auzefÇocuk GelişimiErken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi

Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi 2023-2024 Final Soruları

Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi 2023-2024 Final Soruları

#1. Sözcük yapısı, çocuğun doğduğu dil topluluğuna özgüdür. Cümle yapısı edinmek, ana dilinde kabul edilebilir cümleler üretmek için önceden edinilmiş ..... ve ..... kelimelerin bir araya getirildiği, doğru kabul edilen yolların edinilmesi anlamına gelir. Yukarıdaki paragrafta verilen boşlukları tamamlayacak kavramlar sırasıyla aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?

Cevap : D) içeriksel / işlevsel

Bu soruda, cümle yapısının edinilmesi sürecinde kullanılan ve bir araya getirilen kelimelerin türleri ele alınıyor. Cümle yapısı edinimi, bir dilin temel yapıtaşları olan kelimelerin doğru bir şekilde birleştirilmesi sürecidir. Bu süreçte, kelimelerin anlamlarını (içerik) ve dilbilgisi kurallarını (işlev) içeren öğeler önemlidir.

Seçenekleri değerlendirdiğimizde:

D) içeriksel / işlevsel kelimelerin birleştirilmesi, cümle yapısı edinimini en iyi açıklayan kavramlardır.

Bu kavramlar, cümle yapıları oluştururken, kelimelerin hem anlamını (içeriksel) hem de dilbilgisi işlevlerini (işlevsel) kapsar. Örneğin, bir cümledeki isimler, fiiller ve sıfatlar (içeriksel öğeler) uygun dilbilgisi kuralları (işlevsel öğeler) ile birleştirilir. Bu, anlamlı ve gramatik olarak doğru cümlelerin oluşturulmasına olanak tanır.

#2. Aşağıdakilerden hangisi ikinci dil edinimi bileşenlerinden biri değildir?

Cevap : D) Vücut yapısı

İkinci dil edinimi sürecinde dikkate alınması gereken bileşenler, bu sürecin etkili bir şekilde gerçekleşmesi için önemli faktörlerdir. Bu bileşenler, dil öğrenimi sürecinin çeşitli yönlerini kapsar. Verilen seçenekler içinde:

Dilsel Çıktı:

Öğrencinin ikinci dilde ürettiği konuşma ve yazma gibi dilsel ifadeler.

Bireysel Farklılıklar:

Öğrenenin kişilik özellikleri, motivasyonu, önceki dil deneyimleri gibi faktörler.

Öğrenci İşlemlemesi:

Öğrencinin ikinci dili işleme ve anlama kapasitesi, öğrenme süreçlerindeki etkinliği.

Dilsel Girdi:

Öğrencinin maruz kaldığı ikinci dildeki sözlü ve yazılı materyaller.
Bunlara kıyasla, Vücut Yapısı (D seçeneği), ikinci dil edinimi sürecinde temel bir bileşen olarak kabul edilmez. Dil öğrenimi, bilişsel ve psikolojik süreçleri içerirken, vücut yapısı bu süreçte doğrudan bir etken olarak görülmez. Dolayısıyla, “Vücut Yapısı” ikinci dil edinimi bileşenlerinden biri değildir.

#3. Aşağıdakilerden hangisi Davranışçılık Kuramının özelliklerinden biri değildir?

Cevap : B) Öğrenme birey tarafından belirlenir.

Davranışçılık Kuramı, öğrenmenin büyük ölçüde çevresel etkileşimler ve taklit yoluyla gerçekleştiğini öne sürer. Bu kuram, öğrenmenin dışsal uyarıcılar ve ödül-ceza mekanizmaları ile yönlendirildiğini savunur. Bu çerçevede, Davranışçılık Kuramının özelliklerine bakalım:

A) Hatalar yanlış öğrenmenin göstergesidir: Davranışçılıkta, yanlış veya doğru davranışların pekiştirilmesi önemlidir.
C) Çocuklar dili taklit ederek öğrenir: Taklit, Davranışçılıkta öğrenmenin temel yöntemlerinden biridir.
D) Dil öğrenimi mekanik bir süreçtir: Davranışçılık, öğrenmeyi mekanik ve tekrara dayalı bir süreç olarak görür.
E) Öğrenmede koşullanma vardır: Davranışçılık, öğrenmenin koşullanma yoluyla gerçekleştiğini savunur.

Buna kıyasla, B) Öğrenme birey tarafından belirlenir ifadesi, Davranışçılık Kuramına aykırıdır. Davranışçılıkta, bireyin içsel motivasyonları veya kararlarından ziyade, dışsal uyarıcılar ve çevresel faktörler öğrenmeyi belirler. Bireyin öğrenme sürecindeki aktif rolü ve iç motivasyonları, özellikle Bilişsel Kuram gibi daha sonraki eğitim kuramlarında vurgulanmıştır.

Bu nedenle, “B) Öğrenme birey tarafından belirlenir” ifadesi Davranışçılık Kuramının özelliklerinden biri değildir.

#4. Aşağıdakilerden hangisi okuma ve anlama sürecindeki temel bileşenlerden biri değildir?

Cevap : B) Okuma soruları

bu soru, okuma ve anlama sürecindeki temel bileşenlerin neler olduğu ve hangi öğenin bu bileşenler arasında yer almadığı üzerine odaklanmaktadır. Okuma ve anlama sürecinin temel bileşenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

Metin:

Okuma sürecinin merkezinde yer alan ve okuyucuya bilgi veya hikaye sunan yazılı veya basılı içeriktir.

Okuma Amaçları:

Okuyucunun metinden ne elde etmeyi hedeflediğini belirleyen faktördür. Bu, bilgi edinme, eğlence veya akademik çalışma olabilir.

Okuma Biçemleri:

Okuyucunun metni nasıl okuduğunu tanımlar. Bu, detaylı okuma, hızlı tarama veya kritik okuma gibi çeşitli yaklaşımları içerebilir.

Okuma Stratejileri:

Okuyucunun metni anlamak ve yorumlamak için kullandığı tekniklerdir. Bu, ana fikri belirleme, not alma veya metindeki bağlamları anlama gibi yöntemleri içerir.

Bunlara kıyasla, Okuma Soruları (B seçeneği), okuma ve anlama sürecinin bir parçası olarak değil, bu süreçten sonra öğrenilen bilgileri değerlendirmek ve pekiştirmek için kullanılır. Okuma soruları, öğrencilere metni ne kadar iyi anladıklarını sorgulama fırsatı verir, ancak okuma ve anlama sürecinin temel bir bileşeni olarak kabul edilmezler. Bu nedenle, “Okuma Soruları” bu sorudaki doğru cevaptır. Okuma ve anlama sürecindeki temel bileşenlerden biri değildir.

#5. Gelişmekte olan bir çocuk, yeni bir sözcüğün anlamını belirlemeye yardımcı olmak için birtakım sözcüksel ilkeleri kullanır. Aşağıdakilerden hangisi bu ilkelerden biri değildir?Gelişmekte olan bir çocuk, yeni bir sözcüğün anlamını belirlemeye yardımcı olmak için birtakım sözcüksel ilkeleri kullanır. Aşağıdakilerden hangisi bu ilkelerden biri değildir?

