Auzef Birey Aileler Ve Sosyal Hizmet Final Deneme Sınavı -3

Cevap : a) İrrasyonalizasyon

Modernleşme sürecinin bileşenleri genellikle endüstrileşme, kentleşme, iş bölümü ve kurumsallaşma gibi unsurları içerir. Bu unsurlar, toplumların geleneksel yapılarından modern yapılarına geçişlerinde önemli roller oynar. Ancak, “irrasyonalizasyon” modernleşme süreciyle ilişkilendirilen bir bileşen değildir. Modernleşme genellikle rasyonelleşme, yani toplumun ve kurumların daha mantıksal ve bilimsel düşünceye dayalı bir yapıya bürünmesi ile ilişkilendirilir. Bu nedenle, modernleşme sürecinin bileşenleri arasında yer almayan seçenek şudur:

a) İrrasyonalizasyon

Cevap : e) I – II – III

aşlılarla sosyal hizmet çalışmaları, yaşlı bireylerin özgül ihtiyaçlarına ve yaşadıkları zorluklara uygun yaklaşımları içermelidir. İlgili ifadeleri incelediğimizde:

I. Birçok yaşlıda duyu bozuklukları, özellikle görme ve işitme kayıpları yaygındır. Bu, iletişimi zorlaştırabilir ve mülakatlarda dikkate alınmalıdır. Açık konuşmak ve gerektiğinde mesajı tekrar etmek, bu engelleri aşmada yardımcı olabilir.

II. Yaşlanma sürecinde ölüm ve ölümlülük konusu daha baskın hale gelebilir. Ayrıca, yaşlılar genellikle aile içi ilişkilerin ve sorunların çözülmesine büyük önem verir. Bu bağlamda, sosyal hizmet uzmanlarının aile içi iletişimi kolaylaştırıcı rol oynaması önemlidir.

III. Yaşlı bir kişiye geçmiş yaşantısını sormak, onun durumunu daha iyi anlamaya ve değerlendirmeye yardımcı olabilir. Bu, sosyal hizmet uzmanının bireyin tarihçesini ve deneyimlerini anlamasına olanak tanır.

Bu nedenle, doğru seçenek:

e) I – II – III

Cevap : e) I – II – III

Çocuk işçiliği genellikle, çocukların zihinsel, fiziksel, toplumsal ya da ahlaki gelişimlerine zarar verebilecek işleri; eğitim haklarına müdahale ederek okuldan erken ayrılmalarına veya düzenli okula gitmelerini engelleyecek işleri; ve ağır, çocuklar için uygun olmayan işleri kapsar. Bu tanımlara dayanarak:

I. Çocuklar için zihinsel, fiziksel, toplumsal ya da ahlaki açılardan tehlikeli ve zararlı işler II. Okula düzenli devam etmelerini engelleyerek eğitim hakkından mahrum kalmalarına, okullarından erken ayrılmalarına yol açacak işler III. Çocukların okullarıyla birlikte yürütmek zorunda kaldıkları ağır işler

Bu üç durum da çocuk işçiliği kapsamına girer. Dolayısıyla doğru cevap şıkkı:

e) I – II – III

Cevap : İspanya

Andersen’in sınıflandırmasına göre, muhafazakâr rejimi benimseyen ülkeler arasında Belçika, Fransa, Almanya ve Hollanda yer almaktadır​ Bu durumda, sorunuza verilecek doğru cevap şıkkı:

a) İspanya

Cevap : e) Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı

Cevap : d) Wilhelm Heinrich Riehl

“Sosyal politika” kavramı ilk olarak Wilhelm Heinrich Riehl tarafından kullanılmıştır​ Bu nedenle doğru cevap şıkkı:

d) Wilhelm Heinrich Riehl

Cevap : b) Heyecan

Boşanma ve eş kaybı gibi travmatik yaşam olayları sonrasında bireyler genellikle hayattan eskisi kadar zevk almama, uyku bozuklukları, yorgunluk ve isteksizlik gibi psikopatolojik belirtiler yaşayabilir. Bunlar, yas ve stresle ilişkili yaygın tepkilerdir.

