Psikoloji 2023-2024 Final Soruları
Psikoloji 2023-2024 Final Soruları
#1. Sistematik duyarsızlaştırmanın dayandığı öğrenme ilkesi aşağıdakilerden hangisidir?
Cevap : E) Sönme
Sistematik duyarsızlaştırmanın dayandığı öğrenme ilkesi “E) Sönme”dir.
Sistematik duyarsızlaştırma, özellikle fobiler ve anksiyete bozuklukları gibi durumlarda kullanılan bir terapi yöntemidir. Bu yöntem, bir kişiyi korkutan veya anksiyete yaratan bir uyaranın (örneğin, bir örümcek) varlığında rahatlama teknikleri kullanarak kişiyi aşamalı olarak rahatlatmayı amaçlar. Bu süreç boyunca, korku veya anksiyete tepkisi zamanla azalır veya “söner”. Sönme, koşullanmış bir tepkinin, koşullanmış uyaranın artık koşullandırıcı uyaranla eşleştirilmediği durumlarda zamanla azalması veya kaybolması sürecidir. Bu terapide, korku verici uyaran, artık korku veya anksiyete tepkisini tetiklemeyinceye kadar kontrollü bir şekilde ve tekrar tekrar sunulur.
#2. Bellek hakkında aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
Cevap : A) Kişinin deneyimleri, yeniden inşa edilebilen etkin bir ağda saklanır.
Bellek hakkında doğru olan ifade “A) Kişinin deneyimleri, yeniden inşa edilebilen etkin bir ağda saklanır.”dır.
Bellek, statik bir depolama sistemi olarak değil, dinamik ve etkileşimli bir süreç olarak işler. Bireylerin deneyimleri ve anıları, sadece depolanmakla kalmaz, hatırlama sırasında aktif olarak yeniden inşa edilir. Bu süreç, geçmiş deneyimlerin ve anıların her seferinde hatırlandığında, mevcut anın bağlamı ve kişinin mevcut bilgi ve duyguları ile etkileşime girdiği anlamına gelir. Bu yeniden inşa süreci, hatıraların zaman içinde değişebileceği ve her hatırlama denemesinde farklı şekillerde yeniden şekillenebileceği anlamına gelir. Bu nedenle, bellek esnek ve dinamik bir yapıya sahiptir.
#3. Bir terapist, kişinin sorun yaşadığı durumlarda, hatalı öğrenilmiş tepkileri yerine yeni davranışlar edinmesini sağlıyor ise aşağıdaki yaklaşımlardan hangisini kullanıyor olabilir?
Cevap : C) Davranışçı Terapi
Bu durumda, bir terapistin kişinin sorun yaşadığı durumlarda hatalı öğrenilmiş tepkilerin yerine yeni davranışlar edinmesini sağlaması, “C) Davranışçı Terapi” yaklaşımına işaret ediyor.
Davranışçı Terapi, bireylerin davranışlarını değiştirmek ve uyumsuz ya da istenmeyen davranışları ortadan kaldırmak için kullanılır. Bu yaklaşım, öğrenme teorilerine dayanır ve davranışların öğrenilmiş yanıtlar olduğunu kabul eder. Davranışçı terapide, terapistler bireyleri yeni, daha sağlıklı ve uyumlu davranışlar öğrenmeye teşvik eder ve bu süreçte genellikle koşullanma tekniklerini kullanır. Hedef, hatalı veya zararlı öğrenilmiş davranışların yerine, bireyin yaşam kalitesini ve işlevselliğini artıracak yeni davranışlar kazandırmaktır.
#4. "Gönüllü olarak yardım kuruluşlarında çalışmaya duyulan motivasyonun kaynağı kişinin kendi değerleri, inançları ve düşünceleridir." açıklaması hangi yaklaşıma uygundur?
Cevap : D) Bilişsel Yaklaşım
Bu açıklama, “D) Bilişsel Yaklaşım”a uygundur.
