auzefÇocuk GelişimiGelişimsel Psikopatoloji

Gelişimsel Psikopatoloji 2022-2023 Bütünleme soruları

#1. En sık görülen dil-konuşma bozukluğu aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap : A) Özgül dil bozukluğu

En sık görülen dil-konuşma bozukluğu, özellikle çocuklarda, A) Özgül dil bozukluğu olarak bilinir. Özgül dil bozukluğu (ÖDB), çocuğun dil becerilerinin beklenen yaş düzeyinin altında kalması ve bu durumun zeka geriliği, duyu kaybı veya nörolojik bozukluk gibi başka herhangi bir tıbbi veya nörolojik durumla açıklanamaması durumudur. Bu bozukluk, dilin anlaşılması ve/veya ifade edilmesiyle ilgili zorluklarla karakterizedir.

#2. Birincil bakım verenlerinden erken dönemde ayrılmış kurum çocuklarında tanımlanmış depresyon hangisidir?

Cevap : C) Anaklitik depresyon

Birincil bakım verenlerinden erken dönemde ayrılmış ve kurum bakımına alınmış çocuklarda gözlemlenen özel bir depresyon türü, C) Anaklitik depresyon olarak tanımlanır. Anaklitik depresyon, özellikle bebeklik ve erken çocukluk döneminde, ana-baba veya ana figürün sürekli ve duyarlı bakımından mahrum bırakılan çocuklarda görülen bir durumdur. Bu durum, çocuğun gelişiminde önemli aksamalara ve duygusal sorunlara yol açabilir. Anaklitik depresyon kavramı, çocukların duyarlı ve sürekli bakım eksikliğine tepki olarak geliştirdikleri derin üzüntü ve ilgisizlik durumlarını ifade etmek için kullanılır. Bu nedenle, seçenekler arasında doğru yanıt C) Anaklitik depresyondur.

#3. 6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde gerçekleşen yıkıcı depremi yaşamış 6 yaşında bir kız çocuğu ailesi tarafından size getiriliyor. Aile daha önce gittikleri bir çocuk psikiyatrisi uzmanı tarafından çocuklarına travma sonrası stres bozukluğu tanısı konulduğunu dile getiriyor. Aşağıdakilerden hangisi bu bu çocuk ve ailede yapılması uygun olan girişimlerden biri değildir?

Cevap : C) Depremi yaşadıkları şehire bir daha dönmemelerini söylemek

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tanısı konmuş çocukların ve ailelerinin desteklenmesi sürecinde, travmanın üstesinden gelmelerine yardımcı olacak güvenli ve destekleyici bir ortamın sağlanması önemlidir. Günlük yaşam rutinlerini sürdürmek, çocukla kaliteli zaman geçirmek, sağlıklı uyku alışkanlıklarını teşvik etmek ve çocuğun duygularını ifade etmesine olanak tanımak gibi girişimler bu süreçte yararlıdır.
Ancak, C) Depremi yaşadıkları şehire bir daha dönmemelerini söylemek gibi kesin ve kaçınma odaklı tavsiyeler, çocuğun ve ailenin travmayla yüzleşme sürecine yardımcı olmaz ve uzun vadede daha fazla kaygıya yol açabilir. Bu tür ifadeler, çocukta ve ailede durumun üstesinden gelme kapasitelerini sınırlayıcı bir etki yaratabilir ve olayın üstesinden gelmek için gerekli olan yüzleşme ve işleme süreçlerini engelleyebilir. Dolayısıyla, bu seçenek çocuk ve aile için uygun olmayan bir girişimdir.

#4. Küçük çocuklarda sıklıkla görülen normal ritüelistik davranışlarla ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

Cevap : B) İleride görülebilecek obsesif kompulsif bozuluğun habercisidir.

Küçük çocuklarda görülen normal ritüelistik davranışlar, gelişimlerinin bir parçası olarak kabul edilir ve bu davranışlar genellikle belirli bir yaş döneminde azalma gösterir. Bunlar, çocuğun dünyayı anlamasına ve kontrol etmesine yardımcı olur, güvenlik ve rahatlama hissi sağlar.
Ancak, B) İleride görülebilecek obsesif kompulsif bozuluğun habercisidir. ifadesi yanlıştır. Küçük çocuklarda görülen normal ritüelistik davranışlar, genellikle gelişimsel bir evreye özgüdür ve bu davranışların çoğu, ileride obsesif kompulsif bozukluk (OKB) gelişeceğinin kesin bir göstergesi değildir. Çocukluk dönemindeki bu tür davranışlar, gelişimsel olarak beklenen ve çoğu zaman geçici niteliktedir. Obsesif kompulsif bozukluk, daha belirgin, yoğun ve yaşamı kısıtlayıcı obsesyon ve kompulsiyonlarla karakterizedir. Bu nedenle, küçük çocuklardaki ritüelistik davranışların varlığı otomatik olarak OKB’nin habercisi olarak görülmemelidir. Bu belirtiler arasında ayırıcı tanı yapılması önemlidir.

#5. Tiklerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

Cevap : E) Tikleri olan her çocukta ilaç kullanmak gerekir.

Tikler, genellikle çocukluk döneminde başlayan ve istemsiz motor hareketleri veya ses çıkarmaları olarak tanımlanan hareketlerdir. Bu tanımlamalara dayanarak, tiklerle ilgili aşağıdakilerden hangisinin söylenemeyeceği konusunda, E) Tikleri olan her çocukta ilaç kullanmak gerekir. ifadesi doğru değildir.
Tiklerin tedavisi, semptomların şiddetine ve kişinin günlük yaşamına olan etkisine bağlı olarak değişir. Her çocukta ilaç kullanımı gerekmez; bazı durumlarda davranışsal terapiler veya diğer müdahale yöntemleri yeterli olabilir. İlaç tedavisi genellikle tikler ciddi derecede rahatsızlık verici olduğunda veya sosyal, akademik performansı olumsuz etkilediğinde düşünülür. Dolayısıyla, tikleri olan her çocuğun ilaç kullanması gerektiğini söylemek doğru değildir. Tedavi, bireysel ihtiyaçlara göre özelleştirilmelidir.

#6. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda görülen normal kaygının özelliklerinden biri olarak kabul edilmez?

Cevap : C) Durumla veya uyaranla orantısız düzeyde aşırı kaygı olması

Çocuklarda görülen normal kaygı, gelişim dönemlerine özgü değişikliklerle ve zorluklarla baş etme süreçlerinin bir parçasıdır. Bu kaygılar genellikle geçici olur, çocuğun işlevselliğini önemli ölçüde bozmaz ve gelişim dönemine uygun içeriklere sahiptir.
Aşağıdakilerden, çocuklarda görülen normal kaygının özelliklerinden biri olarak kabul edilmez olan ifade, C) Durumla veya uyaranla orantısız düzeyde aşırı kaygı olması’dır. Normal kaygı, çocuğun yaşadığı durumla veya karşılaştığı uyaranla orantılı ve yönetilebilir düzeyde olmalıdır. Orantısız düzeyde aşırı kaygı, normal gelişimsel kaygıdan ziyade, anksiyete bozukluklarını işaret edebilir ve profesyonel yardım gerektirebilir. Bu nedenle, durumla veya uyaranla orantısız düzeyde aşırı kaygının varlığı, normal kaygının özellikleri arasında sayılmaz.

#7. Aşağıdakilerden hangisi çocuk ve ergenlerde davranım bozukluğu gelişimi için risk oluşturan faktörlerinden biri değildir?

Cevap : C) İçe dönük, çekinge bir mizaca sahip olmak

Çocuk ve ergenlerde davranım bozukluğu gelişimi için risk faktörleri arasında sosyal çevre, aile içi dinamikler ve erken yaşam deneyimleri gibi birçok etken bulunur. Aşağıdaki seçeneklerden, bu bozukluğun gelişimi için risk oluşturan faktörlerden biri olmayan seçenek, C) İçe dönük, çekinge bir mizaca sahip olmak’tır.
Davranım bozukluğu, genellikle dışa dönük davranış sorunları, kurallara uymama ve diğer insanlara veya hayvanlara karşı agresif tutumlar gibi özelliklerle ilişkilidir. İçe dönük ve çekingen bir mizaç, genellikle davranım bozukluğu riskini artırmaz; bu tür mizaç özellikleri daha çok içe yönelik sorunlarla (örneğin, anksiyete veya depresyon gibi) ilişkilendirilir. Bu nedenle, davranım bozukluğu gelişimi açısından bir risk faktörü olarak kabul edilmez.

