auzefÇevre SağlığıTıbbi dokümantasyon ve sekreterlik

Çevre Sağlığı 2023-2024 Vize Soruları

#1. Nanogramdan litre başına, mikrograma kadar meydana gelen binlerce inorganik ve organik iz kirleticilere ne ad verilir?

Cevap : C) Mikro kirleticiler

#2. Atık optimizasyonunda uygulanan kaç "R" kuralı vardır?

Cevap : B) 3 (üç)

Atık optimizasyonunda uygulanan üç “R” kuralı vardır. Bunlar:
(I) Azalt (Reduction)
(II) Yeniden Kullan (Reuse) ve
(III) Kurtar (Recovery) dır.

#3. Ev ortamının korunması aşağıdaki çevresel temizlik kavramlarının hangisiyle ile ifade edilir?

Cevap : D) Konut temizliği

Ev ortamının korunması ve temizliği, genel olarak D) Konut temizliği ile ifade edilir. Bu kavram, ev içerisindeki hava kalitesini, temizliği ve hijyen standartlarını korumayı amaçlar. Evdeki yüzeylerin, mobilyaların, mutfak ve banyo gibi alanların düzenli olarak temizlenmesi, zararlı mikroorganizmaların ortadan kaldırılmasını ve sağlıklı bir yaşam alanı oluşturulmasını sağlar.
Şıkları detaylı bir şekilde inceleyecek olursak:
A) Ekolojik sanitasyon: Bu kavram, atık yönetimi ve su kaynaklarının korunması gibi daha geniş çevresel perspektiflerde kullanılır. Atıkların zararsız hale getirilip yeniden kullanılmasını amaçlayan bir yaklaşımdır, doğrudan ev ortamının temizliğiyle ilgili değildir.
B) Gıda sanitasyonu: Gıda üretimi, işlenmesi, saklanması ve servisi sırasında gıdaların güvenli ve hijyenik koşullarda tutulmasını ifade eder. Bu, özellikle mutfak hijyeni ve gıda güvenliği ile ilişkilidir, ancak genel ev temizliğinden ziyade gıda odaklı bir kavramdır.
C) Yerinde temizlik: Bu terim, genellikle bir işlemin veya aktivitenin yapıldığı yerde yapılan temizlik işlemleri için kullanılır. Endüstriyel veya ticari faaliyetlerde daha sık kullanılan bu terim, ev ortamı korumasından ziyade, belirli bir yerdeki spesifik temizlik ihtiyaçlarına odaklanır.
E) Temel sanitasyon: Genel olarak, insanların temel hijyen ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış tesislerin ve hizmetlerin varlığını ifade eder. Bu, özellikle tuvaletler, atık su yönetimi gibi alanlarda kullanılır ve geniş bir kapsamı vardır, ancak spesifik olarak ev ortamının temizliğini ifade etmez.
Bu açıklamalar doğrultusunda, ev ortamının korunması ve temizliği en uygun şekilde:
D) Konut temizliği ile ifade edilir.

#4. Aşağıdaki kirlilik türlerinden hangisi ısının çevreye salınması ile açıklanabilir?

Cevap : D) Termik kirlilik

Isının çevreye salınması ile açıklanabilen kirlilik türü termik kirlilik olarak bilinir. Termik kirlilik, özellikle su ekosistemlerinde büyük bir sorun oluşturabilir ve aşağıdaki şekilde tanımlanır:
D) Termik Kirlilik: Endüstriyel faaliyetler sonucu ortaya çıkan bu kirlilik türünde, kullanılan suyun sıcaklığı arttırılarak doğal su kaynaklarına bırakılması sonucu ortaya çıkar. Bu, suyun sıcaklığının yükselmesine neden olur ve bu durum sucul yaşam için ciddi problemlere yol açabilir. Su sıcaklığının artması, oksijen seviyesinin düşmesine ve sucul canlıların yaşam döngülerinin bozulmasına neden olur. Ayrıca, santraller, fabrikalar ve diğer endüstriyel tesisler tarafından kullanılan soğutma sularının yüksek sıcaklıklarda su kaynaklarına geri verilmesi en yaygın örneklerindendir.
Diğer seçenekler bu bağlamda değerlendirildiğinde:
A) Su Kirliliği: Genel bir kavramdır ve kimyasal, biyolojik, fiziksel ve termik olmak üzere birçok alt türü içerir. Termik kirlilik, su kirliliğinin bir alt türü olarak değerlendirilebilir.
B) Gıda Kirliliği: Gıdaların kimyasal, biyolojik veya fiziksel yollarla kontamine olması ile ilgilidir ve ısının çevreye salınması ile doğrudan bir ilişkisi yoktur.
C) Hava Kirliliği: Atmosferdeki gazlar, partiküller ve diğer kirleticiler ile ilgilidir. Isı dalgaları ve kentsel ısı adaları gibi ısının artışı hava sıcaklığını etkileyebilir ancak bu durum genelde “termik kirlilik” terimi ile açıklanmaz.
E) Toprak Kirliliği: Toprağın çeşitli kirleticilerle (kimyasal maddeler, ağır metaller vb.) kontamine olması durumudur ve ısının çevreye salınması ile bir ilişkisi bulunmaz.
Bu nedenle, ısının çevreye salınması ile açıklanabilen kirlilik türü:
D) Termik Kirlilik

#5. “Çevresel tehlike yönetiminin ilkeleri” açısından ilk adım aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap : B) Bağlamı oluşturun ve tehlikeyi belirlemek

Çevresel tehlike yönetiminin ilkeleri, risk yönetimi sürecinde belirli adımlar izler. Bu süreç, genellikle tehlike ve risklerin yönetilmesi için yapılandırılmış bir yaklaşımı ifade eder ve çeşitli adımları içerir.
Bu sürecin en başında yer alan adım genellikle tehlike ve risklerin belirlenmesi ve bunların bağlamının oluşturulmasıdır. Bu adım, tehlikelerin ve risklerin doğru bir şekilde tanımlanabilmesi için gereklidir ve genel sürecin temelini oluşturur.
Şıkları incelediğimizde:
A) Tehlike / risk analizi ve değerlendirmesi yapmak: Bu adım, tehlikeleri ve riskleri belirledikten ve bağlamını oluşturduktan sonra gelen bir süreçtir. Tehlikeleri anlamak ve risk düzeylerini değerlendirmek için yapılır.
B) Bağlamı oluşturun ve tehlikeyi belirlemek: Bu, çevresel tehlike yönetiminin ilk adımıdır. Çünkü herhangi bir analiz veya değerlendirme yapmadan önce tehlikelerin ne olduğunu ve risk yönetimi sürecinin hangi kapsamda gerçekleşeceğini belirlemek gereklidir.
C) Tehlikeyi / riski tedavi etmek: Bu adım, risk analizi ve değerlendirmesi yapıldıktan sonra gelen, risklerin azaltılması veya yönetilmesi için alınacak önlemleri içerir.
D) İletişim kurmak ve danışmak: Bu, tüm süreç boyunca ve özellikle de sonrasında önemli olan, ilgili taraflarla iletişim ve danışma süreçlerini kapsar.
E) Kayıt tutmak: Bu, yapılan tüm işlemleri, alınan tedbirleri ve elde edilen sonuçları dokumente etme sürecidir.
Bu bilgiler ışığında, “çevresel tehlike yönetiminin ilkeleri” açısından sürecin ilk adımı:
B) Bağlamı oluşturun ve tehlikeyi belirlemek

#6. WHO kılavuzuna göre aşılmaması gereken nitrojen dioksite maruz kalma seviyesi bir saat için kaç μg/m³ 'tür?

