi gerçekleştirmeye veya bir görüşü benimsemeye yönlendirme amacı taşır. Reklamlar bu tanımın tipik bir örneğidir ve genellikle ürün veya hizmetlerin faydalarını vurgulayarak, duygusal çağrışımlar yaparak ve etkili görsel ve dilbilimsel unsurlar kullanarak ikna etmeye çalışır.
#4. İkinci dil öğreniminde "kullan ya da unut" yaklaşımı aşağıdakilerden hangisini ifade eder?
Cevap : D) İkinci dilin sürekli kullanılmazsa unutulacağı
İkinci dil öğreniminde “kullan ya da unut” yaklaşımı, öğrenilen bir dilin düzenli kullanılmadığı takdirde zamanla unutulabileceği fikrini ifade eder. Bu yaklaşım, öğrenilen ikinci dil becerilerinin sürdürülebilirliği için sürekli pratik yapmanın ve dilin aktif olarak kullanılmasının önemini vurgular.
Bu seçenekler arasında, “kullan ya da unut” ilkesini en doğru şekilde açıklayan seçenek:
D) İkinci dilin sürekli kullanılmazsa unutulacağıdır.
Bu seçenek, ikinci dil öğreniminde kazanılan bilgi ve becerilerin, düzenli kullanım ve pratik yapılmadığı zaman zamanla azalabileceği veya unutulabileceği fikrini doğru bir şekilde yansıtır.
#5. Kritik Dönem Hipotezi hakkında aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Cevap : E) İkinci bir dilin edinimi için kritik bir dönem yoktur.
Kritik Dönem Hipotezi, dil ediniminin sadece belirli bir yaşa kadar etkili bir şekilde gerçekleşebileceğini öne sürer. Bu hipoteze göre, belirli bir yaş aralığından sonra, bir kişinin dil öğrenme yeteneği azalır ve bu, özellikle ikinci bir dil öğrenirken daha belirgindir. Bu hipotez, çocukların dil öğrenme yeteneklerinin yetişkinlere göre daha esnek ve etkili olduğunu savunur.
Verilen seçenekler içinde, Kritik Dönem Hipotezine aykırı olan ifadeyi bulmak gerekir:
E) İkinci bir dilin edinimi için kritik bir dönem yoktur.
Bu ifade, Kritik Dönem Hipotezinin temel iddiasına ters düşer. Hipotez, özellikle ikinci dil ediniminin, belirli bir yaşa kadar daha etkili olduğunu ve bu kritik dönemden sonra dil öğrenme yeteneğinin azaldığını öne sürer. Diğer seçenekler, hipotezin çeşitli yönlerini doğru bir şekilde yansıtmaktadır. Bu nedenle, “E” seçeneği yanlıştır ve Kritik Dönem Hipotezine aykırıdır.
#6. İkinci dil ediniminde dil aktarımına bağlı hata türleri aşağıdakilerden hangisidir?
Cevap : A) Aşırı genelleme ve basitleştirme
İkinci dil ediniminde, dil aktarımı, bir kişinin anadilinin (ilk dilin) öğrenilmekte olan ikinci dile etki etmesi sürecidir. Bu süreç, öğrenilen yeni dilde çeşitli hata türlerine yol açabilir. Bu hatalar, genellikle kişinin anadilindeki dilbilgisi, kelime dağarcığı ve ses bilgisi kurallarının ikinci dile yanlış bir şekilde uygulanmasından kaynaklanır.
Seçenekler arasında, dil aktarımına bağlı hata türlerini en iyi tanımlayan seçenek şudur:
A) Aşırı genelleme ve basitleştirme.
Bu seçenek, dil aktarımının tipik sonuçlarından birini yansıtır. Öğreniciler, bazen anadillerindeki kuralları ya da yapıları ikinci dile doğrudan uygulayabilirler. Bu, özellikle dilbilgisi kurallarında veya kelime anlamlarında aşırı genelleme veya basitleştirme şeklinde ortaya çıkabilir. Örneğin, anadilinde belirli bir zaman yapısının olmaması nedeniyle, ikinci dilde bu zaman yapısını kullanmada zorlanabilir veya yanlış kullanabilirler. Dil aktarımı, dil öğrenim sürecinin doğal bir parçasıdır ve öğrenicilerin bu hatalardan öğrenerek ikinci dili daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir.