Bilişsel Yaklaşım, bireylerin davranışlarının ve motivasyonlarının, düşünceleri, inançları ve değer yargıları gibi içsel zihinsel süreçler tarafından yönlendirildiğini öne sürer. Bu durumda, gönüllü olarak yardım kuruluşlarında çalışmaya duyulan motivasyon, bireyin kendi içsel değerleri, inançları ve düşünceleri tarafından tetikleniyor olarak görülür. İnsanların neden belirli eylemleri gerçekleştirdikleri veya belli hedeflere ulaşmayı amaçladıkları, onların zihinsel süreçlerine ve kişisel değerlerine dayandırılır. Bu yaklaşım, bireylerin dış dünyayı algılama ve bu algılamalarına dayanarak karar verme şekillerinin önemini vurgular.
#5. Algılama sürecinde zihnin dünyaya ilişkin varsayımları hakkında aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
Cevap : C) Zihin dünyanın sabit ve düzenli bir yer olduğunu varsayar.
Algılama sürecinde zihnin dünyaya ilişkin varsayımı “C) Zihin dünyanın sabit ve düzenli bir yer olduğunu varsayar.” şeklindedir.
Bu yaklaşım, algılama sürecinin temel bir yönünü vurgular: Zihin, çevremizdeki dünyayı anlamak ve yorumlamak için sabitlik ve düzenlilik varsayımlarına dayanır. Bu, karmaşık ve sürekli değişen çevresel uyarıcıları işlerken, zihnin bir düzen ve tutarlılık duygusu yaratma eğilimini ifade eder. Örneğin, zihin, görsel veya işitsel bilgileri işlerken, bu bilgileri tanıdık desenler ve yapılar olarak düzenleyerek algılamamızı kolaylaştırır. Bu, dünyayı daha öngörülebilir ve anlaşılır hale getirir, böylece günlük yaşantımızda etkili bir şekilde navigasyon yapmamıza olanak tanır.
#6. "Bir ezberleme görevi esnasında klasik müziğe maruz kalan 10 yaş çocukları ile, Caz müziğine maruz kalan çocukların hatırlama seviyeleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?" Yukarıdaki verilen sorunun yöntemine göre türü aşağıdakilerden hangisidir?
Cevap : E) Deneysel
Bu sorunun yöntemi “E) Deneysel” türündedir.
Deneysel araştırmalar, belirli bir değişkenin (bu durumda müzik türü) bir sonuç üzerindeki (ezberleme görevindeki hatırlama seviyeleri) etkisini anlamak için kullanılır. Araştırmada, çocuklar iki gruba ayrılır ve her grup farklı bir müzik türüne (klasik müzik ve caz müziği) maruz bırakılır. Daha sonra, her iki grubun hatırlama seviyeleri karşılaştırılır. Bu tür bir tasarım, neden-sonuç ilişkilerini incelemek için kullanılır ve deneysel araştırmanın temel özelliklerinden biridir. Diğer seçenekler olan korelasyonel, meta-analiz, betimsel ve derleme yöntemleri bu durumda uygulanabilir değildir, çünkü bu yöntemler genellikle farklı türdeki ilişkileri veya verileri incelemek için kullanılır.
#7. Aşağıdakilerden hangisi normal dışı davranışları değerlendirmek için kullanılacak bir ölçüt dizisinde yer almaz?
Cevap : C) Özelliğe az rastlanılması veya sıra dışı olması
#8. İnsanların bir kişi hakkındaki ilk izlenimleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
Cevap : A) İlk izlenimleri olumlu olmaya eğilimlidir.
İnsanların bir kişi hakkındaki ilk izlenimleri ile ilgili doğru ifade “A) İlk izlenimleri olumlu olmaya eğilimlidir.”
Sosyal psikoloji araştırmaları, genellikle insanların yabancılarla ilk karşılaştıklarında olumlu izlenimler oluşturma eğiliminde olduğunu göstermektedir. Bu fenomen, “olumlu yanlılık” veya “halo etkisi” olarak bilinir ve bir kişinin belli bir olumlu özelliği, diğer özellikleri hakkında da olumlu izlenimler oluşturmamıza neden olabilir. İnsanlar genellikle yeni tanıştıkları kişilere karşı hoşgörülü ve kabul edici olma eğilimindedirler, en azından bu kişi hakkında aksi yönde belirgin bir bilgiye sahip olmadıkça. Bu, sosyal etkileşimlerde işbirliğini ve uyumu teşvik eden bir sosyal mekanizma olarak işlev görür.