Cevap : E) Kategorik anlam

Bu soru, çocukların yeni sözcüklerin anlamını belirlemek için kullandıkları sözcüksel ilkelerle ilgilidir. Çocuklar, dil edinimi sürecinde çeşitli sözcüksel ilkeleri kullanarak yeni kelimeleri öğrenir ve anlamlandırır. Bu ilkelerden bazıları şunlardır:

Taksonomik Kısıtlama:

Bu ilke, çocukların yeni bir kelimeyi öğrenirken, bu kelimenin sadece bir nesne veya kategoriye ait olduğunu varsaymalarını ifade eder. Örneğin, bir çocuk “elma” kelimesini bir meyve için öğrendiğinde, bu kelimenin sadece o spesifik nesne için geçerli olduğunu düşünür.

Bilişsel Sistem Kısıtlama:

Bu ilke, çocukların yeni kelimeleri öğrenirken bu kelimelerin var olan bilişsel şemalarına uygun olması gerektiğini anlamalarını sağlar. Yani, çocuklar yeni bir kelimeyi öğrenirken, bu kelimenin kendileri için mantıklı ve anlamlı bir kategoriye uygun olmasını beklerler.

Karşılıklı Seçkinlik:

Bu ilke, çocukların yeni öğrendikleri kelimelerin birbirinden farklı şeyleri ifade ettiğini varsaymalarını ifade eder. Örneğin, bir çocuk “kedi” kelimesini öğrendiğinde, aynı hayvan için “köpek” kelimesini kullanmayacağını anlar.

Seçenekler arasında yer alan “Yeni Stratejiler” (C seçeneği) ve “Kategorik Anlam” (E seçeneği), dil ediniminde çocuklar tarafından kullanılan sözcüksel ilkeler arasında genellikle bahsedilmeyen kavramlardır. Bu bağlamda, “Kategorik Anlam” seçeneği, soruda verilen diğer seçeneklere kıyasla çocukların dil edinimi sürecindeki tipik sözcüksel ilkeler arasında yer almadığı için doğru yanıt olarak kabul edilebilir.


#6. İkinci dil ediniminde dil aktarımına bağlı hata türleri aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap : A) Aşırı genelleme ve basitleştirme

İkinci dil ediniminde, dil aktarımı, bir kişinin anadilinin (ilk dilin) öğrenilmekte olan ikinci dile etki etmesi sürecidir. Bu süreç, öğrenilen yeni dilde çeşitli hata türlerine yol açabilir. Bu hatalar, genellikle kişinin anadilindeki dilbilgisi, kelime dağarcığı ve ses bilgisi kurallarının ikinci dile yanlış bir şekilde uygulanmasından kaynaklanır.

Seçenekler arasında, dil aktarımına bağlı hata türlerini en iyi tanımlayan seçenek şudur:

A) Aşırı genelleme ve basitleştirme.

Bu seçenek, dil aktarımının tipik sonuçlarından birini yansıtır. Öğreniciler, bazen anadillerindeki kuralları ya da yapıları ikinci dile doğrudan uygulayabilirler. Bu, özellikle dilbilgisi kurallarında veya kelime anlamlarında aşırı genelleme veya basitleştirme şeklinde ortaya çıkabilir. Örneğin, anadilinde belirli bir zaman yapısının olmaması nedeniyle, ikinci dilde bu zaman yapısını kullanmada zorlanabilir veya yanlış kullanabilirler. Dil aktarımı, dil öğrenim sürecinin doğal bir parçasıdır ve öğrenicilerin bu hatalardan öğrenerek ikinci dili daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir.

#7. Dilbilgisel yapılar aynı sırayla öğrenilemez. Bu dönemde ikinci dil öğrenenin konuşmaya çalışmadığını, dili üretebilmek için bir hazırlıkta olduğunu ve dinleme ve okuma yoluyla ikinci dil girdisini aldığını gözlemleriz. Bu süreç ..... olarak tanımlanır. Yukarıdaki metinde boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

Cevap : A) sessiz dönem

Bu açıklama, ikinci dil öğrenme sürecinde gözlemlenen bir evreyi tanımlıyor. Bu evrede, öğrenenler genellikle dilin aktif kullanımına başlamadan önce dil girdilerini (dinleme ve okuma yoluyla) alır ve işlerler. Bu dönemde, öğrenenler genellikle çok az veya hiç konuşmazlar, ancak dilin seslerini, yapılarını ve kurallarını içselleştirmek için dinleme ve anlama üzerine yoğunlaşırlar. Bu süreç, genellikle “sessiz dönem” olarak adlandırılır.

Bu bağlamda, boşluğu doldurmak için en uygun seçenek:

A) sessiz dönemdir.

“Sessiz dönem”, özellikle küçük çocukların ikinci bir dili öğrenirken geçirdikleri bir evreyi ifade eder. Bu dönemde, çocuklar dilin etrafındaki seslere, kelimelere ve cümle yapılarına maruz kalarak, dili pasif bir şekilde öğrenirler. Bu, dil öğreniminin doğal bir parçasıdır ve öğrenenlerin dilin aktif kullanımına hazırlanmalarını sağlar.

#8. Aşağıdakilerden hangisi eş zamanlı çift dilliliği tanımlar?

Cevap : C) Aynı anda çift dile maruz kalan insanlar için kullanılır.

Eş zamanlı çift dillilik, bir kişinin hayatının çok erken dönemlerinden itibaren iki dili aynı anda öğrenmesi durumunu ifade eder. Bu, genellikle çocukların ailelerinde veya çevrelerinde iki farklı dilin konuşulduğu durumlarda görülür. Bu tür çift dillilikte, çocuklar iki dili eş zamanlı olarak, genellikle yaşamın ilk yıllarından itibaren edinirler ve her iki dili de anadili gibi kullanabilirler.

Bu açıklamaya dayanarak, eş zamanlı çift dilliliği en iyi tanımlayan seçenek:

C) Aynı anda çift dile maruz kalan insanlar için kullanılır.

Bu seçenek, çocukların iki dili aynı anda, doğal bir şekilde ve genellikle aile içinde veya çevrelerinde maruz kaldıkları dilleri öğrenerek edindikleri çift dillilik durumunu açıklar. Bu tür çift dillilik, çocuğun iki dili de anadili olarak öğrenmesini sağlar.

#9. Ses bilgisi ile ilgili aşağıda verilen ifadelerden hangisi doğrudur?

Cevap : C) Sesi anlamla ilişkili olarak inceler.

Ses bilgisi (fonoloji) ve seslerin fiziksel özellikleriyle ilgilenen fonetik arasında bir ayrım vardır. Fonoloji, seslerin ve ses birimlerinin dil içindeki işlevlerini ve anlamlarını inceler, yani dilin soyut ve anlamsal yönüyle ilgilenir. Buna karşılık, fonetik seslerin fiziksel, akustik ve anatomik özellikleriyle ilgilenir.