#8. Çocuklarda görülen sosyal anksiyete bozukluğu ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

Cevap : B) Korku ve kaygı yalnızca erişkinlerle sosyal iletişim sırasında ortaya çıkmalıdır.

Çocuklarda görülen sosyal anksiyete bozukluğu, sosyal ortamlarda aşırı kaygı ve korku duyguları ile karakterizedir. Bu bozuklukta, bireyler genellikle sosyal durumları yoğun kaygı verici bulurlar ve bu durumlardan kaçınma eğilimi gösterirler.
Yanlış ifade, B) Korku ve kaygı yalnızca erişkinlerle sosyal iletişim sırasında ortaya çıkmalıdır.’dır. Sosyal anksiyete bozukluğu yaşayan çocuklar ve ergenlerde kaygı ve korku, hem akranlarıyla hem de erişkinlerle sosyal iletişim sırasında ortaya çıkabilir. Sosyal anksiyete bozukluğu, yalnızca belirli bir yaş grubuyla sınırlı olmayıp, çeşitli sosyal durumlarda ve çeşitli insanlarla etkileşim sırasında kaygıyı içerebilir. Bu nedenle, korku ve kaygının sadece erişkinlerle sosyal iletişim sırasında ortaya çıkacağı şeklindeki ifade yanlıştır.

#9. Travma sonrası stres bozukluğunun sırasıyla uyum bozukluğu ve akut stres bozukluğundan ayrımında önemli faktörler hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?

Cevap : C) Belirtilerin süresi ve stressörün niteliği

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), belirli bir travmatik olaya maruz kaldıktan sonra gelişen bir psikiyatrik bozukluktur. TSSB’nin uyum bozukluğu ve akut stres bozukluğundan ayrılmasında önemli faktörler, belirtilerin süresi ve stressörün (travmanın) niteliğidir. Bu nedenle doğru seçenek:
C) Belirtilerin süresi ve stressörün niteliği
Açıklama:
Belirtilerin süresi: TSSB için belirtilerin en az 1 ay süreyle devam etmesi gerekmektedir. Akut stres bozukluğu, travmatik olaydan sonraki ilk ay içinde belirtiler gösterirken, TSSB’de belirtiler daha uzun süre devam eder. Uyum bozukluğunda ise, belirtiler genellikle altı aydan daha kısa sürer ve daha çok yaşam değişikliklerine adapte olmada zorlukla ilişkilidir.
Stressörün (travmanın) niteliği: TSSB, genellikle yaşamı tehdit eden veya ciddi yaralanmalara yol açabilecek travmatik olaylara yanıt olarak gelişir. Uyum bozukluğu, kişinin yaşamındaki önemli değişikliklere (iş kaybı, boşanma gibi) adaptasyon zorluklarından kaynaklanabilir ve genellikle travmatik olmayan olaylara yanıt olarak gelişir. Akut stres bozukluğu da TSSB’ye benzer travmatik olaylara yanıt olarak gelişir ancak belirtileri daha kısa süreliğine sürer.
Bu bilgiler ışığında, TSSB’nin uyum bozukluğu ve akut stres bozukluğundan ayırt edilmesinde belirtilerin süresi ve stressörün niteliği anahtar faktörlerdir.

#10. Aşağıdakilerden hangisi kaçıngan kısıtlı yiyecek alım bozukluğu olan çocuklarda sağlıklı beslenme davranışları gelişmesi için yapılacaklardan biri değildir?

Cevap : C) Çocuğun ilk günlerde kilo kaybetmesi durumunda tedavi uygulamalarına ara verilmelidir.

Kaçıngan/kısıtlı yiyecek alım bozukluğu (Avoidant/Restrictive Food Intake Disorder – ARFID), özellikle belirli yiyecekleri reddetme veya yeterli miktarda yiyecek tüketmeme ile karakterize bir beslenme bozukluğudur. Bu durum, yetersiz kalori alımı ve beslenme eksiklikleri gibi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Aşağıdakilerden, kaçıngan/kısıtlı yiyecek alım bozukluğu olan çocuklarda sağlıklı beslenme davranışları gelişmesi için yapılacaklardan biri olmayan seçenek, C) Çocuğun ilk günlerde kilo kaybetmesi durumunda tedavi uygulamalarına ara verilmelidir.’dir. Bu yaklaşım, tedavi sürecinde karşılaşılan zorluklara yanıt olarak tedaviyi kesmek yerine, sorunun kökenine inmek ve çocuğa uygun destekleri sağlayarak beslenme alışkanlıklarını düzeltmeye odaklanılmalıdır. Tedavi sürecinde küçük adımlarla ilerlemek, sabırlı olmak ve gerekirse profesyonel bir diyetisyen veya psikolog desteği almak önemlidir. Çocuklarda kilo kaybı ciddi bir endişe kaynağı olabilir, ancak tedaviye devam edilmesi ve gerekli ayarlamaların yapılması esastır.

#11. Aşağıdakilerden hangisi DSM 5'e göre yeme bozuklukları kategorisinde yer almaz?

Cevap : A) İnfantil Anoreksiya

DSM-5 (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Fifth Edition) yeme bozuklukları kategorisinde Anoreksiya Nevroza, Bulimiya Nevroza, Kaçıngan/Kısıtlı Yiyecek Alım Bozukluğu (Avoidant/Restrictive Food Intake Disorder) ve Pika gibi bozuklukları içerir. Bu kategorideki bozukluklar, genellikle yeme davranışlarındaki önemli bozulmalar ve yeme ile ilişkili anormal davranışları kapsar.
A) İnfantil Anoreksiya, DSM-5’e göre yeme bozuklukları kategorisinde yer almaz. İnfantil Anoreksiya, genellikle bebeklik ve erken çocukluk döneminde görülen, yeterli miktarda yemek yemeyi reddetme ile karakterize bir durumdur. Bu durum, daha çok erken çocukluk dönemindeki beslenme sorunlarına ilişkin tanımlamalarda kullanılır ve DSM-5’in yeme bozuklukları kategorisinde spesifik olarak sınıflandırılmaz. Bu nedenle, doğru cevap A) İnfantil Anoreksiya’dır.

#12. Aşağıdakilerden hangisi ergenlerde intihar davranışı riskini artıran etkenlerden değildir?

Cevap : C) Çekirdek ailede yaşıyor olmak

Ergenlerde intihar davranışı riskini artıran etkenler arasında cinsel istismar öyküsünün varlığı, geçmiş intihar girişimi öyküsünün bulunması, siber zorbalığa maruz kalmak ve alkol-madde kullanımının varlığı gibi faktörler yer alır. Bu etkenler, ergenin duygusal ve psikolojik durumunu olumsuz yönde etkileyerek intihar riskini artırabilir.
C) Çekirdek ailede yaşıyor olmak ise, ergenlerde intihar davranışı riskini artıran bir etken değildir. Aksine, destekleyici ve işlevsel bir aile yapısı, gençlerin zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olabilir ve koruyucu bir faktör olarak işlev görebilir. Bu nedenle, yanlış seçenek C’dir.

#13. Aşağıdakilerden hangisi çocuk ve ergenlerde sağlıklı uyku önerilerinden biri değildir?

Cevap : B) Uykuya dalmakta zorlanan çocuklar için odasında televizyon bulundurmak

Aşağıdaki seçeneklerden, çocuk ve ergenlerde sağlıklı uyku önerilerinden biri olmayan seçenek, B) Uykuya dalmakta zorlanan çocuklar için odasında televizyon bulundurmak’tır. Uyku öncesi ekran kullanımı (televizyon, bilgisayar, tablet, telefon gibi), melatonin salgısını azaltabilir ve uyku kalitesini olumsuz etkileyebilir. Yatmadan önce ekran karşısında zaman geçirmek, uykuya dalma süresini uzatabilir ve uyku düzenini bozabilir. Bu nedenle, sağlıklı uyku alışkanlıkları geliştirmek amacıyla yatak odasında televizyon, bilgisayar gibi ekranlı cihazların kullanımından kaçınılması önerilir.

