Türk Dili -1 2023-2024 Bütünleme Soruları
Türk Dili -1 2023-2024 Bütünleme Soruları
#1. Aşağıdakilerden hangisi dil ölümlerinin sebepleri arasında yer almaz?
Cevap : D) Bir toplumda görülen çocuk ölüm oranlarının artması
Dil ölümleri, genellikle bir dili konuşan toplulukların sosyal, ekonomik ve politik baskılar sonucunda dilini terk etmesi veya dili konuşan kişi sayısının ciddi şekilde azalması ile meydana gelir. Dilin kaybolmasının birçok sebebi olabilir; bu sebepler genellikle dili konuşan topluluğun yaşadığı değişimlerle ilişkilidir.
A) Azınlık psikolojisinin tesiri ile sürgünde yaşanan paradoks: Azınlık dilleri, genellikle baskın kültürlerin etkisi altında kaybolma riski taşır. Sürgün gibi zorlayıcı koşullar, toplulukların dilini koruma yeteneğini olumsuz etkileyebilir.
B) Göç esnasında verilen insan kaybı ve az bir nüfusla güçlü bir dilin bünyesine yerleşmek: Göç, dilin konuşulduğu topluluğun dağılmasına ve dilin kullanım alanlarının azalmasına sebep olabilir.
C) Baskın dilin, iş bulmak ve iş çevrelerinde tutunabilmek için öğrenilme ve kullanılma gereği: Ekonomik ve sosyal faktörler, insanları baskın dili öğrenmeye ve kullanmaya teşvik eder, bu da yerel dillerin kullanımının azalmasına yol açabilir.
D) Bir toplumda görülen çocuk ölüm oranlarının artması: Bu seçenek, doğrudan dil ölümleriyle ilişkili bir sebep olarak görülmez. Çocuk ölüm oranlarının artması, toplumun genel sağlık durumunu ve demografik yapısını etkileyebilir, ancak bu, dilin kullanımı veya devamlılığı ile doğrudan ilişkili bir faktör değildir.
E) Savaş, soykırım ve bunların sebep olduğu göç: Bu tür travmatik olaylar, dilin konuşulduğu toplulukların parçalanmasına, dağılmasına veya yok olmasına yol açabilir, bu da dilin kaybolmasına sebep olabilir.
Bu durumda, dil ölümlerinin sebepleri arasında doğrudan yer almayan seçenek D) Bir toplumda görülen çocuk ölüm oranlarının artması’dır.
#2. İletişimde karşılaşılan güçlüklerin temel sebebi aşağıdakilerden hangisidir?
Cevap : C) Doğru dinleme alışkanlığının kazanılmaması
İletişimde karşılaşılan güçlüklerin çok çeşitli sebepleri olabilir, ancak soruda verilen seçenekler arasından en temel sebep seçilmek istenmektedir. İletişim, gönderici ve alıcının etkili bir şekilde etkileşime girmesini gerektirir. Bu süreçte, konuşmanın dinlenmesi, göz teması, kelime bilgisi gibi unsurlar önemli rol oynar. Ancak, bu unsurlardan her biri etkili iletişimi engelleyebilecek özel durumlar yaratır.
A) Konuşmanın dinlemeden üstün olması: İletişimde, konuşmanın dinlemeyi aşması, dinleyici tarafından mesajın tam anlamıyla alınmasını engelleyebilir. Bu, etkileşimde dengesizliğe neden olur.
B) Göz teması kurulmaması: Göz teması, iletişimde güven ve anlayışın bir göstergesidir. Göz temasının olmaması, mesajın etkili bir şekilde iletilmesini ve alınmasını zorlaştırabilir.
C) Doğru dinleme alışkanlığının kazanılmaması: Etkili iletişimin temelinde, mesajı tam olarak anlamak için gerekli olan doğru dinleme alışkanlıklarının kazanılması yatar. Doğru dinleme, sadece söylenenleri duymak değil, aynı zamanda anlamak, empati kurmak ve geri bildirimde bulunmak anlamına gelir.
D) Anlamama kaygısının yaşanması: İletişim sırasında anlamama kaygısı, alıcının mesajı tam olarak işlemesini ve anlamasını engelleyebilir. Bu, özellikle yeni veya karmaşık bilgilerin aktarılması sırasında ortaya çıkabilir.
E) Kelime bilgisinin yetersiz olması: İletişimde kullanılan dilin ve terimlerin bilinmemesi, mesajın doğru bir şekilde anlaşılmasını engelleyebilir.