Bu açıklamaya dayanarak, “C) Sesi anlamla ilişkili olarak inceler” ifadesi, fonolojinin temel ilgi alanını doğru bir şekilde yansıtır. Fonoloji, seslerin ve ses birimlerinin dil içindeki anlamlarını ve bu seslerin dilin anlamını nasıl etkilediğini inceler. Bu nedenle, “C” seçeneği ses bilgisi (fonoloji) ile ilgili doğru bir ifadedir.

#10. Kritik Dönem Hipotezi hakkında aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

Cevap : E) İkinci bir dilin edinimi için kritik bir dönem yoktur.

Kritik Dönem Hipotezi, dil ediniminin sadece belirli bir yaşa kadar etkili bir şekilde gerçekleşebileceğini öne sürer. Bu hipoteze göre, belirli bir yaş aralığından sonra, bir kişinin dil öğrenme yeteneği azalır ve bu, özellikle ikinci bir dil öğrenirken daha belirgindir. Bu hipotez, çocukların dil öğrenme yeteneklerinin yetişkinlere göre daha esnek ve etkili olduğunu savunur.

Verilen seçenekler içinde, Kritik Dönem Hipotezine aykırı olan ifadeyi bulmak gerekir:

E) İkinci bir dilin edinimi için kritik bir dönem yoktur.

Bu ifade, Kritik Dönem Hipotezinin temel iddiasına ters düşer. Hipotez, özellikle ikinci dil ediniminin, belirli bir yaşa kadar daha etkili olduğunu ve bu kritik dönemden sonra dil öğrenme yeteneğinin azaldığını öne sürer. Diğer seçenekler, hipotezin çeşitli yönlerini doğru bir şekilde yansıtmaktadır. Bu nedenle, “E” seçeneği yanlıştır ve Kritik Dönem Hipotezine aykırıdır.


#11. Aşağıdakilerden hangisi bir metnin tam olarak anlaşılması için okurların sıklıkla kullandıkları stratejilerden biri değildir?

Cevap : B) Okuma sürecinde dil bilgisini ve ses bilgisini inceleme

Bu soru, metin anlama sürecinde kullanılan okuma stratejileriyle ilgilidir ve hangi stratejinin bu süreç için tipik olmadığını belirlemeyi amaçlamaktadır. Metin anlama stratejileri genellikle metnin derinlemesine anlaşılmasını sağlayan tekniklerdir. Bu stratejiler arasında:

Çeşitli Amaçlar Doğrultusunda Metni Tarama:

Okuyucuların metni hızlı bir şekilde gözden geçirerek genel bir fikir edinmesi veya belirli bilgileri araması.

Okuma Sürecinde Dünya Bilgisini Kullanma:

Okuyucunun, metni anlamak için kendi deneyimleri ve önceden edindiği bilgileri kullanması.

Metnin İçeriğine, Sözcük ve Tümcelerin Anlamına İlişkin Tahminde Bulunma:

Metnin devamı hakkında tahminler yaparak okuma sürecine aktif bir şekilde katılım.

Metindeki Ana Düşünceyi ve Yardımcı Düşünceleri Belirleme:

Metnin temel mesajını ve destekleyici argümanları tanımlama.

Buna kıyasla, Okuma Sürecinde Dil Bilgisini ve Ses Bilgisini İnceleme (B seçeneği), genellikle metin anlama sürecinde kullanılan bir strateji değildir. Bu, daha çok dil öğrenimi sürecinde veya dilbilimsel analizlerde kullanılan bir yaklaşımdır. Metin anlama stratejileri, genelde metnin içeriğini ve anlamını daha iyi kavramak üzerine odaklanırken, dil bilgisi ve ses bilgisi incelemesi bu sürecin bir parçası olarak kabul edilmez. Dolayısıyla, sorudaki seçenekler arasında “Okuma Sürecinde Dil Bilgisini ve Ses Bilgisini İnceleme” (B seçeneği), bu stratejilerden biri değildir.

#12. Her iki kuramın savunucuları da dil edinimi için olası mantıklı açıklamalarını savunmuştur ancak modellerini farklı açılardan şekillendirirler. Skinner'ın ..... ve Chomsky’nin ....., bireyci teorik temelleri açısından değerlendirildiklerinde birbirleriyle çelişirler. Yukarıdaki ifadede verilen boşluklara sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

Cevap : B) davranışçılığı – doğuştancılığı

Bu soru, dil edinimi üzerine iki önemli teorisyen, B.F. Skinner ve Noam Chomsky’nin teorilerinin karşılaştırılmasını içermektedir. Skinner ve Chomsky, dil edinimi konusunda birbirinden oldukça farklı yaklaşımlar geliştirmişlerdir.

B.F. Skinner, davranışçılık teorisinin bir temsilcisidir. Skinner’ın yaklaşımı, dil ediniminin çoğunlukla çevresel etmenler ve taklit yoluyla gerçekleştiğini öne sürer. Bu teoriye göre, çocuklar dil becerilerini ödül ve ceza mekanizmaları yoluyla öğrenirler.

Öte yandan, Noam Chomsky, dil ediniminin doğuştan gelen bir yetenek olduğunu savunan doğuştancılık teorisinin savunucusudur. Chomsky’ye göre, insanlar dil öğrenme kapasitesiyle doğarlar ve bu kapasite, dilin karmaşık yapılarını öğrenmelerini sağlar.

Bu bağlamda, soruda verilen boşlukları dolduracak en uygun seçenek:

B) davranışçılığı – doğuştancılığıdır.

Bu seçenek, Skinner’ın davranışçılık teorisini ve Chomsky’nin doğuştancılık yaklaşımını doğru bir şekilde yansıtır ve bu iki teorinin birbirleriyle nasıl çeliştiğini açıklar

#13. Çocukların erken fiil kullanımı konusundaki çalışmalara göre, neden çocuklar anlamsal olarak genel fiiller kullanmaktadır?

Cevap : E) Henüz edinmedikleri daha spesifik kelimeler yerine

Çocukların erken dönemde dil edinimi sürecinde genel fiilleri kullanmaları, dil gelişimlerinin doğal bir parçasıdır. Bu süreçte, çocuklar henüz dilin tüm nüanslarını ve karmaşık yapılarını öğrenme aşamasındadırlar. Erken dönemde genel fiillerin kullanımı, çocukların dil edinimindeki çeşitli faktörlerle ilgilidir.

Seçenekler arasında, çocukların neden anlamsal olarak genel fiiller kullandıklarını en iyi açıklayan seçenek şudur:

E) Henüz edinmedikleri daha spesifik kelimeler yerine.

Bu seçenek, çocukların dil gelişim sürecinde daha özelleşmiş ve spesifik kelimeleri öğrenene kadar genel fiilleri kullanmalarının nedenini açıklar. Örneğin, henüz “koşmak”, “yürümek”, “sıçramak” gibi daha spesifik fiilleri öğrenememiş bir çocuk, bu eylemleri anlatmak için daha genel bir fiil olan “gitmek” gibi bir fiili kullanabilir. Bu, dil öğrenme sürecinde yaygın bir aşamadır ve çocukların dil becerilerini geliştikçe daha spesifik ve çeşitli kelimeler kullanmaya başlamaları beklenir.

#14. Reklam gibi metin türleri aşağıdaki kategorilerden hangisine dâhildir?