#14. 4 yaşındaki Ahmet, yaşıtlarından farklı olduğu gerekçesiyle ailesi tarafından size getiriliyor. Aşağıdaki belirtilerden hangisi Ahmet'in otizm spektrum bozukluğu açısından riskli olduğunu düşünerek çocuk psikiyatrisine yönlendirmeniz için bir sebep olamaz?

Cevap : C) İsteklerini parmakla işaret ederek göstermesi

Otizm spektrum bozukluğu (OSB), sosyal iletişimde ve etkileşimde zorluklar, tekrarlayan davranışlar ve dar ilgi alanları ile karakterizedir. Aşağıda listelenen belirtilerden, Ahmet’in OSB açısından riskli olduğunu düşündüren ve çocuk psikiyatrisine yönlendirmek için makul sebepler sunan belirtiler bulunmaktadır: sık sık kendi etrafında dönmesi veya eşyaları döndürmesi, göz teması kurmaması ve seslenildiğinde ismine bakmaması, akranların oyunlarına katılmaya ilgi duymaması, ve birkaç kelime dışında anlamlı bir konuşmasının olmaması.
Ancak, C) İsteklerini parmakla işaret ederek göstermesi 4 yaşındaki bir çocuk için otizm spektrum bozukluğunun bir belirtisi olarak kabul edilmez. Bu davranış, özellikle konuşma gelişimi tam olarak olgunlaşmamış çocuklarda, isteklerini ifade etme şekli olarak yaygın bir iletişim yöntemidir. Ahmet’in yaşına uygun bir iletişim şekli olarak değerlendirilebilir ve bu davranış tek başına OSB açısından spesifik bir risk belirtisi olarak görülmez. Dolayısıyla, bu seçenek çocuğun OSB açısından riskli olduğunu düşündürmek için bir sebep olamaz.

#15. Çocuklarda en sık görülen obsesyon ve kompulsiyon türü aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?

Cevap : E) Bulaşma ve temizleme

Çocuklarda Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir, fakat en sık rastlanan obsesyon ve kompulsiyon türü E) Bulaşma ve temizleme ile ilgilidir. Bulaşma korkusu, çocukların kir, mikrop veya toksinler gibi zararlı maddelerle bulaşabileceği konusundaki aşırı endişelerini ifade eder. Bu obsesyon türü, çoğunlukla ellerini aşırı yıkama, temizlik yapma veya kontaminasyonu önlemeye yönelik diğer kompulsif davranışlar gibi temizleme ritüelleriyle ilişkilidir. Bu tür obsesyon ve kompulsiyonlar, çocukların günlük yaşamlarını ciddi şekilde etkileyebilir ve OKB’nin tedavisi için profesyonel yardım alınması gerekebilir.

#16. Çocuklarda uyku terörü hakkında aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

Cevap : A) Görülme sıklığı yaşla birlikte artış gösterir.

Çocuklarda uyku terörü, genellikle çocukluk döneminde görülen ve uykunun derin evrelerinde ortaya çıkan bir durumdur. Bu ataklar, genellikle çocukların gece derin uykudan aniden çok korkmuş bir şekilde uyanması, çığlık atması ve ağlaması ile karakterizedir. Uyku terörü yaşayan çocuklar, atak sırasında tamamen uyanık olmadıkları için olayları sabah hatırlamayabilirler.
Yanlış ifade, A) Görülme sıklığı yaşla birlikte artış gösterir.’dir. Uyku terörü genellikle çocuklarda görülür ve yaşla birlikte görülme sıklığı genellikle azalır. Çoğu çocuk, ergenliğe kadar bu durumdan kurtulur veya atakların sıklığı önemli ölçüde azalır. Dolayısıyla, uyku terörü sıklığının yaşla birlikte arttığına dair bir bilgi yanlıştır. Uyku terörü daha çok küçük çocuklarda görülür ve çoğu zaman ergenlik dönemi veya yetişkinlik başlangıcına kadar azalma eğilimindedir.

#17. Diskalkulisi olan çocuklarla ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

Cevap : D) Harfleri öğrenmekte zorluk yaşarlar

Diskalkuli, matematiksel kavramları anlama ve işlemeyle ilgili zorlukları ifade eden bir öğrenme güçlüğüdür. Bu durumda olan çocuklar, matematiksel akıl yürütme, çarpım tablosunu öğrenme, aritmetik semboller ve analog saat gibi matematikle ilgili konularda zorluk yaşayabilirler. Ancak, D) Harfleri öğrenmekte zorluk yaşarlar ifadesi yanlıştır çünkü bu, genellikle okuma ve yazma ile ilişkili bir öğrenme güçlüğü olan disleksiyle alakalı bir sorundur, diskalkuliyle değil. Diskalkuli, özellikle matematikle ilgili beceri ve kavramlarda güçlük çekilmesiyle karakterizedir.

#18. Aşağıdaki psikiyatrik bozukluklardan hangisi DSM-5'te dürtü kontrol ve davranım bozuklukları başlığı altında yer almaz?

Cevap : C) Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu

DSM-5 (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 5th Edition) dürtü kontrol ve davranım bozuklukları başlığı altında bir dizi bozukluğu tanımlar. Bunlar arasında davranım bozukluğu, piromani (ateşle oynama davranışı) ve karşıt olma/karşı gelme bozukluğu gibi bozukluklar bulunur. Ancak, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve antisosyal kişilik bozukluğu bu başlık altında yer almaz.
DEHB, çocukluk döneminde başlayan ve dikkat eksikliği, hiperaktivite ve impuls kontrolünde zorluklarla karakterize bir durumdur. Antisosyal kişilik bozukluğu ise, kişinin diğer insanlara karşı sürekli olarak umursamaz ve ihlal edici davranışlar sergilediği bir kişilik bozukluğudur.
Bu bağlamda, DSM-5’te dürtü kontrol ve davranım bozuklukları başlığı altında yer almayan bozukluk, C) Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu’dur.

#19. Zihinsel yetersizliğin görülme sıklığı ve en sık görülen alt tipi aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru verilmiştir?

Cevap : C) yüzde 1-3; hafif düzeyde zihinsel yetersizlik

Zihinsel yetersizlik, bireylerin zihinsel işlevlerinde ve adaptif davranışlarda gözlemlenen kısıtlılıkları ifade eder. Görülme sıklığı genel nüfusta yaklaşık yüzde 1-3 arasında değişir. Zihinsel yetersizliğin en sık görülen alt tipi hafif düzeyde zihinsel yetersizliktir, bu grup zihinsel yetersizliği olan bireylerin büyük çoğunluğunu oluşturur.
Bu bilgilere dayanarak, doğru seçenek C) yüzde 1-3; hafif düzeyde zihinsel yetersizlik’tir. Hafif düzeyde zihinsel yetersizlik, bu bireylerin genellikle bağımsız yaşama becerileri kazanabildiği ve birçok durumda destekleyici önlemlerle toplum içinde etkin bir şekilde yaşayabildiği anlamına gelir.

#20. Aşağıdakilerden hangisi DSM-5'te obsesif kompulsif bozukluk ve ilişkili bozukluklar başlığı altında yer alan bozukluklardan biri değildir?

Cevap : D) Tourette bozukluğu

DSM-5’te Obsesif Kompulsif ve İlişkili Bozukluklar başlığı altında biriktiricilik bozukluğu, trikotillomani (saç yolma bozukluğu), beden dismorfik bozukluğu ve deri yolma bozukluğu (ekskoryasyon) gibi bozukluklar yer alır. Ancak, D) Tourette bozukluğu bu kategoride yer almaz; Tourette bozukluğu, motor ve bir veya daha fazla vokal tiklerin karakteristik olduğu, nörogelişimsel bozukluklar kategorisinde sınıflandırılır. Bu nedenle, doğru cevap D seçeneğidir.

#21. I-Major depresif bozukluk II-Akut stres bozukluğu III-Travma sonrası stres bozukluğu IV-Yaygın anksiyete bozukluğu Yukardaki psikiyatrik bozuklukların hangilerinde belirtilerin travmatik bir olay sonrası başlaması şarttır?