Bu seçenekler içerisinde, iletişimde karşılaşılan güçlüklerin en temel sebebi olarak C) Doğru dinleme alışkanlığının kazanılmaması öne çıkar. Doğru dinleme alışkanlıklarının kazanılmaması, etkili iletişim kurulmasının önündeki en büyük engellerden biridir, çünkü bu, iletişim sürecinin her aşamasında karşılıklı anlayışın sağlanmasını zorlaştırır. Bu nedenle, etkili iletişim becerilerinin geliştirilmesinde doğru dinleme alışkanlıklarının kazanılmasına öncelik verilmelidir.
#3. Aşağıdakilerden hangisi standart (ölçünlü) dile dayalı alfabemizde bir işaretle gösterilmeyip yalnızca Anadolu ağızlarında bulunan seslerden biridir?
Cevap : D) ñ
Standart Türkçe alfabesinde çoğu ses belirli bir harf ile temsil edilirken, bazı sesler standart alfabede bir işaretle gösterilmez ve özellikle Anadolu ağızlarında kullanılan özgün sesleri içerebilir. Verilen seçenekler arasında:
A) l: Standart Türk alfabesinde yer alan ve “el” gibi kelimelerde kullanılan bir harftir.
B) v: Yine standart Türk alfabesinde bulunan ve “var” gibi kelimelerde kullanılan bir harftir.
C) k: Standart alfabede “kalem” gibi kelimelerde kullanılan bir başka harftir.
D) ñ: Bu ses, standart Türk alfabesinde bir işaretle gösterilmez ve yalnızca bazı Anadolu ağızlarında bulunan, İspanyolcada “niño” (çocuk) kelimesindeki “ñ” sesine benzer bir sesi temsil eder. Türkçe standardında bu ses için bir harf bulunmaz.
E) ü: Standart Türk alfabesinde bulunan ve “gül” gibi kelimelerde kullanılan bir harftir.
Bu nedenle, standart (ölçünlü) dile dayalı alfabemizde bir işaretle gösterilmeyip yalnızca Anadolu ağızlarında bulunan ses D) ñ’dir.
#4. Diller arası alışverişle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Cevap : C) Sadece köklü bir tarihe sahip olan diller sözcük verebilir.
Diller arası alışveriş, farklı diller arasındaki etkileşim ve bu etkileşim sonucunda dillerin birbirlerinden sözcük, ifade veya dilbilgisi kuralları alması sürecidir. Bu süreç, çeşitli sebeplerle gerçekleşebilir ve dillerin evrimini etkiler. Verilen ifadelerin doğruluğunu değerlendirirsek:
A) “Özenti yoluyla dile giren unsurlarda dilsel ihtiyaç yok gibidir.” Bu ifade, özellikle popüler kültür, teknoloji veya moda gibi alanlarda başka dillerden alınan sözcüklerin dile eklenmesini açıklar. Dilsel ihtiyaçtan ziyade, sosyal veya kültürel etkileşimlerin sonucu olarak görülebilir ve genelde doğrudur.
B) “Siyasi, ekonomik vb. bakımdan güçlü toplumların dilleri daha etkilidir.” Tarihsel olarak doğru bir ifadedir. Güçlü toplumların dilleri, ticaret, siyasi etkileşimler veya kültürel yayılma yoluyla diğer dillere daha fazla sözcük ve ifade aktarmıştır.
C) “Sadece köklü bir tarihe sahip olan diller sözcük verebilir.” Bu ifade yanlıştır. Diller arası alışveriş, bir dilin tarihî derinliğinden bağımsız olarak gerçekleşebilir. Yeni oluşan veya köklü bir tarihe sahip olmayan diller de diğer dillere sözcük verebilir. Önemli olan faktör, diller arası etkileşim ve ihtiyaçtır.
D) “Kültürel ilişkilerin sonucu bir dile yabancı sözcükler girebilir.” Bu ifade, diller arası alışverişin önemli sebeplerinden birini doğru bir şekilde açıklar. Kültürel etkileşimler, dillerin birbirlerinden öğrenmesine ve yabancı sözcüklerin alınmasına yol açar.
E) “Diller arası alışverişte bilgi alıntısı görülebilir.” Bilgi, teknoloji, sanat gibi alanlardaki gelişmelerin paylaşılmasıyla, ilgili terimler ve kavramlar da diller arası alışverişin bir parçası olabilir. Bu ifade doğrudur.
Sonuç olarak, C) Sadece köklü bir tarihe sahip olan diller sözcük verebilir. ifadesi yanlıştır ve diller arası alışverişin nasıl gerçekleştiğine dair yanlış bir anlayışı yansıtır.
#5. Yazılışları ve söylenişleri aynı olan bazı sözcüklerin anlam bakımından farklı olması durumuna eşseslilik adı verilir. Buna göre aşağıdaki sözcüklerin hangisinde eşseslilik yoktur?