#9. Duyumsama ile ilgili olarak aşağıdakilerdenhangisi yanlıştır?
Cevap : A) Duyumsama duyumun tanınması ve bilinmesidir.
#10. "Zeka denilen bir şeyi nasıl ölçeceğimizi biliyoruz ama neyi ölçtüğümüzü bilmiyoruz." ifadesinin sonuçları hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Cevap : D) Mevcut zeka testlerinin ölçümleri yetersiz kalmaktadır.
“Zeka denilen bir şeyi nasıl ölçeceğimizi biliyoruz ama neyi ölçtüğümüzü bilmiyoruz.” ifadesinin sonuçları hakkında söylenemeyecek şey “C) Mevcut zeka testlerinin ölçümlerinin geçerli ölçümler olduğu bilinmektedir.”dır.
Bu ifade, zeka testlerinin güvenilirliği ve geçerliliği hakkında bir şüphe ifade eder. Zeka testlerinin güvenilir ölçüm araçları olup olmadığı ve gerçekten zekayı ölçüp ölçmediği konusunda devam eden tartışmalar vardır. Bazı uzmanlar, zeka testlerinin belirli zihinsel becerileri ve yetenekleri ölçtüğünü kabul ederken, diğerleri bu testlerin zeka gibi karmaşık ve çok boyutlu bir kavramı tam olarak yakalayamadığını savunur. Bu nedenle, “mevcut zeka testlerinin ölçümlerinin geçerli ölçümler olduğu” ifadesi, bu belirsizlik ve tartışma ışığında yanlış bir genelleme oluşturur.
#11. İnsan ilişkilerinde hoşlanma hissini arttıran etmenlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Cevap : B) Mekansal uzaklık
İnsan ilişkilerinde hoşlanma hissini arttıran etmenlerle ilgili olarak yanlış olan seçenek “B) Mekansal uzaklık”tır.
Sosyal psikolojide, hoşlanma ve çekim hissi genellikle fiziksel yakınlık veya aşinalık, benzerlik (kişisel özelliklerde, düşüncelerde, yaşam deneyimlerinde vb.), ve bazen ortak sosyal kimlik veya benzer giyim tarzı gibi faktörlerle ilişkilendirilir. Ancak, mekansal uzaklık genellikle hoşlanma hissini arttırmaz; tam tersine, fiziksel olarak yakın olmak (coğrafi veya mekansal yakınlık), insanlar arasındaki ilişkilerin gelişmesine yardımcı olan bir faktördür. Yakınlık, insanların birbirleriyle daha sık etkileşime girmesine ve bu süreçte ilişkilerini güçlendirmesine olanak tanır.
#12. Aşağıdakilerden hangisi yaratıcı düşünmenin özelliklerinden biri değildir?
Cevap : E) Derin düşünme
Yaratıcı düşünmenin özelliklerinden biri olmayan seçenek “E) Derin düşünme”dir.
Yaratıcı düşünme genellikle esneklik, orijinallik, ayrıntılandırma ve akıcılık gibi özelliklerle karakterize edilir. Esneklik, farklı bakış açılarından düşünebilme ve çeşitli fikirler üretebilme yeteneğini; orijinallik, benzersiz ve yenilikçi fikirler üretebilme kapasitesini; ayrıntılandırma, fikirleri detaylandırma ve genişletme yeteneğini; ve akıcılık ise düşüncelerin kolay ve hızlı bir şekilde akıp gelmesini ifade eder. Bununla birlikte, “derin düşünme” yaratıcı düşünmenin doğrudan bir özelliği olarak kabul edilmez. Yaratıcılık daha çok esneklik, yeni fikirlerin üretimi ve bunların çeşitliliği ile ilişkilidir, derinlemesine analiz veya uzun süreli düşünme süreçleri ile doğrudan ilişkilendirilmez.