#7. .... genellikle iki dil bilen kimseler için kullanılır. İdeal olan, iki dili de eğitimli bir ana dil konuşmacısı kadar iyi bilmektir. Yukarıdaki cümlede verilen boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Cevap : C) Çift dillilik
Verilen cümlede, iki dili bilen kimselerden ve bu iki dili eğitimli bir ana dil konuşmacısı kadar iyi bilmekten bahsedilmektedir. Bu açıklama, bir kişinin iki dili de aktif ve etkin bir şekilde kullanabilme yeteneğine işaret eder. Bu tanım, genel olarak “çift dillilik” (bilingualism) kavramıyla uyumlu olup, iki dili de yüksek düzeyde kullanabilen kişileri tanımlar.
Bu nedenle, boşluğu doldurmak için en uygun seçenek:
C) Çift dillilik.
Çift dillilik, bir bireyin iki dili de anadili seviyesinde veya anadiline yakın bir seviyede konuşabilmesini ifade eder ve bu durum, genellikle eğitimli bir ana dil konuşmacısı kadar iyi olmasını içerir. Bu tanım, kişinin her iki dili de etkili bir şekilde kullanma kabiliyetine vurgu yapar.
#8. Ses bilgisi ile ilgili aşağıda verilen ifadelerden hangisi doğrudur?
Cevap : C) Sesi anlamla ilişkili olarak inceler.
Ses bilgisi (fonoloji) ve seslerin fiziksel özellikleriyle ilgilenen fonetik arasında bir ayrım vardır. Fonoloji, seslerin ve ses birimlerinin dil içindeki işlevlerini ve anlamlarını inceler, yani dilin soyut ve anlamsal yönüyle ilgilenir. Buna karşılık, fonetik seslerin fiziksel, akustik ve anatomik özellikleriyle ilgilenir.
Bu açıklamaya dayanarak, “C) Sesi anlamla ilişkili olarak inceler” ifadesi, fonolojinin temel ilgi alanını doğru bir şekilde yansıtır. Fonoloji, seslerin ve ses birimlerinin dil içindeki anlamlarını ve bu seslerin dilin anlamını nasıl etkilediğini inceler. Bu nedenle, “C” seçeneği ses bilgisi (fonoloji) ile ilgili doğru bir ifadedir.
#9. Çift dilli çocukların sözcük edinimi ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi doğrudur?
Cevap : E) İki dilin de temsil ettiği terimleri ve sözcük kalıplarını kolaylıkla hafızalarına alırlar.
Çift dilli çocuklar, genellikle her iki dildeki kelimeleri ve terimleri öğrenme konusunda oldukça yeteneklidirler. Bu çocuklar, iki farklı dili aynı anda öğrenirken, her bir dilin sesletim yapısını, kelime dağarcığını ve dilbilgisini ayırt etme yeteneğine sahip olurlar. Bu yetenek, çift dilli çocukların iki dili birbirinden ayırt edebilmelerini ve her iki dili de etkin bir şekilde kullanabilmelerini sağlar.
Bu bağlamda, çift dilli çocukların sözcük edinimi ile ilgili doğru yargı:
E) İki dilin de temsil ettiği terimleri ve sözcük kalıplarını kolaylıkla hafızalarına alırlar.
Bu seçenek, çift dilli çocukların her iki dili öğrenme konusundaki yeteneklerini ve bu süreçte karşılaştıkları avantajları doğru bir şekilde yansıtır. Çift dilli çocuklar, genellikle her iki dili ayrı tutma ve her bir dilin özelliklerini öğrenme konusunda etkileyici bir beceri gösterirler. Bu, çift dillilikte sıkça görülen bir fenomendir ve bu çocuklar, her iki dili de başarılı bir şekilde öğrenip kullanabilirler.