Cevap : A) Kalp
Eşseslilik, yazılışları ve söylenişleri aynı olan ancak anlam bakımından farklı olan sözcükler için kullanılan bir terimdir. Bu tür sözcükler, bağlam içinde farklı anlamlar taşıyabilir. Verilen seçeneklerdeki sözcükleri değerlendirdiğimizde:
A) Kalp: Genellikle tek bir anlamı ifade eder; insan vücudunda kanı pompalayan organ.
B) Dolu: Hem “yağış şekli” anlamında (buz taneleri halinde yağan yağış) hem de “içi dolu, boş olmayan” anlamında kullanılabilir.
C) Bar: Hem bir içki servisi yapılan mekanı ifade eden bir sözcük hem de çubuk anlamına gelebilir.
D) Çay: Hem “içecek” hem de “akarsu” anlamında kullanılabilir.
E) El: Hem “vücudun uzuvlarından biri” anlamında hem de “bir şeyi yapmak için gerekli olan güç veya yetenek” gibi farklı anlamlarda kullanılabilir.
Bu durumda, anlam bakımından farklılık göstermeyen ve direkt olarak eşseslilik özelliği taşımayan sözcük A) Kalp’tir. “Kalp” kelimesi, genellikle sadece “insan vücudunda kanı pompalayan organ” anlamında kullanılır ve bağlamdan bağımsız olarak farklı anlamlara gelmez. Dolayısıyla doğru cevap A) Kalp’tir.
#6. Türkçenin diller arası ilişkisi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
Cevap : E) En eski metinlerimiz olan Göktürk yazıtlarında sadece Türkçe kökenli sözcükler bulunur.
Türkçenin diller arası ilişkisi ve kelime alışverişi tarih boyunca çeşitli kültürlerle etkileşim içinde olmuştur. Bu etkileşim, Türkçenin kelime dağarcığının zenginleşmesine yol açmıştır. Verilen ifadelerden hangisinin yanlış olduğunu değerlendirelim:
A) Türkiye Türkçesinde İngilizce alıntılar, özellikle teknoloji, bilim, ekonomi ve popüler kültür alanlarında oldukça etkilidir. Bu doğru bir ifadedir.
B) İslam dininin kabulüyle birlikte Arapça ve Farsça kaynaklı pek çok sözcük, terim ve ifade Türkçeye girmiştir. Bu da doğru bir ifadedir ve özellikle Orta Çağ’dan itibaren Türk dili üzerinde büyük bir etki yapmıştır.
C) Türkçe, tarih boyunca birçok dile sözcük vermiş ve birçok dilden sözcük almıştır. Bu karşılıklı etkileşim, Türkçenin diller arası ilişkilerini doğru bir şekilde yansıtır.
D) 19. yüzyıl ile birlikte, Batılılaşma ve modernleşme süreçlerinin bir parçası olarak Türkçede Batı kaynaklı kelimelerin artışı görülmüştür. Bu, özellikle Tanzimat döneminden itibaren daha da belirginleşmiş bir durumdur.
E) En eski metinlerimiz olan Göktürk yazıtlarında sadece Türkçe kökenli sözcükler bulunur ifadesi, yanlış bir ifadedir. Göktürk yazıtları, Türk tarihi ve kültürü hakkında önemli bilgiler içerse de, bu dönemde de Türkler çeşitli dillerle etkileşim halindeydi ve yazıtlarda sadece Türkçe kökenli sözcüklerin bulunması beklenmez. Türkler, tarih boyunca çeşitli halklarla etkileşim içinde olmuş ve bu etkileşimler dil üzerinde de izler bırakmıştır.
Bu nedenle, yanlış olan ifade E) En eski metinlerimiz olan Göktürk yazıtlarında sadece Türkçe kökenli sözcükler bulunur’dur.
#7. "Düz bir çizgi çizebilmek için yıllarca uğraşmak gerekiyordu," cümlesinin ögeleri sırasıyla aşağıdakilerden hangisidir?
Cevap : D) zarf – özne – yüklem (Cevap anahatarına göre)
“Düz bir çizgi çizebilmek için yıllarca uğraşmak gerekiyordu,” cümlesi için verilen “D) zarf – özne – yüklem” seçeneğini daha yakından inceleyelim. Bu seçenekteki ögelerin cümledeki karşılıklarını belirlemek gerekiyor:
Zarf: Cümledeki “Düz bir çizgi çizebilmek için” ifadesi, yapılacak eylemin amacını belirten bir zarf tümlecidir. “Yıllarca” ifadesi de süreyi belirten bir zarf tümlecidir. Ancak, bu seçenek zarf ögesini tek bir öge olarak ele alırken, cümledeki iki farklı zarf tümleciyi açıkça ayırmamaktadır.
