İlkokula Hazırlık 2023-2024 Final Soruları

Cevap : D) Hazır çocuk

Verilen açıklama “D) Hazır çocuk” için geçerlidir.

Açıklamada bahsedilen motor gelişim, sosyal-duyuşsal gelişim, fiziksel gelişim ve bilişsel gelişim, çocukların okula uyum sürecindeki hazır olma durumunu tanımlamaktadır. Bu alanlardaki gelişim, çocukların okula başlamak için gereken temel beceri ve yetenekleri kazanmış olmalarını ifade eder. Okula başlamaya hazır olan çocuklar, bu dört temel gelişim alanında belirli bir olgunluk seviyesine ulaşmış olurlar. Bu nedenle, burada “hazır çocuk” durumu, çocukların okula başlamak için gerekli bilişsel, sosyal, duygusal ve fiziksel kapasitelere sahip olmalarını yansıtır.

Cevap : B) Hazırbulunuşluk – yeterliliklere göre düzenlenen etkinlikler – okul olgunluğuna ulaşılması

Okul olgunluğu aşamalarını tam ve eksiksiz olarak gösteren seçenek “B) Hazırbulunuşluk – yeterliliklere göre düzenlenen etkinlikler – okul olgunluğuna ulaşılması”dır.

Bu seçenek, okul olgunluğu sürecinin başlangıcından sonuna kadar olan aşamaları kapsamlı bir şekilde açıklar:

Hazırbulunuşluk: Bu aşama, çocukların okul öncesi dönemde fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal beceriler kazanmalarını içerir. Hazırbulunuşluk, çocukların okula başlamaya hazır olup olmadıklarının temelini oluşturur.

Yeterliliklere Göre Düzenlenen Etkinlikler: Çocukların bireysel ihtiyaçlarına ve yeteneklerine göre düzenlenen etkinlikler, onların okul olgunluğunu geliştirmeye yöneliktir. Bu etkinlikler, çocukların okul ortamında başarılı olmaları için gerekli becerileri kazanmalarına yardımcı olur.

Okul Olgunluğuna Ulaşılması: Bu aşama, çocukların okul ortamında başarılı bir şekilde işlev görmelerini ve eğitimlerine aktif olarak katılmalarını sağlayacak düzeyde beceri ve bilgi birikimine ulaşmalarını ifade eder.

Bu süreç, çocukların okula uyumlarını ve eğitim sürecindeki başarılarını destekleyen kritik adımları içerir. Diğer seçenekler, bu süreci tam olarak yansıtmamaktadır.

Cevap : C) Sözcük dizisi

Erken okuryazarlıkta sözel çalışma belleğinin tanımı içinde yer almayan seçenek “C) Sözcük dizisi”dir.

Sözel çalışma belleği, bireyin kısa süreli bellekte tuttuğu ve işlediği dil ile ilgili bilgileri kapsar. Bu, genellikle sayılar (A), fonemler (B) (yani dilin en küçük ses birimleri), cümlelerin depolanması (D) ve harfler (E) gibi temel dil unsurlarını içerir. Bu unsurlar, erken okuryazarlık gelişiminde önemli rol oynar, çünkü çocuklar okuma ve yazma becerilerini geliştirirken bu tür bilgileri kullanırlar.

Öte yandan, “sözcük dizisi” daha çok anlam ve dil bilgisinin daha geniş bağlamda işlenmesi ile ilgilidir ve sözel çalışma belleğinin daha dar tanımına doğrudan dahil değildir. Sözcük dizisi, dilin daha karmaşık yapılarını ve anlamını içerir ve bu nedenle sözel çalışma belleğinden ziyade dil anlama ve üretme becerileriyle daha yakından ilişkilidir.

Cevap : A) Bilişsel, Sosyal, Eğitsel

Hazırbulunuşluk kavramı altında incelenen kategorileri bir arada içeren seçenek “A) Bilişsel, Sosyal, Eğitsel”dir.