Cevap : A) İkna edici metin

Reklamlar, özellikle okuyucuyu veya izleyiciyi belirli bir ürünü satın almaya, bir hizmeti kullanmaya veya bir fikri benimsemeye teşvik etmek amacıyla tasarlanır. Bu tür metinler, genellikle belirli bir mesajı iletmek ve okuyucu veya izleyicinin davranışlarını etkilemek için ikna edici dil ve teknikler kullanır. Reklamların temel amacı ikna etmektir.

Bu bağlamda, reklam gibi metin türlerinin hangi kategoriye dahil olduğunu belirleyen seçenek:

A) İkna edici metindir.

İkna edici metinler, okuyucuyu veya izleyiciyi bir fikri kabul etmeye, bir eylemi gerçekleştirmeye veya bir görüşü benimsemeye yönlendirme amacı taşır. Reklamlar bu tanımın tipik bir örneğidir ve genellikle ürün veya hizmetlerin faydalarını vurgulayarak, duygusal çağrışımlar yaparak ve etkili görsel ve dilbilimsel unsurlar kullanarak ikna etmeye çalışır.

#15. Dil öncesi gelişimin açıklaması yapılırken üç ana gelişim alanına yoğunlaşılır. Bunlardan ilki, bebeğin dilsel uyaranları algılama yeteneğidir. Bu, konuşmanın anlam taşıdığının farkına varmadan önceki konuşmayı algılama yeteneği olarak tanımlanan ..... (infant speech perception) alanıdır. Yukarıda verilen boşluğu doldurmak için aşağıdakilerden en uygun kavram hangisidir?

Cevap : C) bebek konuşma algısı

Soruda bahsedilen “infant speech perception” (bebek konuşma algısı) kavramı, bebeklerin konuşmayı algılama yeteneğini ifade eder. Bu, bebeklerin henüz konuşmanın anlamını anlamadan önce sesleri ve konuşma seslerini algılama kabiliyetlerini tanımlar. Bu süreçte, bebekler konuşma seslerinin tonunu, ritmini ve diğer ses özelliklerini ayırt etmeye başlarlar, ancak henüz bu seslerin anlamlarını kavramazlar.

Bu bağlamda, boşluğu doldurmak için en uygun kavram:

C) bebek konuşma algısıdır.

Bu terim, bebeklerin erken dönemde konuşma seslerini algılama yeteneklerini ve bu seslerin onlar için nasıl bir önemi olduğunu açıklar. Bu yetenek, dil ediniminin ilerleyen aşamaları için temel oluşturur ve bebeklerin dil öğrenme sürecinin başlangıcını işaret eder.


#16. Leech (1974) hangi anlam türlerini sınıflandırmak için bir şema sunmuştur?

Cevap : D) Kavramsal anlam, çağrışımsal anlam ve tematik anlam

Geoffrey Leech, dilbilim alanında önemli katkılarda bulunmuş bir teorisyendir ve özellikle anlamlandırma üzerine çalışmalar yapmıştır. Leech, anlam türlerini sınıflandırmak için bir şema sunmuştur. Bu şema, sözcüklerin ve ifadelerin anlamını analiz etmek için kullanılan çeşitli kategorileri içerir. Leech’in sunduğu anlam türleri şunlardır:

Kavramsal Anlam (Denotative Meaning):

Bir sözcüğün ya da ifadenin doğrudan, temel anlamı.

Çağrışımsal Anlam (Connotative Meaning):

Sözcüklerin ve ifadelerin çağrıştırdığı ekstra anlamlar veya duygusal yüklemeler.

Tematik Anlam (Thematic Meaning):

Cümlenin nasıl organize edildiğiyle ilgili anlam, örneğin özne, yüklem ve nesne arasındaki ilişkiler.

Bu sınıflandırmaya göre, Leech’in anlam türlerini sınıflandırmak için sunduğu şema:

D) Kavramsal anlam, çağrışımsal anlam ve tematik anlamdır.

Bu seçenek, Leech’in anlam üzerine geliştirdiği teorik çerçeveyi ve dilin farklı anlam katmanlarını en iyi şekilde temsil eder.

#17. İkinci dil öğreniminde "kullan ya da unut" yaklaşımı aşağıdakilerden hangisini ifade eder?

Cevap : D) İkinci dilin sürekli kullanılmazsa unutulacağı

İkinci dil öğreniminde “kullan ya da unut” yaklaşımı, öğrenilen bir dilin düzenli kullanılmadığı takdirde zamanla unutulabileceği fikrini ifade eder. Bu yaklaşım, öğrenilen ikinci dil becerilerinin sürdürülebilirliği için sürekli pratik yapmanın ve dilin aktif olarak kullanılmasının önemini vurgular.

Bu seçenekler arasında, “kullan ya da unut” ilkesini en doğru şekilde açıklayan seçenek:

D) İkinci dilin sürekli kullanılmazsa unutulacağıdır.

Bu seçenek, ikinci dil öğreniminde kazanılan bilgi ve becerilerin, düzenli kullanım ve pratik yapılmadığı zaman zamanla azalabileceği veya unutulabileceği fikrini doğru bir şekilde yansıtır.

#18. Çift dilli çocukların sözcük edinimi ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi doğrudur?

Cevap : E) İki dilin de temsil ettiği terimleri ve sözcük kalıplarını kolaylıkla hafızalarına alırlar.

Çift dilli çocuklar, genellikle her iki dildeki kelimeleri ve terimleri öğrenme konusunda oldukça yeteneklidirler. Bu çocuklar, iki farklı dili aynı anda öğrenirken, her bir dilin sesletim yapısını, kelime dağarcığını ve dilbilgisini ayırt etme yeteneğine sahip olurlar. Bu yetenek, çift dilli çocukların iki dili birbirinden ayırt edebilmelerini ve her iki dili de etkin bir şekilde kullanabilmelerini sağlar.

Bu bağlamda, çift dilli çocukların sözcük edinimi ile ilgili doğru yargı:

E) İki dilin de temsil ettiği terimleri ve sözcük kalıplarını kolaylıkla hafızalarına alırlar.

Bu seçenek, çift dilli çocukların her iki dili öğrenme konusundaki yeteneklerini ve bu süreçte karşılaştıkları avantajları doğru bir şekilde yansıtır. Çift dilli çocuklar, genellikle her iki dili ayrı tutma ve her bir dilin özelliklerini öğrenme konusunda etkileyici bir beceri gösterirler. Bu, çift dillilikte sıkça görülen bir fenomendir ve bu çocuklar, her iki dili de başarılı bir şekilde öğrenip kullanabilirler.

#19. .... genellikle iki dil bilen kimseler için kullanılır. İdeal olan, iki dili de eğitimli bir ana dil konuşmacısı kadar iyi bilmektir. Yukarıdaki cümlede verilen boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

Cevap : C) Çift dillilik

Verilen cümlede, iki dili bilen kimselerden ve bu iki dili eğitimli bir ana dil konuşmacısı kadar iyi bilmekten bahsedilmektedir. Bu açıklama, bir kişinin iki dili de aktif ve etkin bir şekilde kullanabilme yeteneğine işaret eder. Bu tanım, genel olarak “çift dillilik” (bilingualism) kavramıyla uyumlu olup, iki dili de yüksek düzeyde kullanabilen kişileri tanımlar.