Cevap : A) 400 μg/m³

Aşılmaması gereken nitrojen dioksite maruz kalma seviyeleri (WHO kılavuz seviyeleri) sırasıyla bir saat için 400 μg / m³ (milyonda 0.21 parça (ppm) ve 24 saat için 150 μg / m³ (0.08 ppm) şeklindedir.

#7. Üretilen kirliliği en başta durdurmaya veya kaynakta herhangi bir atık oluşumunu azaltmaya odaklanan kirlilik yönetimi aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap : A) Kirliliğin önlenmesi

#8. Aşağıdakilerden hangisi suyun yokluğundan kaynaklanan hastalıklar arasında yer almaz?

Cevap : D) Basiller dizanteri

Suyun yokluğu ve yetersiz hijyen koşulları, özellikle deri ve göz enfeksiyonlarına yol açabilen bir dizi hastalığın ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Ancak bu koşulların doğrudan neden olduğu hastalıklar genellikle bulaşıcı hastalıklar olup, bakteri, virüs ve parazitlerin yol açtığı durumlar olabilir. Bunlar arasında uyuz, pire kaynaklı hastalıklar ve trahom gibi hastalıklar suyun yokluğundan kaynaklanan yetersiz temizlik ve hijyen koşulları ile ilişkilendirilebilir.
Şıkları inceleyelim:
A) Uyuz: Bu, insan derisine yerleşen bir tür parazit olan Sarcoptes scabiei tarafından neden olunan bir hastalıktır. Uyuz, temizlik ve hijyen eksikliğinden kolayca yayılabilir ve suyun yetersiz kullanımı bu durumu kötüleştirebilir.
B) Pire: Pire ısırıkları ve pire kaynaklı hastalıklar, özellikle yetersiz hijyen koşullarında yaygınlaşır. Pireler, kirli ve nemli ortamlarda ürer ve bu da su eksikliği ve yetersiz sanitasyon ile ilişkilidir.
C) Tifüs: Tifüs, genellikle kötü hijyen koşulları ve pire, bit gibi parazitlerin taşıdığı Rickettsia bakterisinin neden olduğu bir hastalıktır. Tifüs, kirli su ve yetersiz hijyen koşullarıyla ilişkilidir.
D) Basiller dizanteri: Shigella bakterisinin neden olduğu ve ağırlıklı olarak kontamine su ve yiyecekler yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Bu durum, su kaynaklarının kirliliğiyle ilişkilidir, ancak suyun yokluğu değil, suyun kötü kalitesi ile ilişkili bir hastalıktır.
E) Trahom: Chlamydia trachomatis’in neden olduğu ve özellikle kirli su ve yetersiz hijyen koşullarında yayılan bir göz enfeksiyonudur. Bu hastalık, yüz yıkama ve temizliğin yetersiz olduğu yerlerde daha yaygındır ve suyun yokluğuyla dolaylı olarak ilişkilidir.
Bu açıklamalardan hareketle, suyun yokluğundan kaynaklanmayan, daha çok kontamine su ve yiyeceklerle ilişkilendirilen hastalık:
D) Basiller dizanteri

#9. Kirli su ve kolera arasındaki bağlantı kaç yılında keşfedilmiştir?

Cevap : D) 1854

Kirli su ve kolera arasındaki bağlantı John Snow tarafından 1854’te keşfedildi

#10. ..... μm'nin altındaki partiküller, solunum yollarına en yüksek verimlilikle girer ve akciğerlerin en derin yapıları olan alveollerde veya hava boşluklarında birikebilir. Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

Cevap : C) 10

#11. Aşağıdakilerden hangisi hava kirleticilere uzun süreli maruz kalma ile ortaya çıkan hastalıklardan biri değildir?

Cevap : A) Tifüs

Hava kirleticilere uzun süreli maruz kalma, solunum ve kardiyovasküler sistem başta olmak üzere birçok sağlık sorununa yol açabilir. Hava kirleticilerin neden olduğu hastalıkları inceleyecek olursak:
B) Kronik Astım: Hava kirleticiler, özellikle partikül madde (PM), nitrojen dioksit (NO2) ve kükürt dioksit (SO2) gibi kirleticiler, kronik astımın tetiklenmesinde ve şiddetinin artmasında önemli bir rol oynar.
C) Kardiyovasküler Hastalıklar: Hava kirliliği, özellikle ince partikül madde (PM2.5) ve ozon (O3), kardiyovasküler hastalıkların gelişimi üzerinde ciddi etkilere sahiptir. Bu kirleticilere maruz kalma, arterlerin sertleşmesi, hipertansiyon ve diğer kalp hastalıklarına yol açabilir.
D) Pulmoner Yetmezlik: Hava kirleticilerine uzun süreli maruziyet, akciğer fonksiyonlarının bozulmasına ve pulmoner yetmezlik gibi durumların ortaya çıkmasına neden olabilir.
E) Kardiyovasküler Mortalite: Hava kirliliği, kardiyovasküler mortaliteyle (kalp hastalıklarından ölüm) doğrudan ilişkilendirilmiştir. Kirleticiler, kalp krizi ve kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin artmasına neden olabilir.
Ancak,
A) Tifüs: Tifüs, genellikle kötü hijyen koşulları ve bit, pire gibi parazitlerin taşıdığı Rickettsia türü bakterilerin neden olduğu bir hastalıktır. Tifüsün ortaya çıkışı hava kirleticilerle değil, enfekte böcek ısırıkları ve insanlar arasında direkt temas yoluyla gerçekleşir.
Bu bilgiler ışığında, hava kirleticilere uzun süreli maruz kalma ile ortaya çıkan hastalıklardan biri değil olan seçenek:
A) Tifüs

#12. Atık yönetimi seçeneklerinde en çok arzu edilen uygulama aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap : A) Azalt (Reduction)