Bilişsel Hazırbulunuşluk: Çocukların problem çözme, düşünme, algılama ve dikkat gibi bilişsel işlevlerinin gelişimini ifade eder.

Sosyal Hazırbulunuşluk: Çocukların sosyal becerilerini, grup içindeki etkileşimlerini ve başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurma yeteneklerini kapsar.

Eğitsel Hazırbulunuşluk: Çocukların okul öncesi eğitimde edindikleri temel okuma, yazma ve aritmetik becerileri ile ilgili hazırbulunuşluk durumunu ifade eder.

Bu kategoriler, çocuğun okula başlamadan önce sahip olması gereken temel beceri ve bilgilerin geniş bir yelpazesini kapsar ve onların okula uyum sürecini ve akademik başarılarını destekler. Diğer seçenekler, bu kategorilerin bazılarını içerir, ancak hepsini bir arada sunan tek seçenek A’dır.

Cevap : B) Akademik başarıyı temel alması

Sorulan özellikler arasında okul öncesi eğitim programlarının genel karakteristiklerinden sapma gösteren ve bu programlar arasında tipik olarak yer almayan seçenek “B) Akademik başarıyı temel alması”dır.

Okul öncesi eğitim programlarının temel özellikleri genellikle şunları içerir:

Rehberlik Hizmetine Önem Vermesi: Bu programlar, çocukların bireysel gelişimlerini desteklemek ve onların duygusal ve sosyal ihtiyaçlarına yönelik rehberlik sağlamak üzerine kuruludur.

Keşfederek Öğrenmeyi Hedeflemesi: Okul öncesi eğitimde, çocukların aktif öğrenme ve keşfetme yoluyla yeni beceriler kazanmaları teşvik edilir.

Oyun Temelli Olması: Oyun, çocukların doğal öğrenme yöntemi olarak kabul edilir ve bu programlar, oyun üzerinden öğrenmeyi temel alır.

Yaratıcılığın Geliştirilmesini Hedeflemesi: Çocukların yaratıcı düşünme yeteneklerinin geliştirilmesi, bu tür programların temel amaçlarından biridir.

Buna karşılık, “Akademik başarıyı temel alması” okul öncesi eğitim programları için tipik bir özellik değildir. Bu programlar, daha çok çocukların bütüncül gelişimine odaklanır ve akademik başarıdan ziyade, çocukların genel beceri ve yeteneklerinin geliştirilmesine ağırlık verir. Akademik başarı, ilkokul ve sonrasındaki eğitim aşamalarında daha fazla vurgulanır.

Cevap : B) Yetişkinlerin konuşmalarını sürekli kesmelerini sağlamak

Erken okuryazarlığı desteklemek için yapılması gerekenler arasında olmayan seçenek “B) Yetişkinlerin konuşmalarını sürekli kesmelerini sağlamak”tır.

Erken okuryazarlık gelişimini desteklemek için önemli olan diğer faktörler şunlardır:

Okul ve Evde Materyaller Arası Bağlantı Kurmak: Bu, öğrenme sürecini hem okulda hem de evde tutarlı ve anlamlı kılar.

Çocuklara Zengin Bir Okuryazarlık Çevresi Sunmak: Çocukların erişebileceği kitaplar, yazılı materyaller ve diğer okuryazarlık kaynaklarını içerir.

Paylaşımlı Okuma Yaptırmak: Yetişkinlerin çocuklarla birlikte kitap okuması, çocukların dil becerilerinin ve okuma alışkanlıklarının gelişmesine yardımcı olur.

Yetişkinlerle Konuşmalarını Sağlamak: Çocukların dil becerilerini geliştirmek ve iletişim kurma yeteneklerini artırmak için önemlidir.