Cevap : D) II ve III

Yukarıda listelenen psikiyatrik bozukluklardan, belirtilerin travmatik bir olay sonrası başlaması şart olanlar II-Akut stres bozukluğu ve III-Travma sonrası stres bozukluğu’dur.
Akut stres bozukluğu, travmatik bir olayın hemen ardından günler veya haftalar içinde gelişen, ancak genellikle bir ay içinde sona eren geçici bir durumdur.
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), travmatik bir olaya maruz kalmış kişilerde görülen, olayın üzerinden bir ay geçmesine rağmen devam eden belirtilerle karakterizedir.
Major depresif bozukluk ve Yaygın anksiyete bozukluğu için ise belirtilerin travmatik bir olay sonrası başlaması şart değildir; bu bozukluklar çeşitli nedenlerle gelişebilir.
Bu bilgilere dayanarak, doğru seçenek D) II ve III’tür.

#22. Davranım bozukluğu olan çocuk ve ergenlerin tedavi ve yönetimi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

Cevap : E) Çoğu zaman çocuk ve ergen merkezli tedavi yeterli olmaktadır.

Davranım bozukluğu olan çocuk ve ergenlerin tedavi ve yönetimi genellikle multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Bu tedaviler arasında aile terapileri, davranışsal müdahaleler, okul bazlı programlar ve bazı durumlarda ilaç tedavileri bulunabilir. Multisistemik terapi gibi yaklaşımlar, çocuğun veya gencin yaşadığı çevreyi (aile, okul, toplum) kapsayıcı şekilde ele alır ve genellikle daha etkin sonuçlar alınmasına yardımcı olur.
Yukarıdaki seçenekler içerisinde E) Çoğu zaman çocuk ve ergen merkezli tedavi yeterli olmaktadır. ifadesi, davranım bozukluğu olan çocuk ve ergenler için genel bir yaklaşım olarak söylenemez. Bu durumda olan bireylerin tedavisi sadece bireye odaklı yöntemlerle sınırlı kalmamalı, aile ve çevresel faktörler de tedavi sürecine dahil edilmelidir. Davranım bozukluğu olan bireylerin yönetimi karmaşık ve zor olabilir, ve genellikle en iyi sonuçlar için bireyin ailesi, okulu ve geniş sosyal çevresi ile çalışmak gerekebilir. Bu sebeple, sadece çocuk veya gence odaklanan tedaviler genellikle yetersiz kalır ve multidisipliner bir yaklaşım gerektirir.

#23. I- Gelişimsel bozukluğu olan çocuklarda pika daha sık görülür. II-Pika tanısı en çok bir yaşından küçük çocuklara konur. III- Uyaran eksikliği pika gelişmesinde etkili olabilir. IV-Pika olan çocuklarda demir-çinko eksikliği görülebilir. Pika ile ilgili yukarıda verilen bilgilerden hangisi/hangileri yanlıştır?

Cevap : B) Yalnız II

Pika, kişilerin besin olmayan maddeleri yeme davranışını ifade eder. Bu durum genellikle çocukluk döneminde görülür ve özellikle gelişimsel bozukluğu olan çocuklarda daha yaygındır. Pika, uyaran eksikliğinin yanı sıra demir veya çinko gibi besin öğelerinin eksikliğiyle de ilişkilendirilebilir. Ancak, pika tanısı en çok bir yaşından küçük çocuklara konulduğunu söylemek yanlıştır çünkü pika davranışı genellikle daha büyük çocuklarda ve özellikle gelişimsel bozuklukları olanlarda belirginleşir.
Yanlış bilgiyi içeren seçenek, B) Yalnız II’dir. Bir yaşından küçük çocuklarda, nesneleri ağıza alma davranışı tipik bir gelişim aşamasıdır ve bu, pika olarak değerlendirilmez. Pika tanısı genellikle bir yaşından büyük çocuklarda daha uygun bir tanıdır, özellikle de bu davranışın gelişimsel olarak uygun olmadığı ve sağlık sorunlarına yol açabileceği durumlarda.

TESTi BiTiR, PUANINI GÖR

SONUÇ

-
Share your score!
Tweet your score!
Share to other

HD Quiz powered by harmonic design

Gelişimsel Psikopatoloji 2022-2023 Bütünleme soruları

1- Travma sonrası stres bozukluğunun sırasıyla uyum bozukluğu ve akut stres bozukluğundan ayrımında önemli faktörler hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?

A) Tetikleyici ortadan kalkınca yatışma olması ve yeniden yaşantılama belirtilerinin olması
B) Disosiyatif belirtilerin olması ve kaçınma belirtilerinin olması
C) Belirtilerin süresi ve stressörün niteliği
D) Stressörün niteliği ve belirtilerin süresi
E) Travmanın varlığı ve kaçınma belirtilerinin olması

Cevap : C) Belirtilerin süresi ve stressörün niteliği

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), belirli bir travmatik olaya maruz kaldıktan sonra gelişen bir psikiyatrik bozukluktur. TSSB’nin uyum bozukluğu ve akut stres bozukluğundan ayrılmasında önemli faktörler, belirtilerin süresi ve stressörün (travmanın) niteliğidir. Bu nedenle doğru seçenek:
C) Belirtilerin süresi ve stressörün niteliği
Açıklama:
Belirtilerin süresi: TSSB için belirtilerin en az 1 ay süreyle devam etmesi gerekmektedir. Akut stres bozukluğu, travmatik olaydan sonraki ilk ay içinde belirtiler gösterirken, TSSB’de belirtiler daha uzun süre devam eder. Uyum bozukluğunda ise, belirtiler genellikle altı aydan daha kısa sürer ve daha çok yaşam değişikliklerine adapte olmada zorlukla ilişkilidir.
Stressörün (travmanın) niteliği: TSSB, genellikle yaşamı tehdit eden veya ciddi yaralanmalara yol açabilecek travmatik olaylara yanıt olarak gelişir. Uyum bozukluğu, kişinin yaşamındaki önemli değişikliklere (iş kaybı, boşanma gibi) adaptasyon zorluklarından kaynaklanabilir ve genellikle travmatik olmayan olaylara yanıt olarak gelişir. Akut stres bozukluğu da TSSB’ye benzer travmatik olaylara yanıt olarak gelişir ancak belirtileri daha kısa süreliğine sürer.
Bu bilgiler ışığında, TSSB’nin uyum bozukluğu ve akut stres bozukluğundan ayırt edilmesinde belirtilerin süresi ve stressörün niteliği anahtar faktörlerdir.

2- En sık görülen dil-konuşma bozukluğu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Özgül dil bozukluğu
B) Konuşma akıcılık bozukluğu (Kekemelik)
C) Tanımlanmamış iletişim bozukluğu
D) Sosyal (pragmatik) iletişim bozukluğu
E) Sesletim bozukluğu (konuşma sesi bozukluğu)

Cevap : A) Özgül dil bozukluğu

En sık görülen dil-konuşma bozukluğu, özellikle çocuklarda, A) Özgül dil bozukluğu olarak bilinir. Özgül dil bozukluğu (ÖDB), çocuğun dil becerilerinin beklenen yaş düzeyinin altında kalması ve bu durumun zeka geriliği, duyu kaybı veya nörolojik bozukluk gibi başka herhangi bir tıbbi veya nörolojik durumla açıklanamaması durumudur. Bu bozukluk, dilin anlaşılması ve/veya ifade edilmesiyle ilgili zorluklarla karakterizedir.

3- Aşağıdaki psikiyatrik bozukluklardan hangisi DSM-5’te dürtü kontrol ve davranım bozuklukları başlığı altında yer almaz?