Bu nedenle, boşluğu doldurmak için en uygun seçenek:

C) Çift dillilik.

Çift dillilik, bir bireyin iki dili de anadili seviyesinde veya anadiline yakın bir seviyede konuşabilmesini ifade eder ve bu durum, genellikle eğitimli bir ana dil konuşmacısı kadar iyi olmasını içerir. Bu tanım, kişinin her iki dili de etkili bir şekilde kullanma kabiliyetine vurgu yapar.

#20. Dil ediniminde bu aşamada bebekler "pa - pa" veya "ma- ma" şeklinde dudaksıl seslerle üretilen heceleri yan yana getirerek tekrarlayarak üretmektedirler, burada sözü edilen aşama aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap : A) Babıldama/Gığıldama evresi

Bebeklerin dil edinim sürecinde, “pa-pa” veya “ma-ma” gibi dudaksıl seslerle üretilen heceleri yan yana getirip tekrarladıkları aşama, genellikle “babıldama” veya “gığıldama” evresi olarak bilinir. Bu evre, bebeklerin dil gelişiminin erken aşamalarından biridir ve genellikle ilk altı ay içinde başlar. Bu dönemde bebekler, konuşma yeteneklerini geliştirmeye başlarlar ve dillerinde bulunan çeşitli sesleri denemeye başlarlar.

Bu bağlamda, sorudaki açıklamaya en uygun seçenek:

A) Babıldama/Gığıldama evresidir.

Bu evrede bebekler, henüz anlamlı kelimeler üretmezler, ancak dil gelişimlerinin önemli bir parçası olan sesleri ve hece yapısını keşfetmeye başlarlar. Bu süreç, daha sonraki konuşma ve dil becerilerinin temelini oluşturur.


TESTi BiTiR, PUANINI GÖR

SONUÇ

-

Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi 2023-2024 Final Soruları

Auzef Çocuk Gelişimi Ön Lisans 2. Sınıf Güz Dönemi

Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi 2023-2024 Final Soruları

Auzef Çocuk Gelişimi Ön Lisans 2. Sınıf Güz Dönemi

Share your score!
Tweet your score!
Share to other

HD Quiz powered by harmonic design

Auzef Çocuk Gelişimi Ön Lisans 2. Sınıf Güz Dönemi

Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi 2023-2024 Final Soruları

Giriş

Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi, özellikle Açıköğretim Fakültesi öğrencileri için kritik bir konudur. Bu makale, @lolonolo_com tarafından hazırlanarak, öğrencilerin bu alandaki bilgilerini pekiştirmeyi ve onları sınavlarında başarılı kılmayı amaçlamaktadır. İçeriğimiz, dil edinimi sürecinin temel bileşenlerinden, ikinci dil öğrenimine kadar geniş bir yelpazeyi kapsayacak şekilde tasarlanmıştır. Amacımız, öğrencilerin sınav sorularına doğru ve güvenle cevap verebilmelerini sağlamaktır. Bu makalede, dil ediniminin teorik ve pratik yönlerine değinerek, öğrencilerin bu konudaki anlayışlarını derinleştirmelerine yardımcı olacağız.

Okuma ve Anlama Sürecindeki Temel Bileşenler

Okuma, özellikle akademik çalışmalarda, bilgi ediniminin temel taşlarından biridir. Bu süreç, bir dizi temel bileşenden oluşur ve her biri okumanın etkililiğini artırmada önemli rol oynar. Öncelikle, “Metin” okumanın merkezindedir. Metin, okuyucuya sunulan bilgi ve fikirlerin temelini oluşturur. Bir sonraki önemli bileşen, “Okuma Amaçları”dır. Bu, okuyucunun metinden ne elde etmeyi amaçladığını tanımlar. Örneğin, sınav hazırlığı, bilgi edinme veya keyif okuması gibi farklı amaçlar olabilir.

“Okuma Biçemleri”, okumanın bir diğer önemli bileşenidir. Okuyucu, kapsamlı anlama veya hızlı tarama gibi farklı okuma biçemlerini tercih edebilir. Her biçem, metni işleme ve anlama biçimini etkiler. Son olarak, “Okuma Stratejileri” öğrenme sürecinde kritik bir yere sahiptir. Bu stratejiler, metni anlama ve yorumlama becerisini artırır. Öğrenciler, metin üzerinde düşünme, ana fikirleri belirleme ve bilgileri kendi bilgi yapılarına entegre etme gibi çeşitli stratejiler kullanabilir.

Öte yandan, “Okuma Soruları”, doğrudan okuma ve anlama sürecinin bir bileşeni olarak değil, daha çok okuduktan sonraki anlama ve yorumlama aşamasında yardımcı olur. Bu nedenle, sorular okuma sürecinin temel bileşenleri arasında yer almaz, ancak öğrencinin metni ne kadar iyi anladığını değerlendirmek ve derinleştirmek için önemli bir araçtır.

Çocuklarda Dil Edinimi ve Sözcüksel İlkeler

Çocuklarda dil edinimi, karmaşık ve doğal bir süreçtir. Bu süreçte, çocuklar dilsel çevrelerinden aldıkları girdilere dayanarak dil becerilerini geliştirirler. Dil edinimi sürecindeki temel aşamalar arasında heceleri tekrarlama, ilk kelimelerin öğrenilmesi ve dilbilgisi kurallarının içselleştirilmesi bulunur. Çocuklar, dil öğrenirken birtakım “sözcüksel ilkeleri” kullanırlar, bu ilkeler onların yeni kelimeleri öğrenmelerine ve anlamlandırmalarına yardımcı olur.

İlk olarak, “Taksonomik Kısıtlama” ilkesi çocukların yeni bir kelimeyi öğrenirken bu kelimenin sadece tek bir nesneye veya kategoriye ait olduğunu varsaymalarını içerir. Örneğin, bir çocuk “elma” kelimesini öğrendiğinde, bu kelimenin sadece o spesifik nesne için kullanıldığını varsayar. “Bilişsel Sistem Kısıtlama” ise, çocukların yeni kelimeleri öğrenirken, bu kelimelerin var olan bilişsel şemalarına uygun olması gerektiğini anlamalarını sağlar. Yani, çocuklar yeni bir kelimeyi öğrenirken, bu kelimenin kendileri için mantıklı ve anlamlı bir kategoriye uygun olmasını beklerler.

Son olarak, “Karşılıklı Seçkinlik” ilkesi, çocukların yeni öğrendikleri kelimelerin birbirinden farklı şeyleri ifade ettiğini varsaymalarını ifade eder. Örneğin, eğer bir çocuk “kedi” kelimesini bir hayvana atfettiğinde, aynı hayvan için “köpek” kelimesini kullanmayacağını anlar.

Bu ilkeler, çocukların dil edinim sürecinde karmaşık dil yapılarını anlamalarına ve içselleştirmelerine yardımcı olur. Dil öğrenimi sürecinde bu doğal eğilimlerin bilincinde olmak, öğretmenlere ve eğitimcilere, çocukların dil gelişimlerini daha etkili bir şekilde destekleme konusunda yardımcı olabilir.