#13. Heider'ın Fenomonolojik Atıf Teorisine göre bir kadın eşinin doğum gününü unutmasını açıklarken içsel atıf yapıyorsa, aşağıdaki gerekçelendirmelerden hangisini kullanır?
Cevap : C) Duyarsız ve sevmeyi bilmeyen bir adam olduğu için
#14. Aşağıdakilerden hangisi bugün kabul gören öğrenme yollarından biri değildir?
Cevap : D) Uykuda öğrenme
#15. Bir reklam firması; çalışma düzeni, çalışan ilişkileri ve çalışma mekanları ile ilgili düzenlemeler yaparak çalışanların yaratıcı üretimini arttırabileceğini düşünüyor ise hangi yaratıcılık yaklaşımına dayanmaktadır?
Cevap : B) Sosyal-Kişilik Yaklaşımı
Bu durumda, bir reklam firmasının çalışma düzeni, çalışan ilişkileri ve çalışma mekanları ile ilgili düzenlemeler yaparak çalışanların yaratıcı üretimini arttırma fikri, “B) Sosyal-Kişilik Yaklaşımı”na dayanmaktadır.
Sosyal-Kişilik Yaklaşımı, yaratıcılığın sadece bireysel yeteneklerle sınırlı olmadığını, aynı zamanda sosyal ve çevresel faktörlerle de şekillendiğini öne sürer. Bu yaklaşıma göre, çalışma ortamı, iş arkadaşlarıyla olan ilişkiler ve genel çalışma koşulları gibi faktörler, bireylerin yaratıcı düşünme ve üretim kapasitelerini önemli ölçüde etkileyebilir. Örneğin, destekleyici bir çalışma ortamı, açık iletişim ve yaratıcı risk alma konusunda teşvik edici bir kültür, çalışanların yaratıcılığını ve yenilikçi düşünme becerilerini artırabilir.
#16. Aşağıdakilerden hangisi motivasyonun işlevlerinden biri değildir?
Cevap : E) Başarı ihtiyacı oluşturmak
Motivasyonun işlevlerinden biri olmayan seçenek “E) Başarı ihtiyacı oluşturmak”tır.
Motivasyon, genellikle bireylerin davranışlarını başlatma, sürdürme, durdurma ve bu davranışlarda gösterdikleri çaba düzeyini tayin etme ile ilişkilendirilir. Bunlar, motivasyonun bireyin hareketlerini ve bu hareketlerin yoğunluğunu yönlendirme şekilleridir. Ancak “başarı ihtiyacı oluşturmak” motivasyonun doğrudan bir işlevi olarak tanımlanmaz. Başarı ihtiyacı, bireyin içsel değerlerinden ve hedeflerinden kaynaklanır ve motivasyonun bir sonucu olarak ortaya çıkabilir, ancak motivasyonun kendisi bu ihtiyacı oluşturmak için bir araç olarak tanımlanmaz.
#17. Duyusal eşik kavramı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Cevap : B) Memeli türlerde duyusal eşik düzeyi aynı aralıktadır.
Duyusal eşik kavramı ile ilgili olarak yanlış olan seçenek “B) Memeli türlerde duyusal eşik düzeyi aynı aralıktadır.”dır.
Duyusal eşik, bir duyunun algılanabilmesi için gerekli olan minimum uyarıcı miktarını ifade eder. Bu eşikler, farklı memeli türleri arasında önemli ölçüde değişiklik gösterir. Her türün duyusal sistemi, kendi ekolojik ve biyolojik ihtiyaçlarına uygun şekilde evrimleşmiştir. Bu nedenle, farklı türlerin duyusal eşikleri, onların çevrelerindeki spesifik uyarıcılara hassasiyetlerini yansıtacak şekilde farklılık gösterir. Örneğin, bazı hayvanlar insanların algılayamayacağı frekanstaki sesleri duyabilir veya insan gözünün göremeyeceği ışık dalga boylarını algılayabilir. Dolayısıyla, tüm memeli türlerinin duyusal eşik düzeylerinin aynı aralıkta olduğunu söylemek yanlıştır
#18. "Türkiyenin başkenti neresidir?" sorusu hangi bellek içeriğine dayanarak cevaplandırılır?