Bunun aksine, yetişkinlerin konuşmalarını sürekli kesmek, çocukların dil gelişimi ve iletişim becerileri üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilir ve bu, erken okuryazarlık gelişimini desteklemek için önerilen bir yöntem değildir

Cevap : C) Okuma-yazma sürecine yardımcı olacak bilgi ve becerileri kazandırmak

Erken okuryazarlık becerilerinin temeli olarak kabul edilen seçenek “C) Okuma-yazma sürecine yardımcı olacak bilgi ve becerileri kazandırmak”tır.

Erken okuryazarlık, çocukların okuma ve yazma becerilerini geliştirmelerine yönelik temel bilgi ve becerilerin kazandırılması sürecidir. Bu süreç, sadece harfleri tanımayı ve okumayı-yazmayı öğrenmeyi içermekle kalmaz, aynı zamanda dilin temel yapıtaşlarını anlamayı, seslerin ve kelimelerin farkındalığını geliştirmeyi, ve hikayelerin anlamını çözümlemeyi de kapsar. Bu geniş çerçevede, çocukların okuma-yazma sürecine girişlerinde ve bu süreci başarıyla sürdürmelerinde temel bir rol oynar.

Diğer seçenekler olan bitişik eğik el yazısı, harfleri yazma, yazmayı ve okumayı öğretme gibi beceriler, erken okuryazarlık sürecinin parçalarıdır; ancak bu sürecin genelini tanımlayan temel unsur, çocuklara okuma-yazma sürecine yardımcı olacak genel bilgi ve becerilerin kazandırılmasıdır.

Cevap : E) Okuldaki öğretmenlerden korkar.

İlkokul 1. sınıf öğrencilerinin özellikleri arasında yer almayan seçenek “E) Okuldaki öğretmenlerden korkar” şeklindedir.

Bu yaş grubundaki çocuklar genellikle okul kültürünü tanımaya başlarlar ve uyum sürecinde farkındalık geliştirirler (A), okula uyum sürecinde ebeveynlerinin yanı sıra arkadaşlarının da etkisi altında olurlar (B), yeni şeyler öğrenmeye ve denemeye heveslidirler (C) ve yeni arkadaşlıklar kurma fikri onları genellikle heyecanlandırır (D). Ancak, bu yaş grubundaki çocukların genel bir özelliği olarak okuldaki öğretmenlerden korkmaları beklenmez. Aslında, çoğu çocuk için öğretmenleriyle olan ilişkiler destekleyici ve güven verici olabilir ve bu da onların okula uyum süreçlerinde olumlu bir rol oynar. Bu nedenle, seçenek E bu yaş grubu için tipik bir özellik olarak kabul edilmez.

Cevap : D) 3-6 yaş

Erken okuryazarlık kapsamında, “annesi alışveriş listesi hazırlarken, kendisi de yazı denemeleri yapma” davranışı “D) 3-6 yaş” aralığına ait bir eylemdir.

Bu yaş aralığındaki çocuklar, genellikle yetişkinlerin yaptıkları etkinliklere ilgi gösterirler ve onları taklit etme eğilimindedirler. Yazı yazma denemeleri, bu yaş grubundaki çocukların gelişen motor becerileri ve artan okuryazarlık ilgilerini yansıtır. Çocuklar bu dönemde kalem tutmayı, çizgiler ve şekiller çizmeyi öğrenir ve yazılı iletişime yönelik temel becerileri geliştirmeye başlarlar. Bu tür etkinlikler, onların dil ve okuryazarlık becerilerinin gelişimine katkıda bulunur.

Cevap : A) Mikrosistem

Ekolojik kurama göre, “çocuğun sistemler içinde en yakın olduğu ve etkileşimin en sık olduğu sistem” tanımı “A) Mikrosistem”i ifade eder.