İkinci Dil Öğrenimi ve Unutmama Stratejileri

İkinci dil öğrenimi, bireylerin kişisel ve profesyonel gelişimlerinde önemli bir rol oynar. Bu süreçte, “kullan ya da unut” yaklaşımı, öğrenilen dil becerilerinin sürekli kullanımının önemini vurgular. Bu yaklaşım, dil öğreniminde sürekli pratik yapmanın ve dil becerilerini aktif tutmanın, unutma riskini azalttığını ifade eder.

İkinci dilin sürekli kullanımı, beyindeki dil ile ilgili sinirsel bağlantıları güçlendirir ve bu da dil becerilerinin uzun vadeli hafızada kalmasını sağlar. Pratik yapmanın eksikliği ise, zamanla öğrenilen dil yapılarının ve kelime dağarcığının unutulmasına yol açabilir. Özellikle yetişkinlerde, ikinci dil öğrenimi sırasında edinilen bilgilerin pekiştirilmesi ve sürekli kullanılması, dil becerilerinin korunması ve geliştirilmesi için hayati öneme sahiptir.

Öğrencilere, ikinci dil becerilerini geliştirmek için düzenli olarak pratik yapmaları önerilir. Bu pratik, günlük konuşma, okuma, yazma ve dinleme aktivitelerini içerebilir. Ayrıca, dil öğrenimi sırasında karşılaşılan zorlukları aşmak için dilin kültürel yönlerine maruz kalmak da önemlidir. Örneğin, ikinci dilde film izlemek, gazete okumak veya o dilde konuşulan ülkelere seyahat etmek, dil öğrenimi sürecini zenginleştirir ve öğrencilerin dil becerilerini pratik bir şekilde kullanmalarına olanak tanır.

Bu süreçte, öğrencilerin motivasyonlarını yüksek tutmaları ve öğrenme sürecini bir yaşam boyu öğrenme yolculuğu olarak görmeleri, ikinci dil ediniminde başarılı olmalarını sağlayacaktır.

Metni Anlama Stratejileri

Metni anlama, özellikle akademik çalışmalarda, öğrencilerin başarısı için hayati önem taşır. Etkili okuma stratejileri kullanmak, metinlerin daha iyi anlaşılmasını ve bilgilerin daha etkili bir şekilde özümsenmesini sağlar. Bu bölümde, okurların sıklıkla kullandıkları ve etkili bulduğu bazı temel stratejileri inceleyeceğiz.

Metni Tarama:

Öğrenciler, belirli bilgileri bulmak veya metnin genel anlamını anlamak için metni hızlı bir şekilde tarayabilirler. Bu yöntem, sınavlarda veya hızlı bilgi edinimi gerektiren durumlarda özellikle yararlıdır.

Dünya Bilgisini Kullanma:

Okuyucular, metni anlamak için kendi önceki bilgi ve tecrübelerini kullanabilirler. Bu, metindeki bilgileri kendi hayatlarıyla ilişkilendirerek anlama derinliğini artırır.

Ana Düşünceyi ve Yardımcı Düşünceleri Belirleme:

Etkili bir okuma stratejisi, metnin ana fikrini ve destekleyici argümanları tanımlamayı içerir. Bu, metnin temel mesajını anlamak için önemlidir.

Tahminde Bulunma:

Okurlar, metnin içeriğine, sözcük ve tümcelerin anlamına ilişkin tahminlerde bulunarak, okuma sürecine aktif olarak katılırlar. Bu, metni daha derinlemesine anlamaya yardımcı olur.
Ancak, “Okuma sürecinde dil bilgisini ve ses bilgisini inceleme” genellikle etkili bir okuma stratejisi olarak görülmez. Dil bilgisi ve ses bilgisi incelemesi, metin anlamının derinlemesine analizinden ziyade dil öğrenimi sürecinde daha fazla önem taşır. Bu nedenle, öğrencilerin metinleri anlama sürecinde bu unsurlara odaklanmaları gerekli değildir.

Etkili metin anlama stratejilerinin kullanımı, öğrencilerin metinleri daha iyi anlamalarını ve akademik başarılarını artırmalarını sağlar. Bu stratejiler, öğrencilere metin üzerinde daha kontrol sahibi olmalarını ve öğrenme süreçlerini aktif bir şekilde yönlendirmelerini sağlar.

Dil Edinimi Kuramları: Skinner ve Chomsky

Dil edinimi üzerine yapılan çalışmalar, çeşitli teorisyenler tarafından farklı açılardan ele alınmıştır. Bu alanın öne çıkan iki figürü, B.F. Skinner ve Noam Chomsky, dil edinimi konusundaki görüşleriyle bilinir, ancak bu görüşler birbirleriyle çelişir. Bu bölümde, her iki teorisyenin yaklaşımlarını ve aralarındaki temel farklılıkları inceleyeceğiz.

B.F. Skinner ve Davranışçılığı:

Skinner, davranışçılık teorisinin bir temsilcisi olarak, dil ediniminin çevresel etkileşimler ve taklit yoluyla gerçekleştiğini savunur. Ona göre, çocuklar dil becerilerini, çevrelerinden aldıkları geri bildirimlere göre şekillendirirler. Örneğin, bir çocuk doğru bir kelimeyi kullandığında olumlu geri bildirim alır ve bu, dil öğrenme sürecini pekiştirir. Skinner, dil öğreniminin ödül ve ceza mekanizmaları üzerinden gerçekleştiğine inanır.

Noam Chomsky ve Doğuştancılığı:

Chomsky, dil ediniminin doğuştan gelen bir yetenek olduğunu savunur. Onun görüşüne göre, insanlar dil öğrenme kapasitesiyle doğarlar ve bu kapasite, dilin karmaşık yapılarını öğrenmelerini sağlar. Chomsky, “Evrensel Dilbilgisi” kavramını geliştirerek, tüm dillerin ortak yapısal özelliklere sahip olduğunu ve çocukların bu yapısal özellikleri içgüdüsel olarak anladığını öne sürer. Chomsky, dil ediniminin sadece çevresel faktörlere dayandırılamayacağını, bunun yerine bireyin doğuştan gelen bilişsel yapılarına da bağlı olduğunu vurgular.

Bu iki teori arasındaki temel çelişki, dil ediniminin doğası ve kökeni üzerinedir. Skinner’ın davranışçılık yaklaşımı, çevresel faktörlere ve öğrenmeye odaklanırken, Chomsky’nin doğuştancılık görüşü, dil ediniminin içsel, doğuştan gelen bir yetenek olduğunu savunur. Her iki teori de, dil ediniminin farklı yönlerine ışık tutar ve bu alanda yapılan çalışmalara önemli katkılarda bulunur.

İkinci Dil Edinimi Bileşenleri ve Öğrenme Süreçleri

İkinci dil edinimi, bir dizi bileşeni içeren karmaşık bir süreçtir. Bu süreçte, öğrencilerin başarılı olabilmeleri için bir dizi faktörü göz önünde bulundurmaları gerekir. Bu bölümde, ikinci dil edinimi sürecinin temel bileşenlerini ve bu bileşenlerin öğrenci öğrenmesi üzerindeki etkilerini inceleyeceğiz.