Atık yönetimi hiyerarşisi, atıkların etkili bir şekilde yönetilmesi için çeşitli stratejileri öncelik sırasına koyar. Bu hiyerarşide amaç, çevresel etkiyi en aza indirmek ve kaynakların sürdürülebilir kullanımını maksimize etmektir. Hiyerarşinin en üstünde, en çok arzu edilen uygulama yer alır. Bu hiyerarşide genellikle şu sıralama takip edilir:
-Azalt (Reduction): Atık üretimini azaltmak, atık yönetimi hiyerarşisinin en üstünde yer alır. Bu, kaynakları daha verimli kullanarak baştan atık oluşumunun önlenmesi anlamına gelir. Ürünlerin daha uzun ömürlü tasarlanması, malzeme kullanımının azaltılması ve süreçlerin iyileştirilmesi ile atık miktarı en aza indirilir.
-Yeniden Kullan (Reuse): Atıkların yeniden kullanılması, atıkların işlenmeden veya dönüştürülmeden önce bir veya daha fazla kez aynı veya başka bir amaç için kullanılmasıdır. Bu, ürün ömrünü uzatır ve yeni ürün üretimi için gereken kaynak ve enerjiyi azaltır.
-Kurtar (Recovery): Bu, atıklardan enerji elde etme veya atıkları yeni malzemelerin üretimi için geri dönüştürme işlemlerini içerir. Kurtarma, kullanılmış malzemelerin yeniden değerlendirilmesini sağlayarak çevresel etkiyi azaltır.
Yak (Incineration): Atıkların yakılması ile enerji elde edilir, ancak bu süreç sırasında gaz emisyonları gibi çevresel etkiler de ortaya çıkabilir. Bu nedenle, yakma işlemi genellikle daha az tercih edilen bir yöntemdir.
-Depola (Landfill): Atıkların depolanması, atık yönetimi hiyerarşisinin en altında yer alır. Bu yöntem, atıkların çevreye zarar vermeden izole edilerek depolandığı bir süreçtir, ancak uzun vadede sürdürülebilir değildir ve toprak kullanımı, metan emisyonları gibi çevresel sorunlara yol açabilir.
Bu açıklamalardan hareketle, atık yönetimi seçeneklerinde en çok arzu edilen uygulama:
A) Azalt (Reduction)

#13. Ev tipi kum filtrelerinde kullanılan ince kum katman kalınlığı kaç santimetredir?

Cevap : B) 10 cm

Ev tipi filtreler, evde yapılan işlemler için çekici bir seçenektir çünkü bu filtreler genellikle yerel olarak bulunabilen ve kil kaplar veya fıçılar gibi ucuz malzemelerden yapılabilir. Basit ve kullanımı kolaydır. Üst tencere kum ve çakıl katmanları içerir. Üst kısımdan su dökülür ve kum katmanlarından geçerken içindeki parçacıklar filtrelenir. Katmanların kalınlığı yaklaşık 5 cm çakıl, 5 cm kaba kum ve 10 cm ince kum olmalıdır. Temiz suyun alt tencereye damlaması için üst tencerenin tabanı delinmelidir (içinde küçük delikler olmalıdır). Alt tencerede temiz suyu kolayca çekmek için bir musluk (musluk) olmalıdır. Filtreleme hızı yavaşlamaya başladığında kum ve çakıl değiştirilmelidir; en azından iki veya üç ayda bir değiştirilmelidir.

#14. Aşağıdakilerden hangisi iş yerlerindeki çevresel tehlikeler (aşırı gürültü, ısı, toz, kimyasallar) arasında yer almaz?

Cevap : D) Sıtma

İş yerlerindeki çevresel tehlikeler, çalışma ortamındaki fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörlerden kaynaklanabilir. Bu tehlikeler genellikle aşırı gürültü, ısı, toz, kimyasallar gibi çevresel faktörlerle ilişkilidir ve çalışanların sağlığını doğrudan etkileyebilir. Bu tür tehlikelere maruz kalmak, çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir.
Şıkları değerlendirdiğimizde:
A) Kanser: Bazı iş yerlerinde, özellikle kimyasal maddelerle çalışılan yerlerde, kanserojen maddelere maruz kalma riski vardır. Bu durum, uzun vadede kansere yol açabilir.
B) Astım: İş yerlerindeki tozlar, dumanlar, gazlar ve diğer hava kirleticileri astım gibi solunum yolu hastalıklarını tetikleyebilir veya kötüleştirebilir.
C) Sırt ağrısı: Bu, genellikle ergonomik olmayan çalışma koşullarından veya fiziksel zorlanmadan kaynaklanır, ancak aşırı gürültü, ısı, toz, kimyasallar gibi çevresel faktörlerden doğrudan kaynaklanan bir tehlike değildir.
D) Sıtma: Sıtma, sivrisineklerin taşıdığı bir parazit nedeniyle ortaya çıkar. Bu, genellikle dış çevresel koşullarla ilişkilidir ve iş yerlerindeki çevresel tehlikelerle doğrudan bir ilişkisi yoktur, özellikle de iç mekanlarda çalışılan iş yerleri için geçerli değildir.
E) İşitme kaybı: Aşırı gürültülü iş yerlerinde yaygın bir sorundur. Yüksek desibellikteki sesler uzun süre maruz kalındığında işitme kaybına neden olabilir.
Bu bilgiler ışığında, iş yerlerindeki çevresel tehlikeler arasında doğrudan yer almayan sağlık sorunu:
D) Sıtma

#15. Aşağıdakilerden hangisi fiziksel tehlikeler arasında yer alır?

Cevap : C) Gürültü

Fiziksel tehlikeler, iş yerinde veya çevrede insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabilecek fiziksel faktörlerden kaynaklanır. Bu tehlikeler arasında sıcaklık, basınç, radyasyon, gürültü ve mekanik tehlikeler gibi çeşitli faktörler bulunur.
Şıkları incelediğimizde:
A) Böcek ilaçları: Bu, kimyasal bir tehlikedir. Böcek ilaçları, çeşitli zararlı organizmaları kontrol etmek için kullanılan kimyasal maddelerdir.
B) Çinko fosfit: Bu da kimyasal bir tehlikedir. Çinko fosfit, özellikle tarımda zararlı kemirgenlerle mücadelede kullanılan bir pestisittir.
C) Gürültü: Gürültü, fiziksel tehlikeler arasında yer alır. Yüksek desibel düzeyindeki sesler, işitme kaybına, stres, yüksek tansiyon ve diğer sağlık problemlerine yol açabilir.
D) Deterjanlar: Deterjanlar, kimyasal tehlikeler kategorisindedir. Temizlik maddeleri içerisinde bulunan kimyasal bileşenler, deri ve solunum yolu üzerinde çeşitli sağlık sorunlarına neden olabilir.
E) İlaçlar: İlaçlar da kimyasal tehlikeler arasındadır. İlaçlar, istenmeyen yan etkilere neden olabilecek aktif bileşenler içerir.
Bu bilgilere göre, fiziksel tehlikeler arasında yer alan seçenek:
C) Gürültü

#16. ..... μm'nin altındaki partiküller genellikle boğazın altından (trakea) alt solunum yoluna girmez. Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

Cevap : D) 20

#17. Aşağıdakilerden hangisi suyun yokluğundan kaynaklanan hastalıklar arasında yer alır?