Ancak, “heyecan” genellikle bu tür durumlarla ilişkili bir psikopatolojik belirti olarak kabul edilmez. Boşanma veya eş kaybı sonrasında ortaya çıkan duygusal tepkiler genellikle üzüntü, depresyon, anksiyete gibi negatif duygularla ilişkilidir. Bu nedenle, boşanma ve eş kayıp durumlarının yarattığı psikopatolojiler arasında yer almayan seçenek:

b) Heyecan

Cevap : b) Yapısal aile kuramı

Salvador Minuchin ve arkadaşları tarafından geliştirilen aile kuramı, “b) Yapısal aile kuramı”dır. Yapısal aile terapisi, aile üyeleri arasındaki etkileşimleri ve ilişkileri anlamak için ailenin yapısına odaklanır. Bu yaklaşım, ailenin üyeler arasındaki sınırlar, roller, kurallar ve alt sistemler gibi yapısal özelliklerine önem verir. Minuchin, aile içi ilişkilerin sağlıklı bir şekilde işlemesi için bu yapısal özelliklerin uygun şekilde organize edilmesi gerektiğine inanıyordu. Bu terapi, aile içi etkileşimleri yeniden yapılandırarak bireylerin ve ailenin daha sağlıklı işlev görmesini amaçlar.

Cevap : Evli olmayan kişiler evlat edinme hizmetinden yararlanamazlar.

Evlat edinme hizmetiyle ilgili verilen bilgilerden yanlış olanı, “e) Evli olmayan kişiler evlat edinme hizmetinden yararlanamazlar.” seçeneğidir. Türkiye’de evlat edinme hizmetinden evli olmayan kişiler de yararlanabilmektedir. Evli olmayan kişilerin evlat edinme hakkı, Yeni Türk Medeni Kanunu ile tanınmıştır ve evli olmayan kişilerin 30 yaşını doldurmuş olmaları şartı aranmaktadır. Evli çiftlerin evlat edinebilmesi için ise en az 5 yıllık evli olmaları gerekmektedir veya çiftler beş yıllık evli değillerse kadın ve erkeğin her ikisinin de 30 yaşının üzerinde olması gerekmektedir.

Cevap : c) Sosyal politika

Devletlerin eğitim, sağlık, konut, sosyal güvenlik alanlarında sosyal yardım ve bireysel sosyal hizmetleri içeren plan, proje ve hizmetlerin bütününe “sosyal politika” adı verilir​​. Bu nedenle doğru cevap şıkkı:

c) Sosyal politika

Cevap : e) Sosyal İnceleme Raporu (SİR)

Sosyal çalışmacıların planlı müdahale sürecinde kullandıkları mesleki raporlar, genellikle kişi veya gruplar hakkında detaylı bilgi toplama ve bu bilgileri değerlendirme amacı taşır. Bu tür raporlar, sosyal çalışma alanında önemli bir yere sahiptir ve çeşitli isimlerle anılabilir.

Bu seçenekler arasında, sosyal çalışmacıların planlı müdahale sürecinde kullandığı mesleki raporlar için en uygun isim “Sosyal İnceleme Raporu (SİR)” olacaktır. Sosyal İnceleme Raporu, bireylerin ya da ailelerin sosyal, ekonomik, psikolojik ve çevresel durumlarını değerlendirmek için kullanılır ve müdahale planlamasında temel bir araç olarak işlev görür.

Bu nedenle doğru cevap şıkkı:

e) Sosyal İnceleme Raporu (SİR)

Cevap : d) Satir, özsaydıdan daha çok kişilerarası iletişimi önemsemiştir.