Özne: Cümlede açıkça belirtilmiş bir özne yoktur. Türkçede bazen özne gizli olabilir veya cümlenin anlamı ve yapısı gereği özne kullanılmayabilir. Bu cümle, genel bir gerçeklik veya zorunluluk ifade eden bir yapıdadır ve “gerekmek” fiili genellikle öznesiz kullanılır. Bu nedenle, “zarf – özne – yüklem” sıralaması bu cümle için doğru bir açıklama gibi görünmeyebilir çünkü cümlede açık bir özne bulunmamaktadır.
Yüklem: Cümlenin yüklemi “gerekiyordu” kelimesidir ve cümlenin sonunda yer alır. Bu, cümlenin eylemini ifade eder ve geçmiş zamanı belirtir.
Yapılan açıklamaya dayanarak, bu cümlenin yapısını en doğru şekilde “zarf – özne – yüklem” olarak tanımlamak, cümlenin yapısını tam olarak yansıtmaz. Cümle, daha çok “zarf tümleci – yüklem” yapılarına sahiptir, ve özne açıkça ifade edilmemiştir. Ancak, eğer “zarf – özne – yüklem” seçeneğini kabul edecek olursak, bu, cümlenin genel anlam ve yapısını kaba bir şekilde özetleyebilir, fakat bu özelleşmiş bir durum için zorlama bir açıklama olacaktır. İlk baştaki analizimde bu detayı gözden kaçırmış olabilirim, ancak Türkçe gramer yapısını ve öznesiz cümle kullanımını dikkate alarak cümledeki gerçek yapıyı yansıtmak önemlidir. Bu durumda, cümle daha çok genel bir zorunluluk veya durumu ifade etmek için kullanılan öznesiz bir yapıya sahiptir.
#8. “Bir devletin sınırları içerisinde yönetimde, hukukta, eğitimde ve ticarette gerek sözlü gerekse yazılı iletişimde kullanılan, genellikle kanunla belirlenen dile denir. Bu dile resmî dil de denir.” Tanımdaki dil aşağıdakilerden hangisidir?
Cevap : B) Devlet dili
Tanımda bahsedilen, bir devletin sınırları içerisinde yönetimde, hukukta, eğitimde ve ticarette gerek sözlü gerekse yazılı iletişimde kullanılan ve genellikle kanunla belirlenen dil, B) Devlet dili olarak adlandırılır. Resmî dil, bir ülkenin resmi işlemlerinde, eğitim sisteminde ve resmi belgelerinde kullanılan dili ifade eder ve genellikle bir ülkenin anayasası veya yasaları tarafından resmi olarak tanımlanır.
#9. Aşağıdaki sözcüklerin hangisinde damak (kalınlık- incelik) uyumu bulunmaz?
Cevap : D) Heyecan
Türkçede büyük ünlü uyumu kuralına göre, bir kelimenin içindeki ünlüler ya hep dar (i, ı, u, ü) ya da hep geniş (a, e, o, ö) olmalıdır. Ayrıca, damak uyumu (kalınlık-incelik uyumu) da bu kapsamda değerlendirilir ve bir kelimenin içindeki ünlülerin ya hepsi kalın (a, ı, o, u) ya da hepsi ince (e, i, ö, ü) olmalıdır. Verilen seçenekler arasından damak uyumuna uymayanı bulalım:
A) Ceket: İçindeki “e” ünlüleri birbiriyle uyumludur.
B) Umut: İçindeki “u” ve “u” ünlüleri birbiriyle uyumludur.
C) Yoldaş: İçindeki “o” ve “a” ünlüleri kalınlık-incelik uyumuna uyar, çünkü her ikisi de kalın ünlülerdir.
D) Heyecan: İçindeki “e”, “e” ve “a” ünlüleri arasında damak uyumu bulunmaz. “e” ince, “a” ise kalın bir ünlüdür.
E) Boyun: İçindeki “o” ve “u” ünlüleri birbiriyle uyumludur.
Bu nedenle, damak (kalınlık-incelik) uyumuna uymayan kelime D) Heyecan’dır.
#10. Aşağıdakilerden hangisi cümlenin ögelerinden biri değildir?