Cevap : B) Trahom

Suyun yokluğundan kaynaklanan hastalıklar, genellikle temiz su ve sanitasyon eksikliğinden dolayı ortaya çıkar. Bu durum, hijyenin yetersiz olduğu ve insanların temiz olmayan su kaynaklarına maruz kaldığı bölgelerde daha yaygındır.
Seçenekleri inceleyecek olursak:
A) Filaryazis: Bu hastalık, sivrisineklerin taşıdığı parazitlerin insanlara bulaşması ile oluşur. Dolayısıyla, su birikintileri ve sivrisineklerin üremesi için uygun ortamların bulunması ile ilişkilidir, ancak direkt suyun yokluğundan kaynaklanan bir hastalık değildir.
B) Trahom: Bu, özellikle kirli su ve yetersiz hijyen koşullarının olduğu yerlerde göz enfeksiyonuna yol açan bir hastalıktır. Trahom, Chlamydia trachomatis bakterisinin neden olduğu ve enfekte olmuş eller, havlular gibi nesneler veya doğrudan göz ile temas yoluyla bulaşabilen bir hastalıktır. Temiz suya erişimin olmaması, kişisel hijyenin yetersiz olması bu hastalığın yayılmasında önemli bir faktördür.
C) Dang humması: Bu, Aedes sivrisineklerinin taşıdığı bir virüs nedeniyle ortaya çıkar. Sivrisineklerin üremesi su ile ilişkilidir, ancak bu hastalık suyun yokluğundan ziyade, temizlenmemiş su birikintilerinin varlığıyla ilişkilendirilir.
D) Sıtma: Sıtma, Anopheles sivrisineklerinin ısırmasıyla bulaşan Plasmodium paraziti nedeniyle oluşur. Bu durum da sivrisineklerin üreme alanları olan su ile ilişkilidir, ancak suyun yokluğu değil, durgun suyun varlığı risk faktörüdür.
E) Onkoserkiyaz: Bu hastalık, Onchocerca volvulus isimli bir parazitin neden olduğu ve Simulium cinsine ait siyah sineklerin ısırmasıyla bulaşır. Bu sinekler genellikle hızlı akan nehirlerin ve akarsuların yakınında ürerler; bu nedenle suyun yokluğu değil, belirli su kaynaklarının varlığı ile ilişkilidir.
Bu bilgiler ışığında, suyun yokluğundan kaynaklanan hastalıklar arasında yer alan ve temiz su ve iyi sanitasyon eksikliği ile direkt ilişkili olan hastalık:
B) Trahom

#18. Aşağıdakilerden hangisi kükürt dioksitin ana etkisi olarak bilinmektedir?

Cevap : E) Bronko daralması

Kükürt dioksit (SO2), endüstriyel süreçler, özellikle fosil yakıtların yakılması sonucu atmosfere salınan renksiz bir gazdır. Bu gaz, solunum sistemini etkileyen önemli hava kirleticilerden biridir. Kükürt dioksitin insan sağlığı üzerindeki ana etkileri genellikle solunum yolları ile ilgilidir ve özellikle astım hastalarında solunum problemlerini tetikleyebilir.
Şıkları incelediğimizde:
A) Sıtma: Bu, sivrisineklerin taşıdığı bir parazit nedeniyle ortaya çıkan bir hastalıktır ve kükürt dioksit ile bir ilişkisi yoktur.
B) Bel ağrısı: Bu, genellikle fiziksel zorlanma veya ergonomik olmayan pozisyonlar nedeniyle ortaya çıkar ve kükürt dioksitin bilinen bir etkisi değildir.
C) Kolera: Bu, kontamine su yoluyla bulaşan bir bakteriyel hastalıktır ve kükürt dioksit ile bir bağlantısı bulunmamaktadır.
D) Tifüs: Bu, genellikle kötü hijyen koşulları altında bulaşan ve pire gibi parazitler tarafından taşınan bir hastalıktır, kükürt dioksit ile direkt bir ilişkisi yoktur.
E) Bronko daralması: Kükürt dioksit, solunum yollarında irritasyona neden olarak bronşların daralmasına (bronkospazm) yol açabilir. Bu, özellikle astım hastaları ve kronik obstrüktif pulmoner hastalık (KOAH) olan kişilerde solunum güçlüğüne sebep olabilir.
Kükürt dioksitin ana etkisi solunum yolları üzerindedir ve özellikle bronşları daraltarak nefes almada zorluklara neden olabilir. Bu nedenle, doğru yanıt:
E) Bronko daralması

#19. Aşağıdaki kirlilik türlerinden hangisi çevrede radyoaktif maddelerin varlığı ile açıklanabilir?

Cevap : B) Radyoaktif kirliliği

Çevrede radyoaktif maddelerin varlığı ile açıklanabilen kirlilik türü B) Radyoaktif kirliliği’dir. Radyoaktif kirlilik, çevrede radyoaktif maddelerin bulunması ve bu maddelerin canlılar üzerinde olumsuz etkiler yaratması durumudur. Bu tür kirlilik, nükleer santrallerden, tıbbi atıklardan, madencilik faaliyetlerinden veya radyoaktif maddelerin taşınması ve depolanmasından kaynaklanabilir.

#20. Litre başına miligram düzeyinde meydana gelen nispeten az sayıdaki inorganik kirleticilere ne ad verilir?

Cevap : D) Makro kirleticiler

TESTi BiTiR, PUANINI GÖR

SONUÇ

-
Share your score!
Tweet your score!
Share to other

HD Quiz powered by harmonic design

Çevre Sağlığı 2023-2024 Vize Soruları

1. Atık yönetimi seçeneklerinde en çok arzu edilen uygulama aşağıdakilerden hangisidir?

A) Azalt (Reduction)
B) Depola
C) Yeniden Kullan (Reuse)
D) Yak
E) Kurtar (Recovery)

Cevap : A) Azalt (Reduction)