A) Antisosyal kişilik bozukluğu
B) Davranım bozukluğu
C) Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu
D) Piromani
E) Karşıt olma karşı gelme bozukluğu

Cevap : C) Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu

DSM-5 (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 5th Edition) dürtü kontrol ve davranım bozuklukları başlığı altında bir dizi bozukluğu tanımlar. Bunlar arasında davranım bozukluğu, piromani (ateşle oynama davranışı) ve karşıt olma/karşı gelme bozukluğu gibi bozukluklar bulunur. Ancak, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve antisosyal kişilik bozukluğu bu başlık altında yer almaz.
DEHB, çocukluk döneminde başlayan ve dikkat eksikliği, hiperaktivite ve impuls kontrolünde zorluklarla karakterize bir durumdur. Antisosyal kişilik bozukluğu ise, kişinin diğer insanlara karşı sürekli olarak umursamaz ve ihlal edici davranışlar sergilediği bir kişilik bozukluğudur.
Bu bağlamda, DSM-5’te dürtü kontrol ve davranım bozuklukları başlığı altında yer almayan bozukluk, C) Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu’dur.

4- Aşağıdakilerden hangisi çocuk ve ergenlerde sağlıklı uyku önerilerinden biri değildir?

A) Odanın loş ve yeteri kadar sıcak olmasına özen göstermek
B) Uykuya dalmakta zorlanan çocuklar için odasında televizyon bulundurmak
C) Uyumadan önce tuvalete gitmiş olmak
D) Yatağı sadece uyku amacıyla kullanmak
E) Uykudan önce ilik duş, masaj gibi rahatlatıcı aktiviteler yapmak

Cevap : B) Uykuya dalmakta zorlanan çocuklar için odasında televizyon bulundurmak

Aşağıdaki seçeneklerden, çocuk ve ergenlerde sağlıklı uyku önerilerinden biri olmayan seçenek, B) Uykuya dalmakta zorlanan çocuklar için odasında televizyon bulundurmak’tır. Uyku öncesi ekran kullanımı (televizyon, bilgisayar, tablet, telefon gibi), melatonin salgısını azaltabilir ve uyku kalitesini olumsuz etkileyebilir. Yatmadan önce ekran karşısında zaman geçirmek, uykuya dalma süresini uzatabilir ve uyku düzenini bozabilir. Bu nedenle, sağlıklı uyku alışkanlıkları geliştirmek amacıyla yatak odasında televizyon, bilgisayar gibi ekranlı cihazların kullanımından kaçınılması önerilir.

Gelişimsel Psikopatoloji 2022-2023 Bütünleme soruları

5- Çocuklarda uyku terörü hakkında aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Görülme sıklığı yaşla birlikte artış gösterir.
B) Uykunun ilk dönemlerinde ğun korku, çığlık atma ve ağlama ile kendini gösterir.
C) Atak sırasında çocuk yatakta oturur, gözleri açık bir vaziyette çığlık atar ve ağlar.
D) Çocuk atakları Sabahları çoğunlukla hatırlamaz.
E) Atak esnasında ailenin sakinliğini koruması ve çocuğun uygun şekilde yatıştırılması önemlidir. Atakları sabahları çoğunlukla hatırlamaz.

Cevap : A) Görülme sıklığı yaşla birlikte artış gösterir.

Çocuklarda uyku terörü, genellikle çocukluk döneminde görülen ve uykunun derin evrelerinde ortaya çıkan bir durumdur. Bu ataklar, genellikle çocukların gece derin uykudan aniden çok korkmuş bir şekilde uyanması, çığlık atması ve ağlaması ile karakterizedir. Uyku terörü yaşayan çocuklar, atak sırasında tamamen uyanık olmadıkları için olayları sabah hatırlamayabilirler.
Yanlış ifade, A) Görülme sıklığı yaşla birlikte artış gösterir.’dir. Uyku terörü genellikle çocuklarda görülür ve yaşla birlikte görülme sıklığı genellikle azalır. Çoğu çocuk, ergenliğe kadar bu durumdan kurtulur veya atakların sıklığı önemli ölçüde azalır. Dolayısıyla, uyku terörü sıklığının yaşla birlikte arttığına dair bir bilgi yanlıştır. Uyku terörü daha çok küçük çocuklarda görülür ve çoğu zaman ergenlik dönemi veya yetişkinlik başlangıcına kadar azalma eğilimindedir.

6- Aşağıdakilerden hangisi kaçıngan kısıtlı yiyecek alım bozukluğu olan çocuklarda sağlıklı beslenme davranışları gelişmesi için yapılacaklardan biri değildir?

A) Ebeveynler çocuğun önüne yemekleri küçük porsiyonlarda koymalıdır.
B) Öğünler çocuk az yese bile 20-30 dakikadan fazla sürmemelidir.
C) Çocuğun ilk günlerde kilo kaybetmesi durumunda tedavi uygulamalarına ara verilmelidir.
D) Öğün saatleri 3-4 saat aralıklarla düzenlenmeli, aralarda çocuk istese bile su dışında besin verilmemelidir.
E) Yemek sırasında televizyon tablet gibi uyarıcılarla çocuğun dikkati dağıtılmamalıdır.

Cevap : C) Çocuğun ilk günlerde kilo kaybetmesi durumunda tedavi uygulamalarına ara verilmelidir.

Kaçıngan/kısıtlı yiyecek alım bozukluğu (Avoidant/Restrictive Food Intake Disorder – ARFID), özellikle belirli yiyecekleri reddetme veya yeterli miktarda yiyecek tüketmeme ile karakterize bir beslenme bozukluğudur. Bu durum, yetersiz kalori alımı ve beslenme eksiklikleri gibi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Aşağıdakilerden, kaçıngan/kısıtlı yiyecek alım bozukluğu olan çocuklarda sağlıklı beslenme davranışları gelişmesi için yapılacaklardan biri olmayan seçenek, C) Çocuğun ilk günlerde kilo kaybetmesi durumunda tedavi uygulamalarına ara verilmelidir.’dir. Bu yaklaşım, tedavi sürecinde karşılaşılan zorluklara yanıt olarak tedaviyi kesmek yerine, sorunun kökenine inmek ve çocuğa uygun destekleri sağlayarak beslenme alışkanlıklarını düzeltmeye odaklanılmalıdır. Tedavi sürecinde küçük adımlarla ilerlemek, sabırlı olmak ve gerekirse profesyonel bir diyetisyen veya psikolog desteği almak önemlidir. Çocuklarda kilo kaybı ciddi bir endişe kaynağı olabilir, ancak tedaviye devam edilmesi ve gerekli ayarlamaların yapılması esastır.

7- Tiklerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Yoğunluk açısından ergenlik ve erişkinlik döneminde azalma eğilimindedirler.
B) Diğer hareket bozukluklarıyla ayırıcı tanısı önemlidir.
C) Aniden ortaya çıkan motor hareket ya da seslerdir.
D) Hemen her bedensel bölgede ortaya çıkabilirler.
E) Tikleri olan her çocukta ilaç kullanmak gerekir.

Cevap : E) Tikleri olan her çocukta ilaç kullanmak gerekir.

Tikler, genellikle çocukluk döneminde başlayan ve istemsiz motor hareketleri veya ses çıkarmaları olarak tanımlanan hareketlerdir. Bu tanımlamalara dayanarak, tiklerle ilgili aşağıdakilerden hangisinin söylenemeyeceği konusunda, E) Tikleri olan her çocukta ilaç kullanmak gerekir. ifadesi doğru değildir.
Tiklerin tedavisi, semptomların şiddetine ve kişinin günlük yaşamına olan etkisine bağlı olarak değişir. Her çocukta ilaç kullanımı gerekmez; bazı durumlarda davranışsal terapiler veya diğer müdahale yöntemleri yeterli olabilir. İlaç tedavisi genellikle tikler ciddi derecede rahatsızlık verici olduğunda veya sosyal, akademik performansı olumsuz etkilediğinde düşünülür. Dolayısıyla, tikleri olan her çocuğun ilaç kullanması gerektiğini söylemek doğru değildir. Tedavi, bireysel ihtiyaçlara göre özelleştirilmelidir.

8- Davranım bozukluğu olan çocuk ve ergenlerin tedavi ve yönetimi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Sorunlu davranışlarda etkisi olan çevrenin (aile, okul, toplum) hedef alındığı multisistemik terapi ile daha etkin sonuç elde edilebilmektedir.
B) Davranım bozukluğu olan vakaların yönetimi genellikle karmaşık ve zordur.
C) Aile temelli iletişim ve problem çözme eğitimi verilebilir..
D) ilaç tedavileri belli ölçüde faydalı olabilir.
E) Çoğu zaman çocuk ve ergen merkezli tedavi yeterli olmaktadır.