Cevap : A) Cümle dışı unsur
Cümle ögeleri, bir cümlenin yapı taşlarını oluşturan temel unsurlardır. Bu ögeler genellikle özne, yüklem, nesne, dolaylı tümleç, zarf tümleci ve belirteç gibi dilbilgisi terimleri ile ifade edilir. Verilen seçenekler arasında:
A) Cümle dışı unsur: Bu terim, geleneksel cümle ögeleri arasında yer almaz. Cümle ögeleri, cümlenin anlamını ve yapısını doğrudan etkileyen unsurlardır. “Cümle dışı unsur” ise, cümlenin anlamına veya yapısına doğrudan katkıda bulunmayan, metnin akışı veya vurgusuyla ilgili olabilecek ancak dilbilgisi açısından cümlenin temel yapı taşlarından sayılmayan ögeleri ifade eder.
B) Yer tamlayıcısı: Cümlenin nerede gerçekleştiğini belirten ögedir ve bir cümle ögesidir.
C) Yüklem: Cümlenin olmazsa olmaz ögesi, eylemi veya durumu ifade eder.
D) Özne: Cümlenin kim veya ne hakkında olduğunu belirten ögedir.
E) Zarf tümleci: Zaman, yer, sebep gibi unsurları açıklayan ve genellikle yüklemi tamamlayan ögedir.
Bu nedenle, cümlenin ögelerinden biri değildir diyebileceğimiz seçenek A) Cümle dışı unsur’dur.
#11. Aşağıdaki kelime türlerinden hangisi anlamlı kelimeler arasında değerlendirilmez?
Cevap : E) Zamir
Bu soru, Türkçedeki kelime türlerinin işlevleri ve anlam taşıma kapasiteleri ile ilgilidir. Türk Dilinde temel kelime türleri arasında isim, fiil, zarf, sıfat ve zamir bulunur. Her birinin dil içinde farklı rolleri vardır:
İsim (Ad): Canlı veya cansız, somut veya soyut varlıkları adlandıran kelimelerdir. Örneğin; ağaç, sevgi, kitap.
Fiil (Eylem): Bir eylemi, durumu veya oluşu ifade eden kelimelerdir. Örneğin; koşmak, düşünmek, olmak.
Zarf: Fiiller, sıfatlar veya diğer zarfların anlamını zaman, yer, durum, miktar gibi çeşitli yönlerden tamamlayan veya kısıtlayan kelimelerdir. Örneğin; hızlıca, burada, çok.
Sıfat: İsimleri niteleyen, onlara çeşitli özellikler atfeden kelimelerdir. Örneğin; güzel, eski, büyük.
Zamir (Adıl): İsimlerin yerine kullanılarak, cümle içinde tekrarın önüne geçen kelimelerdir. Örneğin; ben, sen, o, biz, siz, onlar.
Sorunun odaklandığı konu, bu kelime türlerinden hangisinin “anlamlı kelimeler” arasında değerlendirilmediğidir. Bu bağlamda, “anlamlı kelimeler” ifadesi, bağlam dışında bağımsız bir anlam taşıyan kelimeleri ifade eder. İsim, fiil, zarf ve sıfatlar bağımsız olarak anlam taşıyabilirken, zamirler tek başlarına spesifik bir anlam taşımazlar. Zamirler, atıfta bulundukları isimler olmadan tam anlamını kaybeder; yani zamirler, anlamını belirli bir isme veya varlığa referansla kazanır. Bu nedenle, zamirler bağımsız anlamlı kelimeler arasında değerlendirilmez. Dolayısıyla doğru cevap E) Zamir’dir.
#12. Görülen geçmiş zaman ekinin tüm değişken biçimlerini aşağıdaki ses gruplarından hangisi ifade etmektedir?
Cevap : B) -DX
Türkçede görülen geçmiş zaman, fiillere eklenen eklerle ifade edilir ve bu ekler Türkçenin ses uyumları kurallarına göre değişiklik gösterir. Soruda verilen seçenekler arasında, ses uyumlarına ve değişken biçimlere uygun olarak görülen geçmiş zaman ekinin tüm değişken biçimlerini temsil eden bir simgeleme bulunmaktadır.
Görülen geçmiş zaman için kullanılan ek, temelde “-dı”, “-di”, “-du”, “-dü” şeklinde dört farklı biçimde karşımıza çıkar. Bu ekler, fiil kökünün son sesine bağlı olarak büyük ünlü uyumuna uyar ve uygun sesli harfle biten bir ek alır. Burada dikkate alınması gereken, sesli harflerin (a, e, i, ı, o, ö, u, ü) fiil kökünün son sesine göre seçilmesidir.
Verilen seçeneklerden “-DX” simgelemesi, bu ses uyumları ve değişken biçimlerin genel bir temsilidir. Burada “D” harfi, geçmiş zaman ekinin başlangıcını; “X” ise bu ekin, fiil köküne göre alabileceği farklı sesli harf seçeneklerini (a, e, i, ı, o, ö, u, ü) simgelemektedir.