Mikrosistem, çocuğun doğrudan etkileşimde bulunduğu ve günlük yaşamının bir parçası olan ortamları içerir. Bu, aile, okul, arkadaş grupları ve mahalle gibi çocuğun içinde büyüdüğü ve etkileşimde bulunduğu yakın çevrelerini kapsar. Bu sistem, çocuğun gelişimi üzerinde doğrudan ve güçlü bir etkiye sahiptir, çünkü çocuk bu sistemlerde günlük etkileşimler ve deneyimler yaşar. Mikrosistem, çocuğun gelişimini en yakından etkileyen ve en temel sosyal bağlamı oluşturan sistemdir.

Cevap : A) Başkalarının duygularını anlama

İlkokula hazırbulunuşluk çalışmalarında öz bakım becerileriyle ilgili olmayan seçenek “A) Başkalarının duygularını anlama”dır.

Öz bakım becerileri, çocukların günlük yaşamda kendi ihtiyaçlarını bağımsız bir şekilde karşılayabilme yeteneklerini ifade eder. Bu beceriler arasında eşyalarını toplama, giysilerini yardımsız olarak giyip çıkarma, kendi işlerini yapma ve kendi sorumluluklarını üstlenme gibi etkinlikler yer alır. Bu tür beceriler, çocukların ilkokula başladıklarında daha bağımsız ve özgüvenli olmalarına yardımcı olur.

Başkalarının duygularını anlama ise daha çok sosyal ve duygusal becerilerle ilişkilidir. Bu beceri, empati ve sosyal farkındalık gibi önemli kavramları içerir ve çocukların başkalarıyla etkileşimlerinde önemli bir rol oynar, ancak öz bakım becerileri kategorisine dahil edilmez.

Cevap : D) Zeka

Soruda bahsedilen “okula hazırbulunuşlukta yer alan biyolojik etmenler” arasında olmayan seçenek, “D) Zeka”dır.

Okula hazırbulunuşlukta biyolojik etmenler, çocuğun fiziksel gelişimini ve sağlık durumunu içerir. Bu, görme ve işitme gibi duyusal yetenekleri, yaş gibi genel gelişim durumunu ve el-göz koordinasyonu gibi motor becerileri kapsar. Bunlar, çocuğun fiziksel olarak okula ve okul ortamındaki etkinliklere hazır olup olmadığını belirleyen temel faktörlerdir.

Buna karşılık, “zeka”, daha çok bilişsel bir etmen olarak değerlendirilir ve çocuğun akıl yürütme, problem çözme, öğrenme gibi yeteneklerini ifade eder. Bu nedenle, zeka biyolojik etmenlerden ziyade çocuğun bilişsel ve akademik gelişimini ilgilendiren bir faktördür ve bu bağlamda okula hazırbulunuşlukta yer alan biyolojik etmenler arasında sayılmaz.

Cevap : A) Çocuğun boyu

Okula hazırbulunuşluğu etkileyen faktörler arasında yer almayan seçenek “A) Çocuğun boyu” dur.

Okula hazırbulunuşluk, çocukların fiziksel, bilişsel, sosyal ve duygusal açıdan okula başlamaya hazır olmalarını ifade eder. Bu süreçte çocuğun dil becerileri, yaşı, ailenin sosyo-ekonomik durumu ve akran ilişkileri gibi faktörler önemlidir. Bu faktörler, çocuğun okul ortamına uyum sağlamasını ve eğitim sürecinde başarılı olmasını etkileyebilir.

Ancak çocuğun boyu, okula hazırbulunuşluğu etkileyen bir faktör olarak kabul edilmez. Çocuğun boyu, genel sağlık durumunun bir göstergesi olabilir, ancak okula başlama hazırlığı ve yetenekleriyle doğrudan bir ilişkisi yoktur. Bu nedenle, çocuğun boyu, okula hazırbulunuşluğu etkileyen diğer faktörlere kıyasla daha az önemli bir etken olarak değerlendirilir.

Cevap : C) Katz ve 1991

Çocuğun okula hazırbulunuşluğu kavramı ilk kez “C) Katz ve 1991” yılında kullanılmıştır.