Bu soru, Yaşantısal (İnsancıl) aile kuramı hakkında bilgi sahibi olmanızı test ediyor. Bu kuram, insan odaklı bir yaklaşımı temel alır ve aile danışmanlığı alanında önemli bir yer tutar. Seçenekleri inceleyelim:

a) Yaşantısal aile danışmanlarına göre sağlıklı aile, üyelerinin sağlıklı gelişim ve yaşantılarını destekleyen ailelerdir. – Bu ifade, Yaşantısal aile kuramının temel prensiplerinden biridir ve doğrudur.

b) Bilişsel ve davranışsal süreçler kadar duygular da önemsenmelidir. – Yaşantısal aile kuramı, bireylerin duygusal deneyimlerine önem verir, bu yüzden bu seçenek de doğru.

c) Ailede sorunlar; duyguların bastırılması, dürtülerin bastırılması, yetersiz farkındalık, savunma mekanizmalarının fazla kullanılması ve duygusal iletişimin kötü olması nedeniyle ortaya çıkarlar. – Bu ifade de Yaşantısal aile kuramının vurguladığı unsurları içerir ve doğru.

d) Satir, özsaydıdan daha çok kişilerarası iletişimi önemsemiştir. – Virginia Satir, aile terapisi alanında öncü bir isimdir ve çalışmalarında kişilerarası iletişim ve aile dinamiklerine büyük önem vermiştir. Ancak, Satir aynı zamanda bireylerin özsaygısının geliştirilmesine de büyük önem vermiştir. Bu nedenle, bu ifade yanıltıcı olabilir.

e) Satir’in geliştirdiği modelde, aile üyelerinin özsaygılarının geliştirilmesi suretiyle aile içi ilişkilerde ve ailenin yapı ve işleyişinde değişimler gerçekleştirilmesi hedeflenir. – Bu ifade, Satir’in aile terapisi yaklaşımının temel bir parçasıdır ve doğrudur.

Bu bağlamda, en yanıltıcı veya en az doğru olan seçenek “d” seçeneği gibi görünmektedir, çünkü bu ifade Satir’in yaklaşımını tam olarak yansıtmamaktadır. Satir, hem özsaygıyı hem de kişilerarası iletişimi önemsemiştir. Ancak, bu sorunun kesin cevabını belirlemek için Yaşantısal aile kuramı ve Virginia Satir’in çalışmaları hakkında daha detaylı bilgiye ihtiyaç vardır.

Cevap : b) Çocuğa yaşından daha büyükmüş muamelesi yapmak
Bu senaryoda, Ahmet Bey ve Ayşe Hanım’ın büyük çocukları, kardeşi doğduğu günden itibaren kendisine yeterince ilgi gösterilmediğini düşünüyor ve dikkat çekmek için saldırgan davranışlar sergiliyor. Ebeveynlerin bu durumda sergilememesi gereken tutum ve davranışlar arasında, çocuğun yaşından büyük gibi davranmak ve ona yetişkin sorumlulukları yüklemek yer alır. Bu, çocuğun duygusal ihtiyaçlarını ve gelişimini göz ardı etmek anlamına gelebilir. Dolayısıyla, bu süreçte ebeveynlerin büyük çocuklarına karşı sergilememesi gereken tutum ve davranış şu şekilde ifade edilebilir:

b) Çocuğa yaşından daha büyükmüş muamelesi yapmak

Cevap : a) Sistem, parçalarının toplamından daha fazlası değildir.

Bu soru, “sistem yaklaşımı” ile ilgili temel varsayımları sıralamakta ve hangisinin bu yaklaşımın temel varsayımlarından olmadığını sormaktadır. Her bir seçeneği inceleyelim:

a) Sistem, parçalarının toplamından daha fazlası değildir. – Bu ifade, sistem teorisinin temel prensiplerinden biri olan “bütünsellik” ilkesiyle çelişir. Genellikle sistem yaklaşımı, bir sistemin yalnızca parçalarının toplamı değil, bu parçaların birbiriyle olan etkileşimlerinden ortaya çıkan bir bütün olduğunu vurgular.