Cevap : D) Semantik Bellek
“Türkiye’nin başkenti neresidir?” sorusu, “D) Semantik Bellek” içeriğine dayanarak cevaplandırılır.
Semantik bellek, genel dünya bilgisi, kavramlar, dil bilgisi ve anlamları gibi soyut bilgileri içeren bellek türüdür. Semantik bellek, kişisel deneyimlerden bağımsız olan ve genellikle genel gerçekler ve dünya hakkında bilgiler içerir. Örneğin, bir ülkenin başkenti, tarihi olaylar, matematiksel formüller gibi bilgiler semantik bellekte saklanır. Bu nedenle, “Türkiye’nin başkenti neresidir?” sorusu, genel bilgi ve faktörlerin depolandığı semantik bellekten alınan bir bilgidir.
#19. Ölçme araçları ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Cevap : B) Bir ölçme aracından subjektif sonuçlar elde edilir.
Ölçme araçları ile ilgili olarak yanlış olan seçenek “B) Bir ölçme aracından subjektif sonuçlar elde edilir.”dır.
Ölçme araçlarının temel amacı, nesne ve olayların özelliklerini objektif ve standart bir şekilde belirlemek ve bu nitelikleri sayısal değerlere dönüştürmektir. Bu sayede, daha doğru ve karşılaştırılabilir sonuçlar elde edilebilir. İyi tasarlanmış bir ölçme aracı, subjektif yargılardan ve bireysel yorumlardan mümkün olduğunca uzak sonuçlar üretmeyi hedefler. Bu nedenle, bir ölçme aracından subjektif sonuçlar elde edilmesi, genellikle ölçme aracının güvenilirliği veya geçerliliği açısından bir eksiklik olarak değerlendirilir.
#20. Algılama sürecinin özelliklerine göre, birinin karanlıkta yürürken yanındakine "Bak bu kırmızı benim arabam." demesi nasıl mümkün olmaktadır?
Cevap : A) Algıların parlaklık ve renk değişmezliği özelliği ile
Bu durum, “A) Algıların parlaklık ve renk değişmezliği özelliği ile” mümkün olmaktadır.
Algıların parlaklık ve renk değişmezliği özelliği, farklı aydınlatma koşullarında bile nesnelerin renklerini ve parlaklığını tutarlı bir şekilde algılayabilmemizi ifade eder. Bu durumda, bir kişi karanlıkta bile kendi aracını tanıyabilir çünkü zihin, ışık koşulları değişse bile nesnelerin renklerini sabit olarak algılamaya eğilimlidir. Bu, özellikle düşük ışıkta veya değişken aydınlatma koşullarında, öğrenilen renk bilgisinin korunmasını sağlayan bir algılama mekanizmasıdır. Bu nedenle, karanlıkta yürüyen bir kişi, daha önce gördüğü ve tanıdığı bir arabanın rengini, önceki deneyimlerine dayanarak tanıyabilir ve “Bak bu kırmızı benim arabam.” diyebilir.
SONUÇ
Psikoloji 2023-2024 Final Soruları
Auzef Çocuk Gelişimi 1. sınıf 2023- 2024 final soruları
Auzef Sosyal Hizmetler Final Soruları 2023-2024
Psikoloji 2023-2024 Final Soruları
Auzef Çocuk Gelişimi 1. sınıf 2023- 2024 final soruları
Auzef Sosyal Hizmetler Final Soruları 2023-2024
HD Quiz powered by harmonic design
Psikoloji 2023-2024 Final Soruları
Auzef Çocuk Gelişimi 1. sınıf 2023- 2024 final soruları
Auzef Sosyal Hizmetler Final Soruları 2023-2024
Psikoloji 2023-2024 Final Soruları |
|||
---|---|---|---|
Psikoloji Psikoloji 2023-2024 Final Soruları |
Psikoloji 2023-2024 Final Soruları