Cevap : E) Çoğu zaman çocuk ve ergen merkezli tedavi yeterli olmaktadır.

Davranım bozukluğu olan çocuk ve ergenlerin tedavi ve yönetimi genellikle multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Bu tedaviler arasında aile terapileri, davranışsal müdahaleler, okul bazlı programlar ve bazı durumlarda ilaç tedavileri bulunabilir. Multisistemik terapi gibi yaklaşımlar, çocuğun veya gencin yaşadığı çevreyi (aile, okul, toplum) kapsayıcı şekilde ele alır ve genellikle daha etkin sonuçlar alınmasına yardımcı olur.
Yukarıdaki seçenekler içerisinde E) Çoğu zaman çocuk ve ergen merkezli tedavi yeterli olmaktadır. ifadesi, davranım bozukluğu olan çocuk ve ergenler için genel bir yaklaşım olarak söylenemez. Bu durumda olan bireylerin tedavisi sadece bireye odaklı yöntemlerle sınırlı kalmamalı, aile ve çevresel faktörler de tedavi sürecine dahil edilmelidir. Davranım bozukluğu olan bireylerin yönetimi karmaşık ve zor olabilir, ve genellikle en iyi sonuçlar için bireyin ailesi, okulu ve geniş sosyal çevresi ile çalışmak gerekebilir. Bu sebeple, sadece çocuk veya gence odaklanan tedaviler genellikle yetersiz kalır ve multidisipliner bir yaklaşım gerektirir.

9- Çocuklarda görülen sosyal anksiyete bozukluğu ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Kaygı ve korkuya yanıt olarak panik atağa varan şiddette belirtiler ortaya çıkabilir.
B) Korku ve kaygı yalnızca erişkinlerle sosyal iletişim sırasında ortaya çıkmalıdır.
C) Korku ve kaygı oluşturabilecek ortamlardan kaçınma davranışı görülebilir.
D) Sosyal ortamlarda yaşanan kaygı ve korkuya bedensel belirtiler eşlik edebilir.
E) Kaygı ve korkular ağlama, donakalma ya da sinme şeklinde ortaya çıkabilir.

Cevap : B) Korku ve kaygı yalnızca erişkinlerle sosyal iletişim sırasında ortaya çıkmalıdır.

Çocuklarda görülen sosyal anksiyete bozukluğu, sosyal ortamlarda aşırı kaygı ve korku duyguları ile karakterizedir. Bu bozuklukta, bireyler genellikle sosyal durumları yoğun kaygı verici bulurlar ve bu durumlardan kaçınma eğilimi gösterirler.
Yanlış ifade, B) Korku ve kaygı yalnızca erişkinlerle sosyal iletişim sırasında ortaya çıkmalıdır.’dır. Sosyal anksiyete bozukluğu yaşayan çocuklar ve ergenlerde kaygı ve korku, hem akranlarıyla hem de erişkinlerle sosyal iletişim sırasında ortaya çıkabilir. Sosyal anksiyete bozukluğu, yalnızca belirli bir yaş grubuyla sınırlı olmayıp, çeşitli sosyal durumlarda ve çeşitli insanlarla etkileşim sırasında kaygıyı içerebilir. Bu nedenle, korku ve kaygının sadece erişkinlerle sosyal iletişim sırasında ortaya çıkacağı şeklindeki ifade yanlıştır.

10- Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda görülen normal kaygının özelliklerinden biri olarak kabul edilmez?

A) Gelişim dönemine uygun içerikte olması
B) Uyuma yönelik olması
C) Durumla veya uyaranla orantısız düzeyde aşırı kaygı olması
D) işlevsellikte bozulmaya yol açmaması
E) Süreklilik göstermemesi

Cevap : C) Durumla veya uyaranla orantısız düzeyde aşırı kaygı olması

Çocuklarda görülen normal kaygı, gelişim dönemlerine özgü değişikliklerle ve zorluklarla baş etme süreçlerinin bir parçasıdır. Bu kaygılar genellikle geçici olur, çocuğun işlevselliğini önemli ölçüde bozmaz ve gelişim dönemine uygun içeriklere sahiptir.
Aşağıdakilerden, çocuklarda görülen normal kaygının özelliklerinden biri olarak kabul edilmez olan ifade, C) Durumla veya uyaranla orantısız düzeyde aşırı kaygı olması’dır. Normal kaygı, çocuğun yaşadığı durumla veya karşılaştığı uyaranla orantılı ve yönetilebilir düzeyde olmalıdır. Orantısız düzeyde aşırı kaygı, normal gelişimsel kaygıdan ziyade, anksiyete bozukluklarını işaret edebilir ve profesyonel yardım gerektirebilir. Bu nedenle, durumla veya uyaranla orantısız düzeyde aşırı kaygının varlığı, normal kaygının özellikleri arasında sayılmaz.

11- 6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde gerçekleşen yıkıcı depremi yaşamış 6 yaşında bir kız çocuğu ailesi tarafından size getiriliyor. Aile daha önce gittikleri bir çocuk psikiyatrisi uzmanı tarafından çocuklarına travma sonrası stres bozukluğu tanısı konulduğunu dile getiriyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu bu çocuk ve ailede yapılması uygun olan girişimlerden biri değildir?

A) Günlük yaşam rutinlerini deprem öncesi duruma getirmeye çalışmak
B) Çocukla oyun oynamak
C) Depremi yaşadıkları şehire bir daha dönmemelerini söylemek
D) Sağlıklı uyku önerilerinde bulunmak
E) Çocukla deprem ve sonrasında yaşadıkları hakkında konuşmak

Cevap : C) Depremi yaşadıkları şehire bir daha dönmemelerini söylemek

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tanısı konmuş çocukların ve ailelerinin desteklenmesi sürecinde, travmanın üstesinden gelmelerine yardımcı olacak güvenli ve destekleyici bir ortamın sağlanması önemlidir. Günlük yaşam rutinlerini sürdürmek, çocukla kaliteli zaman geçirmek, sağlıklı uyku alışkanlıklarını teşvik etmek ve çocuğun duygularını ifade etmesine olanak tanımak gibi girişimler bu süreçte yararlıdır.
Ancak, C) Depremi yaşadıkları şehire bir daha dönmemelerini söylemek gibi kesin ve kaçınma odaklı tavsiyeler, çocuğun ve ailenin travmayla yüzleşme sürecine yardımcı olmaz ve uzun vadede daha fazla kaygıya yol açabilir. Bu tür ifadeler, çocukta ve ailede durumun üstesinden gelme kapasitelerini sınırlayıcı bir etki yaratabilir ve olayın üstesinden gelmek için gerekli olan yüzleşme ve işleme süreçlerini engelleyebilir. Dolayısıyla, bu seçenek çocuk ve aile için uygun olmayan bir girişimdir.

12- Birincil bakım verenlerinden erken dönemde ayrılmış kurum çocuklarında tanımlanmış depresyon hangisidir?

A) Siklotimik bozukluk
B) Distimik bozukluk
C) Anaklitik depresyon
D) Tepkisel bağlanma bozukluğu
E) Major depresif bozukluk

Cevap : C) Anaklitik depresyon

Birincil bakım verenlerinden erken dönemde ayrılmış ve kurum bakımına alınmış çocuklarda gözlemlenen özel bir depresyon türü, C) Anaklitik depresyon olarak tanımlanır. Anaklitik depresyon, özellikle bebeklik ve erken çocukluk döneminde, ana-baba veya ana figürün sürekli ve duyarlı bakımından mahrum bırakılan çocuklarda görülen bir durumdur. Bu durum, çocuğun gelişiminde önemli aksamalara ve duygusal sorunlara yol açabilir. Anaklitik depresyon kavramı, çocukların duyarlı ve sürekli bakım eksikliğine tepki olarak geliştirdikleri derin üzüntü ve ilgisizlik durumlarını ifade etmek için kullanılır. Bu nedenle, seçenekler arasında doğru yanıt C) Anaklitik depresyondur.

Gelişimsel Psikopatoloji 2022-2023 Bütünleme soruları

13- Aşağıdakilerden hangisi çocuk ve ergenlerde davranım bozukluğu gelişimi için risk oluşturan faktörlerinden biri değildir?