Bu nedenle, görülen geçmiş zaman ekinin tüm değişken biçimlerini ifade eden seçenek:
B) -DX
olarak belirlenebilir. Bu simgeleme, Türkçedeki ses uyumlarına uygun olarak değişen geçmiş zaman eklerinin genel bir gösterimidir.
#13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ikileme sıfat görevinde kullanılmıştır?
Cevap : E) Eğri büğrü yollar bekler bizi.
Ikileme, bir kelimenin ya da ifadenin anlamını güçlendirmek, vurgulamak ya da belirginleştirmek için tekrar edilmesidir. Türkçede ikilemeler sıklıkla kullanılır ve çeşitli görevler üstlenebilirler. Soruda verilen cümleler arasında ikileme kullanımına bakalım:
A) Çay fokur fokur kaynamıştı.: Burada “fokur fokur”, çayın kaynama sesini anlatan bir zarf olarak kullanılmıştır.
B) Ev mev bakacak zamanım yok.: Bu cümlede ikileme yoktur; muhtemelen yanlışlıkla değiştirilmiş bir ifade var.
C) Koşa koşa yanına geldim.: “Koşa koşa”, eylemi vurgulayan bir zarf ikilemesidir.
D) Bütün ıvır zıvırları kaldırdım.: “Ivır zıvır”, nesneleri küçümseyici bir anlamda nitelendiren bir sıfat ikilemesidir, ancak bu ikileme doğrudan bir sıfat görevinde değil, isimleri tanımlayan bir ifade olarak kullanılmıştır.
E) Eğri büğrü yollar bekler bizi.: “Eğri büğrü”, yolların şeklini tanımlayan ve sıfat görevi üstlenen bir ikilemedir.
Bu açıklamalara dayanarak, sıfat görevinde kullanılan ikilemenin E) Eğri büğrü yollar bekler bizi. cümlesinde olduğunu görüyoruz. “Eğri büğrü” ifadesi, yolların fiziksel özelliklerini vurgulayan bir sıfat ikilemesi olarak kullanılmıştır.
#14. Türkçenin sadeleşme hareketiyle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Cevap : B) Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati edebiyatında sadeleşme hareketi büyük bir hızla artmıştır.
Türkçenin sadeleşme hareketi, dilin daha anlaşılır ve halka yakın bir hale getirilmesini amaçlamış bir süreçtir. Bu süreç çeşitli dönemlerde farklı şekillerde kendini göstermiştir.
– A) Tanzimat dönemi, Türk edebiyatında Batılı anlamda değişimlerin başladığı, dilin sadeleştirilmesi düşüncelerinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Bu ifade doğrudur.
– B) Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati edebiyatı, dilin ağırlıklı olarak sanat için kullanıldığı, Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaların bolca yer aldığı bir dönemi ifade eder. Bu dönemde dil, genel olarak sadeleşme hareketinden ziyade, sanat için sanat anlayışı çerçevesinde kullanılmıştır. Bu nedenle, bu dönemlerde sadeleşme hareketinin büyük bir hızla arttığını söylemek yanlıştır.
– C) Türk Dil Kurumu’nun kurulması ve harf devrimi, Cumhuriyet döneminde Türk dilinin sadeleşmesi ve halka daha yakın bir hale getirilmesi sürecinde önemli kilometre taşlarıdır. Bu ifade doğrudur.
– D) 1911’de Selanik’te kurulan Genç Kalemler hareketi, dilde sadeleşmeyi ve halkın anlayabileceği bir dil kullanılmasını savunmuştur. Bu ifade doğrudur.
– E) 1908 yılında kurulan Türk Derneği gibi bir kurumun dilde sadeleşme fikrini savunduğuna dair kesin bir bilgi yoktur. Ancak, bu seçenekteki ifade genel bir yanlış anlaşılmaya dayanıyor olabilir. Türk Derneği’nden ziyade, bu bağlamda sıklıkla atıf yapılan Türk Yurdu Cemiyeti veya Türk Ocağı gibi kurumlar olabilir. Ancak, doğrudan “1908 yılında kurulan Türk Derneği” ifadesi, belirli bir yanlış bilgi içerebilir veya yanıltıcı olabilir. Ancak, dilde sadeleşme hareketi ile doğrudan ilişkilendirilebilecek bir yanlışlık olarak B) seçeneği, verilen bağlamda daha spesifik bir yanlışlık içerir.