Atık yönetimi hiyerarşisi, atıkların etkili bir şekilde yönetilmesi için çeşitli stratejileri öncelik sırasına koyar. Bu hiyerarşide amaç, çevresel etkiyi en aza indirmek ve kaynakların sürdürülebilir kullanımını maksimize etmektir. Hiyerarşinin en üstünde, en çok arzu edilen uygulama yer alır. Bu hiyerarşide genellikle şu sıralama takip edilir:
-Azalt (Reduction): Atık üretimini azaltmak, atık yönetimi hiyerarşisinin en üstünde yer alır. Bu, kaynakları daha verimli kullanarak baştan atık oluşumunun önlenmesi anlamına gelir. Ürünlerin daha uzun ömürlü tasarlanması, malzeme kullanımının azaltılması ve süreçlerin iyileştirilmesi ile atık miktarı en aza indirilir.
-Yeniden Kullan (Reuse): Atıkların yeniden kullanılması, atıkların işlenmeden veya dönüştürülmeden önce bir veya daha fazla kez aynı veya başka bir amaç için kullanılmasıdır. Bu, ürün ömrünü uzatır ve yeni ürün üretimi için gereken kaynak ve enerjiyi azaltır.
-Kurtar (Recovery): Bu, atıklardan enerji elde etme veya atıkları yeni malzemelerin üretimi için geri dönüştürme işlemlerini içerir. Kurtarma, kullanılmış malzemelerin yeniden değerlendirilmesini sağlayarak çevresel etkiyi azaltır.
Yak (Incineration): Atıkların yakılması ile enerji elde edilir, ancak bu süreç sırasında gaz emisyonları gibi çevresel etkiler de ortaya çıkabilir. Bu nedenle, yakma işlemi genellikle daha az tercih edilen bir yöntemdir.
-Depola (Landfill): Atıkların depolanması, atık yönetimi hiyerarşisinin en altında yer alır. Bu yöntem, atıkların çevreye zarar vermeden izole edilerek depolandığı bir süreçtir, ancak uzun vadede sürdürülebilir değildir ve toprak kullanımı, metan emisyonları gibi çevresel sorunlara yol açabilir.
Bu açıklamalardan hareketle, atık yönetimi seçeneklerinde en çok arzu edilen uygulama:
A) Azalt (Reduction)

2. ….. μm’nin altındaki partiküller, solunum yollarına en yüksek verimlilikle girer ve akciğerlerin en derin yapıları olan alveollerde veya hava boşluklarında birikebilir.
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) 15
B) 30
C) 10
D) 20
E) 25

Cevap : C) 10

3. ….. μm’nin altındaki partiküller genellikle boğazın altından (trakea) alt solunum yoluna girmez.
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) 5
B) 2,5
C) 15
D) 20
E) 10

Cevap : D) 20

4. Aşağıdakilerden hangisi fiziksel tehlikeler arasında yer alır?

A) Böcek ilaçları
B) Çinko fosfit
C) Gürültü
D) Deterjanlar
E) İlaçlar

Cevap : C) Gürültü

Fiziksel tehlikeler, iş yerinde veya çevrede insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabilecek fiziksel faktörlerden kaynaklanır. Bu tehlikeler arasında sıcaklık, basınç, radyasyon, gürültü ve mekanik tehlikeler gibi çeşitli faktörler bulunur.
Şıkları incelediğimizde:
A) Böcek ilaçları: Bu, kimyasal bir tehlikedir. Böcek ilaçları, çeşitli zararlı organizmaları kontrol etmek için kullanılan kimyasal maddelerdir.
B) Çinko fosfit: Bu da kimyasal bir tehlikedir. Çinko fosfit, özellikle tarımda zararlı kemirgenlerle mücadelede kullanılan bir pestisittir.
C) Gürültü: Gürültü, fiziksel tehlikeler arasında yer alır. Yüksek desibel düzeyindeki sesler, işitme kaybına, stres, yüksek tansiyon ve diğer sağlık problemlerine yol açabilir.
D) Deterjanlar: Deterjanlar, kimyasal tehlikeler kategorisindedir. Temizlik maddeleri içerisinde bulunan kimyasal bileşenler, deri ve solunum yolu üzerinde çeşitli sağlık sorunlarına neden olabilir.
E) İlaçlar: İlaçlar da kimyasal tehlikeler arasındadır. İlaçlar, istenmeyen yan etkilere neden olabilecek aktif bileşenler içerir.
Bu bilgilere göre, fiziksel tehlikeler arasında yer alan seçenek:
C) Gürültü

5. Aşağıdakilerden hangisi suyun yokluğundan kaynaklanan hastalıklar arasında yer alır?

A) Filaryazis
B) Trahom
C) Dang humması
D) Sıtma
E) Onkoserkiyaz

Cevap : B) Trahom

Suyun yokluğundan kaynaklanan hastalıklar, genellikle temiz su ve sanitasyon eksikliğinden dolayı ortaya çıkar. Bu durum, hijyenin yetersiz olduğu ve insanların temiz olmayan su kaynaklarına maruz kaldığı bölgelerde daha yaygındır.
Seçenekleri inceleyecek olursak:
A) Filaryazis: Bu hastalık, sivrisineklerin taşıdığı parazitlerin insanlara bulaşması ile oluşur. Dolayısıyla, su birikintileri ve sivrisineklerin üremesi için uygun ortamların bulunması ile ilişkilidir, ancak direkt suyun yokluğundan kaynaklanan bir hastalık değildir.
B) Trahom: Bu, özellikle kirli su ve yetersiz hijyen koşullarının olduğu yerlerde göz enfeksiyonuna yol açan bir hastalıktır. Trahom, Chlamydia trachomatis bakterisinin neden olduğu ve enfekte olmuş eller, havlular gibi nesneler veya doğrudan göz ile temas yoluyla bulaşabilen bir hastalıktır. Temiz suya erişimin olmaması, kişisel hijyenin yetersiz olması bu hastalığın yayılmasında önemli bir faktördür.
C) Dang humması: Bu, Aedes sivrisineklerinin taşıdığı bir virüs nedeniyle ortaya çıkar. Sivrisineklerin üremesi su ile ilişkilidir, ancak bu hastalık suyun yokluğundan ziyade, temizlenmemiş su birikintilerinin varlığıyla ilişkilendirilir.
D) Sıtma: Sıtma, Anopheles sivrisineklerinin ısırmasıyla bulaşan Plasmodium paraziti nedeniyle oluşur. Bu durum da sivrisineklerin üreme alanları olan su ile ilişkilidir, ancak suyun yokluğu değil, durgun suyun varlığı risk faktörüdür.
E) Onkoserkiyaz: Bu hastalık, Onchocerca volvulus isimli bir parazitin neden olduğu ve Simulium cinsine ait siyah sineklerin ısırmasıyla bulaşır. Bu sinekler genellikle hızlı akan nehirlerin ve akarsuların yakınında ürerler; bu nedenle suyun yokluğu değil, belirli su kaynaklarının varlığı ile ilişkilidir.
Bu bilgiler ışığında, suyun yokluğundan kaynaklanan hastalıklar arasında yer alan ve temiz su ve iyi sanitasyon eksikliği ile direkt ilişkili olan hastalık:
B) Trahom

6. Aşağıdaki kirlilik türlerinden hangisi ısının çevreye salınması ile açıklanabilir?

A) Su kirliliği
B) Gıda kirliliği
C) Hava kirliliği
D) Termik kirlilik
E) Toprak kirliliği