A) Davranış sorunları olan arkadaş gruplarında yer almak
B) Çocukluk çağında ihmal ve/ya istismara maruz kalmak
C) İçe dönük, çekinge bir mizaca sahip olmak
D) Ebeveynlerden birinde veya ikisinde antisosyal kişilik bozukluğu olması
E) Anne karnında sigara ve/ya alkole maruz kalmış olmak

Cevap : C) İçe dönük, çekinge bir mizaca sahip olmak

Çocuk ve ergenlerde davranım bozukluğu gelişimi için risk faktörleri arasında sosyal çevre, aile içi dinamikler ve erken yaşam deneyimleri gibi birçok etken bulunur. Aşağıdaki seçeneklerden, bu bozukluğun gelişimi için risk oluşturan faktörlerden biri olmayan seçenek, C) İçe dönük, çekinge bir mizaca sahip olmak’tır.
Davranım bozukluğu, genellikle dışa dönük davranış sorunları, kurallara uymama ve diğer insanlara veya hayvanlara karşı agresif tutumlar gibi özelliklerle ilişkilidir. İçe dönük ve çekingen bir mizaç, genellikle davranım bozukluğu riskini artırmaz; bu tür mizaç özellikleri daha çok içe yönelik sorunlarla (örneğin, anksiyete veya depresyon gibi) ilişkilendirilir. Bu nedenle, davranım bozukluğu gelişimi açısından bir risk faktörü olarak kabul edilmez.

14- Çocuklarda en sık görülen obsesyon ve kompulsiyon türü aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?

A) Kesinlik ve sayma
B) Simetri ve düzenleme
C) Saldırganlık ve kararlama
D) Dinsel ve kontrol etme
E) Bulaşma ve temizleme

Cevap : E) Bulaşma ve temizleme

Çocuklarda Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir, fakat en sık rastlanan obsesyon ve kompulsiyon türü E) Bulaşma ve temizleme ile ilgilidir. Bulaşma korkusu, çocukların kir, mikrop veya toksinler gibi zararlı maddelerle bulaşabileceği konusundaki aşırı endişelerini ifade eder. Bu obsesyon türü, çoğunlukla ellerini aşırı yıkama, temizlik yapma veya kontaminasyonu önlemeye yönelik diğer kompulsif davranışlar gibi temizleme ritüelleriyle ilişkilidir. Bu tür obsesyon ve kompulsiyonlar, çocukların günlük yaşamlarını ciddi şekilde etkileyebilir ve OKB’nin tedavisi için profesyonel yardım alınması gerekebilir.

15- I-Major depresif bozukluk
II-Akut stres bozukluğu
III-Travma sonrası stres bozukluğu
IV-Yaygın anksiyete bozukluğu
Yukardaki psikiyatrik bozuklukların hangilerinde belirtilerin travmatik bir olay sonrası başlaması şarttır?

A) II, III ve IV
B) I, II ve III
C) III ve IV
D) II ve III
E) I ve II

Cevap : D) II ve III

Yukarıda listelenen psikiyatrik bozukluklardan, belirtilerin travmatik bir olay sonrası başlaması şart olanlar II-Akut stres bozukluğu ve III-Travma sonrası stres bozukluğu’dur.
Akut stres bozukluğu, travmatik bir olayın hemen ardından günler veya haftalar içinde gelişen, ancak genellikle bir ay içinde sona eren geçici bir durumdur.
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), travmatik bir olaya maruz kalmış kişilerde görülen, olayın üzerinden bir ay geçmesine rağmen devam eden belirtilerle karakterizedir.
Major depresif bozukluk ve Yaygın anksiyete bozukluğu için ise belirtilerin travmatik bir olay sonrası başlaması şart değildir; bu bozukluklar çeşitli nedenlerle gelişebilir.
Bu bilgilere dayanarak, doğru seçenek D) II ve III’tür.

Gelişimsel Psikopatoloji 2022-2023 Bütünleme soruları

16- Aşağıdakilerden hangisi DSM-5’te obsesif kompulsif bozukluk ve ilişkili bozukluklar başlığı altında yer alan bozukluklardan biri değildir?

A) Biriktiricilik bozukluğu
B) Trikotillomani
C) Beden dismorfik bozukluğu
D) Tourette bozukluğu
E) Deri yolma bozukluğu

Cevap : D) Tourette bozukluğu

DSM-5’te Obsesif Kompulsif ve İlişkili Bozukluklar başlığı altında biriktiricilik bozukluğu, trikotillomani (saç yolma bozukluğu), beden dismorfik bozukluğu ve deri yolma bozukluğu (ekskoryasyon) gibi bozukluklar yer alır. Ancak, D) Tourette bozukluğu bu kategoride yer almaz; Tourette bozukluğu, motor ve bir veya daha fazla vokal tiklerin karakteristik olduğu, nörogelişimsel bozukluklar kategorisinde sınıflandırılır. Bu nedenle, doğru cevap D seçeneğidir.

17- Diskalkulisi olan çocuklarla ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Matematiksel akıl yürütmede zorlanırlar
B) Analog saati öğrenmekte zorlanırlar
C) Çarpım tablosunu öğrenmekte zorlanırlar
D) Harfleri öğrenmekte zorluk yaşarlar
E) Aritmetik sembolleri öğrenmekte güçlük yaşarlar

Cevap : D) Harfleri öğrenmekte zorluk yaşarlar

Diskalkuli, matematiksel kavramları anlama ve işlemeyle ilgili zorlukları ifade eden bir öğrenme güçlüğüdür. Bu durumda olan çocuklar, matematiksel akıl yürütme, çarpım tablosunu öğrenme, aritmetik semboller ve analog saat gibi matematikle ilgili konularda zorluk yaşayabilirler. Ancak, D) Harfleri öğrenmekte zorluk yaşarlar ifadesi yanlıştır çünkü bu, genellikle okuma ve yazma ile ilişkili bir öğrenme güçlüğü olan disleksiyle alakalı bir sorundur, diskalkuliyle değil. Diskalkuli, özellikle matematikle ilgili beceri ve kavramlarda güçlük çekilmesiyle karakterizedir.

18- Zihinsel yetersizliğin görülme sıklığı ve en sık görülen alt tipi aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru verilmiştir?

A) %5-10; orta düzeyde zihinsel yetersizlik
B) %1-3; ağır düzeyde zihinsel yetersizlik
C) %1-3; hafif düzeyde zihinsel yetersizlik
D) %1-3; orta düzeyde zihinsel yetersizlik
E) %5-10; hafif düzeyde zihinsel yetersizlik

Cevap : C) yüzde 1-3; hafif düzeyde zihinsel yetersizlik

Zihinsel yetersizlik, bireylerin zihinsel işlevlerinde ve adaptif davranışlarda gözlemlenen kısıtlılıkları ifade eder. Görülme sıklığı genel nüfusta yaklaşık %1-3 arasında değişir. Zihinsel yetersizliğin en sık görülen alt tipi hafif düzeyde zihinsel yetersizliktir, bu grup zihinsel yetersizliği olan bireylerin büyük çoğunluğunu oluşturur.
Bu bilgilere dayanarak, doğru seçenek C) %1-3; hafif düzeyde zihinsel yetersizlik’tir. Hafif düzeyde zihinsel yetersizlik, bu bireylerin genellikle bağımsız yaşama becerileri kazanabildiği ve birçok durumda destekleyici önlemlerle toplum içinde etkin bir şekilde yaşayabildiği anlamına gelir.

Gelişimsel Psikopatoloji 2022-2023 Bütünleme soruları

19- I- Gelişimsel bozukluğu olan çocuklarda pika daha sık görülür.
II-Pika tanısı en çok bir yaşından küçük çocuklara konur.
III- Uyaran eksikliği pika gelişmesinde etkili olabilir.
IV-Pika olan çocuklarda demir-çinko eksikliği görülebilir.
Pika ile ilgili yukarıda verilen bilgilerden hangisi/hangileri yanlıştır?