#10. Sözcük yapısı, çocuğun doğduğu dil topluluğuna özgüdür. Cümle yapısı edinmek, ana dilinde kabul edilebilir cümleler üretmek için önceden edinilmiş ..... ve ..... kelimelerin bir araya getirildiği, doğru kabul edilen yolların edinilmesi anlamına gelir. Yukarıdaki paragrafta verilen boşlukları tamamlayacak kavramlar sırasıyla aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
Cevap : D) içeriksel / işlevsel
Bu soruda, cümle yapısının edinilmesi sürecinde kullanılan ve bir araya getirilen kelimelerin türleri ele alınıyor. Cümle yapısı edinimi, bir dilin temel yapıtaşları olan kelimelerin doğru bir şekilde birleştirilmesi sürecidir. Bu süreçte, kelimelerin anlamlarını (içerik) ve dilbilgisi kurallarını (işlev) içeren öğeler önemlidir.
Seçenekleri değerlendirdiğimizde:
D) içeriksel / işlevsel kelimelerin birleştirilmesi, cümle yapısı edinimini en iyi açıklayan kavramlardır.
Bu kavramlar, cümle yapıları oluştururken, kelimelerin hem anlamını (içeriksel) hem de dilbilgisi işlevlerini (işlevsel) kapsar. Örneğin, bir cümledeki isimler, fiiller ve sıfatlar (içeriksel öğeler) uygun dilbilgisi kuralları (işlevsel öğeler) ile birleştirilir. Bu, anlamlı ve gramatik olarak doğru cümlelerin oluşturulmasına olanak tanır.
#11. Çocukların erken fiil kullanımı konusundaki çalışmalara göre, neden çocuklar anlamsal olarak genel fiiller kullanmaktadır?
Cevap : E) Henüz edinmedikleri daha spesifik kelimeler yerine
Çocukların erken dönemde dil edinimi sürecinde genel fiilleri kullanmaları, dil gelişimlerinin doğal bir parçasıdır. Bu süreçte, çocuklar henüz dilin tüm nüanslarını ve karmaşık yapılarını öğrenme aşamasındadırlar. Erken dönemde genel fiillerin kullanımı, çocukların dil edinimindeki çeşitli faktörlerle ilgilidir.
Seçenekler arasında, çocukların neden anlamsal olarak genel fiiller kullandıklarını en iyi açıklayan seçenek şudur:
E) Henüz edinmedikleri daha spesifik kelimeler yerine.
Bu seçenek, çocukların dil gelişim sürecinde daha özelleşmiş ve spesifik kelimeleri öğrenene kadar genel fiilleri kullanmalarının nedenini açıklar. Örneğin, henüz “koşmak”, “yürümek”, “sıçramak” gibi daha spesifik fiilleri öğrenememiş bir çocuk, bu eylemleri anlatmak için daha genel bir fiil olan “gitmek” gibi bir fiili kullanabilir. Bu, dil öğrenme sürecinde yaygın bir aşamadır ve çocukların dil becerilerini geliştikçe daha spesifik ve çeşitli kelimeler kullanmaya başlamaları beklenir.
#12. Dil öncesi gelişimin açıklaması yapılırken üç ana gelişim alanına yoğunlaşılır. Bunlardan ilki, bebeğin dilsel uyaranları algılama yeteneğidir. Bu, konuşmanın anlam taşıdığının farkına varmadan önceki konuşmayı algılama yeteneği olarak tanımlanan ..... (infant speech perception) alanıdır. Yukarıda verilen boşluğu doldurmak için aşağıdakilerden en uygun kavram hangisidir?
Cevap : C) bebek konuşma algısı
Soruda bahsedilen “infant speech perception” (bebek konuşma algısı) kavramı, bebeklerin konuşmayı algılama yeteneğini ifade eder. Bu, bebeklerin henüz konuşmanın anlamını anlamadan önce sesleri ve konuşma seslerini algılama kabiliyetlerini tanımlar. Bu süreçte, bebekler konuşma seslerinin tonunu, ritmini ve diğer ses özelliklerini ayırt etmeye başlarlar, ancak henüz bu seslerin anlamlarını kavramazlar.
Bu bağlamda, boşluğu doldurmak için en uygun kavram:
C) bebek konuşma algısıdır.
Bu terim, bebeklerin erken dönemde konuşma seslerini algılama yeteneklerini ve bu seslerin onlar için nasıl bir önemi olduğunu açıklar. Bu yetenek, dil ediniminin ilerleyen aşamaları için temel oluşturur ve bebeklerin dil öğrenme sürecinin başlangıcını işaret eder.