Bu bağlamda, B) Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati edebiyatında sadeleşme hareketi büyük bir hızla artmıştır. ifadesi, dilde sadeleşme hareketiyle ilgili yanlış bir bilgi içerir. Bu dönemlerde dil, özellikle sanatsal bir amaçla kullanılmış ve dilin sadeleşmesinden çok, zenginleştirilmesi ön plana çıkmıştır.
#15. Aşağıdakilerden hangisi dilin yapısı üzerinde derin izler bırakan unsurlardan biri değildir?
Cevap : A) Nüfus yoğunluğu
Dilin yapısı ve gelişimi üzerinde etkili olan birçok faktör vardır. Bu faktörler arasında coğrafya, iklim, komşu halklarla olan ilişkiler ve ekonomik faaliyetler gibi unsurlar dilin evrimini şekillendirir. Ancak, verilen seçenekler arasında dilin yapısını doğrudan etkileyen unsurlar arasında genellikle A) Nüfus yoğunluğu doğrudan bir etken olarak sayılmaz. Nüfus yoğunluğu, dilin kullanım alanlarını ve belki de bir dilin lehçelerinin çeşitliliğini etkileyebilir, ancak dilin temel yapısı üzerinde iklim, coğrafya, komşu halklarla ilişkiler ve üretim-tüketim ilişkileri gibi diğer faktörlere kıyasla daha az doğrudan bir etkiye sahiptir. Dolayısıyla, dilin yapısı üzerinde derin izler bırakan unsurlardan biri değildir diyebileceğimiz seçenek A) Nüfus yoğunluğu olacaktır.
#16. Aşağıdaki kelimelerden hangisinde hece düşmesi (hece yutulması) ses olayı gerçekleşmiştir?
Cevap : E) pazar ertesi > pazartesi
Hece düşmesi veya hece yutulması, konuşma dilinde bazı hecelerin zamanla telaffuz edilmeyip düşmesi sonucu kelimelerin daha kısa ve değişik bir biçimde söylenmesi durumudur. Bu ses olayı, genellikle hızlı konuşma sırasında veya dilin tarihî gelişimi içinde belirli kelimelerde görülür. Verilen örneklerden hangisinin bu ses olayını yansıttığını inceleyelim:
A) dirilik > dirlik: Bu örnekte, “dirilik” kelimesinden bir hecenin çıkarılmasıyla “dirlik” kelimesi oluşmuştur. Ancak, bu örnekten ziyade daha açık bir hece düşmesi örneği aranabilir.
B) kapıg > kapı: “kapıg” kelimesinin “kapı”ya dönüşmesi, eski Türkçede son hecede bulunan “g” sesinin düşmesi ile ilgili bir örnek olabilir, ancak bu doğrudan hece düşmesi olarak değil, ses düşmesi olarak değerlendirilir.
C) kahve altı > kahvaltı: “kahve altı” ifadesinin zamanla “kahvaltı”ya dönüşmesi, hece düşmesi örneğidir ve bu durum, iki kelimenin birleşmesi sonucu ortaya çıkan yeni bir kelime oluşturmuştur.
D) uş imdi > şimdi: “uş imdi” ifadesinin “şimdi”ye dönüşmesi, baştaki hecenin düşmesiyle gerçekleşmiş bir örnektir, ancak bu, Türkçenin tarihî gelişimi içinde belirgin bir örnek değildir.
E) pazar ertesi > pazartesi: “pazar ertesi” ifadesinin zamanla “pazartesi”ye dönüşmesi, hece düşmesi örneğidir ve bu, iki kelimenin birleşip yeni bir kelime oluşturması sonucunda ortaya çıkmıştır.
Bu açıklamalara dayanarak, hece düşmesi (hece yutulması) ses olayının açık bir örneği E) pazar ertesi > pazartesi seçeneğinde görülmektedir.
#17. Aşağıdakilerden hangisi /u/ ünlüsünün özelliklerini tam olarak vermektedir?
Cevap : C) Art – dar – yuvarlak
Ünlüler, konuşma sırasında hava akımının engellenmeden ağız boşluğundan geçmesiyle oluşan seslerdir. Türkçedeki ünlüler, açıklık derecesine (geniş-dar), dudakların durumuna (yuvarlak-düz) ve üretildikleri yere (ön-art) göre sınıflandırılır. “/u/” ünlüsü için doğru özellikler şunlardır:
Art: Sesin, dilin arka kısmı kullanılarak ağız boşluğunun arka tarafında üretilmesi.
Dar: Ağız boşluğunun dar bir alanında sesin üretilmesi, yani dilin yukarı doğru kalkık olduğu durum.
Yuvarlak: Dudakların yuvarlak bir şekilde öne doğru çıkık olduğu durumda sesin üretilmesi.