Dilsel Çıktı:

İkinci dil öğreniminde, öğrencilerin dil çıktısı, yani konuşma ve yazma becerileri önemlidir. Dil çıktısı, öğrenilen dilin aktif kullanımını içerir ve bu da dil becerilerinin pekiştirilmesine yardımcı olur.

Bireysel Farklılıklar:

Öğrencilerin ikinci dil edinimindeki başarısı, kişilik özellikleri, motivasyon, yaş ve önceki dil öğrenme deneyimleri gibi bireysel faktörlere bağlıdır. Her öğrencinin öğrenme tarzı ve hızı farklıdır, bu yüzden öğrenme süreci kişiselleştirilmelidir.

Öğrenci İşlemlemesi:

Öğrencilerin dil bilgilerini işleme yetenekleri, ikinci dil ediniminde önemli bir rol oynar. Bu, yeni dil yapılarını anlama ve kullanma yeteneğini içerir.
Bunların yanı sıra, “Vücut Yapısı”nın ikinci dil edinimi sürecindeki rolü genellikle göz ardı edilir. Dil öğrenimi, vücut yapısıyla doğrudan ilişkili değil, zihinsel ve bilişsel işlemlerle ilişkilidir. Vücut yapısı, dil öğrenme yeteneğini doğrudan etkilemez ve bu nedenle, ikinci dil edinimi bileşenleri arasında yer almaz.

Öğrencilerin ikinci dil ediniminde başarılı olabilmeleri için, bu bileşenlerin her birinin önemini anlamaları ve bu süreçte aktif bir rol almaları gerekir. Dil öğrenimi, sadece dil bilgisini öğrenmekle kalmaz, aynı zamanda dilin kültürel ve sosyal yönlerini anlamayı da içerir.

Sonuç

Bu makalede, Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi konusunda Açıköğretim Fakültesi öğrencilerine yönelik temel bilgileri ve stratejileri ele aldık. Okuma ve anlama sürecinin temel bileşenlerinden, çocuklarda dil edinimi ve sözcüksel ilkelerine, ikinci dil öğrenimi ve unutmama stratejilerinden, metin anlama stratejilerine kadar geniş bir yelpazede bilgiler sunduk. Ayrıca, Skinner ve Chomsky’nin dil edinimi kuramları ve ikinci dil edinimindeki bileşenler üzerine de durduk.

Öğrencilere son olarak şunu hatırlatmak isteriz: Dil öğrenimi, sürekli bir süreçtir ve her bireyin öğrenme yolu farklıdır. İkinci dil öğrenirken sabırlı olmak, düzenli pratik yapmak ve öğrenme sürecinin her aşamasından keyif almak önemlidir. Bu makale, sınavlara hazırlanırken ve dil öğrenimi yolculuğunuzda size yardımcı bir kaynak olmayı amaçlamaktadır.

Dil edinimi, sadece akademik bir başarı değil, aynı zamanda kişisel bir gelişim yolculuğudur. Bu yolculukta karşılaştığınız her zorluk ve başarı, sizi daha yetkin bir dil kullanıcısı yapacak ve sizi yeni kültürlerin ve düşüncelerin kapılarını aralamaya teşvik edecektir. @lolonolo_com olarak, bu yolculuğunuzda size destek olmaktan mutluluk duyarız

@lolonolo_com

Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi 2023-2024 Final Soruları

1. Aşağıdakilerden hangisi okuma ve anlama sürecindeki temel bileşenlerden biri değildir?

A) Metin
B) Okuma soruları
C) Okuma amaçları
D) Okuma biçemleri
E) Okuma stratejileri

Cevap : B) Okuma soruları

2. Gelişmekte olan bir çocuk, yeni bir sözcüğün anlamını belirlemeye yardımcı olmak için birtakım sözcüksel ilkeleri kullanır.
Aşağıdakilerden hangisi bu ilkelerden biri değildir?

A) Taksonomik kısıtlama
B) Bilişsel sistem kısıtlama
C) Yeni stratejiler
D) Karşılıklı seçkinlik
E) Kategorik anlam

Cevap : E) Kategorik anlam

3. İkinci dil öğreniminde “kullan ya da unut” yaklaşımı aşağıdakilerden hangisini ifade eder?

A) İkinci dilin yaşam boyu kullanılması gerektiği
B) İkinci dili öğrenmenin beyin aktivitesini artırdığı
C) İlk dilin kullanımının ikinci dili unutturacağı
D) İkinci dilin sürekli kullanılmazsa unutulacağı
E) İkinci dil öğrenimi için enerji harcamanın gereksiz olduğu

Cevap : D) İkinci dilin sürekli kullanılmazsa unutulacağı

4. Aşağıdakilerden hangisi bir metnin tam olarak anlaşılması için okurların sıklıkla kullandıkları stratejilerden biri değildir?

A) Çeşitli amaçlar doğrultusunda metni tarama
B) Okuma sürecinde dil bilgisini ve ses bilgisini inceleme
C) Okuma sürecinde dünya bilgisini kullanma
D) Metnin içeriğine, sözcük ve tümcelerin anlamına ilişkin tahminde bulunma
E) Metindeki ana düşünceyi ve yardımcı düşünceleri belirleme

Cevap : B) Okuma sürecinde dil bilgisini ve ses bilgisini inceleme

5. Her iki kuramın savunucuları da dil edinimi için olası mantıklı açıklamalarını savunmuştur ancak modellerini farklı açılardan şekillendirirler. Skinner’ın ….. ve Chomsky’nin ….., bireyci teorik temelleri açısından değerlendirildiklerinde birbirleriyle çelişirler.
Yukarıdaki ifadede verilen boşluklara sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) doğuştancılığı – davranışçılığı
B) davranışçılığı – doğuştancılığı
C) doğuştancılığı – bilişselciliği
D) kuramsallığı – doğuştancılığı
E) doğuştancılığı – kuramsallığı

Cevap : B) davranışçılığı – doğuştancılığı

6. Aşağıdakilerden hangisi ikinci dil edinimi bileşenlerinden biri değildir?

A) Dilsel çıktı
B) Bireysel farklılıklar
C) Öğrenci işlemlemesi
D) Vücut yapısı
E) Dilsel girdi

Cevap : D) Vücut yapısı

7. Leech (1974) hangi anlam türlerini sınıflandırmak için bir şema sunmuştur?

A) Evrensel anlam, özel anlam ve kültürel anlam
B) Gerçek anlam, yanıltıcı anlam ve önermeli anlam
C) Doğal anlam, yapay anlam ve pratik anlam
D) Kavramsal anlam, çağrışımsal anlam ve tematik anlam
E) İletişimsel anlam, gösterimsel anlam ve bireysel anlam

Cevap : D) Kavramsal anlam, çağrışımsal anlam ve tematik anlam

8. Çocukların erken fiil kullanımı konusundaki çalışmalara göre, neden çocuklar anlamsal olarak genel fiiller kullanmaktadır?