Lilian Katz, erken çocukluk eğitimi ve gelişimi alanında tanınmış bir uzmandır ve özellikle çocukların okula hazırbulunuşluğu konusundaki çalışmalarıyla bilinir. 1991 yılında Katz, çocukların okula başlamaya hazır olup olmadıklarını değerlendirmek için bu kavramı kullanmış ve bu konuda önemli katkılarda bulunmuştur. Katz’ın çalışmaları, okula hazırbulunuşluğun sadece bilişsel becerilerle sınırlı olmadığını, aynı zamanda sosyal ve duygusal hazırlığı da içermesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu yaklaşım, eğitimciler ve araştırmacılar tarafından geniş çapta kabul görmüş ve okul öncesi eğitimin temelini oluşturmuştur.

Cevap : E) Hazırbulunuşluk

Bu soruda bahsedilen kavram, çocukların gelişimsel çıktılarını en üst düzeye çıkaran çevresel ve kültürel deneyimler arasındaki etkileşimin bir ürünü olarak tanımlanıyor. Seçenekler arasında, bu tanıma en uygun olanı “E) Hazırbulunuşluk”tur.

Hazırbulunuşluk, çocukların okula başlamadan önce sahip olmaları gereken bilişsel, sosyal, duygusal ve fiziksel becerilerin toplamıdır. Bu kavram, çocuğun bireysel özelliklerinin yanı sıra aile, kültürel ve çevresel faktörlerin birleşiminden etkilenir. Çocukların çevreleriyle etkileşimleri, onların okula başlamaya hazır olup olmadıklarını belirleyen önemli faktörler arasındadır.

Diğer seçenekler olan zekâ, dil gelişimi, sosyallik ve kültürleşme, çocuğun gelişiminde önemli unsurlar olsa da, bu sorudaki tanım doğrudan “hazırbulunuşluk” kavramına işaret ediyor. Hazırbulunuşluk, çocuğun genel gelişiminin yanı sıra özel olarak okul ortamına uyum sağlayabilme kapasitesini de ifade eder.

Cevap : E) Öğretmen-veli-okul

Okula uyum sürecinde bir arada çalışması ve iş birliği kurması gereken üç ayrı faktör “E) Öğretmen-veli-okul” şıkkında doğru olarak verilmiştir.

Bu üç faktörün okula uyum sürecinde iş birliği yapması, çocuğun okul ortamına uyumunu kolaylaştırmak ve eğitim sürecini desteklemek açısından önemlidir:

Öğretmen: Çocuğun eğitiminde doğrudan rol oynar ve okula uyum sürecinde rehberlik ve destek sağlar.

Veli: Çocuğun evdeki birincil bakıcısı ve destekçisi olarak, okul ile ev arasındaki köprüyü oluşturur ve çocuğun eğitim sürecine aktif olarak katılır.

Okul: Eğitim ortamını ve kaynaklarını sağlar, öğrencilerin akademik ve sosyal gelişimlerini destekleyen politika ve programları uygular.

Bu üçlünün etkili bir şekilde iş birliği yapması, çocuğun okul ortamına başarılı bir şekilde uyum sağlamasına ve eğitim yolculuğunda ilerlemesine yardımcı olur. Diğer seçeneklerde yer alan faktörler, bu süreçte aynı derecede etkili bir iş birliği sağlamaz.

Cevap : D) Estetik

İlkokul hayat bilgisi dersinin kapsamında yer almayan ana madde “D) Estetik”tir.

Hayat bilgisi dersi, genellikle çocukların çevreleriyle ve toplumla etkileşimini geliştirmeye yönelik konuları içerir. Bu dersin temel içeriği, doğa bilimleri, toplumsal bilimler, sanat, ve düşünce ve değerler gibi geniş bir yelpazeyi kapsar. Bu alanlar, çocukların çevrelerini, toplumu ve insanlar arası ilişkileri anlamalarına yardımcı olur.