A) Yalnız IV
B) Yalnız II
C) I ve III
D) I ve II
E) Yalnız III

Cevap : B) Yalnız II

Pika, kişilerin besin olmayan maddeleri yeme davranışını ifade eder. Bu durum genellikle çocukluk döneminde görülür ve özellikle gelişimsel bozukluğu olan çocuklarda daha yaygındır. Pika, uyaran eksikliğinin yanı sıra demir veya çinko gibi besin öğelerinin eksikliğiyle de ilişkilendirilebilir. Ancak, pika tanısı en çok bir yaşından küçük çocuklara konulduğunu söylemek yanlıştır çünkü pika davranışı genellikle daha büyük çocuklarda ve özellikle gelişimsel bozuklukları olanlarda belirginleşir.
Yanlış bilgiyi içeren seçenek, B) Yalnız II’dir. Bir yaşından küçük çocuklarda, nesneleri ağıza alma davranışı tipik bir gelişim aşamasıdır ve bu, pika olarak değerlendirilmez. Pika tanısı genellikle bir yaşından büyük çocuklarda daha uygun bir tanıdır, özellikle de bu davranışın gelişimsel olarak uygun olmadığı ve sağlık sorunlarına yol açabileceği durumlarda.

20- 4 yaşındaki Ahmet, yaşıtlarından farklı olduğu gerekçesiyle ailesi tarafından size getiriliyor. Aşağıdaki belirtilerden hangisi Ahmet’in otizm spektrum bozukluğu açısından riskli olduğunu düşünerek çocuk psikiyatrisine yönlendirmeniz için bir sebep olamaz?

A) Sık sık kendi etrafında dönmesi veya eşyaları döndürmesi
B) Göz teması kurmaması ve seslenildiğinde ismine bakmaması
C) İsteklerini parmakla işaret ederek göstermesi
D) Akranların oyunlarına katılmaya ilgi duymaması
E) Birkaç kelime dışında anlamlı bir konuşmasının olmaması

Cevap : C) İsteklerini parmakla işaret ederek göstermesi

Otizm spektrum bozukluğu (OSB), sosyal iletişimde ve etkileşimde zorluklar, tekrarlayan davranışlar ve dar ilgi alanları ile karakterizedir. Aşağıda listelenen belirtilerden, Ahmet’in OSB açısından riskli olduğunu düşündüren ve çocuk psikiyatrisine yönlendirmek için makul sebepler sunan belirtiler bulunmaktadır: sık sık kendi etrafında dönmesi veya eşyaları döndürmesi, göz teması kurmaması ve seslenildiğinde ismine bakmaması, akranların oyunlarına katılmaya ilgi duymaması, ve birkaç kelime dışında anlamlı bir konuşmasının olmaması.
Ancak, C) İsteklerini parmakla işaret ederek göstermesi 4 yaşındaki bir çocuk için otizm spektrum bozukluğunun bir belirtisi olarak kabul edilmez. Bu davranış, özellikle konuşma gelişimi tam olarak olgunlaşmamış çocuklarda, isteklerini ifade etme şekli olarak yaygın bir iletişim yöntemidir. Ahmet’in yaşına uygun bir iletişim şekli olarak değerlendirilebilir ve bu davranış tek başına OSB açısından spesifik bir risk belirtisi olarak görülmez. Dolayısıyla, bu seçenek çocuğun OSB açısından riskli olduğunu düşündürmek için bir sebep olamaz.

21- Küçük çocuklarda sıklıkla görülen normal ritüelistik davranışlarla ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Engellendiklerinde çocukta belirgin bir olumsuz duygulanıma sebep olmazlar.
B) İleride görülebilecek obsesif kompulsif bozuluğun habercisidir.
C) Obsesif kompulsif bozukluk ile ayırıcı tanısı önemlidir.
D) Çocuğun günlük ve sosyal becerilerini arttırmaya hizmet ederler.
E) 2-3 yaş civarında başlayıp, 6-8 yaşlarına doğru azalma eğilimi gösterirler.

Cevap : B) İleride görülebilecek obsesif kompulsif bozuluğun habercisidir.

Küçük çocuklarda görülen normal ritüelistik davranışlar, gelişimlerinin bir parçası olarak kabul edilir ve bu davranışlar genellikle belirli bir yaş döneminde azalma gösterir. Bunlar, çocuğun dünyayı anlamasına ve kontrol etmesine yardımcı olur, güvenlik ve rahatlama hissi sağlar.
Ancak, B) İleride görülebilecek obsesif kompulsif bozuluğun habercisidir. ifadesi yanlıştır. Küçük çocuklarda görülen normal ritüelistik davranışlar, genellikle gelişimsel bir evreye özgüdür ve bu davranışların çoğu, ileride obsesif kompulsif bozukluk (OKB) gelişeceğinin kesin bir göstergesi değildir. Çocukluk dönemindeki bu tür davranışlar, gelişimsel olarak beklenen ve çoğu zaman geçici niteliktedir. Obsesif kompulsif bozukluk, daha belirgin, yoğun ve yaşamı kısıtlayıcı obsesyon ve kompulsiyonlarla karakterizedir. Bu nedenle, küçük çocuklardaki ritüelistik davranışların varlığı otomatik olarak OKB’nin habercisi olarak görülmemelidir. Bu belirtiler arasında ayırıcı tanı yapılması önemlidir.

Gelişimsel Psikopatoloji 2022-2023 Bütünleme soruları

22- Aşağıdakilerden hangisi ergenlerde intihar davranışı riskini artıran etkenlerden değildir?

A) Cinsel istismar öyküsünün varlığı
B) Geçmiş intihar girişimi öyküsünün bulunması
C) Çekirdek ailede yaşıyor olmak
D) Siber zorbalığa maruz kalmak
E) Alkol-madde kullanımının varlığı

Cevap : C) Çekirdek ailede yaşıyor olmak

Ergenlerde intihar davranışı riskini artıran etkenler arasında cinsel istismar öyküsünün varlığı, geçmiş intihar girişimi öyküsünün bulunması, siber zorbalığa maruz kalmak ve alkol-madde kullanımının varlığı gibi faktörler yer alır. Bu etkenler, ergenin duygusal ve psikolojik durumunu olumsuz yönde etkileyerek intihar riskini artırabilir.
C) Çekirdek ailede yaşıyor olmak ise, ergenlerde intihar davranışı riskini artıran bir etken değildir. Aksine, destekleyici ve işlevsel bir aile yapısı, gençlerin zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olabilir ve koruyucu bir faktör olarak işlev görebilir. Bu nedenle, yanlış seçenek C’dir.

23- Aşağıdakilerden hangisi DSM 5’e göre yeme bozuklukları kategorisinde yer almaz?

A) İnfantil Anoreksiya
B) Anoreksiya Nevroza
C) Bulimiya Nevroza
D) Kaçıngan kısıtlı yiyecek alım bozukluğu
E) Pika

Cevap : A) İnfantil Anoreksiya

DSM-5 (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Fifth Edition) yeme bozuklukları kategorisinde Anoreksiya Nevroza, Bulimiya Nevroza, Kaçıngan/Kısıtlı Yiyecek Alım Bozukluğu (Avoidant/Restrictive Food Intake Disorder) ve Pika gibi bozuklukları içerir. Bu kategorideki bozukluklar, genellikle yeme davranışlarındaki önemli bozulmalar ve yeme ile ilişkili anormal davranışları kapsar.
A) İnfantil Anoreksiya, DSM-5’e göre yeme bozuklukları kategorisinde yer almaz. İnfantil Anoreksiya, genellikle bebeklik ve erken çocukluk döneminde görülen, yeterli miktarda yemek yemeyi reddetme ile karakterize bir durumdur. Bu durum, daha çok erken çocukluk dönemindeki beslenme sorunlarına ilişkin tanımlamalarda kullanılır ve DSM-5’in yeme bozuklukları kategorisinde spesifik olarak sınıflandırılmaz. Bu nedenle, doğru cevap A) İnfantil Anoreksiya’dır.

Gelişimsel Psikopatoloji

Gelişimsel Psikopatoloji 2022-2023 Bütünleme soruları

Auzef Bölümler Çocuk Gelişimi Lisans-min
telegram çocuk gelişimi

Gelişimsel Psikopatoloji 2022-2023 Bütünleme soruları

Editor

Editör

error: Kopyalamaya Karşı Korumalıdır!