Cevap : D) Termik kirlilik

Isının çevreye salınması ile açıklanabilen kirlilik türü termik kirlilik olarak bilinir. Termik kirlilik, özellikle su ekosistemlerinde büyük bir sorun oluşturabilir ve aşağıdaki şekilde tanımlanır:
D) Termik Kirlilik: Endüstriyel faaliyetler sonucu ortaya çıkan bu kirlilik türünde, kullanılan suyun sıcaklığı arttırılarak doğal su kaynaklarına bırakılması sonucu ortaya çıkar. Bu, suyun sıcaklığının yükselmesine neden olur ve bu durum sucul yaşam için ciddi problemlere yol açabilir. Su sıcaklığının artması, oksijen seviyesinin düşmesine ve sucul canlıların yaşam döngülerinin bozulmasına neden olur. Ayrıca, santraller, fabrikalar ve diğer endüstriyel tesisler tarafından kullanılan soğutma sularının yüksek sıcaklıklarda su kaynaklarına geri verilmesi en yaygın örneklerindendir.
Diğer seçenekler bu bağlamda değerlendirildiğinde:
A) Su Kirliliği: Genel bir kavramdır ve kimyasal, biyolojik, fiziksel ve termik olmak üzere birçok alt türü içerir. Termik kirlilik, su kirliliğinin bir alt türü olarak değerlendirilebilir.
B) Gıda Kirliliği: Gıdaların kimyasal, biyolojik veya fiziksel yollarla kontamine olması ile ilgilidir ve ısının çevreye salınması ile doğrudan bir ilişkisi yoktur.
C) Hava Kirliliği: Atmosferdeki gazlar, partiküller ve diğer kirleticiler ile ilgilidir. Isı dalgaları ve kentsel ısı adaları gibi ısının artışı hava sıcaklığını etkileyebilir ancak bu durum genelde “termik kirlilik” terimi ile açıklanmaz.
E) Toprak Kirliliği: Toprağın çeşitli kirleticilerle (kimyasal maddeler, ağır metaller vb.) kontamine olması durumudur ve ısının çevreye salınması ile bir ilişkisi bulunmaz.
Bu nedenle, ısının çevreye salınması ile açıklanabilen kirlilik türü:
D) Termik Kirlilik

7. Ev ortamının korunması aşağıdaki çevresel temizlik kavramlarının hangisiyle ile ifade edilir?

A) Ekolojik sanitasyon
B) Gıda sanitasyonu
C) Yerinde temizlik
D) Konut temizliği
E) Temel sanitasyon

Cevap : D) Konut temizliği

Ev ortamının korunması ve temizliği, genel olarak D) Konut temizliği ile ifade edilir. Bu kavram, ev içerisindeki hava kalitesini, temizliği ve hijyen standartlarını korumayı amaçlar. Evdeki yüzeylerin, mobilyaların, mutfak ve banyo gibi alanların düzenli olarak temizlenmesi, zararlı mikroorganizmaların ortadan kaldırılmasını ve sağlıklı bir yaşam alanı oluşturulmasını sağlar.
Şıkları detaylı bir şekilde inceleyecek olursak:
A) Ekolojik sanitasyon: Bu kavram, atık yönetimi ve su kaynaklarının korunması gibi daha geniş çevresel perspektiflerde kullanılır. Atıkların zararsız hale getirilip yeniden kullanılmasını amaçlayan bir yaklaşımdır, doğrudan ev ortamının temizliğiyle ilgili değildir.
B) Gıda sanitasyonu: Gıda üretimi, işlenmesi, saklanması ve servisi sırasında gıdaların güvenli ve hijyenik koşullarda tutulmasını ifade eder. Bu, özellikle mutfak hijyeni ve gıda güvenliği ile ilişkilidir, ancak genel ev temizliğinden ziyade gıda odaklı bir kavramdır.
C) Yerinde temizlik: Bu terim, genellikle bir işlemin veya aktivitenin yapıldığı yerde yapılan temizlik işlemleri için kullanılır. Endüstriyel veya ticari faaliyetlerde daha sık kullanılan bu terim, ev ortamı korumasından ziyade, belirli bir yerdeki spesifik temizlik ihtiyaçlarına odaklanır.
E) Temel sanitasyon: Genel olarak, insanların temel hijyen ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış tesislerin ve hizmetlerin varlığını ifade eder. Bu, özellikle tuvaletler, atık su yönetimi gibi alanlarda kullanılır ve geniş bir kapsamı vardır, ancak spesifik olarak ev ortamının temizliğini ifade etmez.
Bu açıklamalar doğrultusunda, ev ortamının korunması ve temizliği en uygun şekilde:
D) Konut temizliği ile ifade edilir.

8. Litre başına miligram düzeyinde meydana gelen nispeten az sayıdaki inorganik kirleticilere ne ad verilir?

A) Mikro kirleticiler
B) Hava kirleticiler
C) Katı atıklar
D) Makro kirleticiler
E) Radyo aktif atıklar

Cevap : D) Makro kirleticiler

9. Ev tipi kum filtrelerinde kullanılan ince kum katman kalınlığı kaç santimetredir?

A) 4 cm
B) 10 cm
C) 6 cm
D) 7 cm
E) 8 cm

Cevap : B) 10 cm

Ev tipi filtreler, evde yapılan işlemler için çekici bir seçenektir çünkü bu filtreler genellikle yerel olarak bulunabilen ve kil kaplar veya fıçılar gibi ucuz malzemelerden yapılabilir. Basit ve kullanımı kolaydır. Üst tencere kum ve çakıl katmanları içerir. Üst kısımdan su dökülür ve kum katmanlarından geçerken içindeki parçacıklar filtrelenir. Katmanların kalınlığı yaklaşık 5 cm çakıl, 5 cm kaba kum ve 10 cm ince kum olmalıdır. Temiz suyun alt tencereye damlaması için üst tencerenin tabanı delinmelidir (içinde küçük delikler olmalıdır). Alt tencerede temiz suyu kolayca çekmek için bir musluk (musluk) olmalıdır. Filtreleme hızı yavaşlamaya başladığında kum ve çakıl değiştirilmelidir; en azından iki veya üç ayda bir değiştirilmelidir.

10. Nanogramdan litre başına, mikrograma kadar meydana gelen binlerce inorganik ve organik iz kirleticilere ne ad verilir?

A) Makro kirleticiler
B) Radyo aktif atıklar
C) Mikro kirleticiler
D) Katı atıklar
E) Hava kirleticiler

Cevap : C) Mikro kirleticiler

11. Aşağıdakilerden hangisi hava kirleticilere uzun süreli maruz kalma ile ortaya çıkan hastalıklardan biri değildir?

A) Tifüs
B) Kronik astım
C) Kardiyovasküler hastalıklar
D) Pulmoner yetmezlik
E) Kardiyovasküler mortalite