b) Sistemin parçaları birbirleri ile bağlantılı ve karşılıklı bağımlıdır. – Bu ifade, sistem yaklaşımının temel bir varsayımıdır. Sistemlerdeki elemanlar arasında karşılıklı bağlantılar ve bağımlılıklar bulunur.

c) Bir sistem doğrudan ya da dolaylı olacak şekilde diğer sistemlerden etkilenir. – Bu da sistem yaklaşımının temel bir prensibidir. Sistemler, çevrelerindeki diğer sistemlerle etkileşim halindedir.

d) Bütün sistemlerin sınırları vardır. – Sistemler genellikle belirli sınırlar içinde tanımlanır ve bu sınırlar, sistemin diğer sistemlerden nasıl ayrıldığını belirler. Bu da temel bir sistem yaklaşımı prensibidir.

e) Tüm sistemler, dengede olmaya ve sabit durumu korumaya gereksinim duyar – Sistemler genellikle belirli bir denge durumunu korumaya çalışır, ancak bu her sistem için zorunlu bir durum değildir. Bazı sistemler sürekli değişim ve evrim içinde olabilir.

Bu seçenekler arasında, a) Sistem, parçalarının toplamından daha fazlası değildir, sistemin bütünsel doğasını inkar eden ve sistem yaklaşımının temel varsayımlarından olmayan ifadedir. Sistem yaklaşımı, tam tersine, bir sistemin parçalarının toplamından daha fazla olduğunu ve bu parçaların etkileşimlerinin önemli olduğunu vurgular

Cevap : e) Ekonomik olarak destekleme

Sosyal hizmette birey ve ailelerle yapılan müdahalelerin belirli aşamaları vardır. Bu aşamalar genellikle tanışma/bağlantı kurma, ön değerlendirme, planlama ve uygulama gibi adımlardan oluşur. Ancak bu seçenekler arasında, “e) Ekonomik olarak destekleme” seçeneği, birey ve ailelerle sosyal hizmet müdahalesinin tipik aşamalarından biri olarak kabul edilmez. Ekonomik destek, genellikle müdahalenin bir parçası olabilir, ancak bu, müdahale sürecinin kendisi değil, destekleyici bir unsurdur. Bu nedenle doğru yanıt “e” seçeneğidir.

Cevap : c) Aile içi iletişim her kültürde aynı şekilde görülür.

İletişime etki eden faktörler çeşitlidir ve çevresel faktörler, eğitim biçimleri, empati yeteneği ve aile içi rol ve beklentiler gibi unsurlar aile içi iletişimi önemli ölçüde etkileyebilir. Ancak, aile içi iletişimin her kültürde aynı şekilde görüldüğü iddiası yanlıştır. Farklı kültürler, farklı iletişim biçimleri, değerler, normlar ve beklentiler sergiler, bu da aile içi iletişimi önemli ölçüde etkiler. Dolayısıyla, yanlış olan seçenek şudur:

c) Aile içi iletişim her kültürde aynı şekilde görülür

Cevap : e) Çocukların yararı düşüncesi ile kadın istismarcı ile derhal görüştürülmelidir.

Veritabanında bulunan belge içeriğinde “Kadınlarla sosyal hizmet çalışması” ile ilgili özel bir bölüm bulunmadığı için, sorunuzun cevabını doğrudan belgeden alamıyorum. Ancak, sosyal hizmet uygulamaları ve prensipleri çerçevesinde bir yanıt verebilirim.

Kadınlarla sosyal hizmet çalışması yapılırken, genel olarak şiddet mağduru kadınların ve çocukların güvenliği öncelikli olmalıdır. Bu bağlamda, aşağıdaki seçeneklerden hangisinin yanlış olduğu sorusuna şu şekilde yanıt verilebilir:

e) Çocukların yararı düşüncesi ile kadın istismarcı ile derhal görüştürülmelidir.