A) Bu fiillerin birçok kullanımı dilsel deneyim yoluyla belirlenmesi gerektiği için
B) Fiil anlamlarının, küçük bir şekilde spesifik olarak belirlenmiş semantik unsurlardan oluştuğu için
C) Daha belirgin terimlerle değiştirilmeleri için
D) Genel anlamlarını kodlamaları için
E) Henüz edinmedikleri daha spesifik kelimeler yerine

Cevap : E) Henüz edinmedikleri daha spesifik kelimeler yerine

9. Reklam gibi metin türleri aşağıdaki kategorilerden hangisine dâhildir?

A) İkna edici metin
B) Anlatısal metin
C) Gerçekçi metin
D) Kanıtlayıcı metin
E) Açıklayıcı metin

Cevap : A) İkna edici metin

10. İkinci dil ediniminde dil aktarımına bağlı hata türleri aşağıdakilerden hangisidir?

A) Aşırı genelleme ve basitleştirme
B) Eksiltme ve zorlaştırma
C) Dil değişimi ve dil karıştırma
D) Üretici dil bilgisi
E) Evrensel dil gelişimi

Cevap : A) Aşırı genelleme ve basitleştirme

11. Dil ediniminde bu aşamada bebekler “pa – pa” veya “ma- ma” şeklinde dudaksıl seslerle üretilen heceleri yan yana getirerek tekrarlayarak üretmektedirler, burada sözü edilen aşama aşağıdakilerden hangisidir?

A) Babıldama/Gığıldama evresi
B) Okul dönemi
C) Dil öncesi dönem
D) Çoklu kelime dönemi
E) Tek kelimelik dönem

Cevap : A) Babıldama/Gığıldama evresi

12. Dil öncesi gelişimin açıklaması yapılırken üç ana gelişim alanına yoğunlaşılır. Bunlardan ilki, bebeğin dilsel uyaranları algılama yeteneğidir. Bu, konuşmanın anlam taşıdığının farkına varmadan önceki konuşmayı algılama yeteneği olarak tanımlanan ….. (infant speech perception) alanıdır.
Yukarıda verilen boşluğu doldurmak için aşağıdakilerden en uygun kavram hangisidir?

A) bebek-yetişkin etkileşimi
B) bebek konuşma üretimi
C) bebek konuşma algısı
D) çocuk konuşma algısı
E) babıldama/gığıldama

Cevap : C) bebek konuşma algısı

13. Aşağıdakilerden hangisi eş zamanlı çift dilliliği tanımlar?

A) İki dil bilen kimseler için kullanılır.
B) Göç sonrası dil öğrenenler için kullanılır.
C) Aynı anda çift dile maruz kalan insanlar için kullanılır.
D) Küçük yaşlardan itibaren ikinci dile maruz kalanlar için kullanılır.
E) Birden fazla dil bilen kimseler için kullanılır.

Cevap : C) Aynı anda çift dile maruz kalan insanlar için kullanılır.

14. Dilbilgisel yapılar aynı sırayla öğrenilemez. Bu dönemde ikinci dil öğrenenin konuşmaya çalışmadığını, dili üretebilmek için bir hazırlıkta olduğunu ve dinleme ve okuma yoluyla ikinci dil girdisini aldığını gözlemleriz. Bu süreç ….. olarak tanımlanır.
Yukarıdaki metinde boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) sessiz dönem
B) ikinci dil edinimi
C) dil öğrenimi
D) karmaşık dönem
E) hassas dönem

Cevap : A) sessiz dönem

15. Sözcük yapısı, çocuğun doğduğu dil topluluğuna özgüdür. Cümle yapısı edinmek, ana dilinde kabul edilebilir cümleler üretmek için önceden edinilmiş ….. ve ….. kelimelerin bir araya getirildiği, doğru kabul edilen yolların edinilmesi anlamına gelir.
Yukarıdaki paragrafta verilen boşlukları tamamlayacak kavramlar sırasıyla aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?

A) dilbilgisel / işlevsel
B) içeriksel / dilbilgisel
C) anlamsal / kavramsal
D) içeriksel / işlevsel
E) dilbilgisel / sözcüksel

Cevap : D) içeriksel / işlevsel

16. Ses bilgisi ile ilgili aşağıda verilen ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Seslerin ve ses birimlerinin nasıl gerçekleştiği ile ilgilenir.
B) Sesi anlamdan bağımsız bir biçimde inceler.
C) Sesi anlamla ilişkili olarak inceler.
D) Ses bilimi belirli bir dilden bağımsız bir alandır.
E) Seslerin fiziksel, akustik ve anatomik özellikleriyle ilgilenir.

Cevap : C) Sesi anlamla ilişkili olarak inceler.

17. Kritik Dönem Hipotezi hakkında aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Eğer dil girdisi belirli bir yaşa kadar gerçekleşmezse birey tam dil komutuna ulaşamaz.
B) Yetişkinlerin ikinci dil öğreniminde hemen tanımlanabilen bir yabancı aksanı vardır.
C) Yaşamın ilk yılları ilk dil edinimi için çok kritiktir.
D) Dil edinme yeteneği yaşa bağlıdır.
E) İkinci bir dilin edinimi için kritik bir dönem yoktur.

Cevap : E) İkinci bir dilin edinimi için kritik bir dönem yoktur.

18. Aşağıdakilerden hangisi Davranışçılık Kuramının özelliklerinden biri değildir?

A) Hatalar yanlış öğrenmenin göstergesidir.
B) Öğrenme birey tarafından belirlenir.
C) Çocuklar dili taklit ederek öğrenir.
D) Dil öğrenimi mekanik bir süreçtir.
E) Öğrenmede koşullanma vardır.

Cevap : B) Öğrenme birey tarafından belirlenir.

19. ….. genellikle iki dil bilen kimseler için kullanılır. İdeal olan, iki dili de eğitimli bir ana dil konuşmacısı kadar iyi bilmektir.
Yukarıdaki cümlede verilen boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Sıralı çift dillilik
B) Eş zamanlı çift dillilik
C) Çift dillilik
D) Tek dillilik
E) Çok dillilik

Cevap : C) Çift dillilik

20. Çift dilli çocukların sözcük edinimi ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi doğrudur?

A) İki dildeki sözcüklerin birbirinden farklı olduğunu ayırt etmekte zorluk çekerler.
B) İki dildeki sözcüklerin hangi anlamda olduğunu kavramakta güçlük çekerler.
C) İki dile maruz kalan çocuklar iki dilin de sesletim yapısını farklı biçimde öğrenirler.
D) İki dildeki seslerin birbirinden farklı olduğunu ayırt etmekte zorluk çekerler.
E) İki dilin de temsil ettiği terimleri ve sözcük kalıplarını kolaylıkla hafızalarına alırlar.

Cevap : E) İki dilin de temsil ettiği terimleri ve sözcük kalıplarını kolaylıkla hafızalarına alırlar.

Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi

 

Auzef Bölümler Çocuk Gelişimi Ön Lisans 2022-min

Erken Çocukluk Döneminde Dil Edinimi 2023-2024 Final Soruları

Editor

Editör

error: Kopyalamaya Karşı Korumalıdır!