Buna karşılık, “estetik” daha çok sanatsal algı ve değerlendirme ile ilgilidir ve genellikle ilkokul düzeyindeki hayat bilgisi derslerinin temel konu başlıkları arasında yer almaz. Estetik kavramı, daha çok sanat eğitimi veya özel olarak sanat tarihi gibi konularda işlenir.

Cevap : B) Yazıyla etkinlikler

Çocukların konuşma becerilerini geliştirmek için yapılabilecek etkinlikler arasında yer almayan seçenek “B) Yazıyla etkinlikler”dir.

Konuşma becerilerinin geliştirilmesi, genellikle dilin konuşulan yönüne odaklanır ve çocukların sözlü iletişim yeteneklerini artırmayı amaçlar. Bu bağlamda, kukla oynatma, görüşmeler, grup tartışmaları ve şarkı söyletme gibi etkinlikler, çocukların dil becerilerini, kelime dağarcıklarını ve ifade yeteneklerini geliştirmek için etkilidir. Bu tür etkinlikler, çocukları konuşmaya teşvik eder ve sosyal etkileşimler aracılığıyla dil gelişimini destekler.

Öte yandan, yazıyla ilgili etkinlikler, konuşma becerilerinden ziyade okuryazarlık becerilerini geliştirmeye odaklanır. Bu etkinlikler, çocukların yazılı ifade becerilerini, yazı dili anlayışını ve okuma yeteneklerini geliştirmeye yardımcı olur. Bu nedenle, çocukların konuşma becerilerini geliştirmeye yönelik etkinlikler arasında yazıyla etkinlikler tipik olarak yer almaz.

Cevap : A) Mikrosistem

Ekolojik kurama göre, “çocuğun sistemler içinde en yakın olduğu ve etkileşimin en sık olduğu sistem” tanımı “A) Mikrosistem”i ifade eder.

Mikrosistem, çocuğun doğrudan etkileşimde bulunduğu ve günlük yaşamının bir parçası olan ortamları içerir. Bu, aile, okul, arkadaş grupları ve mahalle gibi çocuğun içinde büyüdüğü ve etkileşimde bulunduğu yakın çevrelerini kapsar. Bu sistem, çocuğun gelişimi üzerinde doğrudan ve güçlü bir etkiye sahiptir, çünkü çocuk bu sistemlerde günlük etkileşimler ve deneyimler yaşar. Mikrosistem, çocuğun gelişimini en yakından etkileyen ve en temel sosyal bağlamı oluşturan sistemdir.

Cevap : C) Çocukları zorlayıcı bir yöntemdir.

Okula uyum sürecinde kullanılabilecek bir yöntem olan hikâyelerle öğrenme yönteminin özellikleri arasında “C) Çocukları zorlayıcı bir yöntemdir” seçeneği yer almaz.

Hikâyelerle öğrenme yöntemi, genellikle çocuk dostu ve erişilebilir bir yaklaşım olarak kabul edilir. Bu yöntem, çocukların dil becerilerini geliştirmeyi (B), düşünme becerilerini artırmayı (D) amaçlar ve hikâyeler genellikle video, görseller (E) veya sanatsal aktiviteler (A) ile desteklenerek sunulur. Bu yaklaşım, öğrenmeyi eğlenceli ve etkileşimli hale getirerek çocukların ilgisini çeker ve onları öğrenme sürecine dahil eder.

Öte yandan, hikâyelerle öğrenme yöntemi genellikle çocukları zorlamak yerine onları destekleyen ve öğrenmeyi kolaylaştıran bir yöntem olarak tasarlanmıştır. Bu nedenle, bu yöntemin çocukları zorlayıcı olduğunu söylemek yanlış olur. Bu yaklaşım, çocukların doğal merakını ve hikâyelere olan ilgisini kullanarak öğrenmeyi teşvik eder.