Cevap : A) Tifüs

Hava kirleticilere uzun süreli maruz kalma, solunum ve kardiyovasküler sistem başta olmak üzere birçok sağlık sorununa yol açabilir. Hava kirleticilerin neden olduğu hastalıkları inceleyecek olursak:
B) Kronik Astım: Hava kirleticiler, özellikle partikül madde (PM), nitrojen dioksit (NO2) ve kükürt dioksit (SO2) gibi kirleticiler, kronik astımın tetiklenmesinde ve şiddetinin artmasında önemli bir rol oynar.
C) Kardiyovasküler Hastalıklar: Hava kirliliği, özellikle ince partikül madde (PM2.5) ve ozon (O3), kardiyovasküler hastalıkların gelişimi üzerinde ciddi etkilere sahiptir. Bu kirleticilere maruz kalma, arterlerin sertleşmesi, hipertansiyon ve diğer kalp hastalıklarına yol açabilir.
D) Pulmoner Yetmezlik: Hava kirleticilerine uzun süreli maruziyet, akciğer fonksiyonlarının bozulmasına ve pulmoner yetmezlik gibi durumların ortaya çıkmasına neden olabilir.
E) Kardiyovasküler Mortalite: Hava kirliliği, kardiyovasküler mortaliteyle (kalp hastalıklarından ölüm) doğrudan ilişkilendirilmiştir. Kirleticiler, kalp krizi ve kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin artmasına neden olabilir.
Ancak,
A) Tifüs: Tifüs, genellikle kötü hijyen koşulları ve bit, pire gibi parazitlerin taşıdığı Rickettsia türü bakterilerin neden olduğu bir hastalıktır. Tifüsün ortaya çıkışı hava kirleticilerle değil, enfekte böcek ısırıkları ve insanlar arasında direkt temas yoluyla gerçekleşir.
Bu bilgiler ışığında, hava kirleticilere uzun süreli maruz kalma ile ortaya çıkan hastalıklardan biri değil olan seçenek:
A) Tifüs

Çevre Sağlığı 2023-2024 Vize Soruları

12. Atık optimizasyonunda uygulanan kaç “R” kuralı vardır?

A) 5 (beş)
B) 3 (üç)
C) 1 (bir)
D) 2 (iki)
E) 4 (dört)

Cevap : B) 3 (üç)

Atık optimizasyonunda uygulanan üç “R” kuralı vardır. Bunlar:
(I) Azalt (Reduction)
(II) Yeniden Kullan (Reuse) ve
(III) Kurtar (Recovery) dır.

13. Aşağıdaki kirlilik türlerinden hangisi çevrede radyoaktif maddelerin varlığı ile açıklanabilir?

A) Su kirliliği
B) Radyoaktif kirliliği
C) Toprak kirliliği
D) Termik kirlilik
E) Hava kirliliği

Cevap : B) Radyoaktif kirliliği

Çevrede radyoaktif maddelerin varlığı ile açıklanabilen kirlilik türü B) Radyoaktif kirliliği’dir. Radyoaktif kirlilik, çevrede radyoaktif maddelerin bulunması ve bu maddelerin canlılar üzerinde olumsuz etkiler yaratması durumudur. Bu tür kirlilik, nükleer santrallerden, tıbbi atıklardan, madencilik faaliyetlerinden veya radyoaktif maddelerin taşınması ve depolanmasından kaynaklanabilir.

14. Aşağıdakilerden hangisi suyun yokluğundan kaynaklanan hastalıklar arasında yer almaz?

A) Uyuz
B) Pire
C) Tifüs
D) Basiller dizanteri
E) Trahom

Cevap : D) Basiller dizanteri

Suyun yokluğu ve yetersiz hijyen koşulları, özellikle deri ve göz enfeksiyonlarına yol açabilen bir dizi hastalığın ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Ancak bu koşulların doğrudan neden olduğu hastalıklar genellikle bulaşıcı hastalıklar olup, bakteri, virüs ve parazitlerin yol açtığı durumlar olabilir. Bunlar arasında uyuz, pire kaynaklı hastalıklar ve trahom gibi hastalıklar suyun yokluğundan kaynaklanan yetersiz temizlik ve hijyen koşulları ile ilişkilendirilebilir.
Şıkları inceleyelim:
A) Uyuz: Bu, insan derisine yerleşen bir tür parazit olan Sarcoptes scabiei tarafından neden olunan bir hastalıktır. Uyuz, temizlik ve hijyen eksikliğinden kolayca yayılabilir ve suyun yetersiz kullanımı bu durumu kötüleştirebilir.
B) Pire: Pire ısırıkları ve pire kaynaklı hastalıklar, özellikle yetersiz hijyen koşullarında yaygınlaşır. Pireler, kirli ve nemli ortamlarda ürer ve bu da su eksikliği ve yetersiz sanitasyon ile ilişkilidir.
C) Tifüs: Tifüs, genellikle kötü hijyen koşulları ve pire, bit gibi parazitlerin taşıdığı Rickettsia bakterisinin neden olduğu bir hastalıktır. Tifüs, kirli su ve yetersiz hijyen koşullarıyla ilişkilidir.
D) Basiller dizanteri: Shigella bakterisinin neden olduğu ve ağırlıklı olarak kontamine su ve yiyecekler yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Bu durum, su kaynaklarının kirliliğiyle ilişkilidir, ancak suyun yokluğu değil, suyun kötü kalitesi ile ilişkili bir hastalıktır.
E) Trahom: Chlamydia trachomatis’in neden olduğu ve özellikle kirli su ve yetersiz hijyen koşullarında yayılan bir göz enfeksiyonudur. Bu hastalık, yüz yıkama ve temizliğin yetersiz olduğu yerlerde daha yaygındır ve suyun yokluğuyla dolaylı olarak ilişkilidir.
Bu açıklamalardan hareketle, suyun yokluğundan kaynaklanmayan, daha çok kontamine su ve yiyeceklerle ilişkilendirilen hastalık:
D) Basiller dizanteri

Çevre Sağlığı 2023-2024 Vize Soruları

15. “Çevresel tehlike yönetiminin ilkeleri” açısından ilk adım aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tehlike / risk analizi ve değerlendirmesi yapmak
B) Bağlamı oluşturun ve tehlikeyi belirlemek
C) Tehlikeyi / riski tedavi etmek
D) İletişim kurmak ve danışmak
E) Kayıt tutmak

Cevap : B) Bağlamı oluşturun ve tehlikeyi belirlemek

Çevresel tehlike yönetiminin ilkeleri, risk yönetimi sürecinde belirli adımlar izler. Bu süreç, genellikle tehlike ve risklerin yönetilmesi için yapılandırılmış bir yaklaşımı ifade eder ve çeşitli adımları içerir.
Bu sürecin en başında yer alan adım genellikle tehlike ve risklerin belirlenmesi ve bunların bağlamının oluşturulmasıdır. Bu adım, tehlikelerin ve risklerin doğru bir şekilde tanımlanabilmesi için gereklidir ve genel sürecin temelini oluşturur.
Şıkları incelediğimizde:
A) Tehlike / risk analizi ve değerlendirmesi yapmak: Bu adım, tehlikeleri ve riskleri belirledikten ve bağlamını oluşturduktan sonra gelen bir süreçtir. Tehlikeleri anlamak ve risk düzeylerini değerlendirmek için yapılır.
B) Bağlamı oluşturun ve tehlikeyi belirlemek: Bu, çevresel tehlike yönetiminin ilk adımıdır. Çünkü herhangi bir analiz veya değerlendirme yapmadan önce tehlikelerin ne olduğunu ve risk yönetimi sürecinin hangi kapsamda gerçekleşeceğini belirlemek gereklidir.
C) Tehlikeyi / riski tedavi etmek: Bu adım, risk analizi ve değerlendirmesi yapıldıktan sonra gelen, risklerin azaltılması veya yönetilmesi için alınacak önlemleri içerir.
D) İletişim kurmak ve danışmak: Bu, tüm süreç boyunca ve özellikle de sonrasında önemli olan, ilgili taraflarla iletişim ve danışma süreçlerini kapsar.
E) Kayıt tutmak: Bu, yapılan tüm işlemleri, alınan tedbirleri ve elde edilen sonuçları dokumente etme sürecidir.
Bu bilgiler ışığında, “çevresel tehlike yönetiminin ilkeleri” açısından sürecin ilk adımı:
B) Bağlamı oluşturun ve tehlikeyi belirlemek