#13. Dilbilgisel yapılar aynı sırayla öğrenilemez. Bu dönemde ikinci dil öğrenenin konuşmaya çalışmadığını, dili üretebilmek için bir hazırlıkta olduğunu ve dinleme ve okuma yoluyla ikinci dil girdisini aldığını gözlemleriz. Bu süreç ..... olarak tanımlanır. Yukarıdaki metinde boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Cevap : A) sessiz dönem
Bu açıklama, ikinci dil öğrenme sürecinde gözlemlenen bir evreyi tanımlıyor. Bu evrede, öğrenenler genellikle dilin aktif kullanımına başlamadan önce dil girdilerini (dinleme ve okuma yoluyla) alır ve işlerler. Bu dönemde, öğrenenler genellikle çok az veya hiç konuşmazlar, ancak dilin seslerini, yapılarını ve kurallarını içselleştirmek için dinleme ve anlama üzerine yoğunlaşırlar. Bu süreç, genellikle “sessiz dönem” olarak adlandırılır.
Bu bağlamda, boşluğu doldurmak için en uygun seçenek:
A) sessiz dönemdir.
“Sessiz dönem”, özellikle küçük çocukların ikinci bir dili öğrenirken geçirdikleri bir evreyi ifade eder. Bu dönemde, çocuklar dilin etrafındaki seslere, kelimelere ve cümle yapılarına maruz kalarak, dili pasif bir şekilde öğrenirler. Bu, dil öğreniminin doğal bir parçasıdır ve öğrenenlerin dilin aktif kullanımına hazırlanmalarını sağlar.
#14. Aşağıdakilerden hangisi ikinci dil edinimi bileşenlerinden biri değildir?
Cevap : D) Vücut yapısı
İkinci dil edinimi sürecinde dikkate alınması gereken bileşenler, bu sürecin etkili bir şekilde gerçekleşmesi için önemli faktörlerdir. Bu bileşenler, dil öğrenimi sürecinin çeşitli yönlerini kapsar. Verilen seçenekler içinde:
Dilsel Çıktı:
Öğrencinin ikinci dilde ürettiği konuşma ve yazma gibi dilsel ifadeler.
Bireysel Farklılıklar:
Öğrenenin kişilik özellikleri, motivasyonu, önceki dil deneyimleri gibi faktörler.
Öğrenci İşlemlemesi:
Öğrencinin ikinci dili işleme ve anlama kapasitesi, öğrenme süreçlerindeki etkinliği.
Dilsel Girdi:
Öğrencinin maruz kaldığı ikinci dildeki sözlü ve yazılı materyaller.
Bunlara kıyasla, Vücut Yapısı (D seçeneği), ikinci dil edinimi sürecinde temel bir bileşen olarak kabul edilmez. Dil öğrenimi, bilişsel ve psikolojik süreçleri içerirken, vücut yapısı bu süreçte doğrudan bir etken olarak görülmez. Dolayısıyla, “Vücut Yapısı” ikinci dil edinimi bileşenlerinden biri değildir.
#15. Aşağıdakilerden hangisi eş zamanlı çift dilliliği tanımlar?
Cevap : C) Aynı anda çift dile maruz kalan insanlar için kullanılır.
Eş zamanlı çift dillilik, bir kişinin hayatının çok erken dönemlerinden itibaren iki dili aynı anda öğrenmesi durumunu ifade eder. Bu, genellikle çocukların ailelerinde veya çevrelerinde iki farklı dilin konuşulduğu durumlarda görülür. Bu tür çift dillilikte, çocuklar iki dili eş zamanlı olarak, genellikle yaşamın ilk yıllarından itibaren edinirler ve her iki dili de anadili gibi kullanabilirler.
Bu açıklamaya dayanarak, eş zamanlı çift dilliliği en iyi tanımlayan seçenek:
C) Aynı anda çift dile maruz kalan insanlar için kullanılır.
Bu seçenek, çocukların iki dili aynı anda, doğal bir şekilde ve genellikle aile içinde veya çevrelerinde maruz kaldıkları dilleri öğrenerek edindikleri çift dillilik durumunu açıklar. Bu tür çift dillilik, çocuğun iki dili de anadili olarak öğrenmesini sağlar.
#16. Aşağıdakilerden hangisi okuma ve anlama sürecindeki temel bileşenlerden biri değildir?