Bu ifade, sosyal hizmet uygulamalarının temel prensiplerine aykırıdır. Şiddet mağduru kadınların ve çocukların güvenliği ve refahı daima ön planda tutulmalıdır. İstismarcı ile zorunlu bir görüşme, özellikle kısa süre içinde ve uygun bir destek sağlanmadan, mağdurun ve çocukların güvenliğini tehlikeye atabilir. Bu nedenle, bu yaklaşım yanlış olarak kabul edilir.

Cevap : e) Oyunla iletişim

Sosyal çalışmacıların çocuklarla iletişim kurarken tercih edebilecekleri iletişim teknikleri arasında, “oyunla iletişim” özellikle ön plana çıkar. Çocuklarla etkili bir şekilde iletişim kurabilmek için oyunlar, çocukların duygusal ve zihinsel dünyalarına erişim sağlayan, onların kendilerini daha rahat ifade etmelerine olanak tanıyan güçlü araçlardır. Oyun, çocukların dilidir ve sosyal çalışmacılar için çocukların dünyasını anlamak ve onlarla sağlıklı bir iletişim kurmak adına değerli bir yöntemdir. Bu nedenle, doğru cevap şıkkı:

e) Oyunla iletişim

Cevap : a) Karşılama – Bilgi alma – Bilgi verme

Sosyal hizmet uygulamasında bireyle görüşme sürecinde genellikle izlenen aşamalar şunlardır:

Karşılama:

Bu aşama, bireyle ilk teması kurmak ve rahat bir iletişim ortamı oluşturmak için önemlidir.

Bilgi Alma:

Sosyal hizmet uzmanı, bireyden durumuyla ilgili bilgiler toplar, sorunları ve ihtiyaçları anlamaya çalışır.

Bilgi Verme:

Gerekli bilgiler alındıktan sonra, bireye durumu, mümkün çözüm yolları ve mevcut kaynaklar hakkında bilgi verilir.
Bu sıralamaya göre, doğru cevap şıkkı:

a) Karşılama – Bilgi alma – Bilgi verme

Cevap : e) Güçlendirme Yaklaşımı baskı karşıtı bir uygulama değildir.

Bu soru, güçlendirme yaklaşımı (empowerment approach) ile ilgili doğru olmayan bilgiyi belirlemek üzerine kurulmuş. Güçlendirme yaklaşımı, bireylerin kendi hayatlarını kontrol etme yeteneklerini geliştirmelerini ve böylece daha güçlü ve yetenekli hissetmelerini teşvik eden bir kavramdır. Bu yaklaşımın farklı boyutları bulunmaktadır:

Kişisel Güç (a şıkkı): Bireyin kendi yaşamını, amaçlarını ve isteklerini yönlendirme yeteneği. Bu, bireyin kendini donanımlı ve yetenekli hissetmesi ile ilgilidir.
Kişilerarası Güç (b şıkkı): Bireylerin diğer insanlarla olan ilişkilerinin kalitesi ve bu ilişkilerin bireyin hayatına nasıl yansıdığı.
Sosyo-politik Güç (c şıkkı): Bireylerin toplumda ve politikada karar alma süreçlerine katılma yetenekleri ve kaynaklara eşit erişim.
d şıkkı, güçlendirme yaklaşımının genel amacını açıklamaktadır: bireylerin eleştirel düşünme yeteneklerini geliştirmeleri, baskıcı uygulamalara ve politikalara karşı durabilmeleri, kendilerine güvenmeleri ve kendi haklarını savunabilmeleri.

e şıkkı ise “Güçlendirme Yaklaşımı baskı karşıtı bir uygulama değildir” şeklinde bir ifade içeriyor. Bu ifade, diğer şıklarla karşılaştırıldığında güçlendirme yaklaşımının temel prensipleriyle çelişiyor. Güçlendirme yaklaşımı, baskıya karşı durma ve bireylerin kendilerini güçlü hissetmelerini sağlama üzerine kuruludur.

Bu nedenle, doğru olmayan bilgiyi içeren şık e şıkkıdır