16. Kirli su ve kolera arasındaki bağlantı kaç yılında keşfedilmiştir?

A) 1928
B) 1900
C) 1892
D) 1854
E) 1760

Cevap : D) 1854

Kirli su ve kolera arasındaki bağlantı John Snow tarafından 1854’te keşfedildi

17. Aşağıdakilerden hangisi iş yerlerindeki çevresel tehlikeler (aşırı gürültü, ısı, toz, kimyasallar) arasında yer almaz?

A) Kanser
B) Astım
C) Sırt ağrısı
D) Sıtma
E) İşitme kaybı

Cevap : D) Sıtma

İş yerlerindeki çevresel tehlikeler, çalışma ortamındaki fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörlerden kaynaklanabilir. Bu tehlikeler genellikle aşırı gürültü, ısı, toz, kimyasallar gibi çevresel faktörlerle ilişkilidir ve çalışanların sağlığını doğrudan etkileyebilir. Bu tür tehlikelere maruz kalmak, çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir.
Şıkları değerlendirdiğimizde:
A) Kanser: Bazı iş yerlerinde, özellikle kimyasal maddelerle çalışılan yerlerde, kanserojen maddelere maruz kalma riski vardır. Bu durum, uzun vadede kansere yol açabilir.
B) Astım: İş yerlerindeki tozlar, dumanlar, gazlar ve diğer hava kirleticileri astım gibi solunum yolu hastalıklarını tetikleyebilir veya kötüleştirebilir.
C) Sırt ağrısı: Bu, genellikle ergonomik olmayan çalışma koşullarından veya fiziksel zorlanmadan kaynaklanır, ancak aşırı gürültü, ısı, toz, kimyasallar gibi çevresel faktörlerden doğrudan kaynaklanan bir tehlike değildir.
D) Sıtma: Sıtma, sivrisineklerin taşıdığı bir parazit nedeniyle ortaya çıkar. Bu, genellikle dış çevresel koşullarla ilişkilidir ve iş yerlerindeki çevresel tehlikelerle doğrudan bir ilişkisi yoktur, özellikle de iç mekanlarda çalışılan iş yerleri için geçerli değildir.
E) İşitme kaybı: Aşırı gürültülü iş yerlerinde yaygın bir sorundur. Yüksek desibellikteki sesler uzun süre maruz kalındığında işitme kaybına neden olabilir.
Bu bilgiler ışığında, iş yerlerindeki çevresel tehlikeler arasında doğrudan yer almayan sağlık sorunu:
D) Sıtma

Çevre Sağlığı 2023-2024 Vize Soruları

18. Aşağıdakilerden hangisi kükürt dioksitin ana etkisi olarak bilinmektedir?

A) Sıtma
B) Bel ağrısı
C) Kolera
D) Tifüs
E) Bronko daralması

Cevap : E) Bronko daralması

Kükürt dioksit (SO2), endüstriyel süreçler, özellikle fosil yakıtların yakılması sonucu atmosfere salınan renksiz bir gazdır. Bu gaz, solunum sistemini etkileyen önemli hava kirleticilerden biridir. Kükürt dioksitin insan sağlığı üzerindeki ana etkileri genellikle solunum yolları ile ilgilidir ve özellikle astım hastalarında solunum problemlerini tetikleyebilir.
Şıkları incelediğimizde:
A) Sıtma: Bu, sivrisineklerin taşıdığı bir parazit nedeniyle ortaya çıkan bir hastalıktır ve kükürt dioksit ile bir ilişkisi yoktur.
B) Bel ağrısı: Bu, genellikle fiziksel zorlanma veya ergonomik olmayan pozisyonlar nedeniyle ortaya çıkar ve kükürt dioksitin bilinen bir etkisi değildir.
C) Kolera: Bu, kontamine su yoluyla bulaşan bir bakteriyel hastalıktır ve kükürt dioksit ile bir bağlantısı bulunmamaktadır.
D) Tifüs: Bu, genellikle kötü hijyen koşulları altında bulaşan ve pire gibi parazitler tarafından taşınan bir hastalıktır, kükürt dioksit ile direkt bir ilişkisi yoktur.
E) Bronko daralması: Kükürt dioksit, solunum yollarında irritasyona neden olarak bronşların daralmasına (bronkospazm) yol açabilir. Bu, özellikle astım hastaları ve kronik obstrüktif pulmoner hastalık (KOAH) olan kişilerde solunum güçlüğüne sebep olabilir.
Kükürt dioksitin ana etkisi solunum yolları üzerindedir ve özellikle bronşları daraltarak nefes almada zorluklara neden olabilir. Bu nedenle, doğru yanıt:
E) Bronko daralması

19. Üretilen kirliliği en başta durdurmaya veya kaynakta herhangi bir atık oluşumunu azaltmaya odaklanan kirlilik yönetimi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kirliliğin önlenmesi
B) Kirleten öder ilkesi
C) Önlem ilkesi
D) Deşarj ilkesi
E) Atık hiyerarşisi

Cevap : A) Kirliliğin önlenmesi

20. WHO kılavuzuna göre aşılmaması gereken nitrojen dioksite maruz kalma seviyesi bir saat için kaç μg/m³ ‘tür?

A) 400 μg/m³
B) 100 μg/m³
C) 200 μg/m³
D) 600 μg/m³
E) 800 μg/m³

Cevap : A) 400 μg/m³

Aşılmaması gereken nitrojen dioksite maruz kalma seviyeleri (WHO kılavuz seviyeleri) sırasıyla bir saat için 400 μg / m³ (milyonda 0.21 parça (ppm) ve 24 saat için 150 μg / m³ (0.08 ppm) şeklindedir.

Çevre Sağlığı

Çevre Sağlığı 2023-2024 Vize Soruları

Çevre Sağlığı 2023-2024 Vize Soruları

https://www.facebook.com/groups/TibbiDokumantasyon/

Çevre Sağlığı 2023-2024 Vize Soruları

Tıbbi Dökümantasyon Ve Sekreterlik Ön Lisans Açık Öğretim

Editor

Editör

error: Kopyalamaya Karşı Korumalıdır!