Cevap : B) Okuma soruları
bu soru, okuma ve anlama sürecindeki temel bileşenlerin neler olduğu ve hangi öğenin bu bileşenler arasında yer almadığı üzerine odaklanmaktadır. Okuma ve anlama sürecinin temel bileşenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Metin:
Okuma sürecinin merkezinde yer alan ve okuyucuya bilgi veya hikaye sunan yazılı veya basılı içeriktir.
Okuma Amaçları:
Okuyucunun metinden ne elde etmeyi hedeflediğini belirleyen faktördür. Bu, bilgi edinme, eğlence veya akademik çalışma olabilir.
Okuma Biçemleri:
Okuyucunun metni nasıl okuduğunu tanımlar. Bu, detaylı okuma, hızlı tarama veya kritik okuma gibi çeşitli yaklaşımları içerebilir.
Okuma Stratejileri:
Okuyucunun metni anlamak ve yorumlamak için kullandığı tekniklerdir. Bu, ana fikri belirleme, not alma veya metindeki bağlamları anlama gibi yöntemleri içerir.
Bunlara kıyasla, Okuma Soruları (B seçeneği), okuma ve anlama sürecinin bir parçası olarak değil, bu süreçten sonra öğrenilen bilgileri değerlendirmek ve pekiştirmek için kullanılır. Okuma soruları, öğrencilere metni ne kadar iyi anladıklarını sorgulama fırsatı verir, ancak okuma ve anlama sürecinin temel bir bileşeni olarak kabul edilmezler. Bu nedenle, “Okuma Soruları” bu sorudaki doğru cevaptır. Okuma ve anlama sürecindeki temel bileşenlerden biri değildir.
#17. Dil ediniminde bu aşamada bebekler "pa - pa" veya "ma- ma" şeklinde dudaksıl seslerle üretilen heceleri yan yana getirerek tekrarlayarak üretmektedirler, burada sözü edilen aşama aşağıdakilerden hangisidir?
Cevap : A) Babıldama/Gığıldama evresi
Bebeklerin dil edinim sürecinde, “pa-pa” veya “ma-ma” gibi dudaksıl seslerle üretilen heceleri yan yana getirip tekrarladıkları aşama, genellikle “babıldama” veya “gığıldama” evresi olarak bilinir. Bu evre, bebeklerin dil gelişiminin erken aşamalarından biridir ve genellikle ilk altı ay içinde başlar. Bu dönemde bebekler, konuşma yeteneklerini geliştirmeye başlarlar ve dillerinde bulunan çeşitli sesleri denemeye başlarlar.
Bu bağlamda, sorudaki açıklamaya en uygun seçenek:
A) Babıldama/Gığıldama evresidir.
Bu evrede bebekler, henüz anlamlı kelimeler üretmezler, ancak dil gelişimlerinin önemli bir parçası olan sesleri ve hece yapısını keşfetmeye başlarlar. Bu süreç, daha sonraki konuşma ve dil becerilerinin temelini oluşturur.
#18. Aşağıdakilerden hangisi Davranışçılık Kuramının özelliklerinden biri değildir?
Cevap : B) Öğrenme birey tarafından belirlenir.
Davranışçılık Kuramı, öğrenmenin büyük ölçüde çevresel etkileşimler ve taklit yoluyla gerçekleştiğini öne sürer. Bu kuram, öğrenmenin dışsal uyarıcılar ve ödül-ceza mekanizmaları ile yönlendirildiğini savunur. Bu çerçevede, Davranışçılık Kuramının özelliklerine bakalım:
A) Hatalar yanlış öğrenmenin göstergesidir: Davranışçılıkta, yanlış veya doğru davranışların pekiştirilmesi önemlidir.
C) Çocuklar dili taklit ederek öğrenir: Taklit, Davranışçılıkta öğrenmenin temel yöntemlerinden biridir.
D) Dil öğrenimi mekanik bir süreçtir: Davranışçılık, öğrenmeyi mekanik ve tekrara dayalı bir süreç olarak görür.
E) Öğrenmede koşullanma vardır: Davranışçılık, öğrenmenin koşullanma yoluyla gerçekleştiğini savunur.