Bu bilgilere göre, “/u/” ünlüsünün özelliklerini tam olarak veren seçenek C) Art – dar – yuvarlak’tır.
#18. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde altı çizili sözcük mecaz anlamda kullanılmıştır?
Cevap : B) İş yerinde ustabaşı çırağı eziyordu.
Mecaz anlam, bir kelimenin veya ifadenin gerçek anlamının dışında, farklı bir anlamda kullanılmasıdır. Genellikle bir benzetme yapılırken veya bir şeyin üzerinde dolaylı bir şekilde durulurken mecaz anlamdan yararlanılır. Soruda verilen seçenekler arasında mecaz anlam taşıyan cümle:
B) İş yerinde ustabaşı çırağı eziyordu.
Bu cümlede, “eziyordu” fiili mecaz anlamda kullanılmıştır. Gerçek anlamda fiziksel bir ezilme değil, muhtemelen ustabaşının çırağa baskı yapması, onu zor durumda bırakması veya üzerinde aşırı derecede kontrol kurması gibi bir durumu ifade eder. Bu tür bir kullanım, bir kişinin başka bir kişi üzerindeki metaforik baskısını veya otoritesini vurgulamak için yaygın bir şekilde kullanılır.
#19. Güneş dil teorisiyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
Cevap : C) Bu teori Atatürk ve Türk Dil Kurumu tarafından kesinlikle desteklenmemiştir.
Güneş Dil Teorisi, 1930’lu yıllarda Türkiye’de ortaya atılan ve dillerin kökeninin Türk dili olduğunu iddia eden bir teoridir. Bu teori, dönemin bazı aydınları tarafından desteklense de, bilimsel açıdan eleştirilere maruz kalmıştır. İlgili ifadelere göre:
A) Teori gerçekten de “İlk dil hangisiydi?” sorusuna “Türk dili” olarak cevap vermiştir.
B) Teoriye göre, evet, Türk dili bütün dillerin anası olarak görülmektedir.
C) Bu ifade yanlıştır. Güneş Dil Teorisi, Atatürk’ün de ilgisini çekmiş ve dönemin Türk Dil Kurumu tarafından da desteklenmiş bir teoridir. Atatürk, dillerin kökeni ve evrimiyle ilgilenmiş ve bu teori üzerinde çalışmalar yapılmasını teşvik etmiştir.
D) Teoriye göre, ilk insanın ilk tanıdığı nesne güneştir, ve bu nedenle dillerin kökeni güneşle ilişkilendirilmiştir.
E) Evet, Üçüncü Türk Dil Kurultayı’nda bu teori ağırlıkla tartışılmış ve ele alınmıştır.
Bu nedenle, C) Bu teori Atatürk ve Türk Dil Kurumu tarafından kesinlikle desteklenmemiştir. ifadesi yanlıştır.
#20. Farsça bağçe kelimesinin günümüz Türkçesinde bahçe olması aşağıdaki ses olaylarından hangisi ile açıklanabilir?
Cevap : A) Ünsüz benzeşmesi
Farsça “bağçe” kelimesinin Türkçede “bahçe” olarak değişimi, A) Ünsüz benzeşmesi ses olayı ile açıklanabilir. Ünsüz benzeşmesi, bir kelimenin içindeki ünsüzlerden birinin, yanında bulunan bir diğer ünsüzün etkisiyle değişmesi durumudur. Bu durum, kelimenin daha kolay telaffuz edilmesini sağlar. “bağçe” kelimesindeki “ğ” sesinin “h” sesine dönüşmesi, kelimenin Türkçeye geçişi sırasında yaşanan bir ünsüz benzeşmesi örneğidir. Bu ses olayı, kelimenin telaffuzunu kolaylaştırmış ve zamanla kelimenin bugünkü şekli olan “bahçe”ye evrilmesine neden olmuştur.
SONUÇ
Auzef Güz Dönemi bütün bölümlerin 1.sınıf ortak dersleri
Türk Dili -1 2023-2024 Bütünleme Soruları
Auzef Güz Dönemi bütün bölümlerin 1.sınıf ortak dersleri
Türk Dili -1 2023-2024 Bütünleme Soruları
HD Quiz powered by harmonic design
Türk Dili -1 2023-2024 Bütünleme Soruları
Uygulamanızı indirin |
||
---|---|---|
|
Auzef Güz Dönemi bütün bölümlerin 1.sınıf ortak dersleri
Türk Dili -1 2023-2024 Bütünleme Soruları |
|||||
---|---|---|---|---|---|
Auzef Güz Dönemi bütün bölümerin 1.sınıf ortak dersleri
Türk Dili -1 Türk Dili -1 2023-2024 Bütünleme Soruları |