Buna kıyasla, B) Öğrenme birey tarafından belirlenir ifadesi, Davranışçılık Kuramına aykırıdır. Davranışçılıkta, bireyin içsel motivasyonları veya kararlarından ziyade, dışsal uyarıcılar ve çevresel faktörler öğrenmeyi belirler. Bireyin öğrenme sürecindeki aktif rolü ve iç motivasyonları, özellikle Bilişsel Kuram gibi daha sonraki eğitim kuramlarında vurgulanmıştır.
Bu nedenle, “B) Öğrenme birey tarafından belirlenir” ifadesi Davranışçılık Kuramının özelliklerinden biri değildir.
#19. Leech (1974) hangi anlam türlerini sınıflandırmak için bir şema sunmuştur?
Cevap : D) Kavramsal anlam, çağrışımsal anlam ve tematik anlam
Geoffrey Leech, dilbilim alanında önemli katkılarda bulunmuş bir teorisyendir ve özellikle anlamlandırma üzerine çalışmalar yapmıştır. Leech, anlam türlerini sınıflandırmak için bir şema sunmuştur. Bu şema, sözcüklerin ve ifadelerin anlamını analiz etmek için kullanılan çeşitli kategorileri içerir. Leech’in sunduğu anlam türleri şunlardır:
Kavramsal Anlam (Denotative Meaning):
Bir sözcüğün ya da ifadenin doğrudan, temel anlamı.
Çağrışımsal Anlam (Connotative Meaning):
Sözcüklerin ve ifadelerin çağrıştırdığı ekstra anlamlar veya duygusal yüklemeler.
Tematik Anlam (Thematic Meaning):
Cümlenin nasıl organize edildiğiyle ilgili anlam, örneğin özne, yüklem ve nesne arasındaki ilişkiler.
Bu sınıflandırmaya göre, Leech’in anlam türlerini sınıflandırmak için sunduğu şema:
D) Kavramsal anlam, çağrışımsal anlam ve tematik anlamdır.
Bu seçenek, Leech’in anlam üzerine geliştirdiği teorik çerçeveyi ve dilin farklı anlam katmanlarını en iyi şekilde temsil eder.
#20. Her iki kuramın savunucuları da dil edinimi için olası mantıklı açıklamalarını savunmuştur ancak modellerini farklı açılardan şekillendirirler. Skinner'ın ..... ve Chomsky’nin ....., bireyci teorik temelleri açısından değerlendirildiklerinde birbirleriyle çelişirler. Yukarıdaki ifadede verilen boşluklara sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Cevap : B) davranışçılığı – doğuştancılığı
Bu soru, dil edinimi üzerine iki önemli teorisyen, B.F. Skinner ve Noam Chomsky’nin teorilerinin karşılaştırılmasını içermektedir. Skinner ve Chomsky, dil edinimi konusunda birbirinden oldukça farklı yaklaşımlar geliştirmişlerdir.
B.F. Skinner, davranışçılık teorisinin bir temsilcisidir. Skinner’ın yaklaşımı, dil ediniminin çoğunlukla çevresel etmenler ve taklit yoluyla gerçekleştiğini öne sürer. Bu teoriye göre, çocuklar dil becerilerini ödül ve ceza mekanizmaları yoluyla öğrenirler.
Öte yandan, Noam Chomsky, dil ediniminin doğuştan gelen bir yetenek olduğunu savunan doğuştancılık teorisinin savunucusudur. Chomsky’ye göre, insanlar dil öğrenme kapasitesiyle doğarlar ve bu kapasite, dilin karmaşık yapılarını öğrenmelerini sağlar.
Bu bağlamda, soruda verilen boşlukları dolduracak en uygun seçenek:
B) davranışçılığı – doğuştancılığıdır.
Bu seçenek, Skinner’ın davranışçılık teorisini ve Chomsky’nin doğuştancılık yaklaşımını doğru bir şekilde yansıtır ve bu iki teorinin birbirleriyle nasıl çeliştiğini açıklar
SONUÇ
Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi 2023-2024 Final Soruları
Auzef Çocuk Gelişimi Ön Lisans 2. Sınıf Güz Dönemi
Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi 2023-2024 Final Soruları
Auzef Çocuk Gelişimi Ön Lisans 2. Sınıf Güz Dönemi
HD Quiz powered by harmonic design
Auzef Çocuk Gelişimi Ön Lisans 2. Sınıf Güz Dönemi
Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi |
Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi 2023-2024 Final Soruları